B20 Konferansı Açılış Oturumu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, " Akdeniz'de boğulan sadece mülteciler değildir, Akdeniz'de boğulan insanlığımızdır insanlığımız. Akdeniz'de bizi biz yapan değerler boğulmaktadır. Avrupa kapılarında kaderlerine terk edilen, hatta kasten gemileri botları batırılarak ölüme gönderilen, sınırlarda insanlık dışı muamelelere tabi tutulan her mülteci bu gerçeğin acı birer temsilcisidir" dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nde (TOBB) düzenlenen 'B20 Konferansı' açılış oturumunda yaptığı konuşmada, "Eğer bizler inandığımız doğruları söylemeyecek olursak o zaman bu noktada hiçbir zaman hak hakim olmayacak. Zalimler dünyada hakim olacaktır. Bu itirazımız bizimle birlikte dünyadaki tüm az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin aslında ortak sesidir. Bu sese daha fazla kulak tıkanması, bu itiraza daha fazla duymazdan gelinmesi mümkün değildir. Mazlumu değil, zalimi kollayan küresel güvenlik sisteminin insanlığa güven vermeyen mevcut yapısının sürdürülebilirliği kalmamıştır. Bakınız Batı merkezli dünyanın geride kaldığını artık çok merkezli bir dünyanın ortaya çıktığını hep birlikte kabul etmek mecburiyetindeyiz. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere Batı'ya yönelik mülteci ve göçmen akını bu gerçeğin kabul edilip ona uygun yapısal dönüşümlerin hayata geçirilmemesinden kaynaklanıyor. Akdeniz'in doğu kıyılarından botlara, köhne teknelere, hurda gemilere binen Avrupa'ya yönelen insanlar aslında sadece huzuru, refahı veya yaşama imkanını arıyor. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra temel insan hakları, özgürlüklerin kriterlerini belirleyen, sembolü haline dönüşen Batı ülkeleri bugün aynı değerlere maalesef sırtlarını dönmüş durumdalar. Akdeniz'de boğulan sadece mülteciler değildir, Akdeniz'de boğulan insanlığımızdır insanlığımız. Akdeniz'de bizi biz yapan değerler boğulmaktadır. Avrupa kapılarında kaderlerine terk edilen, hatta kasten gemileri botları batırılarak ölüme gönderilen, sınırlarda insanlık dışı muamelelere tabi tutulan her mülteci bu gerçeğin acı birer temsilcisidir. Huzura ve refaha kavuşmak isterken Akdeniz ve Ege'de boğularak ölen ve cesetlere kıyılarımıza vuran erkek, kadın, çocuk, genç her insan için bizim yüreğimizde derin bir yara açılıyor ama bu insanları Akdeniz'de, Ege'de ölüme terk edenlerinden en küçük bir pişmanlık, vicdan azabı emaresi görmedik, duymadık. Merhametini yitirmiş bir dünya sistemi, insanlığın hiçbir derdine derman olamaz. Biz, sınırlarımıza gelenlerin niteliklerine, inançlarına, imkanlarına asla bakmıyoruz. Başbakan olarak, Başbakanlığım döneminde şunu söyledim, 'Biz, açık kapı politikasıyla Suriye'den, Irak'tan kim gelirse gelsin hepsini alacağız' dedik. Niye? Bombalardan kaçan, ölümden kaçan insanları biz ölüme terk edemezdik, o bombalara mahkum edemezdik, etmedik. Şu anda 2 milyonu aşkın insan bizim ülkemizde" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Biz insanız, insan olduğumuza göre insana biz aynı şefkatle,merhametle yaklaşmayacaksak ne yapacağız? Çünkü, bizim için insandır. Yani, yaradılmışların en şereflisidir. Kimi Avrupa ülkelerinin mültecileri niteliklerine göre tasnif ederek bir kısmını kabul etme teşebbüsünü kesinlikle insani bulmuyorum. Tasnif edelim. 'Şu, şu ölçülere uyuyorsa alalım', ne demek ya? Bunlar torba mahsulü değil ya, bunlar insan. Öyleyse insan olduğu için değer verip ayırt etmeden alacağız. Biz Ezidisini de aldık, Sünnisi de, Kürtünü de aldık. Hepsi içimizde hepsini aldık, reddetmedik. Her türlü desteği kendilerine veriyoruz. Türkiye, Suriye ve Irak'ta devam eden iç karışıklıktan kaçan bunca insanı yıllardır sınırları içinde misafir ediyor. Bunların 275 bini tüm ihtiyaçları karşılanarak kamplarda, kalanı da kendi imkanlarıyla ve vatandaşlarımızın destekleri, sivil toplum kuruluşlarımızın destekleriyle ülkemizin içinde değişik yerlerde, muhtelif yerlerde ikamet ediyor. Türkiye'ye göre imkanları kat ve kat fazla olan Avrupa ülkelerinin tamamının kabul ettiği kabul ettiği mülteci sayısı nedir biliyor musunuz? 200 bin civarında. Biz, 2 milyonu aşkın mülteciyi misafir ediyoruz, Avrupa'nın tamamında ne yazık ki 200 bin. Avrupa kıtaya yakın zamanda gelen 20 bin mülteciyi 28 ülke arasında nasıl dağıtacağının tartışmasını yapıyor. Türkiye gerektiğinde bir hafta içinde 20 bin kişilik kamp kurabiliyorken, Avrupa'ya giden mülteciler gerçekten çok kötü şartlarda barınmaya çalışıyor. Kapısına dayanan mültecilere tahammül edemeyen Batı'nın Irak'a, Suriye'ye, Libya'ya özgürlük barış götürmek için çalıştığı iddiası inandırıcılığını kaybediyor. Orada yapılan ne biliyor musunuz? Onu da açıkça söylüyorum, Libya'da petrol var. Irak'ta petrol var. Oradaki petrol kuyularına el koyalım. Şu anda öyle değil mi? Irak'ın petrol kuyularının yüzde 80'i Batı'nın elinde. Onlar işletiyor, onlar oradan bunun kaymağını alıyor, yüzde 20'sini de al sen kullan diyor. Aynı şey Libya için geçerli. Bütün bu gerçekler ortayken dünyadaki bu yapı kabul edilebilir bir yapı değildir."

ULUSLARARASI MEDYAYA 'TARAFSIZ OLMA' ÇAĞRISI

"Biz, bütün bu insanlara yardımcı olmaktan hiçbir zaman şikayetçi olmadık, olmayacağız" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemize gelen misafirlerimiz için bugüne kadar 6,5 milyar dolar harcama yaptık. Elbette, bu insanlar huzura ve güvene kavuşana kadar elimizden gelen her türlü yardımı göstermeye devam edeceğiz ama tüm dünyanın ortak sorunu olan bir hususta yükün tamamında üzerimize bindirilmesini de hakkaniyete uygun bulmuyoruz. İşte şuanda gerek DAİŞ ile olan mücadelemiz, bir koalisyon gücü içerisinde olanlar bizim yaptıklarımız, ayrıca ülkemizdeki terör örgütleriyle verdiğimiz mücadelemiz. Bölgede durum normale döndüğünde Türkiye insani ve ahlaki tüm görevlerini yerine getirmiş olmanın huzurunu yaşarken, diğer ülkelere aynı nazarla bakılacağını biz hiç sanmıyoruz. Buradan bir kez daha Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkeleri her geçen gün daha da tırmanan insani dramlar karşısında daha duyarlı olmaya davet ediyorum. Özellikle dünya medyasını bu konuda taraflı değil, tarafsız ve bu konulara duyarlı olmaya davet ediyorum" diye konuştu. - ANKARA