AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (2) - Son Dakika
Politika

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (2)

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bugünün Türkiye'si itibarıyla söyleyebilirim ki karar merci, siyasi iradedir.

07.10.2015 15:19
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "Bugünün Türkiye'si itibarıyla söyleyebilirim ki karar merci, siyasi iradedir. Bunun dışında siyasi iradenin verdiği kararın uygulanması konusunda emniyetin, jandarmanın, zaten silahlı kuvvetlerin, demokrasiye, siyasi iradeye bağlılığı konusunda bir şey yok" dedi.

Çelik, gazete, televizyon ve haber ajanslarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Çelik, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

Askerlerin bazı şehir içi bölgelere girmek istemediğine yönelik iddialara ilişkin, " Hulusi Akar'ın güvenlik zirvesinde buna itiraz ettiği söyleniyor, doğru mu" şeklindeki soru üzerine Ömer Çelik, bunun "Kategorik olarak polis, asker, jandarma girsin" meselesi olmadığını belirtti.

"Eskisi gibi asker, polis ya da jandarma, devlet içerisinde siyasi iradeden bağımsız, müstakil bir irade değil. Hepsi siyasi iradeye bağlı" diyen Çelik, şöyle konuştu:

"Burada şey tartışılmış olabilir, 'Bu bölgede kimin operasyon yapması, kimin tedbir alması daha etkili olabilir. Nasıl bir iş bölümü yapılması düşünülebilir' diye. Zaman zaman bunlar konuşuluyor: 'Burada polis girsin arkasından jandarma destek versin ya da Kara Kuvvetleri destek versin ya da harekat yapıldıktan sonra jandarma, Kara Kuvvetleri o bölgeyi süpürsün' gibi. Bu tartışmaları bir irade ayrışması gibi okumamak lazım. Bugünün Türkiye'si itibarıyla söyleyebilirim ki karar merci, siyasi iradedir. Bunun dışında siyasi iradenin verdiği kararın uygulanması konusunda emniyetin, jandarmanın, zaten silahlı kuvvetlerin, demokrasiye, siyasi iradeye bağlılığı konusunda bir şey yok. Bugüne kadar da gözlemlerimiz böyle bir şey göstermedi bize. Yani herhangi bir kimse, 'Burayı ben yapayım ya da yapmayayım' gibisinden bir şey değil. Bütün bir şey tartışılır. Tabii ki şu, son derece doğru bir şeydir, nihayetinde bütün birimlerin amirlerinin önemli görevi siyasi iradeye danışmanlık yapmaktır. Burada etkili olmak için nasıl bir yöntem kullanılması gerekir, kimin ne tür bir rol üstlenmesi gerekir bu konu güvenlik toplantılarında açık bir şekilde tartışılır, hangisi daha etkili olur hangisi daha risklidir, hangisi daha iyi sonuç alır diye. Bunlar tartışıldıktan sonra son kararı nihayetinde siyasi irade ve yürür."

"Silahlı Kuvvetlerini eski Türkiye'deki gibi devlet içerisinde müstakil bir siyasi irade gibi göstermeye yönelik" yorumların olduğuna dikkati çeken Çelik, "Bu doğru değil. Siyasi irade bir tanedir, o da seçilmiş iradedir. Onun dışındakilerin hepsinin görüşü alır ama son tahlilde emir verildiği zaman emir uygulanır. Bunda da hiçbir tereddüt görmedik" dedi.

"Zaten tayin edilmiş bir iş bölümüdür"

Söz konusu iddialara ilişkin bir başka soru üzerine de Çelik, "Şehirde öncelikli görev emniyetindir, kırsalda jandarmanındır. Emniyetin ve jandarmanın yetmediği yerde asker devreye girer. Bu iş bölümü zaten tayin edilmiş bir iş bölümüdür" diye konuştu.

Emniyetin gücü şehirde, jandarmanın gücü kırsalda yetiyorsa Silahlı Kuvvetleri şehre getirmenin doğru olmayacağını ifade eden Çelik, şöyle devam etti:

"Bu zaten siyasi iradenin tercih ettiği bir iş de değildir. Yani Türkiye'de böyle bir sıkıyönetim, olağanüstü hal görüntüsü vermek ya da Emniyet Genel Müdürlüğünün yapacağı işi Kara Kuvvetlerinin yapması, jandarmanın yapacağı işi polisin yapması gibi bir görüntü verilmesi de doğru değildir. Ama ne olur, belli yerler vardır ki emniyet oraya olağanüstü bir durum olur güvenlik gücü açısından daha fazla kapasite isteyebilir bu jandarmadan temin edilir. Jandarmanın kapasitesi de eğer yeterli gelmezse tabii ki Silahlı Kuvvetlerden bu istenir. Yani bu sıralama takip edilir ve bu da doğaldır. Bundan daha doğal bir şey yoktur."

"Bir sıkıntı görmüyoruz"

Türkiye'nin demokratik bir ülke olduğunu ve kurumlarının görevlerinin belli olduğunu vurgulayan Ömer  Çelik, şunları kaydetti:

"Yani şöyle bir şey olmaz, 'Siyasetçi istedi asker reddetti' bu doğru bir şey değil ya da 'Siyasetçi istedi orada başka bir irade bunun daha değişik şekilde yapılmasını istedi'. Bu doğru değildir. Netice itibarıyla Sayın Başbakan bir istişare toplantısı yaptığı zaman herkesin görüşünü rahat bir şekilde ifade ettiği bir ortam oluşturuyor. O ortamın sonucunda dinler ama dinledikten sonra karar verildiğinde de bütün birimler bu emre uyarlar. Bununla ilgili de Türkiye'nin bir sıkıntısı yok. Geçmişte bu sıkıntılar yaşandı ama bugün bu sıkıntı yok. Herkesin demokrasiye, kurumların demokrasiye bağlılığı konusunda bizim gözlemlediğimiz bir sıkıntı görmüyoruz."

Doğu ve Güneydoğu illerinde, 7 Haziran seçimleri ile kıyaslandığında sandık güvenliğinin hangi noktada olduğunun sorulması üzerine Ömer Çelik, dün konuyla ilgili bir toplantı yaptıklarını bildirdi.

Çelik, "Sonuç, 7 Haziran'a göre çok daha iyi bir noktada olunduğu. Çünkü buralarla ilgili spesifik çalışma yapılıyor. Buralarda oluşan sandık güvenliği ile ilgili sıkıntının atlatılması için çalışmaların ciddi bir noktaya gelindi. Vatandaşın da bu konuda olumlu kanaat beyan ettiği şeklinde sonuç var" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı'nın söz konusu yerlerle ilgili sandık güvenliğinde bir sorun görmediğini söylemesinin hatırlatılması üzerine ise Çelik, şöyle konuştu:

"Ortada bir durum var. Yani, 'sırtımı YPG'ye, PKK'ya ve PYD'ye dayıyoruz' diyen bir siyasi oluşum söz konusu. Ben çok arzu ederdim mesela, 'Biz siyaset yapıyoruz, bizim siyaset dışı bu illegal terör oluşumlarıyla bir ilgimiz yok. Bu tür şiddet organizasyonlarına karşıyız' şeklinde beyanat vermelerini. Bu Türkiye için de büyük bir kazanım olur. Zaman zaman HDP'lilerle yaptığımız görüşmelerde, sık sık söylediği şudur HDP'lilerin 'HDP'nin muhatap alınması, siyasete güç verir. HDP'nin güçlenmesi de Türkiye'de şiddetin azalması ve demokrasinin güçlenmesi açısından olumlu katkılar sağlar' derler. Hatta zaman zaman AK Parti'ye, 'HDP'yi yeterince muhatap almıyorsunuz, HDP'yi yeterince işlerin içine katmıyorsunuz' diye bizim yaptığımız bazı görüşmelerde eleştiriler getirirlerdi. Biz de tabii ki siyasetin güçlenmesini, siyasi partinin güçlenmesini daha kıymetli bulduğumuzu her zaman söylerdik. Ama benim zaman içerisinde gözlemlediğim şu oldu; HDP ne zaman muhataplık konusunda biraz güç kuvvet elde etse, bunu kendi siyasi parti pozisyonunu güçlendirmek için değil, daha çok terör örgütünün sözcülüğünü yapmak için kullandı. Dolayısıyla HDP'ye aktarılan güç, HDP tarafından siyasetin güçlendirilmesi için değil, tam tersine siyasetin zayıflatılması için kullanıldı. 'Bu bölgelerde sandık güvenliği noktasında bir sorun yok' deniliyorsa, o zaman şu soruyu sormak gerekiyor, peki sandık güvenliği konusunda bir sorun yoksa, o zaman bu kadar operasyon niye yapılıyor?"

YSK'nın sandıkların birleştirilmesiyle ilgili kararı ve muhalefet partilerinin çelişkili açıklamalarının hatırlatılması üzerine de Ömer Çelik, CHP'nin söyleminde açık bir çelişki olduğunu kaydetti.

Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"O da şu; terör örgütünün yaptığı bu saldırıları eleştirmiyor, terör örgütünün bu saldırıları yapmasını AK Parti hükümetinin bir zaafı olarak gösteriyor. Ama sonuçta şunu kabul etmiş oluyor; 'burada terör örgütünün yaptığı saldırılar var, güvenlikle ilgili olağan durumun dışında alınması gereken tedbirler var.' Şimdi burada güvenlikle ilgili olağan durumun dışında alınması gereken tedbirler varsa, bu durumda sandıkların birleştirilmesine, sandıkların yan yana getirilmesine karşı çıkmak, kendi kendisiyle çelişen bir tutum. Nitekim MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli, uzun zamandır bu operasyonların gerekli olduğunu ifade ediyor. Şimdi buna taviz verilmeyecekse, bu bölgelerde ve bir takım güvenlik operasyonlarına ihtiyaç duyulacak kadar terör örgütünün etkinliği varsa, bunun karşısında buralarda sandık güvenliğinin gereği olarak, bu sandıkların birleştirilmesine karşı çıkmak yine izah edilmeyecek bir çelişki. Bir yandan oradaki güvenlik problemini kabul etmiş oluyorlar, ama öte yandan sırf AK Parti istedi diye sandıkların güvenli bir bölgede yan yana getirilmesine karşı çıkıyorlar. Burada mesele sadece AK Parti oyları değil ki. Bunu iki şekilde izah edebiliriz ya buradan sadece AK Parti'ye ve bir başka partiye oy çıkacağını düşünüp, CHP ve MHP kendine hiç oy çıkmayacağını düşünüp bununla ilgilenmiyor, orada kurulan baskı neticesinde AK Parti'nin oylarından bir kayıp olacağını düşünüyor ve bunu önemsemiyor ya da hakikaten buradaki vatandaşların sandığa iradesinin yansıması konusunda bizim izah edemeyeceğimiz bir duyarsızlıkla karşı karşıyayız. Dolayısıyla her iki durumda da yanlış davranıyorlar."

"Biz siyasi partiler olarak bundan çekinmemeli, tek bir oy bile sandığa doğru yansısın diye, vatandaşın iradesi sandığa en etkili şekilde yansısın diye hangi partiye oy verirse versin, vatandaşların iradesi sandıkta görünsün diye bu sandık birleştirmenin yanında durmalıydık, bu güvenlik tedbirlerinin alınmasının yanında durmalıydık" diyen Çelik, buna karşı çıkmanın oradaki oyların güvenli bir şekilde kullanılması konusunda çözüm önermemek anlamına geldiğini vurguladı.

- "YSK, buna yardımcı olabilirdi..."-

Kendilerinin sadece AK Parti'nin oylarını değil, sandığa yansıyan tüm oyların güven altına alınmasını istediklerini anlatan Çelik, bunun sivil siyasetin, demokrasinin güvenliği anlamına geleceğini belirtti.

Bölgede hangi güvenlik tedbirlerinin alınacağına yönelik bir soru üzerine de Çelik, "Artık burada güvenlik güçleri, bu sandıkların olduğu bölgelerde bir takım illegal unsurlar tarafından bu baskıların oluşturulmaması için artık bu özel çalışmaları yapacaklar. Netice itibarıyla tek bir sandık bile olsa onun güvenliğini sağlamak hükümetin görevidir" diye konuştu.

"Sandığın milli iradenin namusu" olduğunu belirten Çelik, bunu korumak için AK Parti olarak ellerinden gelen çabayı göstereceklerini ifade etti.

Ömer Çelik, "YSK, buna yardımcı olabilirdi. YSK'nın mevcut kararının dışında bir karar alması bu işi çok kolaylaştırırdı ama maalesef böyle bir karar aldı. Netice itibariyle YSK kararına saygılıyız. Ama saygılı olmamız, doğru bulduğumuz anlamına gelmiyor, karar uygulanacak ama bu kararın uygulanması oradaki sıkıntıyı gidermedi. Oradaki oylar, vatandaşlarımızın çeşitli partilere vereceği oylar büyük risk altındadır, o oyları bu risk altından kurtarmak için biz çalışmalarımızı sürdüreceğiz" açıklamasını yaptı.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Çelik: (2) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement