AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı - Son Dakika
Yerel

AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hayır ve ret politikalarını yürüttü Sayın Bahçeli. Şimdi de Sayın Türkeş'i reddediyorlar, etmeye çalışıyorlar, ihraç talebiyle. Allah aşkına, devletin ve milletin çağrısına 'Evet' demiş olan kim olursa olsun, onu kim reddederse etsin, millet reddetmez" dedi.

28.08.2015 14:50
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Hayır ve ret politikalarını yürüttü Sayın Bahçeli. Şimdi de Sayın Türkeş'i reddediyorlar, etmeye çalışıyorlar, ihraç talebiyle. Allah aşkına, devletin ve milletin çağrısına 'Evet' demiş olan kim olursa olsun, onu kim reddederse etsin, millet reddetmez" dedi.

Başbakan Davutoğlu, AK Parti Genel Merkezi'ndeki, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında yaptığı konuşmada, seçimden sonra CHP'nin yüzde 60'lık bir blok siyaseti kurmayı amaçladığını söyledi. CHP'nin "Blok siyaset takip edeceğim" dediğini aktaran Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ama daha önündeki tabloyu bile okumaktan aciz olanlar, ülkeyi yönetebilir mi? Beklediler ki biz paniğe kapılacağız. Beklediler ki TBMM Başkanlığı seçimi dolayısıyla telaşa kapılıp, 'Karşımızda bir blok var' diyerek, ürkeceğiz, korkacağız, geri adım atacağız. Yahu, biz ne bloklar gördük? Üç partinin bloku değil, yedi düvelin blokuna direnmişiz biz. Davos'ta gür sesle Sayın Başbakanımız ayağa kalktığında ne bloklar gördük biz. Mavi Marmara'da nice blokların karşısında hakkı, BM Genel Kurulunda gür sesle haykıran bizdik. Bize, bağrında koca bir yürek barındıranlara hiçbir yürek dayanmaz. Ne oldu? Blokları iki haftada çöktü. Bu beton kalıp blok ya, en ufak depreme dayanamadı. Muhabbet bloku olsaydı çağları aşar gelirdi, çağları."

CHP'nin daha sonra hatasını fark ettiği belirten Davutoğlu, "Anladı ki uzlaşmaz bir dil 7 Haziran sonrası siyasi tabloda yer bulamayacak. Bizim uzlaşmacı dilimizi benimsemeye ve mukabelede bulunmaya başladı ve istikşafi görüşmeler başlattık. Seviyeli görüşmelerdi. Bence Türk siyasi hayatına katkı yapan görüşmelerdi ve katkı yapacağına da budan sonra inanıyorum" diye konuştu.

Davutoğlu, koalisyon kurma ortamı olmayınca CHP'nin kısa dönemli reform odaklı seçim hükümetine "Hayır" dediğini hatırlattı. Davutoğlu, görüşmelerden bir hükümet çıkarma imkanı olmadığını ifade ederek, şunları belirtti:

"Son günlerde bakıyoruz ki özellikle Cumhurbaşkanımızın erken seçim kararı alması sonrasında CHP'de blok ruhu tekrar hortladı. Tekrar bizim kabineye yani erken seçim hükümeti olarak, anayasal zorunluluk olarak bana görev tevdi edilmesinden sonra kuracağımız kabineye bakan vermeyeceklerini söylediler. Öylesine bir dille söylediler ki bütün o istikşafi görüşmelerdeki barışçıl, uzlaşmacı dili terk ettikleri kanaatine kapıldık. 'Telefonları kapatırız. Sakın ha bizi aramayın. Hiçbir şekilde konuşmayız. Bunu yapanlar, ahlaksız teklife evet demiş olanlar' dediler. Bir taraftan kendi milletvekillerine baskı yaptılar, bir taraftan bize baskı yapmaya çalıştılar. Halbuki biz, ne kapımızı kapattık ne telefonlarımızı kapattık ne de gönlümüzü kapattık. Bugünkü hükümet yapısına AK Parti'nin iradesiyle ve AK Parti'nin zorlamasıyla, dayatması ile gelinmedi. Bu telefonlarını, kapılarını, gönüllerini kapatanların dayatmasıyla gelindi."

"İstedi ki daha çok şehit cenazesi üzerinden daha fazla siyasi rant elde edilsin"

Davutoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin en başından belirlediği politikayı değişik söylemlerle sürdürdüğünü dile getirerek, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Terörle mücadele gibi milletin bekasının söz konusu olduğu bir ortamda Türkiye'yi hükümetsiz bırakmak için her türlü çabayı gösterdi. İstedi ki terörle mücadele yürürken Ankara'da da bir siyasi kriz olsun, daha çok şehit cenazesi üzerinden daha fazla siyasi rant elde edilsin. Bu, kendisinin de ait olduğu siyasi harekete yakışmayan bir tavırdı. Kendisi ile son görüşmemizde açık ve net bir şekilde, tekrar söylüyorum ki hiç kimse farklı bir yere çekmesin... Bugün Sayın Türkeş'e saldıranlar, iftira edenler, hakaret edenler, onun devlet adamlığı, ahlakı karşısında onu neredeyse manevi bir lince maruz bırakanlar, Sayın Bahçeli'nin görüşmemizde geri kalan 4 opsiyona, oraya giderken 5 opsiyonumuz var demiştim, 4 opsiyona da birer birer 'Hayır' dediğini unutmasınlar."

Görüşmede, terörle mücadele ile ilgili bilgi verdikten sonra konuşmanın hemen başında Bahçeli'nin kendisine "Bizim 4 şartımız sebebiyle, sizin bunları kabul etmeniz mümkün olmadığı için sizinle koalisyon kurmayız, sizinle seçim hükümeti kurmayız, sizin azınlık hükümetinize destek vermeyiz. Siz, eğer erken seçim için gelirseniz de Meclis'e buna da oy vermeyiz" dediğine işaret eden Davutoğlu, şöyle dedi:

"Peki, ne istiyorsun mübarek? Ne istiyorsun Allah aşkına? Mehmetçik, dağda bayırda, teröre karşı kahramanca mücadele verirken sen Ankara'da 'Hayır, hayır, hayır' diyorsun ve sadece o mücadelenin üzerinden ve bizi de HDP ile bir hükümete zorlayarak bunun üzerinden prim toplamaya çalışıyorsun. Millet, bunu görmez mi? Allah, bunu reva görür mü? Görmedi işte. Kem niyetle yola çıkanların kemali olmaz. Kötü niyetle yola çıkanlardan kemalat olmaz. Biz ise iyi niyetle yolumuza devam ettik."

"Geriye bir tek postacı kalmıştı, başka bir şey kalmadı"

Davutoğlu, "Niye teklifleri mektupla gönderdiler" diye soranlar olduğuna işaret ederek, kendisine başka yol bırakılmadığını vurguladı. "Yüz yüze görüşelim" diye son bir çağrı yaptığını, üç siyasi parti liderinin "Hayır" dediğini aktaran Davutoğlu, şunları söyledi:

"Telefonla görüşelim düşüncesi zihnimde vardı açıkçası. Cumhurbaşkanından görev aldıktan sonra, 'Telefonlarımız kapalı' dediniz. 'Kapılarını çalalım, selam verelim' desek 'Kapılarımız kapalı' dediniz. Geriye bir tek postacı kalmıştı, başka bir şey kalmadı. Bazıları onu da reddetmeye kalktılar da yolu yok, artık bir şekilde ulaşacak. Bir de yazılı evrak olarak ulaştı. Şimdi diyorlar ki 'Sarı zarfla davet olur mu?' Keşke üçümüz otursaydık, 'Nasıl bir hükümet olur, bu terör belası ile nasıl mücadele ederiz, Mehmetçiğe nasıl destek oluruz, kardeşliği nasıl baki kılarız?' diye konuşabilseydik. Şimdi kimse çıkıp, 'Bunu AK Parti, Davutoğlu reddetti' diyebilir mi? Başka yol bırakmadılar. Sarı zarfla da olur davet, gönül çağrısıyla da olur. Siz, gönlünüzü kapatınca sarı zarfla muhatap oldunuz. Başka diyecek bir şey yok."

Davutoğlu, "Niye AK Partili adaylara sarı zarf gönderilmedi?" diyenler olduğunu da belirterek, "AK Partili hiçbir arkadaşıma sarı zarf göndermem çünkü AK Partili kendisine bir davet geldiği zaman bu davet millet içinse devlet içinse 'Hayır' demez, ben onu biliyorum, yerinde durmaz" dedi.

AK Partililerin hesap nedir diye düşünmeyeceğini belirten Davutoğlu, "Kendi dava arkadaşımdan şüphe edercesine ben mektupla gönderir miyim ona? Sadece 'Selamünaleyküm' derim o da 'Ve aleykümselam, başımız üstüne' der, yeter. Eğer bir nöbet değişimi de varsa da AK Parti kadroları şimdiye kadar olduğu gibi verdiğimiz görev neyse 'Ona hazırım' der ve görevi başka bir arkadaşa tevdi eder. Bizde hesap olmaz, bizde kapris, naz olmaz ama bizde Rabbimize niyaz olur. Bir tek o olur" diye konuştu.

-"Sayın Sümeyye Erdoğan'a, değerli kardeşimize yaptığı ahlaksızlık da hiç unutulmayacak şekilde zihinlere geçti"

Başbakan Davutoğlu, Tuğrul Türkeş'in tedbirli olarak kesin ihraç istemiyle disipline sevk edilmesine işaret ederek, şu görüşleri dile getirdi:

"Hayır ve ret politikalarını yürüttü Sayın Bahçeli. Şimdi de Sayın Türkeş'i reddediyorlar, etmeye çalışıyorlar, ihraç talebiyle. Allah aşkına, devletin ve milletin çağrısına 'Evet' demiş olan kim olursa olsun, onu kim reddederse etsin, millet reddetmez. Ben, Sayın Türkeş'le dün akşam görüştüğümde kendisine bir kez daha teşekkür ettim, birkaç sebeple. Bir, güçlü şahsiyetiyle bütün bu baskılara direndiği için. İki, bir devlet ve millet görevi düştüğünde herhangi bir şekilde başka bir hesap yapmadığı için ama en önemlisi üç, kendisinin siyasi çizgisi itibariyle yol alması gerektiğinde tek başına yürüme cesareti gösterdiği için. Tekrar huzurunuzda teşekkür ediyorum. Bu, aslında güzel bir örnek teşkil etmiştir. Sayın Türkeş'le geçtiğimiz hafta ayrı partilerde ayrı mücadeleler, belki de karşılıklı fikir mücadelesi, siyaset mücadeleleri veriyorduk. Bugün de MHP'nin anayasal olarak bulunması gereken yapılması gereken bir zorunluluk olarak o kontenjandan teklif edilen bir bakan olarak beraber çalışacağız. Bu da şunu gösteriyor, diğer parti genel başkanlarına da sesleniyorum, bizler hasım değiliz, düşman değiliz, evet rakibiz, evet halkımızın oyunu almak için rekabet ediyoruz ama hasım değiliz, düşman değiliz. Bırakın bu çatışmacı dili, bırakın bu blok iddialarını. Bütün hesapları şuydu, CHP'nin de MHP'nin de. AK Parti, HDP ile bir hükümet kurmak durumunda kalacak ve onlara seçim kampanyası boyunca kullanacakları bir siyasi malzeme olacak."

Bakanların parti kimliğiyle seçim hükümetinde yer almayacağına işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bu hükümete giren herkes, ülkeyi sükunetle ve suhuletle seçime götürmek için giriyor. İşte CHP, MHP, çok kolay yol alabileceğimiz, millete ümit verebileceğimiz bir yoldansa küçük hesapların içine, girdabına girdiler ve şu anda da kendi içlerinde debelenip duruyorlar, suçlayacak adam arıyorlar. Halbuki samimi şekilde milletin huzuruna çıkmış olsalar ve samimi şekilde bizlerle konuşmuş olsalar bugün çok daha seviyeli bir dil çok daha güzel geleceği birlikte inşa edebilirdik. Dün de zikrettim, Türkiye bu gündemdeyken daha sonra bir danışmana atfettiler ama bir CHP milletvekilinin yaptığı siyasi ahlaksızlık, Sayın Sümeyye Erdoğan'a, değerli kardeşimize yaptığı ahlaksızlık da hiç unutulmayacak şekilde zihinlere geçti. Bilsinler ki hangi düşüncede olursa olsun, kimin evladı olursa olsun, bu ülkenin değerli, muhterem bir hanımına yapılan her saldırı karşısında gereken her tepkiyi göstereceğiz ve onların onurunu korumayı siyasi onurumuzun parçası olarak göreceğiz."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement