Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması

"Silvan saldırısı oldu, ne oldu ondan sonra? Bin 500'e yakın PKK'lı etkisiz hale getirildi.

10.11.2014 00:45
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan,  "Silvan saldırısı oldu, ne oldu ondan sonra? Bin 500'e yakın PKK'lı etkisiz hale getirildi. Yani devlet, bu mücadeleden hiçbir zaman geri durmaz, gerekeni yapar vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için. Tekrar filmi ikide bir başa sarmanın gereği yok, ölen bu ülkenin insanı. Durup durup filmi tekrar başa sarmak yerine, ileriye doğru mesafe almamız lazım" dedi.

Akdoğan, CNN Türk'te katıldığı "Ankara Günlüğü" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

"Çözüm Süreci'nde müzakere yürütülürken, diğer taraftan sert bir dil kullanıldığının" söylenmesi üzerine Akdoğan, "Siyaseten konuşmak, demokrasi içinde eleştirmek başka bir şey, yakıp, yıkmak, yok etmek, kurşun sıkmak, insanları gidip sırtından, kafasından vurmak... Buna karşı bir dil kullanıyoruz. Bir tarafta dil var, ifade ver, öbür tarafta yok eden silah kullanan bir yapı var" karşılığını verdi.

"Toplumsal ikna sürecinde önemli bir mesafe alındıysa hükümetin daha hızlı adım atması ve enfeksiyonların, komplikasyonların önüne geçmesi gerekmiyor mu?" sorusu üzerine, Akdoğan, toplumsal duyarlılığın, desteğin, talebin ve ihtiyacın önemli olduğunu söyledi.

Bölgedeki insanların, kamu düzeni ve güvenliğinin daha da gelişmesine, örgütün baskı ve zulmünden kurtulmaya ihtiyaç duyduğunu belirten Akdoğan, bu konuda hükümetin kararlı bir şekilde adım atacağını ifade etti.

"Biz, kamu düzeni ve güvenliği vurgusu yapıyoruz, asayiş, şiddet olayları durmalı, örgüt bunu bırakmalı dediğimizde, sanki örgüt bunu sağlasın gibi bazı şuursuz yorumlar yapılıyor. Böyle bir talep değil bu" diyen Akdoğan, devletin, bunu sağlama gücüne ve kudretine sahip olduğunu bildirdi. Akdoğan, "Neticede bir yol yürünüyorsa bunun parçası ve gereğiyse senden onu yapman da beklenir. Sen bunu yapmazsan yapmadı diye hükümet kenarda durup söylenmez. Onu yapmak için ne gerekiyorsa o adımları atar" diye konuştu.

" Abdullah Öcalan'ın sizin bu kamu düzeninin sağlanması taleplerini kabul ettiği ama Kandil'in bu meselede farklı bir siyaset içine girdiği ifade edildi. Kandil'de bu taleplere 'tamam' derse bu takvim meselesi ne olacak" sorusuna, Akdoğan, "Artık 'tamam' demelerinin bir önemi yok. Daha önce de 'tamam' dediler, bunun gereğini yapacaklar" yanıtını verdi.

-"Devlet olarak gerekenleri yapacağız"-

"Artık bir an önce siz çekilmeyi, şiddete son vermeyi, çatı örgütlerin ortadan kaldırılmasını görmek istiyorsunuz değil mi" sorusuna Akdoğan, şu yanıtı verdi:

"Evet, eylemsizliğin hayata geçmesini ve bütün bu baskı, şiddet, asayiş olaylarının son bulmasını istiyoruz. Bunları da biz sağlamak için devlet olarak gerekenleri yapacağız. Ama bu sürecin devamında... Yani bu bir samimiyet testi. Yani siz bu sürecin ne kadar parçasısınız, ne kadar içindesiniz? 'Biz bunu istiyoruz' derken, onlar yapmazsa, biz bunu yapmamazlık edecek halimiz yok. Bunun gereğini yapacağız. Ama burada bir yol yürünecekse bu sürecin parçası olarak yapılması gerekenlerin, yapılması gerekiyor. O bağlamda biz bu çağrıyı yapıyoruz."

"Siz bu süreci, sorunu bilen, 20 yıldır bu konuda çalışan bir bilim adamı, akademisyen olarak, çözüm sürecinin geleceğini nasıl görüyorsunuz" sorusu üzerine Akdoğan, şunları kaydetti:

"Ortada bir sorun var, sorunlar kümesi var. Çok kan kaybettirmiş ülkeye, büyük zararlar vermiş, toplumsal fay hatlarında kırılmalar meydana getirmiş, ülkenin 2023 hedefleri, ileri demokrasi standartlarına ulaşmasına bir ayak bağı olan bir sorun var. Bunun bir şekilde çözülmesi gerekiyor. Hükümet de iyi niyetli, samimi olarak, büyük riskler alarak, cesur ve kararlı bir şekilde burada adımlar atıyor."

Hükümetin, "açılım, milli birlik ve kardeşlik, Oslo ve en son Çözüm Süreci" olmak üzere birçok adım attığını anımsatan Akdoğan, ülkenin birlik, bütünlük ve bekası açısından bunun önemli bir merhale olduğunu anlattı.

-"İleriye doğru mesafe almamız lazım"-

"Bazıları, Çözüm Süreci gündeme gelince, 'siz bu süreci başlattınız da bunlar oluyor' gibi düşünüyor. Kafamızı kuma gömmeye gerek yok" diyen Akdoğan, şöyle devam etti:

"Belli bölgelerdeki insanlar, böyle bir gündemi fark etmiyor olabilirler ama böyle bir sorun var. ve bu ülkeye kaybettiriyorsa bu sorunun çözülmesi elbette siyaset kurumunun sorumluluğudur ve gereken adımları hükümet atmaktadır. Çok boyutlu olarak da birçok mekanizmayı devreye koyarak hükümet burada iyi niyetli olarak çaba gösteriyor. Bundan sonra da gösterecektir. Biz demokratik siyasete ve çözüme inanıyoruz. Bu bağlamda, bu meselenin çözülmesi gerektiğini vurguluyoruz. Öbür türlüsü eski yöntemdir. Örgütün burada ayak diremesi, bunları durdurmaması, sürecin ruhuna uygun hareket etmemesi... Bu eski yöntemi arzulamak demektir. Orada devletin refleksleri, kullandığı yöntem de bellidir. Hukuk içerisinde bu mücadelede daha önce de olduğu gibi... İşte Silvan saldırısı oldu, ne oldu ondan sonra? Bin 500'e yakın PKK'lı etkisiz hale getirildi. Yani devlet, bu mücadeleden hiçbir zaman geri durmaz, gerekeni yapar vatandaşlarının güvenliğini sağlamak için. Tekrar filmi ikide bir başa sarmanın gereği yok, ölen bu ülkenin insanı. Durup durup filmi tekrar başa sarmak yerine, ileriye doğru mesafe almamız lazım. İleriye doğru mesafe alınmasının yolu da var olan mutabakata uyulmasıdır, bu olayların durdurulmasıdır, sürece inanılması ve onun ruhuna uygun şekilde adımlar atılmasıdır."

"Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın, 'sürece mecbur ve mahkum değiliz' açıklaması da yerli yerinde duruyor anladığımız kadarıyla" denilmesi üzerine Akdoğan, "Daha önce bu süreçler bitti ve örgütün farklı stratejileri, farklı hedeflerle ortaya koyduğu eylemlere karşı devlet, devlet olmanın gereğini yaptı. Bu noktada en ufak bir zafiyet söz konusu olmaz. Burada artık ileriye doğru mesafe katetmek önemli olan. Yani, 'biz eski yönteme döndük' derlerse, eski yönteme karşılık ne çıkacağı da bellidir. Bu noktada devletin kararı da tamdır. Ama mesele bu süreci devam ettirmektir, demokratik siyasetin imkan ve kabiliyeti içerisinde, demokratik çözüme ulaşmaktır" karşılığını verdi.

-"Kardeşlik hukuku içerisinde istişare yaptık"-

Çözüm Süreci'nin çok değerli olduğunu vurgulayan Akdoğan, bölge ve Türkiye insanının buna çok büyük bir destek verdiğini, bu süreci başlatan AK Parti'nin girdiği bütün seçimlerden güven tazeleyerek çıktığını vurguladı.

İyi niyetle ileriye doğru bir yol yürünmesi gerektiğini ifade eden Akdoğan, "Öbür türlü, birtakım şark kurnazlığıyla farklı birtakım şeylerle 'bölgesel şu gelişme oldu, bu gelişme oldu', sırtını farklı yerlere dayayarak, farklı bir rüzgar estirmek isteyen olursa devlet de kasırga estirir" ifadesini kullandı.

"AK Parti Afyon kampında bölge milletvekilleriyle açık oturum gibi bir şey oldu. Eleştiriler de yöneltildi. Bu noktaya gelinmesinde bölge milletvekillerinin eleştiri etkili oldu mu" sorusu üzerine, Akdoğan, bölge insanlarının neler talep ettiğini, nasıl sıkıntılar yaşadığını izlediklerini, örgüt kaynaklı zulümlerden, şiddetten, baskıdan şikayetlerin olduğunu kaydetti.

Bölge insanlarının şikayetlerine duyarsız kalmadıklarını, belediye başkanlarını, milletvekillerini, bütün sivil toplum kuruluşlarını, oda başkanlarını, sendikaları dinlediklerini bildiren Akdoğan, şunları ifade etti:

"İstişare toplantısında tartışma olur. Bu bazen yüksek sesle, bazen düşük sesle olur. Herkes farklı düşünceler ortaya koyabilir. Sağlıklı olan da budur. Ama ondan sonra öpüşürsünüz, kapıdan kardeşçe çıkarsınız. O istişarenin ve tartışmanın doğası budur. Bu bir sorun olarak algılanmalı, biz de o şekilde algılamıyoruz. Bölgeden gelen insanların hararetli konuşması, tartışmanın hararetli olması konunun hararetli olmasından geliyor. 40 kişi ölmüş, ortalık yakılıp, yıkılmış. Elbette hararetli bir konuyu konuşurken, bir hararet olur. Ama burada, biz kardeşlik hukuku çerçevesinde bu istişareleri yaptık, son derece de faydalı oldu. ve bu bölge insanını dinledikten sonra, bütün bu belediye başkanlarımız, vekillerimizi dinledikten sonra elbette bu tedbirleri geliştirmek zorundayız. Güvenlik paketi, iç güvelik reformu bu adımları atmamız gerekiyor ve atacağız."

-"Rekabet etmekten çekinmeyiz"-

"Parti kapatma kampanyası, AK Partinin yürüttüğü tartışmaların sonucunda geldi anlayışı var, ne dersiniz" sorusunu Akdoğan, "Tamamen biz bunu reddederiz. Yani böyle bir anlayışı zaten kabul etmeyiz. Bu konuda pratik adımlar atan biziz. Ama şunu elbette söyleriz:  Sizin yaptığınız işler şiddete davetiye çıkarma, vandalizme kapı açma, bu siyasi ve hukuki bir meşruiyete zarar veren şeylerdir. Hukuken ve siyaseten sıkıntılı bir iş değil midir, bir partinin böyle bir çağrı yapması. Bu eleştiri konusu yapılabilir, bu başka bir şeydir. Ama bu partinin kapatılmasını istemek daha başka bir şeydir. AK Parti'nin bu yönde bir çabası da yok, temennisi de yok. Biz herhangi bir partiyle rekabet etmekten çekinmeyiz" diye yanıtladı.

Bölgede, AK Parti'nin var olan bir yapı olduğunu belirten Akdoğan, şöyle devam etti:

"Asıl diğer, sosyopolitik temizlik yapmak isteyenler başkaları. Yani kendilerine yakın olmayan kim varsa bölgeden kaçırtmaya çalışan farklı partiler, işte binaların yakılması. Bu tamamen despotik bir anlayış. Benim olduğum yerde başka parti olmasın, kimse eylem, gösteri yapmasın, konuşamasın hiçbir STK var olmasın, başka iş adamı orada bulunamasın. Bu Baas zihniyeti budur. Tek tipçi despotik zihniyet budur. Hangi yapı bunu o bölgede şu anda hayata geçirmeye çalışıyor. Kobani'de o bahsettikleri yerde kaç tane parti var? İlk Kürtler oradan göçe zorlandı. Yani kendileri gibi düşünen Kürtleri oradan kaçırdılar, onlara zulmettiler. Bütün farklı partiler, KDP'nin uzantısı olan, Barzani'ye yakınlığıyla bilinen diğer küçük Kürt grupları bastırdılar. Bölgede de aynı tek tipçi anlayış yani benden başka bana yakın olmayan hiç kimse burada yaşayamaz zihniyeti, bu gerçekten hastalıklı bir anlayıştır ve bunun desteklenmemesi gerektiği kanaatindeyim. Son olaylarda vatandaşlarımızın bunu daha doğru anlamaya başladığını düşünüyorum."

-"Silah bırakmak elbette sürecin nihai noktasıdır"-

"Bakanlar Kurulu kararı resmi gazetede yayınlandı. Komisyonlar kurulacağı mecliste ifade edildi, komisyonlarla ilgili son durum nedir?" sorusuna Akdoğan, "Bunu göreceğiz zaman içerisinde. Gelinen noktada daha ileriye dönük şeyler konuşmayı doğru bulmuyorum. Önce geçmişte yaşadığımız şeylerin muhasebesi yapılsın ve gereken adımlar atılsın ondan sonra yarın düşünürüz" yanıtını verdi.

"Şu an Türkiye sınırları içindeki örgüt mensubu sayısı nedir" sorusu üzerine Akdoğan, şu yanıtı verdi:

"Burada önemsenen bütün bu eylemsizliğin gerçek şekilde araziye yansıması, bütün bu şiddet, asayiş olaylarına son verilmesi, Türkiye'yi terk etmeleri. Bunlar önemli aşamalardır. Silah bırakmak elbette burada sürecin nihai noktasıdır. Ama bahsettiğim gibi burada temel anlayış, bu noktaya zihniyet olarak gelmek. Bu yöntemi kabullenmek, bu paradigmayı kabullenmek. Bu noktada bir geriye gidiş yaşandı son dönemde. Bu son bölgesel gelişmeler biraz bunu tetikledi. Öncelikle zihniyet olarak anlayış olarak bu noktaya dönülmesi lazım. Yani silah bırakma fikriyatının gelişmesi demokratik çözümün kabullenilmesi, barışçıl yöntemlerin kabullenilmesi. Bunun bir yöntem olarak öne çıkması, bu zihniyetin tekrar canlanması, bu daha önemli bir noktadır diye görüyorum, ciddi bir şekilde geriye gidiş oldu. Bu son yaşananlardan sonra bunun tekrar geliştirilmesinde ihtiyaç olduğu anlaşılıyor."

"Bu konuda ne etkili oldu" sorusuna Akdoğan, "Herhangi bir ülke zikretmem ama burada Kobani bir kaldıraç gibi kullanılmak istendi. Kobani üzerinden acaba biz Suriye bataklığına Türkiye'yi nasıl çekebilirizin zorlaması yapıldı. Bu yaşanan olaylar vandalizm, şiddet. 'Siz biraz burada hükümeti zorlayın, sokağa dökülün hükümet mecbur kalsın' şeklinde bir yönlendirme olduğu kanaatine bende sahibim" diye yanıt verdi.

Bunu farklı ülkelerin gizli servislerinin yapmış olabileceğini, teşvik ve cesaretlendirme olduğunu ifade eden Akdoğan, şunlar kaydetti:

"Gelinen noktada, bu olaylara son verilmesi ve hızlı şekilde mesafe alınması. Bunda çok istekli olmayan örgütün de bunu fırsat bilip kullandığını düşünüyorum. Onun dışında silahın tekrar bölgede ön plana çıkması başka dış dinamiklerle ilgili boyutları da var. Ama baktığımızda Türkiye'de örgüt bir şekilde ben silahı bırakırsam veya bölgede baskıyı bırakırsam orada bu olayları yapmazsam, şiddet uygulamazsam tutunamam. İnsanlar beni dinlemez, sokağa çıkın dediğimde çıkmazlar, haraç verin dediğimde vermezler, bir şekilde tutunamayacağım gibi bir yanılgıya sahip. HDP açısından da söylüyorum:  bir şekilde oyum düşer, insanlar beni dinlemez, ben burada silahın gücüyle baskıyla şiddetle durmalıyım, yoksa güç kaybederim, kan kaybederim. Böyle bir anlayıştan dolayı işte biraz önce bahsettiğim ilk adım bir türlü aşılamıyor. Bu yüzden hükümetin onu veya bunu yapmasından ziyade gelinen noktada o eşiğin aşılması gerekiyor. Onun muhatabı da benim"

-"Örgütün gelinen noktada karar aşamasında olduğunu düşünüyorum"-

"Ekim öncesi sürece dönmek çok mu zor, Kandili bu adımı atmaya nasıl ikna edecek bu görüşmeler" sorusuna Akdoğan, "Bu sürece inançla alakalı. Ulaşılacak neticeyi kabullenmekle alakalı bir durum. Böyle bir şey olmazsa zaten siz çözüme de inanmıyorsunuz, demokratik siyasete de inanmıyorsunuz, gelinecek sonuca da inanmıyorsunuz demektir. Burada güven sarsılması var dediğim bir samimiyette gerçekten bir zedelenme yaşanıyor, dediğim bu. Siz bunu istiyor musunuz, istemiyor musunuz? Bu nihai çözüm süreciyle gelişecek demokratik nokta. Bu temel bir tercih ve temel bir karar. Bu yüzden örgütün gelinen noktada karar aşamasında olduğunu düşünüyorum" yanıtını verdi.

Akdoğan, "Bunda PKK terör örgütü listesinden çıkar mı gibi birtakım iddiaların etkili olacağını düşünüyor musunuz" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Bu yapıların örgüte nasıl destek verdiğini, lojistik destek verdiğini farklı şekillerde moral verdiğini, teşvik ettiğini biliyoruz. Yabancılar buna insan hakları meselesi diye bakmıyor. 'Nasıl bunu manipüle edelim kendi menfaatlerim çerçevesinde nasıl bir enstrüman olarak kullanabilirim, nasıl birtakım gelişmekte olan, gelişen ülkelerin önünü kesmek için bir araç olarak kullanabilirim' onlar öyle bakarlar, bugüne kadar da öyle baktılar, bunu da kullanmaya çalıştılar. Onlar hiçbir zaman çözüm olsun istemezler. Türkiye'nin kendi iradesiyle bu meseleyi geride bırakmasını da istemezler. O yüzden onlar açısından burada yeni bir durum yok. Ama Çözüm Süreci herhangi bir örgütü meşrulaştırma süreci değildir. Bu örgüt meşrulaşacak ve sisteme katılacak değildir. Burada meşru aktörler bellidir, meşru alan bellidir demokratik siyaset alanıdır. İnsanlar gelirler demokratik siyaset alanına katılırlar.

Onun ötesinde bir terör örgütü ilan edilen bir örgütün terörist vasfını kaldıralım o yapısıyla gelsin sisteme entegre olsun, böyle bir şeyden bahsetmiyoruz. O örgütün silah bırakmasından bahsediyoruz. Ama diğer meşru kanallarda meşru yapıların aktör olarak devrede kalmasından bahsediyoruz. Bu yüzden Çözüm Süreci'nde zaman zaman şunu söylüyorlar:  Cumhurbaşkanımız 'terör örgütü' dedi, terörden bahsediyor. Peki terör yoksa terör örgütü yoksa ne diye Çözüm Süreci var. Bunu terör örgütü olmaktan çıkardım o zaman böyle bir sürece gerek yok. Biz niye uğraşıyoruz. Dağda elinde silahlı birileri varsa bir yere saldırı varsa yol kesiyorlarsa şiddet uyguluyorlarsa demek ki bir sorun var, böyle bir örgüt var, böyle bir eylem var. Bu sürecin amacı da zaten bu sorundan bir şekilde kurtulmak."

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement