25 Aralık Soruşturmasındaki Savcı ve Hakimler Hakkında İddianame (7) - Son Dakika
Güncel

25 Aralık Soruşturmasındaki Savcı ve Hakimler Hakkında İddianame (7)

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 25 Aralık soruşturması kapsamında usulsüz dinleme yapmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, "Kolluk görevlilerinin 'spark' adlı anlık mesajlaşma programından yazıştıkları ve konuşmalardan anlaşılacağı üzere soruşturmanın ne zaman sonlandırılacağına cumhuriyet savcısı dışında yurtdışından bir yerden gelecek 'abi' denilen bir kişinin karar verdiği anlaşılmıştır.

03.08.2016 17:01
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) 25 Aralık soruşturması kapsamında usulsüz dinleme yapmasına ilişkin hazırlanan iddianamede, "Kolluk görevlilerinin 'spark' adlı anlık mesajlaşma programından yazıştıkları ve konuşmalardan anlaşılacağı üzere soruşturmanın ne zaman sonlandırılacağına cumhuriyet savcısı dışında yurtdışından bir yerden gelecek 'abi' denilen bir kişinin karar verdiği anlaşılmıştır." denildi.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner tarafından hazırlanan iddianamede, 25 Aralık soruşturmasını yürüten kolluk görevlilerinin "spark" isimli anlık mesajlaşma programı kullandıkları, bu yazışmalardan birinde görevli dinlemecilerin "şef" dedikleri kişinin yurtdışından gelecek "abi" denilen kişinin ne zaman Türkiye'ye döneceğini sorduğu, operasyonun 10 gün içinde yapılacağını söylediklerini ve 3-4 gününün de geçtiği hususunda yazıştıkları aktarıldı.

İddianamede, "Henüz dosyada takip edilen şüphelilerin iletişiminin tespitine yönelik yeni kararlar alınmış iken ve takip devam ederken alınan bir talimat üzerine dinlemeleri sonlandıracakları ve her ihtimale karşı tarihsiz bir fezleke düzenleyerek savcıya sunacaklarına dair yazışmalar yapılmıştır. Oysa ki soruşturmanın devam edip etmeyeceğine cumhuriyet savcısının karar vermesi gerektiği, sonlandırmadan sonra fezleke tarihinin açıkça yazılması gerekeceği, tarihsiz fezleke düzenlenemeyeceği, bu konuşmalardan anlaşılacağı üzere soruşturmanın ne zaman sonlandırılacağına cumhuriyet savcısı dışında yurtdışından bir yerden gelecek 'abi' denilen bir kişinin karar verdiği anlaşılmıştır." ifadelerine yer verildi.

Yazışmalarda kolluk görevlilerinin artık veri indiremeyeceklerini, seslerin imha edildiğine dair yazışma yaptıkları ifade edilen iddianamede, imhadan kastedilenin normal prosedürde artık fezlekenin Cumhuriyet Savcılığına gönderilmesi aşamasında dinleme yapan görevlilerin kendi bilgisayarlarında bulunan ses kayıtlarının yönetmelik hükümleri uyarınca silme şeklinde imhasının kastedildiği belirtildi.

"Kabineyi toplayacağız burada, onlara nefes aldırmayacağız" şeklinde yazışmanın dosyanın içeriği ile uyumlu olduğu, yapılan incelemede bütün kabine üyelerini yasal olmayan yöntemlerle dinlemiş olduklarının tespit edildiği bildirilen iddianamede, gizli tanık "Fatih" isimli kişinin ifadeleri de yer aldı.

İddianamede, gizli tanık Fatih'in şu beyanlarına yer verildi:

"Normalde dinleme görevlilerinin dinlemeyi yaptıktan sonra yeni bir suç unsuruna rastlarlarsa, her iki dinlemecinin birlikte imza ettikleri bir rapor düzenlediklerini, ancak kendilerinin bu dosyada bu şekilde çalışmadıklarını, amirlerin 'şu telefon numaraları da dinlenecek bunlara ilişkin bir rapor yazın' dediklerini, kendilerinin de sanki o telefon numaralarında suç unsuru olan bir konuşmaya düştüğünü farz edip rapor tuttuklarını anlattı. İlk zamanlar hiçbir ses kaydı olmamasına rağmen, hiçbir konuşması bulunmamasına rağmen, rastgele kişiler hakkında rapor tuttuklarını, çünkü kendilerinden bunu amirlerinin istediğini, kendi raporları üzerine savcının da zaten olaydan haberdar olduğu için dinleme talebini imzaladığını, hakimin de hiçbir zorluk çıkarmadan kararı verdiğini, yani emniyetin bu soruşturmada bir kişiyi dinlemek istediği zaman suçu olsun, olmasın dinleme kararı alabildiklerini, Muammer Akkaş'tan gece vakti bile dinleme talebi alabildiklerini, hakimin de hiçbir zorluk çıkarmadan her defasında kararı imzaladığını, nöbetçi hakim istedikleri hakim olmazsa bir hafta öncesinden veya sonrasından karar alabildiklerini, hep aynı hakimden karar alabilmek için saat 5'ten sonra karar alabildikleri halde sanki gündüz vakti almış gibi imzalattıklarının olduğunu söyledi. Dinlemelerin kesintisiz yapıldığını, bu durumda bütün dinleme kararlarının istedikleri hakime denk gelmeyebildiğini, hakim denk gelmeyince 3-4 günlük boşluk bırakılıp dinlenen numaranın çıkışını yaptıklarını ve sonra tekrar girdiklerinin olduğunu, çıkış yapmak zorunda kaldıklarını söyledi."

"Amaç yolsuzluğun üzerine gitmek değil"

Gizli tanık Fatih'in ifadesinde, bu dosyaya çok önem verdiklerini anladığını, normalde kendisinin bir polis memuru olduğunu, Yakup Saygılı ile görüşme şansının bulunmadığını ancak 656 sayılı dosya ile ilgili herhangi bir evrak imzalatılması söz konusu olduğunda toplantıda bile olsa Saygılı'ya ulaşıp bu evrakı imzalattıklarını anlattığı belirtilen iddianamede, ayrıca diğer dosyalarda savcılar gelip dosya akıbetini sormazlarken, Muammer Akkaş'ın sürekli olarak mali şubeye bu dosya ile ilgili gelip bilgi aldığını, soruşturmayı yapanların amacının herhangi bir yolsuzluğun üzerine gitmek olmadığını söylediği ifade edildi.

İddianamede, gizli tanık Fatih'in, iş adamı Cengiz Aktürk'ün çocuklarının Fatih Koleji'nde okuduğunun tespit edildiğini ve Zaman gazetesi abonesi olup olmadığını öğrenebilmek için Fatih Komiserin istihbarat şube ile irtibata geçtiğini, Zaman abonesi olmadığını öğrenince durumunda bir değişiklik yapmadıklarını, Aktürk'ün çocuklarından bir tanesinin Zaman gazetesinin deneme sınavına girmiş olduğunu ve bunun bir komşusunun aboneliği üstünden yapıldığını anlayınca onu fezlekeden çıkarmama kararı aldıklarını, kendi kanaati Zaman abonesi olsaydı fezlekeden çıkarılacak olduğunu söylediği bilgisi yer aldı.

Gizli tanık Fatih'in "17 Aralık operasyonunun akabinde mali şubenin kadrosuna yönelik yapılan yer değiştirmelerin bunların moralini çok bozduğunu, bütün amirlerin ilk günlerde hızla ilişiğinin kesildiğini, birkaç gün içinde normal memurların da ilişiğinin kesilmeye başladığını, herkesin yeni görev yerlerine gittiğini" beyan ettiği aktarılan iddianamede, "Böyle bir bozgun olunca anladığı kadarıyla adliyede fezlekenin değiştirildiğini, son bir ay içerisinde çok yoğun bir şekilde tape yapılmaya başladığını, fezleke işlerinin hızlandırıldığını, zaten son üç ay içerisinde de kontrolsüz şekilde yeni numaralar girildiğini, suç işleyip işlemediğine bakılmaksızın amirlerin bildirdiği bütün numaralar hakkında rapor düzenlediklerini ve dinleme kararı aldıklarını, özellikle dinlemeleri Başbakan'ın etrafında yoğunlaştırdıklarını, Şenol Kazancı, Aydın Ünal ve Mustafa Varank isimli Başbakanlık danışmanlarının hiçbir suçu olmadığı halde sırf Başbakanı daha etraflı dinleyebilmek için bunlar hakkında dinleme kararı aldıklarını" ifade ettiği kaydedildi.

"PDY mensubu olmayanlar fişlendi"

FETÖ'nün yapısından, kuruluşundan, faaliyetlerinden. öğrencilerin örgüte kazandırılmasından bahsedilen iddianameye, şöyle devam edildi:

"Öğrencilik yıllarında Paralel Devlet Yapılandırması'na kazandırılanlar hariç olmak üzere, PDY mensubu olmayan kamu personeline, Allah katında daha iyi bir Müslüman olacağı, ülkesine ve millete daha iyi hizmet edeceği, PDY'ye yardım ederek sevap kazanacağı şeklinde PDY mensuplarınca kendisine yapılan yönlendirmeler, PDY vasıtasıyla daha üst görevlere yükselebilmek, mevcut görev yerini ve çalışma şartlarını kaybetmemek, çalıştığı kurumda ezilmemek ve istediği maddi imkanlara kavuşabilmek şeklinde özetlenebilecek çeşitli nedenlerle, sonradan PDY üyesi olabilmektedir. Ancak bunların yapılabilmesi için öncelikle çekirdekten yetişme PDY mensuplarının o kurumda belli bir güç kazanması gerekmektedir. Bazı kamu personeli PDY mensupları tarafından fişlenmekte ve zaafları tespit edilmekte, yakaladıkları bir açık üzerine hakkında başlatılan soruşturma bitirilmeyerek kamu personelinin PDY lehine çalışması sağlanmaktadır."

"Gazeteye haberler çiçek saksısında geliyordu"

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturmasındaki gizli tanık Ayçiçeği'nin ifadesine yer verilen iddianamede, Ayçiçek'in ifadesinde şunları söylediği anlatıldı:

"Karşı gazetesinin amacı yanlış olan her şeyi eleştirmekti. Bu hangi parti, ideoloji olursa olsun yanlışları eleştirmek amacıyla kurulmuştu. Zaman zaman bu gazetede cemaatin istediği haberler yazılmaya başladı. Hükümet aleyhine tapeler yayımlandı. Karşı gazetesine haberleri, Türkiye İş Adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu'nun (TUSKON) danışman firmasından Y. isimli kişi getiriyordu. Y, TUSKON'un danışman firmasından getirdiklerini E.E'ye teslim ediyordu. Aynı şekilde CD'leri E.E. ve U.K. da getiriyordu. Haberler bazen gönderdikleri çiçeklerin saksısında geliyordu. Bazen çikolata kutusunda CD ortamında geliyordu. Zaman zaman TUSKON'dan Y. de gazeteye geliyordu. Getirdiği belgelerin yayımlanması hususunda gazetede tartışma çıkıyordu. E.E. ısrarla yayımlanmasını istiyordu. Mehmet Bozkurt da böyle kritik belgelerin yayımlanmasını istemiyordu. Bunun üzerine E.E, Turan'a 'Bunlar hükümeti düşürecek, Erdoğan'ı Lahey'de savaş suçlusu olarak yargılatacak belgeler diyordu. Bunları yayımlarsak TUSKON gazeteye yardımcı olur, yeteri kadar para verir, gazete zengin olur' diyordu. 17-25 Aralık tapelerinin bulunduğu CD'leri U.K. ve E.E. getirdiler. E.E. Samanyolu TV'de programlara da katıldı."

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 25 Aralık Soruşturmasındaki Savcı ve Hakimler Hakkında İddianame (7) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement