Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Davutoğlu Açıklaması

"Kılıçdaroğlu'nun o sözü tarihe geçecek bir sözdür.

18.10.2014 02:53
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "(Kemal) Kılıçdaroğlu'nun o sözü tarihe geçecek bir sözdür. Altını çizerek söylüyorum, tarihe geçecek bir söz. 'Bir buçuk milyon Suriyeli'yi almak Türkiye'ye ihanettir.' Ben de şimdi söylüyorum. Bunu söylemek, insanlığa ihanettir. Böyle bir sözü sarfetmek insan olduğunu unutmaktır, insanlığa ihanettir. Çok açık ve net. İnsan olmayan Türk de olamaz, Kürt de olamaz" dedi.

Başbakan Davutoğlu, Kanal 7 ve Ülke TV'de ortak yayınlanan "İskele Sancak" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Terör örgütü IŞİD'e karşı oluşturulan koalisyon konusundaki görüşmelere değinilerek, gelinen noktada ABD yönetiminin, Türkiye'nin şartlarına yakınlaşıp yakınlaşmadığı sorusu üzerine Davutoğlu, "Ben hep usulü, esasın önüne almayı tercih ederim ya da yöntemi, meselenin muhtevası kadar önemli görürüm" ifadesini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Şimdi bizim olaya bakışımızla bazı dost ülkelerin, hatta diğer ülkelerin, dost, müttefik olması da gerekmiyor, farkı özellikle son dönemdeki yaklaşım itibarıyla söylüyorum. Grupların farkı şu; biz olaya bütüncül bakıyoruz. Ortadoğu coğrafyasına bakıyoruz. Sonra onun parçaları içinde Suriye'ye bakıyoruz, Irak'a bakıyoruz, Lübnan'a bakıyoruz. Bu bazen birilerini rahatsız ediyor. Mesela biz diyoruz ki 'Ortadoğu ancak demokrasiyle istikrara kavuşur.' Demokrasiyi ve insan haklarını yok eden bir istikrar, yani darbeler, dikta rejimleri vesair kalıcı bir istikrar getirmiyorlar. Onu gördük. Baas ideolojilerinin, Suriye ve Irak'ta neler yaptıklarını gördük ya da Mübarek rejiminden sonra Sisi rejiminin neler yaptığını görüyoruz. Şimdi bu bizim bir yaklaşımımız. Bu birilerini bölgede de dışarıda da rahatsız ediyor olabilir. Fakat bu, bizim kendimizin de tecrübe ettiği, insani bakımdan da doğru olduğuna inandığımız bir şey. Sonra Suriye'ye bakıyoruz. Suriye'de bunu engelleyen güçler kim diye bakıyoruz. Yani kalıcı istikrarın olması, halkın meşruiyetini..."

"Esed rejimi kendisi o aidiyet bağını berhava etti"

Davutoğlu, "Bizim çözüm süreci için söylediğimiz şeyi aynen burada tekrar edebilirim. Aidiyet bağı bir toplumda zayıflamışsa çorap söküğü gibi o toplum sökülür gider. Bizim iktidarımız Türkiye'de aidiyet bağını birbirine öylesine kenetliyor ki dışarıdan ve içeriden yapılan komplolar bunu çözemiyor. Suriye'de ise Esed rejimi kendisi o aidiyet bağını berhava etti" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, "Şimdi o zaman diyoruz ki 'Esed rejimi Şam'da otururken bugün IŞİD gider, yarın KIŞİD gelir. El Kaide, herkes unuttu El Kaide'yi. Nusra, onu da unuttu. IŞİD gelir. Bakın bugün de IŞİD unutulur, yarın başka bir yapıda çıkar. Çünkü o toplumun, artık o siyasal sisteme güveni kalmamış" değerlendirmesinde bulundu.

"Bunu kim yıktı? Kim Halepliler'i, Rakkalılar'ı, Hasekeliler'i, Kobanililer'i, bütün bu şeyin içine soktu?" diyen Davutoğlu, bu duruma öncelikle Esed rejiminin neden olduğunu dile getirdi.

IŞİD'in, Esed rejiminin boşalttığı yerler doldurulamadığı için, o güvenlik boşluğunda ortaya çıktığını belirten Davutoğlu, "Demek ikinci şey burada güvenlik boşluğu doğmaması lazım. Yani bizim önümüze birisi bir noktasal operasyon getirmemeli. Bütününü kuşatan bir şey getirmeli. Esed'e karşı mücadelede ne isteksiziz, ne kararsızız" dedi.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"IŞİD bizim sınırımızı ihlal ettiğinde daha ortada koalisyon yokken, Kobani'deki PYD'liler, IŞİD ile işbirliği içindeyken sınırda görüşerek, biz Akçakale'nin karşı tarafındaki IŞİD mevzilerini geçen sene Kasım ayında vurduk ve çok ciddi zayiat verdirdik. Top atışlarıyla. Komşuydular birbirlerine değmiyorlardı. Bir buçuk senedir, IŞİD gidip de Kobani'ye ya da Haseke'ye saldırıyor muydu? Yok. Çünkü rejim hem IŞİD'e, hem PYD'ye birlikte 'Özgür Suriye Ordusu'na saldırın' işareti veriyordu. Kendisi Özgür Suriye Ordusu'nu bombalıyordu, IŞİD de o bombalanan yerlere giriyordu, ya da PYD giriyordu. Resulayn'da PYD girdi, yani Ceylanpınar'ın karşısında, Akçakale'de de IŞİD girdi. Akçakale'nin karşısında Telabyat'ta. Aynı isimdirler. Akçakale de Telabyat aynı, isim olarak Arapça, Türkçe. Resulayn da Ceylanpınar yine aynı şekilde. Şimdi bu Akçakale'nin karşısındaki Telabyat'a dönük IŞİD saldırıları sürerken biz IŞİD'in mevzilerini vurduk. Terör örgütü ilan ettik. Ne oldu biliyor musunuz? Oraları, Telabyat'ı önce rejim vurdu, sonra IŞİD girdi. Resulayn'ı önce rejim vurdu, sonra PYD girdi. Bakın bunlar unutuluyor zannediliyor."

"Biz daha fazla mülteci acısı çekmek istemiyoruz""

Ahmet Davutoğlu, "Tabii Kılıçdaroğlu gibi hafızası olanlar '2013 yılında bile daha katliam yoktu' derler, 2012 yılında kendi heyeti gittiğinde. Fakat hafızası olanlar bilirler, neyin ne zaman olduğunu. Dolayısıyla bizim görmek istediğimiz şey şu, artık yeter. Biz daha fazla mülteci acısı çekmek istemiyoruz" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, şunları söyledi:

"Mültecilere kalbimizi açıyoruz, gönlümüzü açıyoruz, paylaşıyoruz. Bunu da yine Kılıçdaroğlu gibi Türkiye'ye ihanet görmüyoruz. Kılıçdaroğlu'nun o sözü tarihe geçecek bir sözdür. Altını çizerek söylüyorum, tarihe geçecek bir söz. 'Bir buçuk milyon Suriyeli'yi almak Türkiye'ye ihanettir'. Ben de şimdi söylüyorum. Bunu söylemek, insanlığa ihanettir. Böyle bir sözü sarfetmek insan olduğunu unutmaktır, insanlığa ihanettir. Çok açık ve net. İnsan olmayan Türk de olamaz, Kürt de olamaz. İnsan olmayı unutan kişi, insanlığı unutan kişinin ideolojisi falan önemini kaybeder. Yani bu kadar kişi gelecek kapınıza... Demek Kılıçdaroğlu hiç bir Tanrı misafirine kapısını açmamış, hiç bir yetimin başını okşamamış. Gerçekten bunlar önemli şeyler. Niye ben bunu yapamıyorum? Yani mümkün değil, bizim."

Büyük büyük dedesinin bıraktığı 400 yıllık bir vakfiyenin bulunduğunu anımsatan Davutoğlu, şu bilgileri verdi:

"O vakfiyede diyor ki 'Şu ev benim erkek çocuğuma, kızları ayırt ettikleri için değil, erkek çocuk koruyabilecek şeyde olduğu için vakıfla emanettir. O evde oturması ancak ve ancak yanındaki misafirhanenin kapısını her an açık tutmasına ve gelen misafire kendi yediğinden getirmesine bağlıdır. Yapmazsa bunu, bu evde oturması da haramdır' diyor. Davutlar Odası. Babamın bana ilk öğrettiği şey 'Bu odaya bakmazsan oğlum, bu evde de dünyanın herhangi bir yerinde oturduğun ev de sana haramdır' dedi. O evde ben dedemin nasıl ağladığını biliyorum. Orada biz parasını göndeririz, şeyini göndeririz. Şimdi kalmadı tabii öyle göçerler falan azaldığı için. İnsan az ama gelirler, gelecek olanın yatacağı imkanlar da vardır."

Davutoğlu, "Böyle bir gelenekten gelen birisi olarak, bu ülkenin Dışişleri Bakanı olacağım daha önce, şimdi de Başbakanı olacağım, benim evim olarak gördüğüm ülkemin önüne gelen, bacakları iki taraftan kırılmış, Nur diye bir kız gördüm ben 17 yaşında. Kılıçdaroğlu görmedi onları, onların başlarını okşamadı. O kızın gözünün içine bakmadı. Eğer o kızı biz içeri almamış olsaydık, o kız ölmüştü. Sürünerek gelenler var" diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, "Gitsin bir kere. Bu tarih burada akıyor. Bir kere git bu mültecileri bir gör. Kim bu insanlar? Ankara'da hükmetme, git bir gör. Git bir yetimin başını okşa. Bir insani duyguyu hisset. Ondan sonra dön, bize söz sarfet, bir eleştir" görüşünü dile getirdi.

CHP heyetinin, 2013 yılı Mart ayında, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esed'e yaptığı ziyareti anımsatan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Dün ben tabii izleyemedim şeyi meşguliyetimden. Ona ayıracak vaktim yok. Sadece okudum. Çünkü hafıza yok. Ben hep söylüyorum. Kılıçdaroğlu'nun en büyük zaafı sıralama, mantık okuma yok. Yani sıralamayı unutuyor. Hangi olay önce oldu, hangi olay sonra oldu unutuyor. Şimdi o günlerde bunlar yaşandı ve o heyet hani insani, humanizm şeyi serde o heyet. Şimdi soruyorum. ya hiç gittiniz mi? Harran kampına gittiniz mi? Diğer bölgelerdeki kamplara gittiniz mi? Ceylanpınar'a gittiniz mi? Bir yetimin başını okşadınız mı da şimdi bunları 'vatana ihanet' diyorsunuz. O zaman Kobani'den gelenler de Suriyeli mülteci. Niye 'Onları alalım' diyorsun. Neden biliyor musun? Noktasal ve günü kurtarmaya dönük. Şu anda popüler ya Kobani'ye sahip çıkmak. 'Buna sahip çıkayım, siyasi primi alayım.' Peki Araplar'ın ne suçu var? Türkmenler'in ne suçu vardı? PYD'ye mensup olmayan Kürtler'in ne suçu vardı da onlara sahip çıkmıyorsun? Biz sorduk mu? Biz gelenlere 'Sen Müslüman mısın, Hıristiyan mısın' dedik mi? Süryaniler geldi, Midyat'a aldık. Yezidiler geldi, 36 bin Yezidi var, bir kişiye kimliğini sormadık. İşte insan olmak bu, devlet olmak bu."

"Oyunun sonunu görmek istiyoruz"

Davutoğlu, "Bütün müttefiklerle ve uluslararası toplumla yaptığım müzakerelerde diyoruz ki; 'Tünelin sonunda ne olduğunu göreceğimiz entegre bir stratejide anlaşalım'. Ben bunu CNN'de yaptığım şeyde de söyledim. Şimdi de her zaman söylüyorum" ifadelerini kullandı.

Başbakan Davutoğlu, şu görüşleri dile getirdi:

"Biz oyunun sonunu görmek istiyoruz. Oyunun sonunu siz görüyorsanız ve bizim de 'Görmesen de olur. Ben oyunun sonunu biliyorum, sadece sen katıl' diyorsan olmaz arkadaş. Ben oyunun sonunu göreceğim. Attığım her adımın nereye doğru gittiğini görmeden o adımı atmam. 'Bir kere Kobani'ye gir, IŞİD'i temizleyelim'. Ondan sonra? Niye bunu bana Bayırbucak'tan Türkmenler katledildiğinde söylemediniz? Niye bunu bana Cerablus'tan Türkmenler geldiğinde söylemediniz? Niye bunu bana Telabyat'tan Araplar geldiğinde söylemediniz? Niye bunu bana Rakka'dan Kürtler geldiğinde söylemediniz, Halep'ten Kürtler geldiğinde söylemediniz? Niye Süryaniler geldiğinde söylemediniz de şimdi bir anda tek bir konuya odaklanıyorsunuz. Kaldı ki Kobani önemlidir ve bizim için Kobani'deki her bir kardeşimize sahip çıkmak tarihin emanetidir ve sahip çıktık. Kimse 'Sahip çıkmadı' diyemez."

Davutoğlu, bundan iki üç hafta önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in, Suruç'tan kendisini arayarak, mültecilerin araçları ve hayvanlarıyla sınırdan Türkiye'ye geçmek istediklerini ilettiğini, kendisinin de bunu kabul ederek, hayvanların bedelinin ödenmesini ve bunların Kurban Bayramı'nda kesilerek mültecilere verilmesi talimatı verdiğini anımsattı.

Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Bizim bakışımız bu. Şimdi tabii Kılıçdaroğlu bu incelikleri anlayamaz da en azından şunu anlamasını bekleriz. Bu bir buçuk milyon Suriyeli, sen herhangi birini görmemiş olabilirsin, herhangi bir çocuğun başını okşamamış olabilirsin. Biliyor musun bunların 450 bin tanesi 18 yaşın altında ve onların eğitimlerine biz uğraşıyoruz. Onlara nasıl ilkokul eğitimi, nasıl ortaokul eğitimi verebiliriz diye uğraşıyoruz. Biliyor musun bunların yaklaşık 200-300 bin kişisi 65 yaşın üstünde. Hiç bunu söylerken kendi annen ve baban aklına geliyor mu? Zor bir durumda olsalardı acaba nasıl sahip çıkmak gerekirdi diye. Benim geliyor. Ben her bir yaşlı gördüğümde babamı görüyorum. Her bir yaşlı hanım gördüğümde annemi görüyorum. O zaman da bir yaşlı kadın veya erkek sığındığında 'Hayır' diyemiyorum. Her bir çocuğu gördüğümde kendi kızımı, oğlumu görüyorum. İşte siyasetin insanileştiği yer burada."

- Ankara

Kaynak: AA - AkHaber.com

Son Dakika Güncel Başbakan Davutoğlu Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Beylikdüzü'nde Yağmurda Kaza: Sürücü Hayatını Kaybetti
    02:34 Beylikdüzü'nde Yağmurda Kaza: Sürücü Hayatını Kaybetti

    Beylikdüzü'nde yağmur sebebiyle kayganlaşan yolda direksiyon hakimiyetini kaybeden bir otomobil sürücüsü, aydınlatma direğine çarptı. Kazada sürücü hayatını kaybetti. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Kaza sebebiyle bölgede yoğun trafik oluştu.

  • Akyazı'da annesinden para isteyen şahıs kendini ve annesini yaktı
    02:15 Akyazı'da annesinden para isteyen şahıs kendini ve annesini yaktı

    Sakarya'nın Akyazı ilçesinde para istediği annesinden ret cevabı alan bir şahıs, benzin dökerek kendisini ve annesini ateşe verdi. Olay sonucunda şahıs tutuklandı ve cezaevine gönderildi. Şahsın adliyeye sevk edilirken gazeteciye yönelik tepkisi de dikkat çekti.


Advertisement