Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

"28 Şubat brifinglerinde hizaya giren yargıyla bugün yurt dışından gelen talimatla hizaya giren yargı arasında hiçbir fark görmem" "Milletten yetki almamış, yurt dışında oturan bir otoriteye eğer HSYK mensupları danışacaksa esas yargı bağımsızlığı orada biter, hatta ülkenin bağımsızlığı biter. Biz buna izin vermeyiz" "Hükümetimizin ve AK Parti'nin 'yargıya müdahale' diye bir niyeti yok, olmaz ama birileri yargıya müdahil olmak isterse ve bu müdahil olma üzerinde bu ülkenin kaderiyle oynamak isterse buna da izin vermeyiz" "(Çözüm süreci) Bazı provokatif çevreler veya bu çözüm sürecinin mecra değiştirmesini isteyenler, çözüm süreciyle kamu düzenini ayrı yerlerde değerlendiriyorlar.

23.09.2014 03:24
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu,  "28 Şubat brifinglerinde hizaya giren yargıyla bugün yurt dışından gelen talimatla hizaya giren yargı arasında hiçbir fark görmem" dedi.

Davutoğlu, NTV- Star TV ortak yayınında soruları yanıtladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yahudi Kongresi Başkanıyla görüşmesin iptal edilme nedenine ilişkin soru üzerine Davutoğlu, görüşmenin iptal gerekçesiyle ilgili kendisine gelen bir bilgi bulunmadığını, bu yüzden bu konuda yorum yapmak istemediğini söyledi.

Prensip olarak hiçbir zaman dini cemaatlerden gelen görüşme taleplerini reddetmediklerini belirten Davutoğlu, "Kim olursa olsun hatta bize çok aykırı kanaatlere de sahip olsalar hep bu görüşmeleri yaptık. Kanaatlerimizi de çok açık bir şekilde söylemekten çekinmedik" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı dönenimde ABD'de Musevilerin temsilcileri ve diğer dini temsilcilerle bazı Rum Ortodoks temsilcileriyle de görüştüğünü bildiğini, kendisinin de Ermeni temsilcileriyle görüştüğünü aktaran Davutoğlu, hiçbir dini cemaate karşı önyargılı bir yaklaşımları olmadığı gibi Türkiye'nin görüşlerinin yakından bilinmesi için görüşmeleri faydalı da buldukları bildirdi.

-HSYK seçimleri-

Ahmet Davutoğlu, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimleri ve Yargıda Birlik Platformu üyelerinin kendisini ziyaretine ilişkin soru üzerine, HSYK seçimleri sürecinin, kendisini de rahatsız ettiğini söyledi.

HSYK seçimlerin, bir toplumda böylesine gündem oluşturmaması gerektiğini belirten Ahmet Davutoğlu, "HSYK seçimleri nihayet toplumun en seçkin kesimi olarak gördüğümüz ve toplum adına yetkisi verdiğimiz hakimlerle toplum adına bir araştırma, iddia oluşturma yetkisi verdiğimiz savcıların, kendi aralarında halletmesi gereken bir süreç" dedi.

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Peki buraya nasıl gelindi? Şuradan gelindi, 2010 referandumu öncesinde yargıda bir elit, kendi içinde yargının bütün karar mekanizmalarını çok dar bir ekiple yönetiyordu. Bunun oluşturduğu bir tepki vardı. Siyasi irade, bence haklı bir tepkiyle, 'madem ki hakim ve savcılarımıza güveniyoruz, o zaman bırakalım onlar seçsinler. 'Her biri katılarak seçsin' diye demokratik bir prensip benimsedi ve bu referandumda da kabul gördü ama Anayasa Mahkemesi değişiklik yaptı biliyorsunuz. Bir kişi bir oy yerine 'blok liste' diye yargıda olmaması gereken, 'blok liste' dediğinizde ekipler çıkar. O ekip, bu ekibe karşı. Hangisi kazansa diğerini tasfiye etmiş gibi olur. Üç ekip olursa koalisyonlar doğar. Bu karar, bence ilk darbeyi vurdu.

Arkasından bu karardan bir istifade. Bu sefer bir grup, bütün yargıyı denetimi altına alabilmek ve bunu da Türk siyasetini yönlendirebilmek amacıyla araç olarak gören bir grup, hepimiz biliyoruz bu grubun kimliğini, ne yaptığını, ne ettiğini. Her türlü yöntemi kullanarak geçen seçimlerde bir üstünlük kazandı. Bu üstünlüğü kullanarak neredeyse Demokles'in kılıcı gibi, siyasi otorite üzerinde, toplum üzerinde bir baskı oluşturdu. Hangi davaya hangi savcı bakacak? Bu savcı üzerinden kimlere ne aktarılacak? Bunlar bir güç oyununun parçası haline getirildi. Eskiden başka bir güç oyununun parçasıydı. 28 Şubat brifinglerinde hizaya giren yargıyla bugün yurt dışından gelen talimatla hizaya giren yargı arasında bir fark görmem, hiçbir fark görmem.

Herbir hakim ve savcı, adaletin esası budur, tek başına vicdanıyla karar verdiği zaman hükmedebilir ama toplu karar verdiklerinde, toplu olarak 'biz şunlara karşı şu kararı alalım, şunlara karşı şunu destekleyelim' dediğinde yargı, kendi içinde başka bir siyasileşme süreci yaşıyor. Bir güç oyununun parçası haline gelir. Hüküm tek başına vicdanla verildiği zaman adil hüküm olur. Savcı, kendi vicdanıyla iddia hazırladığı zaman... Ama öyle network oluşturuldu ki öyle bir ilişkiler ağı oluşturuldu ki emniyetteki bir yapı, yargıdaki bir yapıyla iletişim halinde, etkileşim halinde, bunların dışındaki bazı otoritelerle birlikte bir güç oyununun parçası haline yargıyı getirmek istediler. Keşke hiçbirimizin haberi olmadan hakim ve savcılarımız tek başlarına yani tek tek karar vererek olsaydı. Milletten aldığı yetkiyi kullanan bir siyasi iradenin yargıda bu tür yapılanmalar üzerinden kendisine baskı oluşturulmasına izin vereceğini kimse beklememeli."

-"Tek ölçüleri adalet olsun"

Yargıda Birlik Platformu üyeleriyle buluşmaktan memnuniyet duyduğunu, başka bir grup kendisinden randevu istese onlarla da görüşebileceğini ancak önce "toplumun her kesimini temsil ediyorlar mı" diye baktığını aktaran Davutoğlu, bunun kendisi için önemli bir kriter olduğunu belirterek, "Bana gelen Yargıda Birlik Platformu grubunun içinde sosyal demokratlar vardı, milliyetçi kanattan gelenler vardı, muhafazakar kanattan gelenler vardı, kendilerini ifade ettikleri için söylüyorum. 'Biz şu siyasal görüşe sahip olmakla birlikte buradayız' diye ifade ettikleri için söylüyorum. Sünni vardı, Alevi vardı. Türk vardı, Kürt vardı" dedi.

Bu tablonun kendisini memnun ettiğini vurgulayan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Neden? Çünkü toplumun her kesimi orada. Birileri toplanıp da karar verecek olsa herhangi bir grup diğerine egemen olabilecek üstünlüğe sahip değil. Bizim istediğimiz HSYK da böyle bir yapı. Hiçbir grup diğerine egemen olmasın, tek ölçüleri olsun adalet, tek ölçüleri olsun ehliyet ve liyakat, kime ne görev vereceklerse kendi vicdanlarına danışarak versinler. Bize danışmasınlar. Böyle bir şey istemiyoruz. Gelip de 'şu dairede kim görev alacak' diye bize danışmasın ama başkasına hiç danışmasın. Bari biz milletten yetki almışız danışılmasının bir meşruiyeti var. Milletten yetki almamış, yurt dışında oturan bir otoriteye eğer HSYK mensupları danışacaksa esas yargı bağımsızlığı orada biter, hatta ülkenin bağımsızlığı biter. Biz buna izin vermeyiz. Çok açık söylüyorum:  Bu, yargıya müdahale değildir. Bu, ülkenin kaderiyle ilgili olarak takınılan bir tutumdur.

Şu rehinelerimizin kurtarılma sürecinde bile bu çevrelerin yaptığı yayınlara bir bakın. Hala şüphe oluşturmak, hala bir takım şeyler. Orada da bir savcı var. Görev alanının dışına çıkıp MİT tırlarına operasyon yapan o savcı, eğer bizim şu rehine operasyonundan haberi olsaydı muhtemelen onu engelleyebilir ve 'sırf MİT'e darbe olsun' diye onu deşifre edebilirdi. Böyle bir şeye müsaade edebilir miyiz?"

Davutoğlu, "Siyasi sorumluluğu üslenmiş birisi olarak bir kere daha teyiden söylüyorum:  Hükümetimizin ve AK Parti'nin yargıya müdahale diye bir niyeti yok, olmaz ama birileri yargıya müdahil olmak isterse ve bu müdahil olma üzerinde bu ülkenin kaderiyle oynamak isterse buna da izin vermeyiz" dedi.

Yargı mensuplarının kendilerinden hiçbir baskı görmeyeceğini vurgulayan Davutoğlu, "Gerçekten bağımsızlığı yok edecek olanın dışarıdan değil, içeriden gelebileceğini gözeterek, tek bir listenin hakimiyeti değil, tek bir ideolojinin hakimiyeti değil, herkesin içinde olduğu bir HSYK oluşumunun önünü açsınlar. O zaman görecekler ki yargı da kendi rolünü oynayacak bu ülkede, yürütme de yasama da. Bizim arzu ettiğimiz bu" diye konuştu.

-Çözüm süreci-

Davutoğlu, çözüm sürecine yönelik soru üzerine de geçen yıl da eğitim döneminin başında protesto ve boykotlar yapıldığını anımsattı. Bu konudaki kamu düzeni sıkıntısının büyük ölçüde aşıldığını, gelecek günlerde olağanüstülük beklemediklerini belirten Davutoğlu, "Çözüm süreci sadece Türkiye için değil, bölge için de çok önemli" dedi.

Çözüm sürecinin şu anda Ortadoğu bölgesindeki tek başarı hikayesi olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Toplumlar parçalanırken, etrafımızdaki ülkeler etnik veya mezhebi kimlik üzerinden ciddi iç gerilimler yaşarken, Türkiye tüm olumsuzluklara rağmen 30 yıllık bir gerilimi yavaş ama emin adımlarla çözme yolunda" diye konuştu.

Çözüm sürecinin sağlıklı bir zeminde yürüdüğünü gördüğünü ve bundan da büyük bir mutluluk duyduğunu kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Eğer Irak ve Suriye'de bu düzensizlikler olmasaydı, muhtemelen çok daha hızlı seyredecekti bu süreç ama tabii bölgedeki o huzursuzluk içeride de bir devinim doğuruyor. Biraz önce Rojava'dan gelen Kürt kardeşlerimizle ilgili konuda olduğu gibi. Bizim burada özellikle çözüm sürecinin tarafı olan herkese  çağrımız şudur; önce bizim kendi ülkemiz içindeki bu düzeni koruyalım, sonra başka ülkelerdeki Kürt, Arap, Türkmen hepsine sahip çıkalım. Oradakilere sahip çıkmak da bizim görevimiz. Burada da hiçbir önyargı taşımıyoruz. Rojava'daki bir Kürt kardeşimizin ayağına diken batsa bunu Bayır Bucak'taki Türkmen kardeşimizden ya da İdlib'deki Arap kardeşimizden ayırt etmeyiz. Hiçbir fark yok. Çünkü bunların hepsi bizim akrabalarımız.

İçerideki sürece baktığımızda en önemli gördüğüm husus şu; bazı provokatif çevreler veya bu çözüm sürecinin mecra değiştirmesini isteyenler, çözüm süreciyle kamu düzenini ayrı yerlerde değerlendiriyorlar. Yani sanki çözüm süreci var diye kamu düzeninden fedakarlık edilebilir. Bunun bir limiti vardır, bunu zorlamamalılar. Bu çok önemli. Bunu ister tavsiye, ister uyarı olarak alsınlar. Ama şunu açık bir şekilde ifade ediyorum, kamu düzeni bu devletin ve hükümetin ve kendilerinin de içinde bulunduğu meclisin korumakla hükümlü olduğu bir güvenlik şemsiyesidir.

'Çözüm süreci var, ben yol keserim. Çözüm süreci var, güvenlik güçleri şunu yapmasın ama ben şunu yapabilirim.' Bu anlayış yaygınlaşırsa çözüm sürecine en büyük darbeyi bu anlayış vurur. Çözüm süreci ancak kamu içinde gerçekleşebilir. Kamu düzeni bozulduğu zaman nerelere gidilebileceğini çevremizde görüyorsunuz. Hepimizin bu çözüm sürecine sahip çıkması lazım. Peki kamu düzeni tam olarak tesis edildiğinde bundan sonra ne yapılır? Ondan sonra atılacak adımlar da yine birlikte yürünecek bir yol. Tek taraflı adımlar beklenip sonra da o adımları sanki kendi mücadelelerinin sonucuymuş gibi yansıtırlarsa burada iyi niyet görmeyiz. Burada hükümetimizin ve diğer bütün sivil toplum kesiminin de şimdiye kadar yaptığı iyi niyetli adımlar bu anlayışın sonucu olarak geldi. Ben bunun önümüzdeki dönemde güçlenerek artacağını düşünüyorum. Yani hem kamu düzeni ihlalleri azalacak ve ortadan kalkacak hem de bu yönde atılacak adımlarla biz diğer ülkelerden çok farklı bir yerde olduğumuzu göstereceğiz. Çağrımız bu, zihnimizde çok berrak bir yol haritası var onu da paylaşıyoruz. Bu berrak yol haritasının hiç lekelenmeden devam etmesi, herkesin menfaatine."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement