Balyoz Planı Davası Yargıtay'da İrem Çiçek. - Son Dakika
Güncel

Balyoz Planı Davası Yargıtay'da İrem Çiçek.

Balyoz Planı Davası Yargıtay\'da İrem Çiçek.

Dursun Çiçek'in kızı Avukat İrem çiçek savunmasında, "Delillerin tartışılması safhasını, bizleri oyaladığını zannederek geçiştiren ilk derece mahkemesi, gerçeklerin üstünü örter şekilde delilleri toplamamış, tanıkları dinlememiş, bilirkişi"...

18.07.2013 19:28
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Dursun Çiçek'in kızı Avukat İrem çiçek savunmasında, "Delillerin tartışılması safhasını, bizleri oyaladığını zannederek geçiştiren ilk derece mahkemesi, gerçeklerin üstünü örter şekilde delilleri toplamamış, tanıkları dinlememiş, bilirkişi raporu alınması yönündeki talepleri karşılamadan ve Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre, ceza artırımına gittiği halde, müvekkile ek savunma hakkı vermeden karar vermiştir" dedi 361 sanıklı Balyoz Planı Davası'nın temyiz duruşmasının 4. oturumu tamamlandı. Dursun Çiçek'in kızı Avukat İrem çiçek savunmasında, "Delillerin tartışılması safhasını, bizleri oyaladığını zannederek geçiştiren ilk derece mahkemesi, gerçeklerin üstünü örter şekilde delilleri toplamamış, tanıkları dinlememiş, bilirkişi raporu alınması yönündeki talepleri karşılamadan ve Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre, ceza artırımına gittiği halde, müvekkile ek savunma hakkı vermeden karar vermiştir" dedi.

Balyoz Davası'nda en son Eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek ve eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral İbrahim Fırtına'ya 20 yıl hapis kararı çıkmıştı. 361 sanıklı Balyoz davasının temyiz duruşmasının dördüncü günkü oturumu tamamlandı. Sanık avukatları savunma yapmaya devam ediyor. Sanık Dursun Çiçek'in savunmasını kızı olan Avukat İrem Çiçek yaptı. Müvekkilinin, kendisi ile hiçbir illiyet bağı olmayan, sahteliği 26 ayrı bilirkişi raporu ile tespit edilmiş, 11 nolu CD içerisinde bulunan, iki sayfalık dijital bir isim listesinde, adının bulunduğu iddiası ile 18 Şubat 2011 tarihinde tutuklandığını anımsatan Çiçek, "Kim tarafından, ne zaman ve nerede hazırlandığı, tahkikat aşamasında araştırılmayan iki sayfalık bir listede adı olduğu gerekçesi ile tarafsızlığını yitirmiş bir mahkemenin üretim delillere dayalı kararı ile 16 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir" dedi. Müvekkilinin 16 yıl hapis istemi ile yargılanmasına neden olan 11 No'lu CD içerisinde yer alan iki sayfalık liste olduğunu belirten Çiçek, listenin bulunduğu yer olan 11 Nolu CD'nin tebliğnamede belirtilenin aksine hukuki delil niteliği taşımadığını, elde edilişinin hukuka aykırı olduğunu savundu.

-"CD ÜZERİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMIŞTIR"-

Çiçek, "Muhbir Mehmet Baransu tarafından 29 Ocak 2010 tarihinde teslim edilen CD'ler arasında bulunan 11 Nolu CD'nin imajı derhal alınması gerekirken CMK'nun 134. maddesine aykırı olarak alınmamıştır. Yasanın emrettiği zamanda alınmayan imajlar, hukuka aykırılığı örtbas etmek için sonradan alınmış ancak bu imaj bile, ısrarlı taleplerimize rağmen savunmaya verilmemiştir. Alınan ve bizlerden gizlenen bu ilk imaja her ne olmuşsa sonrasında ikinci ve üçüncü kez imaj alım işlemi yapılmıştır. Alınan üçüncü imaj 1 yıl 10 ay sonra, son hale getirildikten sonra tarafımıza verilmiştir. Ancak verilen imajın hash değeri, ilk alınan imajın hash değerinden farklıdır. Yani mahkumiyete dayanak delil olan CD üzerinde değişiklik yapılmıştır" diye konuştu. 11 No'lu CD'nin sahte, üretim bir delil olduğunun 20'nin üzerinde bilirkişi raporu ile sabit olduğunu savunan Çiçek, "TÜBİTAK bilirkişileri tarafından hazırlanan raporda "CD'lerin oluşturulduğu tarihten itibaren üzerinde hiçbir değişiklik yapılmadığı' şeklindeki tespiti ve kullanıcı yollarında dijital yazının oluşturulma tarihinin 2003 yılı olarak görünmesi karşısında, içerisinde binlerce tarih, zaman, mekan, kişi, adres gibi maddi hata bulunan ve 2006 yılından sonra kullanıma sürülen bilgisayar yazılımları kullanılarak oluşturulan bu CD'nin, üretim olduğu konusunda, en azından kuşku duymamak, ancak ve ancak tarafsız ve bağımsız olmamanın, adil olamamanın göstergesidir" değerlendirmesinde bulundu.

-"HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA AYKIRI"-

10. Ağır Ceza Mahkemesi, müvekkilinin Ertuğrul Uçar'la 42 personelin isminin yazılı olduğu bu listeyi hazırlamakla görevli olduğunu, grup başkanının Hasan Hoşgit olduğunu, listeyi hazırlayanın Ertuğrul Uçar, son kaydedenin Cem Gürdeniz olduğu, oluşturulma tarihinin ise l0 Ocak 2003 olduğunu belirterek mahkumiyetine karar verdiğini belirten Çiçek, savunmasına şöyle revam etti.

"2003 yılında, İstanbul'dan 1100 km uzaklıkta, İskenderun Deniz Er Eğitim Alay

Komutanı olarak görev yapan müvekkilim Dursun ÇİÇEK'in, bir listeyi hazırlamak konusunda, ismi geçen subaylar ile iletişime geçtiği, bu yönde herhangi bir emir aldığı konusunda dosyada herhangi bir delil var mıdır? Yoktur. Bu durum karşısında, örneğin siz, önemli bir konuda görevlendireceğiniz kişileri seçecek olsanız, bunu tanıdığınız ve iletişim içinde olduğunuz kişilerden mi? yoksa tanımadığınız kişilerden mi yaparsınız? Hayatın olağan akışına göre tanıdığınız kişileri görevlendirirsiniz?

CD'ler içerisindeki verilerin hepsinin aynı bilgisayarda oluşturulmuş olduğu iddiası karşısında, müvekkilimin, bahsi geçen ve 2003 yılında farklı yerlerde çalışan diğer subaylar ile bir araya gelmesi ve iddialara konu diğer çok sayıda liste ile, yazı karakterlerine, sekmelerine, paragraf boşluklarına kadar aynı ölçülerde bir liste hazırlaması mümkün olabilir mi? Hayatın olağan akışına göre mümkün olamaz.

Listede müvekkilime ait bir imza, parmak izi, herhangi bir elektronik ve dijital iz, bulgu var mıdır? Yoktur. İki sayfalık Dijital Word Dosyası olan ve herhangi bir bilgisayarda, iki dakika içerisinde herkes tarafından hazırlanması mümkün olan bu listede adının geçmesi dışında, müvekkilime yönelik herhangi bir iddia ve suçlama bulunmakta mıdır? Hayır bulunmamaktadır."

-"BEN SANIKLARI CEZALANDIRMANIN PEŞİNDEYİM"-

Müvekkilinin listede ismi geçen 42 kişi ile müvekkil arasında herhangi bir iletişim, temas, irtibat ve koordine olduğuna dair bir delil bulunmadığını savunan Çiçek, müvekkili dahil üç kişi hakkında dava açıldığını anlattı. Söz konusu dijital verinin içeriğini doğrulayan başka yan delil bulunmadığını savunan Çiçek, "Müvekkilimin hangi fiilinin ne şekilde suç teşkil ettiği belirtilmeden, genel ifadeler ile yazılan yerel mahkeme kararı ve temyiz dilekçemiz dikkate alınmadan hazırlanan 18 Mart 2013 tarihli tebliğname eksiktir ve soyuttur. Salt soyut norm gerekçe gösterilerek, somut hiçbir olgu ve mantıksal bağ ortaya konulmadan, savunma tarafından söz konusu iddianın gerçeği yansıtmadığı konusunda somut veriler ortaya konulmuşken: "sanık bu fiili işlemiştir" demek, "suçun unsuru oluşmuş, oluşmamış ne önemi var. Ben sanıkları

cezalandırmanın peşindeyim demenin kibar yoludur" diye konuştu.

-"GERÇEKLERİN ÜSTÜNÜ ÖRTER ŞEKİLDE DELİLLERİ TOPLAMAMIŞ"-

Tebliğnamede, bazı sanıklar için beraat istendiğini anımsatan Çiçek, "Yargıtay Savcısı'nın 67 sanık için kararın bozularak mahkumiyet yerine beraat verilmesi yönündeki istemi, harfi harfine aynı durumda bulunan müvekkilime uygulanmamıştır. Başta Anayasa'nın Eşitlik İlkesine aykırı olan bu kararlar, İddianın ve yargılamanın içinde bulunduğu izah edilemez bu çelişkiler, müvekkilim dahil çok sayıda subayın özel olarak seçildiğinin göstergesidir. Müvekkilim ile aynı şekilde listede ismi bulunan ve ilk derece mahkemesi tarafından 16 yıl hapsi istenen onlarca subay için Yargıtay Cumhuriyet Savcısı tarafından beraat istenirken, müvekkilim ve daha birçok sanık için neden hükmün onanması istenmektedir?" dedi. Hukuki ve fiili durumu aynı olan kişiler hakkındaki farklı taleplerin herhangi bir gerekçesinin bulunmadığını savunan Çiçek, sözlerine şöyle devam etti:

"Delillerin tartışılması safhasını, bizleri oyaladığını zannederek geçiştiren ilk derece mahkemesi, gerçeklerin üstünü örter şekilde delilleri toplamamış, tanıkları dinlememiş, bilirkişi raporu alınması yönündeki talepleri karşılamadan ve Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre, ceza artırımına gittiği halde, müvekkile ek savunma hakkı vermeden karar vermiştir. En basit davada bile kovuşturma aşamasında bilirkişi raporu alınırken, Kişilerin müebbet hapis istemleri ile yargılandığı bir ağır ceza yargılamasında, bilirkişi raporu almaktan kaçınmanın, maddi gerçeğin ortaya çıkmasını engellemenin, dosyada mevcut bilimsel raporları da görmezden gelmenin nedeni nedir? Frederic bastiatın söylediği gibi; ne yazık ki, hukuk kendi asli amacının tam aksi istikamete yöneltilerek, her türlü hırs ve kinin silahı haline dönüştürülmüştür.Talebimiz, 18 Mart 2013 tarihli temyiz dilekçemizdeki sebepleri göz önüne alarak, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin hükmü etkileyecek şekilde, usul ve esasa yönelik hukuka aykırı kararını bozmanız ve masumiyet karinesi ile adil yargılanma hakkı ihlal edilerek 3 yıldır tutsak edilen müvekkilimin tahliyesine karar vermenizdir." Duruşmaya 22 Temmuz pazartesi günü kaldığı yerden devam edilecek.

- Ankara

Kaynak: ANKA

Son Dakika Güncel Balyoz Planı Davası Yargıtay'da İrem Çiçek. - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement