Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (3) - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (3)

Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (3)

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Biz söylüyoruz ama bizim lafımızı dinlemiyorlar.

16.07.2015 22:46
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Biz söylüyoruz ama bizim lafımızı dinlemiyorlar. Neticede sen siyasi partiysen ve bir şekilde dayandığın tabanla, o örgüt oradan adam devşiriyorsa, bir ilişki varsa, burada senin takınacağın tavır, rolünün anlam ve ehemmiyeti, bu küçümsenmemelidir. Kendileri de küçümsememelidir ve buradan bir neticeye varmak lazım. Öbür türlü süreçte rol oynama kabiliyetini kaybeder. Benim sözüm dinlenmiyor derse, o zaman süreçte rol oynayamazsın" dedi.

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, Kanal 24 televizyonunda katıldığı programda soruları yanıtladı ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Akdoğan, diğer küçük partilerdense iki büyük partinin bir arada olmasının siyasetin genel tansiyonunu aşağı çekeceğini belirterek, "Biz temiz, yeni bir sayfa açtık. Elbette seçimden önce yapılıp edilenler, söylenenler, vatandaş bunu değerlendirerek oy verdi. Fakat hükümet kurulamadı, erken seçime gidildi, vatandaş bu süreçte yaşananları da değerlendirerek oy verecek. Bu süreçte kim nasıl tavır takındı. Sorumlu mu davrandılar, sağduyuyla mı hareket ettiler, Türkiye'yi mi öncelediler, kendi parti menfaatlerini mi öncelediler, süreçte uzlaşmacı mı davrandılar nasıl bir dil, üslup kullandılar, vatandaş şu anda yapıp ettiklerimizi de izliyor. Bundan dolayı eğer bir erken seçim olursa, bu süreci de nazara alarak bir takdirde bulunacaktır diye düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Koalisyon kurulması halinde gelişen diyalog, istişare, işbirliği zemininin devam etmesini isteyerek, konu bazlı birtakım işbirliklerinin geliştirilebileceğini söyleyen Akdoğan, şöyle konuştu:

"AK Parti-CHP koalisyonu olursa, HDP birtakım konularda kesişen, kendi yaklaşımlarına da uygun olan konularda destek verebileceğini ilk günden beri söylüyor. MHP, bazı ulusal konularda, zaten çok politik, parti menfaati ve ideolojik tavır takınmak yerine biraz daha ulusal politika çerçevesinde hareket edebildiğini de zaman zaman gördük. Özellikle bu tezkere konularında. İnşallah bu işbirliği, diyalog zemini böylece kurulmuş olur. Bundan sonra ülkeyi koalisyonla yönetirken de o hassasiyetleri nazara almak, zaman zaman bir araya gelmek, konuşmak, değerlendirmek bu farklı bir hava getirebilir siyasete."

"Muhalefette kalmak, anamuhalefet olmak için siyaset yapılır mı?"

MHP'nin seçimden sonra bir tavrının bulunduğunu anımsatan Akdoğan, MHP'nin, "Ben muhalefette kalmak istiyorum" havasında olduğunu aktardı.

MHP'nin, koalisyon ortağı olmak için öne sürdüğü şartlar, bunların değerlendirilmesi bir tarafa, zaten o aşamaya bile gelinmediğini anlatan Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"MHP diyor ki:  'Hükümet ortağı olmak istemiyorum.' Tabii bu da kendi içerisinde eleştirilebilir, çelişkili görülebilir. 'Eğer siz hükümet olmayacaksınız veya hükümet denklemi içerisinde olmayacaksanız, niye siyaset yaparsınız' diye belki insanlar diyebilir, bunu eleştirebilir. Muhalefette kalmak, anamuhalefet olmak için siyaset yapılır mı? Siyasetin amacı neticede hükümet ortağı olmaktır. Tek başına iktidar olmuyorsan, zaten hükümet ortağı olacaksın demektir. HDP ile de olmuyorsun, CHP-AK Parti vesaire...

Ortadaki partiler bunlar. Bir gün ortak olacaksın, bunlardan birisi ile olacaksın. Bu tercih ve takdir meselesi. Bir partinin kendi kararı. Neticede bir tutumdur. Saygıdeğer bir tutumdur. Burada MHP'nin bunu demekle birlikte tamamen köprüleri atan da bir yaklaşımı yok. 'CHP ile AK Parti'nin koalisyon hükümetini kurması daha uygundur ama olmazsa ondan sonraki sürece bakarız. Biz yine de sorumlu davranmaya çalışırız' şeklinde bir yaklaşımı var. Bu da sıfır noktası değildir. Siyasette bu da yine ileri bir aşamadır ama bunu göreceğiz."

Akdoğan, "Dediğimiz gibi şu anda CHP'nin takındığı tavır sebebiyle bu ön görüşmelerin o partiyle başlıyor olması, koalisyona CHP'nin daha yakın olduğunu gösteriyor. Diğer partilere göre daha farklı bir pozisyonu var" ifadelerini kullanarak, CHP'nin daha yakın olmasının ise mutlak noktada anlaşılacağı anlamına da gelmediğini belirtti.

Akdoğan, bütün bu konuların masaya yatırılacağını ve değerlendirileceğini söyleyerek, netice alınması temennisinde bulundu.

Burada sorumlu davranılması gerektiğini ifade eden Akdoğan, "Orta yolda makulde buluşmak lazım. Fakat olmazsa da o zaman tabii erken seçim formülü kalıyor. O zaman millet takdir ediyor. Bakar, kim ne kadar taşın altına elini koydu, sorumlu davrandı, bu işten kaçmadı, görevden kaçmadı bunu değerlendirir ona göre millet karar verir" dedi.

"Seçimden sonra dışlayıcı, ayrımcı bir yaklaşım içine girmedik"

AK Parti'nin, HDP'ye karşı tavrını net ortaya koyması gerektiğini dile getiren Akdoğan, şunları söyledi:

"Biz seçimden sonra dışlayıcı, ayrımcı bir yaklaşım içine girmedik. Başbakanımız, 'Milletin verdiği oy muteberdir, sandıktan çıkan sonuç, saygıdeğerdir' dedi ve ayrımcılık yapmadan, bütün partilerle görüşeceğini, yüzde 13'ün de ciddi bir siyasi meşruiyete tekabül ettiğini söyledi.

İlk baştan itibaren bütün partilere biz eşit mesafede olduk. Fakat tabii HDP'den gelen birtakım açıklamalar vardı, 'AK Parti ile asla olmaz' şeklinde 7 Haziran gecesi birkaç sözcüsünün, Selahattin Demirtaş'ın birkaç açıklaması oldu. 'İçeriden ve dışarıdan destek vermeyiz. Biz söz verdik, sözümüzde duracağız' gibi. AK Parti'ye kapıyı kapatan, CHP'nin ilk günlerde söylediği 'Yüzde 60 bloğun sanki temsilcisiymiş' gibi konuşan ve oradan bir sonuç çıkacakmış gibi hareket eden, AK Parti'yi tamamen muhalefete mahkum eden ve işbirliğine kapıları kapatan bir tavır içindeydiler. Başbakanımızın bu konuda söylediği ikinci tur meselesi şöyle bir şey."

AK Parti'nin hükümet kurma görüşmeleriyle ilgili çok ciddi bir istişare süreci yürüttüğüne işaret eden Akdoğan, "Herkesle görüşüldü ve buradan çıkan bir tablo var. Hangi partiye daha yatkın, erken seçim mi istiyor, farklı koalisyon seçeneklerine nasıl bakıyor? HDP ile ilgili bir yorum yapıldı ama bizim onlarla görüşmeyeceğimiz, dışladığımız anlamına gelmiyordu. HDP'nin bu tavırlarından dolayı zaten bu seçenek hiç yokmuş gibi görülüyordu" diye konuştu.

HDP ile yapılan görüşmenin son derece iyi, yapıcı geçtiğini anlatan Akdoğan, görüşmede birçok meselenin değerlendirildiğini dile getirdi.

HDP'nin, MHP gibi benzer bir şekilde, "CHP ile AK Parti bunu bir denemeli, olmazsa sonra bakarız, yeni durum nedir" şeklinde bir yaklaşımda olduğunu aktaran Akdoğan, "İlk günden zaten söylediği, 'CHP-AK Parti kurar biz de bakarız ona göre' tablosuydu HDP'nin. Böyle bakıldığında bu diyaloğun olması, bundan sonra yürütülen başka süreçler var. HDP'ye bu diyaloğun güven sarsılması yaşandı geçmişte. Yeniden bu diyaloğun başlaması, bu güvenin inşa edilmesi vesaire, yani bu koalisyon olur ya da olmaz. Türk siyaseti açısından bu gerekli bir durumdur. Bu açıdan bir kazanım oldu görüşme" diye konuştu.

"Demokrasi yükselecek ki silah aşağı gitsin"

HDP ile yapılan görüşmeye devlet ve hükümet heyeti olarak değil, AK Parti heyeti olarak gidildiğine vurgu yapan Akdoğan, şu ifadelere yer verdi:

"Görüşme, Çözüm Süreci değerlendirme toplantısı değildi. Hükümet kurmaya dönük, sürecin bir parçası olarak bu yapılmış oldu ama tabii burada birçok mesele de konuşuldu. Biz hiçbir zaman, hiçbir partiye 'vebalı' muamelesi yapılmasını doğru bulmadık ve bulmayız. Bu ister MHP olsun, ister HDP olsun. Milletin iradesine mazhar olan her parti muteberdir, siyasi meşruiyete sahiptir. Partiler kendi takındıkları tavırlarla, söylemlerle, eylemlerle bu meşruiyeti güçlendirebilirler, zayıflatabilirler. Süreç içerisinde onlar bunu belirler ama biz başta milletin iradesine, neticesine saygı duymak durumundayız.

Birçok mesele değerlendirildi. Selahattin Demirtaş'ın önceki gece yaptığı açıklamada yani, "PKK silah bırakmalıdır" benzeri şeyleri, görüşmede de konuşuldu. "Demokrasi ve silah aynı anda olmaz" diye, ben seçimden önce sürekli söylüyordum. Benzer şekilde Selahattin Bey de bir yaklaşım içinde oldu. Demokrasi yükselecek ki silah aşağı gitsin."

Siyaset güç kazanıyorsa, önü açılıyorsa, silahın geriye gitmesi gerektiğine işaret eden Akdoğan, "Şimdi HDP güç kazandı. Barajı geçti, yüzde 13'e çıktı ama silah geriye gitmiyor. Hatta tam tersi bir şey var. Örgütün bölgedeki birtakım çalışmaları, halkı silahlandırma... Bunlar son derece yanlış şeyler. Tenakuzu görmek lazım ama burada HDP'nin net bir tavır takınması, bu önemli bir şey olur. 'Silah ve siyaset bir arada olmaz. Örgüt silah bırakmalıdır. Devletin meşru gücünün dışında orada hiçbir silahlı güç kabul edilemez', bunlar bence önemli yaklaşımlardır" değerlendirmesinde bulundu.

"Benim sözüm dinlenmiyor dersen, o zaman süreçte rol oynayamazsın"

HDP'nin bu noktada üstleneceği rollerin de anlam ifade edeceğini söyleyen Akdoğan, "Biz söylüyoruz ama bizim lafımızı dinlemiyorlar. Neticede sen siyasi partiysen ve bir şekilde dayandığın tabanla, o örgüt oradan adam devşiriyorsa, bir ilişki varsa, burada senin takınacağın tavır, rolünün anlam ve ehemmiyeti, bu küçümsenmemelidir. Kendileri de küçümsememelidir ve buradan bir neticeye varmak lazım. Öbür türlü süreçte rol oynama kabiliyetini kaybeder. Benim sözüm dinlenmiyor dersen, o zaman süreçte rol oynayamazsın" dedi.

Demirtaş'ın, "Demokrasi ve silah bir arada olmaz", "PKK silah bırakmalı", "Başka bir silahlı unsurun varlığı orada kabul edilemez" gibi yaklaşımlarını olumlu gördüğünü söyleyen Akdoğan, burada uygulamanın önemli olduğunu belirtti.

Siyaset kurumu olarak, tesir edebildiği oranda, HDP'nin de süreçte oynayacağı rolün anlam kazanacağına işaret eden Akdoğan, öbür türlü İmralı'ya gitme, gelme veya bütün bu süreç bağlamında HDP'ye yüklenen rollerin tartışma konusu olacağını belirtti.

"AK Parti varsa Çözüm Süreci var"

HDP'nin, "Çözüm Süreci", "Bu sorunu çözeceğiz", "Çözüm Süreci başarıya ulaşmalı" diyerek oy aldığını söyleyen Akdoğan, şöyle devam etti:

"İyi ama seçimden sonra bir tablo var. AK Parti-MHP koalisyonu ya da başka birtakım koalisyon, kendi denklemin dışında süreç ne olacak. Böyle bir tartışma var. 'Biz oy aldık da bu süreci kim yapacak ve nasıl olacak? Eğer sürecin önü açılmazsa gidiş gelişler... Seçimden önce ne kadar ileri bir noktadaydık, şimdi hiçbiri piyasada görünmüyor. Ne oldu peki? Oy aldık da ne oldu?' Süreç bir yere varmayacaksa bunun getirdiği panik ya da içeride bir tartışma, eleştiri var. Bundan dolayı, 'Biz yeniden bir pozisyon belirlemeliyiz' yaklaşımı var. Ben bunu tabii seçimden önce çok söylüyordum, bu politik bir eleştiri olarak algılanıyordu. 'AK Parti varsa Çözüm Süreci var.' Siz kendinizi bir projede kullandırtıyorsunuz. Nedir o proje? AK Parti'yi devirme projesi. Birlikte hareket ettikleriniz kim? Çözüm Süreci'nin düşmanı olan paralel yapı, çözüm sürecinden hazzetmeyen ulusalcı, statükocu blok. Şimdi sen bu bloğa dedin ki, ilk günden çıktın, 'Tayyip Erdoğan'ı başkan seçtirmem, gelin beni kullanın.' Bütün o bloğu, statükocu, paralelci bloğu, Çözüm Süreci'nin düşmanı olan bloğa, kendi kullandırttın. O zaman dedi ki 'Benim eleştirilerim hükümet, siyaset için değildi, Çözüm Süreci içindi. Bu bloktan hayırlı bir şey gelir mi? Bunlar zaten sürece karşılar. Bunlar hükümeti devirerek Çözüm Süreci'ni bitirmeye çalışıyorlar. Bundan dolayı HDP, şu an yanlış bir eksen kayması yaşıyor. Yanlış bir yerde duruyor ve Çözüm Süreci'nin lehine değil. Benim eleştirilerim ondan dolayıydı."

"Senin tek başına varlığın buna yetmiyor"

Gelinen noktada "AK Parti varsa Çözüm Süreci'nin olduğunun" anlaşıldığını dile getiren Akdoğan, şunları kaydetti:

"Bunu kim yapacak? AK Parti yapacak. O zaman senin tek başına varlığın buna yetmiyor. Şimdi birçok ilçede yüzde 80-90 oy almış, insanlar sana Çözüm Süreci'ni destekleyen insanlar sana oy vermiş ama sen hiçbir şey yapamıyorsun. Denklemin içinde değilsin. Süreci yürüten aktörleri de devirme operasyonunun parçası olmuşsun. Şimdi burada bir tuhaflık yok mu? Bizim eleştirilerimiz bunaydı. HDP'nin de bunu gördüğünü, Çözüm Süreci acaba nasıl devam edebilir? Biz nasıl denklemde pozisyon alabiliriz? Biz böyle bir arayış olduğunu görüyoruz."

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Akdoğan: (3) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement