6. İslam Ülkeleri Kanaat Önderleri Forumu - Son Dakika
Güncel

6. İslam Ülkeleri Kanaat Önderleri Forumu

6. İslam Ülkeleri Kanaat Önderleri Forumu

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2) "Müslüman ülkeler olarak kendi içimizde farklılığı, siyasi farklılık olabilir, sınıf farklılıkları olabilir, dini farklılıklar olabilir, mezhep farklılıkları olabilir, bütün bu farklılıkları bir arada yaşatabilme, yaşama iradesini bizlerin ortaya koyabilmesi lazım"

23.10.2014 15:34
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Müslüman ülkeler olarak kendi içimizde farklılığı, siyasi farklılık olabilir, sınıf farklılıkları olabilir, dini farklılıklar olabilir, mezhep farklılıkları olabilir, bütün bu farklılıkları bir arada yaşatabilme, yaşama iradesini bizlerin ortaya koyabilmesi lazım" dedi.

Kurtulmuş, 6. İslam Ülkeleri Kanaat Önderleri Forumu'nda yaptığı konuşmada, "Arap Baharı" ile eski rejimlerin İslam coğrafyasında ayakta durmasının artık mümkün olmadığının ortaya çıktığını ifade etti.

Mısır'ın ilk demokrasi tecrübesinin askeri darbeyle önlendiğini aktaran Kurtulmuş, "Bütün İslam ülkelerinde ve bütün dünyada yeni bir dünyanın kurulabilmesi için önce kendi ülkelerimizde müzakere ve rızaya dayalı yeni toplumsal akitleri oluşturma mecburiyetimiz var. Müslüman ülkeler olarak kendi içimizde farklılığı, siyasi farklılık olabilir, sınıf farklılıkları olabilir, dini farklılıklar olabilir, mezhep farklılıkları olabilir, bütün bu farklılıkları bir arada yaşatabilme, yaşama iradesini bizlerin ortaya koyabilmesi lazım. Rızaya ve müzakereye dayalı işbirliğine dayalı toplumsal akitleri onun için önemsiyoruz. Bunun illa yazılı olmasına gerek yok. Her ülkede yaşayan bütün farklılıklara sahip toplum kesimleri görecek ki hepimiz o ülkenin paydaşıyız, o ülkenin vatandaşıyız, hepimiz büyük medeniyetin şemsiyesi altında yaşayan farklı unsurlarız" diye konuştu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun yüzyıllar boyunca insanları barış içinde yaşatmayı başardığını dile getiren Kurtulmuş, dünyanın da böylesi bir toplumsal mutabakata ihtiyaç duyduğunu ifade etti.

Pax Ottoman

Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge İvanov'un kendisine Makedon lisanına Türkçe'den geçmiş "komşu kapıcık" kavramından söz ettiğini anlatan Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Makedonya'nın başkenti Üsküp'te şehrin sokağı, bir evde Katolik yaşıyor, bir evde Sünni Müslüman yaşıyor, bir evde Ortodoks yaşıyor, bir evde Bektaşi yaşıyor. Hepsi yan yana. Aynı mahallenin komşuları. Bu evlerin normal kapıları var. Dışarıdan kapıyı vuruyor ve giriyorsunuz. Ancak komşular birbirlerine geçerken dış kapıdan geçmiyorlar. Ufak, böyle eğilerek geçtikleri 'komşu kapıcıklar' var. Bu küçük kapılardan tıklayarak yandaki komşusunun evine girebiliyorlar. Müslüman, Hristiyan hepsi komşusuna bu kadar itimat ediyor, barış içinde, özgürlük içinde, rahatlık içinde yaşıyor.

İşte Pax Ottomana böyle bir şeydi. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir dönemdi. Aynı şekilde 400 kusur sene Kudüs vilayetinde, sadece şehri değil, Osmanlı hükümrandı. Müslümanlar vardı, Yahudiler vardı, Hristiyanlar vardı. 72 millet farklı etnik yapıdan insanlar vardı. 400 sene bir tane din savaşı yok, bir tane mezhep savaşı yok, bir tane etnik kavga yok. Bunu nasıl başardılar? Buradaki sihir nedir? Buradaki keramet nedir? İnsanlık bunun üzerine düşünmesi lazım."

'Bütün dünyayı ben yöneteceğim, buradakilerin hepsi benim emrimde olacak' denirse Ortadoğu'ya asla barışın gelmeyeceğini söyleyen Kurtulmuş, "Siz karşınızdakine yaşama hakkı vermezseniz, o da ayakta durmak için size karşı problem çıkartır. Osmanlı, 4 asır boyunca, bütün Ortadoğu coğrafyasında herkesi kendi dininde serbest bıraktı, kendi kıyafetinde serbest bıraktı, kendi dilinde serbest bıraktı. 'Allahu ekber' sesleriyle kilisenin çanları ya da Ağlama Duvarı önünde dua eden Yahudilerin duaları birbirlerine karıştı. Kimse kimseye yan gözle bakmadı. Kimse kimsenin evine tecavüz etmedi. Kimse kimsenin hakkına hürriyetine hiçbir şekilde sataşmadı. İşte böyle yaparsanız dünya barışını sağlarsınız. Pax Ottomana'nın ortaya koyduğu zorla insanları bir arada tutmak değildi, gönüllü bir şekilde birlikte barış içinde yaşatmaktı" diye konuştu.

"Bizde tolerans yok, saygı var"

Her medeniyetin kendi kavramlarını ürettiğini ifade eden Kurtulmuş, sözlerine şöyle devam etti:

"Bizim medeniyetimizde tolerans yoktur. Tolerans çünkü geri bir şeydir. Tolerans, 'Ben varım, sana tahammül ediyorum' demektir. Bizim medeniyetimizde saygı vardır. Karşısındakinin dini, diyaneti ne olursa olsun, teninin rengi ne olursa olsun, konuştuğu ana dil ne olursa olsun, 'Hazreti insan' olarak kabul etmek vardır. Onun için bizde tolerans değil ondan çok daha yukarıda olan kavram var. Her insana yaratandan dolayı saygı duymak, her insanı yaratandan ötürü insan olarak kabul etmek vardır.

Ayrıca, mesela bugünkü medeniyette çok fazla kullandığımız kavramlardan bir tanesi entegrasyondur. Hani diyoruz ya Avrupa kıtasındaki oradaki Müslüman göçmenlerin entegre olmasını istiyoruz. Eyvallah da entegrasyon çok matah bir şey değil. Entegrasyon şu demektir:  Bir ana gövde var, o ana gövdeye küçük parçalar entegre oluyor. Bizim lügatimizde ise entegrasyon değil 'birlikte barış içinde yaşamak' vardır. Bu çok daha ileri bir kavramdır, çok daha güçlü bir kavramdır. Her kim ne olursa olsun, ister küçük bir azınlık olsun, ister büyük bir topluluk olsun bizim coğrafyamızda yaşayanların hepsi yaratılışta eşit olan insanlardır, bu insanların hepsine biz birlikte barış içinde yaşamak diyoruz."

Kurtulmuş, Ortadoğu'da farklı kültürden insanların ortak coğrafyayı kullandığını aktararak, "Kendi yaşadığımız coğrafyada bize ait görmediğimizi dışlamak, ötekileştirmek işte tam da buradan geçiyor. Avrupa'nın, Batı medeniyetinin sahip olduğu kolonyalist kültürün temelinde coğrafyayı paylaşmak yoktur. Gittikleri coğrafyaya hakim olmak, gittikleri coğrafyadaki bütün unsurları asimile etmek vardır. Bizde ise gittiğimiz coğrafyada ortaklaşmak vardır" dedi.

"Homoislamikus'a ihtiyaç var"

Yeni bir bakış açısının gerekli olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, bu bakış açısının göbeğine adaleti ve hakkaniyeti koyan yeni bir paradigmaya ihtiyaç bulunduğunu dile getirdi.

Kurtulmuş şöyle devam etti:

"Bu paradigma çerçevesinde yeni bir insan modeline ihtiyaç var. Son iki, üç asırdır dünyada hakim olan ve bugünün dünyasını yaratan oluşturan homoekonomikus, yani çıkarcı, iktisadi düşünen insan yerine insanca düşünen yeni bir insan modeline ihtiyaç var. Paylaşmayı bilen, ortaklaşmayı bilen, insanlar arasında dayanışmayı bilen, insanlar arasında ortak beklentiler etrafında mücadele etmeyi bilen, yeryüzünün bütün kaynaklarının sömürülmesini değil, yeryüzünün bütün kaynaklarının insanın emrine musahhar kılındığını bilen yeni bir insan tipine ihtiyaç var. Yani homoekonomikus yerine 'homoislamikus'un' oluşturulmasına, bunun ortaya konulmasına ihtiyaç var.

Bu çerçevede yapacağınız çabalar gerçekten değerlidir. Sadece İslam coğrafyasının yeniden külleri üzerinden doğmasını sağlayacak, eyvallah ama bu değerler etrafında entelektüel dünyada, ilim dünyasında, sanat dünyasında, siyaset dünyasında, İslam dünyasının yeni bir rönesansı başlatması, sadece İslam dünyasının ayağa kalkmasını değil bütün insanlığın, bütün beşeriyetin yeniden hak ve adalet ekseninde buluşmasını sağlayacaktır. Aslında bizim literatürümüzden konuşursak bu söylediklerimizin karşılığı insanı, insanoğlunu 'ahsen-i takvime' davet etmektir. Bu çerçevede 'ahsen-i takvim'e' oluşturacak yani en iyi yaratılışına insanı döndürecek olan fikri yeniden inşa ve ihya etmektir. İslam dünyası böylesine büyük bir potansiyele sahiptir."

İslam coğrafyasındaki ülkelerin büyük sıkıntılar yaşadıklarını aktaran Kurtulmuş, bu durumda herkese önemli sorumluluklar düştüğünü dile getirdi. Türkiye'yi örnek gösteren Kurtulmuş, Türkiye'nin 150 yıllık derin uykusundan uyandığını, İslam dünyasının bu derin uykusundan uyanıp yeniden ayakları üzerinde yükseleceğini kaydetti.

Kurtulmuş, "Bundan hiçbir şekilde kuşkum yok. Bunu biz biliyoruz da başkaları da biliyor. İşte onun için İslam coğrafyasında tam 1 asır evvel oynadıkları oyunları yeniden oynamak istiyorlar" dedi.

Balkanlar'da milliyetçiliklerin kışkırtıldığını, 10 yıl içinde halkların birbirine girdiğini ve Osmanlı'dan koptuklarını aktaran Kurtulmuş, Arap dünyası için de benzeri bir oyunun oynandığına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Arap miliyetçiliğini kışkırttılar. Arap milliyetçiliğinin kışkırtılmasını, Osmanlı Yemen'de, Hicaz'da nice badireler yaşadı, bunu sizler en az benim kadar biliyorsunuz. Maalesef 10 yıl içinde Arap dünyası çöktü ve dağıldı. Koskoca Osmanlı'dan bugün geriye 780 bin kilometrekare şu Türkiye toprakları kaldı. Maalesef Osmanlı coğrafyasının her yerinde, hem içimiz kanıyor hem coğrafyamız kanıyor. Şimdi Sykes-Picot bitti. 1. Dünya Savaşı sonrasında masaya oturup, ellerinde cetvel alıp haritalar çizenler yeniden İslam coğrafyasından, Ortadoğu'da haritaları çizmek istiyorlar. Yetmedi, bu yeniden bu ülkeleri kendi içinde mümkünse 2'ye, 3'e daha fazla parçalara bölmek istiyorlar. İslam dünyasında yeni bir etnik bölünme tohumları ateşleniyor. Araplar, Türkler, Kürtler, İranlılar ve diğer unsurlar İslam coğrafyasının her yerinde birbirine düşman haline getirilmeye çalışılıyor.

İşte Irak'ın hali ortada, işte Suriye'nin hali ortada. Bu iki ülkede bir yandan etnik bölünme, bir yanda mezhep bölünmesiyle yüzbinlerce insan öldürülüyor, yüzbinlerce insanın geleceği karartılıyor. Bundan çıkışın bir tane yolu var. Evet, hepimiz bu toprakların çocuklarıyız. Bu topraklar üzerinde gelip siyasi olarak emellerini ortaya koymaya çalışanlar, nasıl dün geldiler ve gittilerse bugün de gelecekler ve gidecekler ama biz Türkler, Araplar, Kürtler, İranlılar ve diğer milletler bu topraklarda kıyamete kadar birlikte barış içinde yaşayacağız. Onun için bizim medeniyetimizin temel perspektifi daha fazla bölmek değil daha fazla bütünlemektir."

Mevlana'nın "Biz bu dünyaya, bölmek, parçalamak, ufalamak için gelmedik, biz bu dünyaya derlemek, toparlamak, büyütmek ve birleştirmek için geldik" şeklindeki sözünü hatırlatan Kurtulmuş, "İnşallah coğrafyamızı toparlayacağız, halklarımızı toparlayacağız, farklı insanlarımızı farklılıkları içinde toparlayacağız ve inşallah bu coğrafyayı emniyet ve selamet yurdu haline beraber getireceğiz" ifadelerini kullandı.

Kurtulmuş, "Hadramut'tan yola çıkan bir kadının emniyet ve selamet içinde" Şam'a, Ankara'ya, Medine'ye ulaşacağı günlerin gelmesini dileyerek konuşmasını tamamladı.

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel 6. İslam Ülkeleri Kanaat Önderleri Forumu - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement