AK Parti'nin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika
Yerel

AK Parti'nin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı

Genel Başkan ve Başbakan Erdoğan: (2) "Paralel yapıyla mücadelenin, bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar.

11.05.2014 18:36
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Paralel yapıyla mücadelenin, bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar. Arkadaşlar, eğer bu ülkeye ihanet edenlerin bir yerden görevden alınıp başka yere atanması cadı avıysa evet biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin. Bakanlıklarımızda, oturdukları makamda her türlü orada provokatif eylemleri sinsice yapanları bulup çıkardıkça gereğini yapacağız. Eğer yapmazsak biz bu ülkede ihanet içerisinde oluruz" dedi.

Başbakan Erdoğan, Afyonkarahisar'da düzenlenen AK Parti'nin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nın kapanış programında, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nın Danıştaydaki konuşması ve paralel yapıyla mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Erdoğan, Feyzioğlu'nun konuşmasında, 1960 darbesinden ve Menderes'in idamından, ondan sonra da 3 gencin asılmasından ve Nazım Hikmet'in çektiği acılardan bahsettiğini ifade ederek şunları kaydetti:

"Nazım Hikmet'e vatandaşlığını iade eden kim? Bizim iktidarımız. Bunu yapan biziz. Ne zaman kalktınız da teşekkür ettiniz? Ama burada bir şeyi söyleyeceğim:  inanıyorum ki birçok arkadaşım belki bunu bilmiyor. Bütün bu acıları çektiren kim biliyor musunuz? Bu idam kararlarını veren kim? Bu konuşanın dede babası da o imzaların içinde. 3 tane idamla ilgili Turan Feyzioğlu'nun da orada ismi var. Yani o zamanki heyetin içinde o da var. Sen önce bunun hesabını ver ya..."

"Türkiye'ye büyük acıları yaşatan, genel başkan olmayı heveslendiğin parti, CHP'dir. Arkadaşlar, işte bu, CHP zihniyetidir, bu pişkinliktir, bu yüzsüzlüktür" ifadesini kullanan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Merhum Ahmet Kaya için söylemiştim hatırlarsınız. 27 Mayıs olurken, bunlar, zihniyetleriyle oradaydılar. Menderes idam edilirken, bunlar zihniyetleriyle partileriyle dede babalarıyla oradaydı. Çorum, Kahramanmaraş, Sivas olayları olurken, Danıştay saldırısı olurken, terör 30 yıl bu ülkede can alırken, işte bunlar zihniyetleriyle iktidardı, hep oradaydı. Danıştayın faturasını kime kesmek istediler hatırlayın. Sonra altından ne çıktı?  3 genç idam edilirken, 12 Eylül idamları yapılırken, masum insanlar hapsedilirken, hukuk çiğnenirken, faili meçhuller ülkeyi karartırken, bunlar ve bunların zihniyeti hep oradaydı. 1 Mayıs 77'de işçiler ölürken de oradaydılar, katliamların üzeri örtülürken de oradaydılar, Biz gelene kadar 1 Mayıs, işçi bayramı,, emeğin bayramı olarak ilan edilebildi mi, edilemedi. Çıkmış yine, açıklamasında  şunu söylüyor:  2011 yılında Taksim Meydanı'nda en ufak bir olay olmadı. Onu Hak-İş'in başkanına sorun, Türk-İş'in önceki başkanına sorun, olay oldu mu olmadı mı? Hatta bunları konuşturmadılar. Türkiye'nin en büyük işçi sendikası, Türk-İş, ikinci sıradaki Hak-İş, onlar da konuşma fırsatı bile bulamadılar, zorla alanı terk ettiler. Sanki alan kendilerine tahsis edilmiyormuş gibi kalkıp konuşma yapıyor. Çünkü orada asıl itham ettiği kişilerin kalkıp da çıkıp kendisi orada bir şey konuşamıyor ki.

Meydanı boş buldu konuşuyor. Bir yere kadar buna tahammül edilir. Bunlar hukuk siyasallaşırken de oradaydılar. Sanki hiç orada değillermiş gibi, pişkince sıyrılmaya çalışıyorlar. Hiç kaçamazlar. Biz orada değildik, diyemezler. Dede babalarıyla zihniyetleriyle değişmez Cumhuriyet Halk Partisi ruhuyla hep oradaydılar. İşte şimdi tarih arşivler konuşuyor. Şu kullandığı ifadeye bakar mısınız: 'Seçmenin seçimler yoluyla iktidarın değişmeyeceğini düşünmeye sevk edilmesi, demokrasiye büyük zarar verir.' Bunu kim söylüyor? Bu adam söylüyor. Oldu. CHP bu ülkede hiç seçim kazanamıyor. Ne yapalım? Alın siz yönetin mi diyelim? Demokrasi anlayışınız bu mu? İhtilal gerekçeleriniz bu mu?"

-"Bu saygısızlık, aslında tek bir şahsın değil, bir zihniyetin değişmez ruh halidir"-

"Bazı köşe yazarları, bunları biliyorsunuz, şimdi bunları göreve davet ediyor. 'Neredesiniz' diyorlar" diyen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Dün, devlet protokolüne karşı yapılan bu saygısızlık, aslında tek bir şahsın değil, bir zihniyetin değişmez ruh halidir. Her yıl dönümlerinde, biz, nezaketle anlayışla hoşgörüyle kutlamalara katılıyoruz ama birileri bunu bir fırsat olarak görüp, o kürsüleri siyasetçiye fırça çekebileceği imkan olarak görüyor. Siz kimsiniz ya? Siz kimsiniz, siyasetçiye ayar verme cüretini kendinizde görüyorsunuz? Seçilmişlere kibirle parmak sallamaya, hiçbir zaman hakkınız yok, bunların dede babalarının alışkanlığıydı bitti. O artık mazi oldu. Biz, 5 yılda bir milletin huzuruna çıkacağız, hatalarımızın doğrularımızın hesabını millete vereceğiz ama bu beyefendiler, ömür boyu kuruldukları koltuklarından millete ve milletin temsilcilerine tepeden bakacaklar. Yok öyle yağma. Biz bu ülkede siyasete itibar kazandırdık ve bu itibarın zedelenmesine, bu itibarın çiğnenmesine asla izin vermeyeceğiz Siyasetin alanının daraltılması özlemi içinde olanlara fırsat tanımayız."

-"Bundan böyle bunların konuşacağı yerde hiçbir zaman katılmam"-

"Bu törenlerin, her yıl, ihtilalci zihniyet tarafından siyasetçiye ayar verme ayinlerine dönüşmesinden de çok rahatsızız" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunu da önümüzdeki günlerde konuşacak, bir usule bağlayacağız. Bu makamda olduğum sürece de bundan böyle bunların konuşacağı yerde hiçbir zaman katılmam. Ne adli yıl açılışına ne diğerlerine... Çünkü bunların konuşma hakkı olmadığı halde bunlara söz veriliyor. Sayın başkanlar çıkar konuşmalarını yapar biz onları dinleriz. Ama bunların konuşma hakları yok. Eğer konuşması gereken birileri varsa bunların irtibatı olan, adalet bakanına söz verilmesi gerekir. Eğer illa bir şey gerekiyorsa öbür tarafta da en azından özlük hakları noktasında Başbakan Yardımcısı, Danıştayda ona söz verilir,  eğer verilecekse. Yoksa bunun dışında idare ile ilişkisi olması bakımından burada Danıştay böyle bir durumda olabilir. Öbür taraftan da adalet bakanı olabilir, diğerinin hiçbir noktada kalkıp da ne tüzükte ne şurada ne burada böyle bir söz hakkı yok."

-"Bizi hizaya çekme cüretlerine asla pabuç bırakmayız"-

"Dün o kürsüde konuşmayı yapan zat belli ki CHP kurultayında yapacağı konuşmayla Danıştay konuşmasını karıştırmış. Sıkıntı burada" diye konuşan Başbakan Erdoğan, "Bir Baro Başkanı, CHP'ye genel başkan olma sevdasıyla kürsüyü bu şekilde istismar edemez. Nereye genel başkan olacaksa olsun. Nerenin çatısı olacaksa olsun. Ama bilsin ki atanmışların, cübbelerine sığınanların bizi hizaya çekme cüretlerine asla pabuç bırakmayız ve bırakmayacağız" ifadesini kullandı.

-"Paralel yapıyla mücadele"

Başbakan Erdoğan, 30 Mart'ta, milletin, kendilerine paralel yapıyla mücadele talimatı verdiğini, bu konuda hep birlikte görevlendirildiklerini kaydederek "30 Mart öncesinde biz bu mücadeleyi yeni bir istiklal, istikbal mücadelesi olarak isimlendirmiştik. Gerçekten de Paralel Yapı'nın lojistik desteğinde, ülkemize, birliğimize, bağımsızlığımıza yönelik çok alçakça, çok haince, aynı zamanda unutulması, üstünün örtülmesi, affedilmesi mümkün olmayan bir saldırı yapıldı" diye konuştu.

"Karşılarında, mertçe ortaya çıkan, iddialarını ortaya koyan, silahlarını, araçlarını, hedeflerini mertçe sergileyen bir yapının olmadığını" vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bu öyle bir yapı ki sütün içine karışmış pis suya benziyor. 35 yıl boyunca, o ak sütün içine sızmışlar. Orada çok rahat şekilde gizlenmişler. Dışarıdan baktığınızda nasıl ki sütün içindeki o pis su anlaşılamazsa gözle görülemezse bu yapı da maalesef bakmakla görülemiyor. Çünkü amaçları için bunlara her yol mübah. Yalanla takiyeyle kendisini sinsice gizleyerek saklanarak olduğundan farklı görünerek düşündüğünün tersini söyleyerek inandığının tersini yaparak bu yapı hücrelere sirayet etmiş. Eğer karşımızda mert bir düşman olsaydı karşımıza çıkar, hamlesini yapar, sonra da şerefli bir düşman gibi yenilgiyi kabul edip kenara çekilirdi. Ama ne yazık ki hasımlarımız, en asgari insani vasıflardan, en asgari şeref belirtilerinden dahi yoksunlar.

Tabii, düşmanımın düşmanı dostumdur anlayışıyla bu yapının, Türkiye içinden de destek gördüğüne şahit olduk ve oluyoruz. CHP, bütün ilkelerini, bütün tarihini tüm söylemlerini ayaklar altına alarak bu yapıyla işbirliğine gitti. İşte seçim sonrası kendi aralarında ne hale geldiler gördünüz. MHP, aynı şekilde, istismar ettiği milliyetçiliğin, vatanseverliğin tüm ilkelerini çiğneyerek bu yapının arkasında vagon oldu. Yargı içinde, emniyet içinde kimi unsurlar, vicdanı bir kenara bıraktılar, bu yapının tahakkümü altına girdiler. Şunu da açık açık ifade etmeliyim ki:  Hiç ummadığımız, hiç tahmin etmediğimiz makamlar tarafından bu yapı desteklendi, desteklenmese bile bu yapıya karşı sessiz kalındı, tepkisiz kalındı. Biz, işte böyle çok zor bir yapıyla mücadele ediyoruz. Hem mertçe kendisini göstermeyen hem de hasımlarımız, rakiplerimiz tarafından kullanılan bir yapıya karşı mücadele veriyoruz."

-"Önümüzdeki yıl çok farklı yıl olacak"

Başbakan Erdoğan, bu mücadelenin zorlukları olacağına işaret ederek şunları söyledi:

"Ama şundan emin olunuz ki bu yapının ayakta kalması, Türkiye'ye yeni zararlar vermesi artık mümkün değildir. Bu yapının ana damarları, beslendiği ana kaynaklar zaten ciddi şekilde köreltildi, yıpratıldı. Anadolu'da, Trakya'da, bu paralel yapıyı bir hizmet örgütü zannederek destekleyen samimi ihlaslı vatandaşlarımız, artık bu yapıyla aralarına mesafe koymaya başladılar. Anneler, babalar artık çocuklarını bu yapının okullarından, dershanelerinden almaya başladı. Öyle zannediyorum ki önümüzdeki yıl çok farklı yıl olacak. Şu anda tabii henüz okullar kapatılmadı, böyle bir süreç içerisinde herkes kesin kararını veremedi. Bunlar tabii aileleri birbirine düşürdüler. Bunlar evde karı kocayı birbirine düşürdüler. Böyle bir noktada böyle aşırılığa işi getirdiler. Bu yapının, dini değerlerimizi, milli ve manevi değerlerimizi, Hazreti Kur'an'ı, Hazreti Peygamber'i, mübarek zatları, işte Bediüzzaman Said Nursi'yi nasıl istismar ettiği artık herkes tarafından açıkça görüldü. Hayatlarını, birikimlerini, mal ve mülklerini bu yapı için seferber eden samimi, ihlaslı, temiz insanlar, aslında farkında olmadan bir uluslararası ihanet şebekesine destek verdiklerini anladı ve desteklerini çekti."

"Eğer samimiysen, dürüstsen, Pensilvanya'da ne işin var? Çık kendi ülkene gel, gel ülkene. madem suçun filan da yok, gel ülkene niye gelmiyorsun? Gel. Demek ki vatansver değil. milletperver  değil" diye konuşan Erdogan, şöyle dedi:

"İnzivaya çekilmiş, nasıl olur da Pen inziva yeri oluyor? Benim güzel vatan topraklarımda çok inzivaya çekilecek yerler var. Hani sen Bediüzzaman'ı çok seviyordun? Bediüzaman'ın, Emirdağ Risalesi'ni hiç okumadın mı? Afyonkarahisar'da inzivaya çekil, Bursa'da çekil, memleketin Erzurum'da inzivaya çekil. Buralar güzel yerler. Münzevi insanlar için çok güzel yerler. Madem münzevisin, gel buraya. Ama gelemez. Çünkü o suçluluk psikolojisi içerisinde orada duruyor. Ama ne olursa olsun takipçisiyiz. Uluslararası platformlarda bu yapının gerçek yüzü artık görülmeye başladı. Hukuk içinde, henüz arzu ettiğimiz derecede olmasa bile, bu yapıya karşı cesur çıkışlar başladı. Adana'da, İstanbul'da, Ankara'da, yürekli savcılar, yürekli hakimler, tüm baskılara, tüm tehditlere göğüs gererek mesleklerinin gerektirdiği vicdani sorumluluğu yüklendiler ve vatanseverce adımlar attılar, atıyorlar. 1999'da Türkiye'den çıkış ve 15 yıl niye gelmiyorsun,  gel."

-"Bunları adım adım takip etmek durumundayız"-

Başbakan Erdoğan, söz konusu yapıyla mücadelenin bir cadı avına dönüşmesi meselesinin konuşulduğunu ifade ederek şöyle devam etti:

"Paralel yapıyla mücadelenin, bir cadı avına dönüşmesini ikide bir konuşuyorlar. Arkadaşlar, eğer bu ülkeye ihanet edenlerin bir yerden görevden alınıp başka yere atanması cadı avıysa evet biz bu cadı avını yapacağız, bunu da bilin. Bakanlıklarımızda, oturdukları makamda her türlü orada provokatif eylemleri sinsice yapanları bulup çıkardıkça gereğini yapacağız. Eğer yapmazsak biz bu ülkede ihanet içerisinde oluruz. Bunu defaatle bakan arkadaşlarıma da söylüyorum, bunları adım adım takip etmek durumundayız. Bu işin mücadelesi öyle sıradan mücadele değil. Onun için ben siz değerli arkadaşlarıma  söylüyorum:  Bu konuda nerede, kim, neler yapıyorsa bunları bize bildireceksiniz. Bütün vatandaşlarıma da söylüyorum:  bildireceksiniz ki gereğini yapalım. Bakın açık söylüyorum, yani tüm belediye başkanlarıma, il başkanlarıma, hepsine de söylüyorum. Ama milletvekili arkadaşlarıma da tüm kurucu arkadaşlarıma, hepsine söylüyorum:  Hukukun dışına ve demokrasinin dışına çıkmadık, çıkmayacağız ve çıkılmasına da müsaade etmeyeceğiz. İnançlı kesimlerin, dernek, vakıf, insani yardım kuruluşlarının, cemaatlerin, dayanışma ruhunun yıpratılmasına da asla meydan vermeyeceğiz. Bir cerrah hassasiyetiyle sütün içine karışmış bu pis suyu, gerekirse kaynatarak gerekirse moleküllerine kadar tespit yoluyla sterilize edeceğiz."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel AK Parti'nin 22. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement