Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması

"Bizim gizlimiz saklımız yok. Bir pazarlık var gibi insanlar düşünmesin.

12.01.2015 23:39
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, "Bizim gizlimiz saklımız yok. Bir pazarlık var gibi insanlar düşünmesin. Biz toplumun kabul etmeyeceği hiçbir adımı atmayız. Demokratik ülkelerde hiçbir siyasi iktidar da atamaz. Çünkü seçimle iş başına gelen iktidar, halkın algısına bakar. Halkın kabulünü, desteğini önemser. Bu süreç toplumsal rızayla destekle kabulle bu noktaya gelmiştir ve o şekilde devam edecektir. Yani bizim rotamızı millet çizer" dedi.

Akdoğan, Habertürk televizyonunda katıldığı bir programda soruları yanıtladı. Çözüm Süreci'ne ilişkin değerlendirmeleri sorulan Akdoğan, bu kadar ciddi bir türbülans yaşanmış olmasına rağmen sürecin tekrar zemin bulması, köprülerin atılmaması ve görüşmelerin tüm bunlara rağmen sürüyor olmasının çok önemli bir başarı olduğunu söyledi.

Türkiye'de daha önce böyle bir sorun çözme yöntemi olmadığını, ülkenin böyle bir alışkanlığı ve geleneğinin bulunmadığını aktaran Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu kadar büyük problemlere rağmen bu zeminin korunuyor olması bir aşılanmadır, ciddi bir kazanımdır. İnsanların yaşananlardan ders çıkarıp tekrar rotada yol yürüyebilmesi önemli bir noktadır. İnşallah temenni ederiz ki ders çıkarılır, gerçekten iyi niyetle yol yürünür. Bir: Asayişi bozan olaylar. İki: Algıyı bozan söylemler. Bu ikisi de sürece zarar verir ve zehirler. Asayişi bozan olaylar da süreci zehirler, algıyı bozan söylemler de süreci zehirler. Çünkü burada önemli olan toplumsal destektir. Toplumsal desteği bunlar bozar. Bu yüzden biz devlet olarak kamu düzeni ve güvenliğini önemsiyoruz ama siyaset kurumu ve sürecin devamını isteyenlerin de bu algıyı bozmayacak şekilde bir üslup sahibi olması gerekir."

-"Seçime endekslemiyoruz"-

Yalçın Akdoğan, "silahların susması için, 3 ay sonra mı, 5 ay sonra mı? Mart, Nisan deniliyor ama. Ne zaman duyacağız bunu" sorusu üzerine, bu tür olaylarda takvim vermenin doğru olmayacağını bildirdi.

Kendisine daha önce "Bu seçime endeskli bir süreç midir" yönünde soru sorulduğunu ifade eden Akdoğan, "Biz bunu seçime endekslemiyoruz. Sonrasına kalsın vesaire... Hızlı bir şekilde netice almamız lazım. Her geçen gün kayıptır" diye konuştu.

Akdoğan, şöyle devam etti:

"Bu anlamda biz seçim öncesini telaffuz ediyoruz. Keşke olabilse. Çabamız bu yönde. Hükümetin seçimden sonraya bırakalım, oyalayalım, şöyle yapalım, böyle yapalım gibi bir düşüncesi yok. Bir an önce nihai çözüm olarak sonuca ulaşmamız lazım. Bunun için biz bunu söylüyoruz. Yoksa takvim vermek doğru değildir. Çünkü sair faktörler, süreci bozan birtakım olaylar. Cizre'de olduğu gibi birtakım parazitlik yapanlar. Çok şey olabiliyor, süreci etkileyebiliyor. Çok kolay bir süreç değil ama biraz daha bağışıklık kazanmış durumdayız. Sürecin içindeki aktörlerin ders çıkarmış olmasını umuyoruz. Bu sefer gerçekten daha kararlı bir şekilde yol yüründüğünü ben hissediyorum, temenni ediyorum. İnşallah bir an önce nihai sonuca ulaşırız. Bu noktada hükümetin iradesi, kararlılığı tamdır. Üzerimize düşen adımları da hükümet olarak atıyoruz ama burada birtakım hassasiyet ve beklentiler var. Kamu düzeni ve güvenliği burada önemlidir yani asayişi bozan olaylar, algıyı bozan söylemler, çıkışlar vesaire... Bu ikisi bertaraf edildiği taktirde daha hızlı sonuca ulaşabiliriz diye düşünüyoruz."

-"İşler yolunda diyebiliriz"-

"Takvim veremiyoruz ama işler yolunda mı" sorusuna Akdoğan, "İşler yolunda diyebiliriz, tabii. Bu her şey güllük gülistanlık anlamına da gelmiyor. Daha önceki süreçlerde de birtakım olaylar olabilir. Sabotaj girişimleri olabilir. Ufak tefek gibi görünen ama mide bulandıran birtakım hadiseler olabilir. Bunların üzerine gideceğiz. Devlet bu güce sahiptir" yanıtını verdi.

Cizre ve Silopi örneklerini veren Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun üzerine devlet gider ve bunu çözer. Ama bunların olması kırılganlık üretir. Bunlar toplumsal desteğe zarar veren şeyler. Bu yüzden bunların olmaması önem taşıyor. Bizim tedbirlerimiz bunların olmaması yönünde. Sürece önem veren aktörlerin de bunların olmaması için çaba göstermesi gerekir. Bu bizim onlardan ricamız falan değildir. Sürecin selameti için bu gerekli bir durumdur diye bunu söylüyorum. Bu tür şeyler daha önce oldu. Sabotaj girişimleri oldu. Bazı ülkelerin manipülasyonları oldu. Türkiye bunu kendi iradesiyle çözmesin. Bu ayak bağından kurtulmasın. Çünkü Türkiye gerçekten bölgesel bir aktör haline geldi. Bu meseleyi çözmüş olması, kendi iradesiyle milli imkan ve kaynaklarıyla çözmüş olması birilerini rahatsız ediyor. Onlar için kullanışlı bir enstrüman. Bir şekilde manipüle edebildikleri, kullanabildikleri bir enstrümanın devre dışı kalmasından büyük rahatsızlık duyuyorlar. Bunu da görmek gerekir."

-Süreç 2006 başladı iddiası-

" PKK'nın Avrupa Sorumlusu Sabri Ok,  2006'da Türkiye'ye geldi. MİT ile Ankara'da görüştü ve süreç aslında o zaman başladı' deniliyor. Bu iddiaya ne diyorsunuz" sorusu üzerine Yalçın Akdoğan, AK Parti iktidara geldikten sonra inkarcı, yok sayan, birtakım ihmalkarlıklar üreten, bölgesel geri kalmışlığı besleyen paradigmayı değiştirdiğini, ilk adımın da bu olduğunu bildirdi.

Akdoğan, şunları söyledi:

"İlk adım siyasi paradigmayı değiştirmektir. İnkarcı anlayış yerine, kabul eden, tanıyan, kucaklayan anlayışın gelmesi. İlgisizlik ve geri kalmışlık yerine, sosyoekonomik politikalarla yatırım ve hizmetlerle bölgeye kucak açılması. Yani çok boyutlu olarak meselenin ele alınmaya başlanması. Sürecin ilk adımı budur. Bunu biz yaptık. Bu noktada çok ciddi reformları hayata geçirdik. Bunun bir kısmı 2003-2004 yıllarındaki AB uyum paketleriyle gerçekleşmiştir. 2004'te Sayın Cumhurbaşkanımızın, o dönemde Başbakan olarak yaptığı Diyarbakır konuşması söylenebilir. İlk andan itibaren hükümet çok boyutlu olarak bu meselenin üzerine gitmiştir ve bu çözüm iradesini filizlendirmeye başlamıştır. Bugün tünelin ucunda ışık görünüyor, önemli bir noktaya geldik diyorsak bu hükümetin 12 yılda yaptığı işlerle attığı adımlarla bu noktaya gelmiştir. Sorun normalleşmiştir, konuşulabilmiştir, tartışılabilmiştir, bir algı oluşmuştur, toplumsal destek artmıştır. Sorunlar kümesi var önümüzde. İç içe geçmiş ve bunun birçok boyutu var. Ekonomik, sosyal, siyasal vesaire... Bunların hepsini biz teker teker çöze çöze bir noktaya getirdik meseleyi. Böyle baktığınızda bu 2006 değil çok öncesine giden bir durumdur. AK Parti iktidara geldiği gün, AK Parti'nin hükümet programında da seçim beyannamesinde de bu meseleler vardır ve bu adımlar atılmıştır. Bunun ötesinde şöyle mi oldu, böyle mi oldu... Bu afaki değerlendirmelere ben girmem. İstihbarat raporlarının altında bir cümle yazar, 'İstihbari bilgiler mahkemede delil olarak kullanılmaz' diye. Şimdi bu istihbaratçı yorumlarıyla da amel etmemek gerekir. Neticede farklı amaçları, farlı yönlendirmeler olabilir."

-"Toplumun kabul etmeyeceği hiçbir adımı atmayız"-

Yalçın Akdoğan, "Birkaç hafta önce görüşmelerle ilgili her olanı biteni paylaşmayacağız anlamında ilkesel bir karar alındı. Neden, çok mu manipüle edildi o bilgiler, o açıklamalarınız da böyle bir karar aldınız" sorusu üzerine, asayiş olayları ve algıyı bozan söylemlerin toplumsal desteği düşürebildiğini belirterek, "Bizim konuştuğumuz ama anlaşmadığımız konuların gündeme taşınması veya hiç konuşmadığımız konuların gündeme taşınması. Bunlar bir şekilde kırılganlık üretebilir, toplumsal algıyı bozabilir" dedi.

Bunların doğru şeyler olmadığını aktaran Akdoğan, şunları kaydetti:

"Bizim gizlimiz saklımız yok. Bir pazarlık var gibi insanlar düşünmesin. Biz toplumun kabul etmeyeceği hiçbir adımı atmayız. Demokratik ülkelerde hiçbir siyasi iktidar da atamaz. Çünkü seçimle iş başına gelen iktidar, halkın algısına bakar. Halkın kabulünü, desteğini önemser. Bu süreç toplumsal rızayla destekle kabulle bu noktaya gelmiştir ve o şekilde devam edecektir. Yani bizim rotamızı millet çizer. Çok ileri, toplumun kabul etmeyeceği birtakım şeyler olacak gibi algılar uyandırmak, tezviratlar yapmak da doğru değildir. Bu konularda daha ölçülü konuşmak gerekiyor. Bu Habur olayında da görüldü. Ne oldu? Bir zafer sarhoşluğu gibi, iki kişi gelince böyle bir sanki dünyayı kurtardılar ve büyük bir galibiyet kazanmışlar gibi. Ne oldu? Yani bu sonuca odaklanmak yerine süreci tüketmektir. Ucuzculuktur. Yani oradan ben nasıl güç devşiririm, nasıl hava atarım. Ne oldu? Bütün sistem çöktü. Bunlar yanlış şeyler. Bu yüzden sonuca odaklanmak lazım. Yani siyasi polemiklere, ucuz siyaset hesaplarına bunu kurban etmemek lazım. Toplumu irite edecek, rahatsız edecek söylemlerden de kaçınmak lazım."

-TRT Kürdi-

TRT 6'nin adının değiştirilmesiyle ilgili görüşü sorulan Akdoğan, "TRT Şeş'i biz telaffuz ediyoruz. Oysa orada TRT 6 yazıyor. O TRT 6'yı biz altı diye okuyoruz, İngiliz six diye okuyor, Kürt de şeş diye okuyor. TRT Şeş yazmıyor orada. Kürtçe'ye TRT Kürdi diyelim. TRT Avaz var. TRT Türk var. Bu şekilde daha anlaşılır olsun maksadıyla yapılmış bir şey. Ben doğru olduğunu düşünüyorum" dedi.

"Yıllarca sayın Cumhurbaşkanıyla birlikte çalıştınız. Bugün Başbakan Davutoğlu ile çalışıyorsunuz. Bir mukayese istesek ne dersiniz" sorusu üzerine Akdoğan, kendilerinin aynı ekibin parçaları olduğunu söyledi.

Akdoğan, "Sayın Davutoğlu ilk başmüşavirdi, ben ikinci olarak başladım. İşte Nabi hoca vesaire... O dönemde hep birlikteydik. Danışmanken de birlikteydik, daha sonraki süreçte de birlikte olduk. Aynı dönem milletvekili olduk. Kabinede yer alıyoruz. Gerçekten çok saygıdeğer, çok muhterem, çok kabiliyetli, tam bir atom karınca Başbakanımız" diye konuştu.

Yalçın Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Görüyorsunuz ne kadar ülke, ne kadar şehir. Ciddi bir çalışma... Zihin olarak, felsefe olarak, medeniyet tasavvuru olarak gerçekten zengin bir yapısı var. Hem de çok çalışkan, dürüst bir insan. Sayin Cumhurbaşkanımızı benim tarif etmeme gerek yok. Onu zaten millet takdir etti. En üst, en yüce makama taşımış oldu. Tabii karizmatik liderlik bambaşka bir şey. Biz bir siyasi hareketiz. Bu siyasi hareketin içinde lider Tayyip Erdoğan. AK Parti'de şu anda Genel Başkanımız Sayın Davutoğlu. Sayın Davutoğlu'nun liderliğinde çok önemli siyasi başarılara ben imza atacağımızı düşünüyorum. Ama böyle baktığımda bu siyasi hareketin kurucu lideri Tayyip Erdoğan'ın çok önemli bir faktör olduğunu düşünüyorum. Bizim kişisel olarak da ilişkimiz belli makamlara bağlı bir ilişki değil. Ben bu makamda olmayabilirim, o yarın o makamda olmayabilir. Bu başka bir gönül ilişkisidir, başka bir rabıtadır. Bunu da ben önemsiyorum ama Sayın Genel Başkanımızın başkanlığında AK Parti daha çok büyük başarılara imza atacak. Anketler de bunu gösteriyor. Bu küçümsenecek bir şey değildir. Bir parti genel başkan değiştirecek ve anketlere göre yüzde 48'lerde oy alabilecek, bu gerçekten büyük bir siyasi başarıdır. Bu herhangi bir kişiyle varılabilecek bir başarı değildir. Yani Davutoğlu faktörü bu başarının altında önemli bir şeydir. Afaki değerlendirme yapmayı doğru bulmam ama Davutoğlu isminin doğru bir isim olduğunu, bu mayanın tuttuğunu ve bu partinin aynı şekilde başarı trendini düşürmeden aynı çizgiyi devam ettirebilmesi, bu çok kolay bir şey değildir."

Akdoğan, alternatifi görülmediği için bunun sıradan bir olay gibi algılanabileceğini belirterek, "Bu Tayyip Erdoğan'ın liderlik başarısıdır. Yani bu geçiş sürecini bu şekilde başarıyla tamamlayabilmek. Kongrenin yapılması, başbakan vesaire, hükümetin kurulması, partide genel başkanın değişmesi, bu geçiş sürecinin bu şekilde planlanması... Bu da Tayyip Erdoğan'ın liderlik başarısıdır diye görüyorum" değerlendirmesini yaptı.

Başbakan Davutoğlu'nun şu ana kadarki performansıyla tarihi bir başarı yakaladığını ifade eden Akdoğan, "Bu noktada partiyi tutmak, büyütebilmek böyle bir olumlu algının devam ediyor olması bu zaten başlı başına büyük bir siyasi hadisedir diye düşünüyorum" diye konuştu.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Akdoğan Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement