29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası" Etkinlikleri

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, iki farklı 1 Mayıs'ın yaşandığını belirterek, "Kamu çalışanlarının, işçilerin, işsizlerin, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunları yerine maalesef vandalizm, şiddet, terör, anarşizmle ekranlar kapatıldı ve hiçbir sorun kamuoyuna yansımadı. Dolayısıyla ortada emek ve dayanışma gününün gölgelendiği bir süreç yaşadık" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca, Bakan Faruk Çelik'in katılımıyla JW Marriott Otel'de düzenlenen "29. İş Sağlığı ve Güvenliği Haftası" etkinliklerinin açılışında, işçi ve işveren sendikaları konfederasyonu temsilcileri birer konuşma yaptı.

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer, amaçlarının kazaların olmaması, işçilerin ölmemesi ve çocuklarının yetim kalmaması olduğunu belirtti.

İş kazalarının maliyetinin can yaktığını dile getiren Özer, Türkiye'deki iş kazaları düşünüldüğünde ortaya korkunç bir tablo çıktığını, işverenlerin kazalardan, cezalardan kurtulması için iş sağlığı güvenliği tedbirlerini yerine getirmesi gerektiğini ifade etti.

Özgen: "Taksim simgeleşmiş bir meydandır"

KESK Genel Başkanı Lami Özgen, AİHM ve iç hukuk kararlarını hiçe sayarak, bu yıl da Taksim alanını emekçilere kapatan iktidarı kınadığını söyledi.

1 Mayıs'ta yaşadıklarının siyasi iktidarın iş sağlığı ve güvenliği konusundaki samimiyetsizliğinin göstergesi olduğunu ileri süren Özgen, "Her ülkenin emekçileri ve işçilerinin simgeleşmiş meydanları ve alanları vardır. Türkiye emekçileri için de 1 Mayıs 1977'deki katliamda arkadaşlarının katledildiği Taksim simgeleşmiş bir meydandır. İstanbul'u felç edenin, son üç yıldır Taksim'i 1 mayısta kapatmak için olağanüstü önlemler alan, yolları ve köprüleri kapatan, ortalığı gaz bombasına boğan, iç güvenlik paketinin yetkilerini kullanarak tüm kentte fiili sıkıyönetim ilan edenin AKP iktidarı olduğunu dünya alem biliyor" diye konuştu.

Özgen, iş cinayetlerinde her yıl ortalama bin 500 emekçinin hayatını kaybettiğini ifade ederek, Türkiye'de mevcut sermaye birikim rejiminin bilgi ve teknoloji üretmediğini savundu.

DİSK Genel Başkanı Kani Beko da 1977'de Taksim'de hayatını kaybeden 37 kişinin katilleri bulunana ve hesap soruluncaya kadar 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü'nü koşullar ve şartlar ne olursa olsun Taksim'de kutlamaya devam edeceklerini belirtti.

Dünyanın ve Türkiye'nin birçok merkezi alanının işçilere açık olduğunu dile getiren Beko, "Taksim herkese açık ama işçilere kapalı. Taksim özgürleşmedikçe, Türkiye özgürleşemez, Türkiye demokratik bir ülke olmaz" dedi.

Koncuk: "Türkiye'de bir zihniyet değişimine ihtiyaç var"

Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk da Soma'da 300 vatandaşın ihmal ve denetimsizlik nedeniyle kaybedildiğini belirtti.

Sendika olarak yıllardır talep ettikleri "İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu"nun üç yıl önce çıkmasının sevindirici olduğunu dile getiren Koncuk, tek başına kanun çıkarmanın tüm sorunları çözemeyeceğini, uygulamada sıkıntıların devam ettiğini kaydetti.

Türkiye'de bir zihniyet değişimine ihtiyaç duyulduğunu belirten Koncuk, Türkiye'de tüm mesleki alanlarda sertifikasyon sisteminin getirilmesi gerektiğini söyledi.

Koncuk, kamuda çalışanların halen görev tanımının olmadığını ileri sürerek, görev tanımı dahi olmayan insanların iş sağlığı güvenliğinin konuşulamayacağını vurguladı.

Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar, iş sağlığı ve güvenliğinin iş hayatının temel unsuru olduğunu ifade etti. Alemdar, Türkiye'de iş kazalarının önlenmesinin tüm bileşenler arasında sistem bütünlüğü sağlanarak yasal ve idari yaptırımlar çerçevesinde ele alınması gerektiğini kaydetti.

Yalçın: "Şiddetle vandalizmle gündeme gelen 1 Mayıs olmamalı"

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, iki farklı 1 Mayıs'ın yaşandığını belirterek, "Kamu çalışanlarının, işçilerin, işsizlerin, ataması yapılmayan öğretmenlerin sorunları yerine maalesef vandalizm, şiddet, terör, anarşizmle ekranlar kapatıldı ve hiçbir sorun kamuoyuna yansımadı. Kamu çalışanlarının talepleri hükümete ve siyasi iradelere yansımadı. Dolayısıyla ortada emek ve dayanışma gününün gölgelendiği bir süreç yaşadık" diye konuştu.

DİSK Genel Başkanı Beko'nun konuşmasına tepki göstermesi üzerine Yalçın, "1 mayıs çalışanların sorunlarının gündeme gelebildiği 1 mayıs olmalı, şiddetle vandalizmle gündeme gelen 1 mayıs olmamalı" ifadesini kullandı.

"1 mayıs Taksim dayatmasının gölgesinden çıkmalı bu ülkede" diyen Yalçın, "Taksim, ne fethedilebilecek bir kale, ne bir kutsal mekan" değerlendirmesini yaptı.

Milli eğitimde müdür seçimleriyle ilgili uygulamanın kendilerinin de taraftar olmadığı bir yöntem olduğunu belirten Yalçın, "Dolayısıyla doğru bir yöntem tartışılıp bulunması gerekiyor. Bunu bu kürsüden ifade ediyoruz. Bunun yasal zemini oluşturulurken biz bu konuda itirazımızı ifade ettik" dedi.

Koncuk ve Beko salonu terk etti

Yalçın'ın konuşması sırasında, ayağa kalkan Koncuk, "Yandaşlığı bu ülkede meşru hale getirdiniz" diyerek, DİSK Genel Başkanı Kani Beko ile birlikte salonu terk etti..

Konuşmasına devam eden Yalçın, iş sağlığı ve güvenliğinin toplam kalitenin bir parçası olduğunu vurguladı.

Bir iş yerinde iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulmuyorsa o iş yerinde düşük maliyetten, verimlilikten ve toplam kaliteden söz edilemeyeceğine işaret eden Yalçın, "Ülkemizde her gün 170'den fazla iş kazasının meydana gelmesi ve iş kazaları nedeniyle birden fazla çalışanın hayatını kaybetmesi, bir o kadar kişinin de sürekli iş göremez hale gelmesi son derece korkutucudur. Başka bir veri ise Türkiye'de GSMH'nin yüzde 5'inin işverenlerin ve çalışanların iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uymamalarından dolayı meydana gelen kayıplara harcandığıdır" diye konuştu.

Yalçın, Soma ve Ermenek maden facialarının ortak acı olduğunu belirterek, benzer acıların bir daha yaşanmaması için her seviyede konuların takipçisi olacaklarını yineledi.

Arslan: "Vebal herkesin üzerinde"

Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan ise iş sağlığı ve güvenliği konusunun bir bakanlığa indirgenmemesi gerektiğini, devletin tüm kurumlarını içine alan büyük bir yapı önerdiklerini ancak bunun kabul görmediğini söyledi.

Bu konuda bir zihniyet değişimine ihtiyaç olduğunu dile getiren Arslan, maden işçisine iki asgari ücret vermek zorunda olan işverenin servisleri kaldırma yoluna gittiğini anlatarak, "Çünkü maliyeti düşürmek istiyor. 'Yemeği vermem' diyor. 'Evden sefer tasıyla yemek getireceksiniz' diyor madenciye. Niçin? dediğiniz zaman, diyor ki 'asgari ücretin iki katı alıyorsunuz artık. Ben yine maliyeti asgari ücrete düşürmek istiyorum.' Bu gerçekten kahreden bir durum" diye konuştu.

Bir avuç kömür uğruna, bir rezidans uğruna, basit bir şey uğruna hayatlarını kaybeden çocukların vebalinin herkesin üzerinde olduğunu söyleyen Arslan, "Keşke bu işyerlerinde örgütlenebilseydik. İş sağlığı mevzuatını uygulatabilseydik. Yapamadıysak bizim de payımız var. Biz de kendimize bir özeleştiri yapmamız gerekir" dedi.

Aslan, Hak-İş'in taşeron meselesini gündeme taşıyan ilk örgüt olduğunu dile getirerek, "Bir düzenleme yapıldı. Ama bizi kesmiyor. Taleplerimiz, kamuda taşeron uygulamalarının kadroya dönüştürülmesidir" dedi.

1 mayıs kutlamalarına değinen Arslan, "Hak-İş'in politikası şu; yasaklar kaldırılırsa, Taksim'de kutlamaların yapılması son derece doğaldır. Üstelik Taksim'de acı bir olay da var. Bunu yadsımamamız gerekiyor" dedi.

Ancak Hak-İş olarak bir inatlaşmanın tarafı olmak istemediklerini belirten Arslan, bu nedenle bu yıl kutlamaları Konya'da yaptıklarını anımsattı. Arslan, "Biz 1 Mayıs Birlik Mücadele Dayanışma Günü'nün emekçilerin sorunlarının yüksek sesle konuşulduğu, taleplerin ortaya konduğu emekçilerin dayanışmasını da güçlendirerek bir yeni 1 mayıs anlayışını dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi burada da gerçekleştirmek istiyoruz" dedi.

Arslan, Hak-İş'in 1 mayısın Taksim dahil bütün alanlarda kutlanmasını talep ettiğini dile getirdi.

Eyüboğlu: "Sıfır kaza yaklaşımı benimsenmeli"

Tu¨rkiye I·s¸veren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu ise 2014'ün iş sağlığı için kara bir yıl olduğunu belirterek, "Soma, Ermenek'te yaşanan facialardan sonra artık hepimizin sıfır kaza yaklaşımını benimsemesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi.

İş sağlığını arttıracak her türlü çalışmaya önem verdiklerini dile getiren Eyüboğlu, "Bunun sadece yasal tedbirlerle çözülemeyeceğini kabul etmemiz gerekiyor. Paydaşlar farklı bir yaklaşımla soruna eğilmeli ve konuya bütüncül bir yaklaşımla çözüm aranmalı" diye konuştu.

Toplumda güvenlik kültürünün oluşması gerektiğine işaret eden Eyüboğlu, kazalar sonrasında kusuru hep işverende arayan yaklaşımın bazı işverenleri de önlem almaktan caydırdığını söyledi.

Kazaların ardından düzenlemelerin tepki yasası olarak yapıldığını belirten Eyüboğlu, ancak bunun etkilerinin uzun vadede olumsuz sonuçlar doğurduğunu öne sürdü.

Eyüboğlu, ilköğretimde güvenlik kültürü eğitimlerinin müfredata dahil edilmesini, güvenlik ekipleri vasıtasıyla kaza önleme çalışmalarının yapılmasını, koruyucu bir modele geçilmesini önerdiği konuşmasında, "İş sağlığı ve güvenliği, iş ve işveren arasında çekişme değil, sosyal diyalog olarak benimsenmeli" görüşünü bildirdi.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Ofisi Direktörü Numan Özcan da iş kazalarını azaltmanın en etkili yolunun önleme olduğunu vurguladığı konuşmasında, "Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışmak haktır ve iş sağlığı uygulamaları tüm düzeylerde hayata geçirilmelidir. Bir toplumda iş sağlığı ve güveliğinin sağlanması tüm paydaşların sürece etkin katkı vermesiyle mümkündür" değerlendirmesini yaptı.