Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için "Madem hesap uzmanı, dönüp arkadaşlarına soracak ki 'Ya arkadaşlar, siz üçünüz ayrı ayrı hesap yaptınız, getirin bakayım bunların hangisi doğru?' Ortada bir şey yok, hesap kitap da yok. Ne var? Acaba göz boyayabilir miyim?" dedi.

Babacan, AK Parti Balıkesir İl Başkanlığını ziyaretinde yaptığı konuşmada, 7 Haziran'daki genel seçime kadar geçecek sürenin, Türkiye'nin gelecek dört yılını, hatta 2023 yılının Türkiye'sini şekillendireceğini söyledi.

Bu kritik dönemde, Türkiye'nin çevresindeki ülkelerde tablonun pek iyi olmadığını belirten Babacan, "Hemen güneyimizde Suriye'de bir iç savaş var. Irak'ta son derece istikrarsız, riskli bir yapı var. Kuzeyimizde Rusya ile Ukrayna artık silahlı çatışma noktasına varan bir gerginlik durumda. Öte yandan hemen yanı başımızda komşumuz Yunanistan, tarihindeki belki en derin ekonomik krizlerden birini yaşıyor. İçinde bulunduğumuz jeopolitik ortam sıkıntılı. Türkiye'nin en yoğun ticaret yaptığı, finansman sağladığı Avrupa Birliğinde de 2008-2009'dan bu yana devam eden kötü bir kriz var. Bu kriz hala aşılmış değil, safhalar değiştirerek devam ediyor. Avrupa'da pek çok ülkede işsizlik tarihi rekor seviyelerde" diye konuştu.

Babacan, böyle bir ortamda Türkiye'nin, siyasi istikrarını koruyan bir ülke olduğunu belirterek, "Bütün olumsuzluklara, dünyadaki ve kendi içinden geçtiği döneme, iç siyasi gelişme ve tartışmalara rağmen Türkiye sapasağlam ayakta. Türkiye'nin bu istikrarının, gücünün korunmasında en önemli faktör kuşkusuz kurucu Genel Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'dır. Başbakanlık ve genel başkanlık görevini geçen yıl devralan ve şimdi seçime doğru partimizin genel başkanı olarak beraberce yürüdüğümüz Sayın Ahmet Davutoğlu da bu istikrarın korunmasındaki faktörlerden. Türkiye bu güçlü liderlik ve iradeyle bütün bu coğrafyadaki sıkıntılı tabloya rağmen kendi yapısını korudu. Bu istikrarın korunması son derece önemli" ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin bu gücünden ve ülkedeki huzur ortamından rahatsız olanların bulunduğuna dikkati çeken Ali Babacan, Türkiye'ye zarar vermek için yoğun çaba içerisine girenlerin olduğunu söyledi. Babacan, "Bunlar sadece dışarıda değil maalesef içeride de bunların bağlantılı olduğu kişiler, odaklar, örgütler var. Bunun da farkına varmamız lazım" dedi.

Babacan, genel seçimin bir sınav niteliğinde olduğunu vurguladı.

Bunun, bir bakıma Türkiye'nin istikrarının güçlü bir şekilde sürüp sürmeyeceğinin de sınavı olacağına işaret eden Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"1990'lı yıllar, o koalisyon yılları Türkiye'nin hem siyaset sahnesinin hem ekonomisinin çok kötü olduğu yıllar oldu. 1994, 2001 krizlerini yaşayanlar, en küçük esnaftan tutun en büyük sanayicisine kadar bu krizin iş hayatına nasıl etki ettiğini yaşayanlar bunu iyi bilir. Toplumumuzda açtığı yaralar, adaletsizlikler, ayrımcılıklar, bunların ülkeye nasıl zarar verdiğini, nasıl pek çok kardeşimizin hakkı gasbedildi, bunu yaşayanlar gayet iyi biliyor."

Türkiye'nin 2002'den bu yana AK Parti iktidarı döneminde geçmişten kalma sorunların önemli bir bölümünü aştığını anlatan Babacan, on yıllardır çözülmez zannedilen ya da "Bu bizim kaderimizdir" denilen sıkıntıların artık geride kaldığını dile getirdi.

"3,5 yıllık koalisyon döneminde toplam enflasyon yüzde 303'tü"

Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'de tam 34 yıl boyunca enflasyonun iki ya da üç haneli olduğunu hatırlattı.

Hazineden sorumlu bakan olarak göreve başladığı gün, Türkiye Cumhuriyeti Hazinesinin yüzde 66 faizle borçlandığını, enflasyonun yüzde 29 olduğunu ifade eden Babacan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"O dönem aradaki fark, reel faizdi. Şu an reel faiz 2-3 puan oldu mu üzülüyoruz, 'Çok yüksek' diyoruz, 'Bunu düşürmek için neler yapmamız lazım?' diye özel bir gayret gösteriyoruz. 66 ile 29 arasındaki fark tam 35 puan. O şartlarda AK Parti Hükümeti iktidara geldi. Hazine en fazla 9 ay vadeyle borçlanıyordu. Dokuz aydan ileri Hazinenin kredi bulması mümkün değildi. Konut kredisi diye bir kavram yoktu. Parası olan ev alıyordu, olmayan biriktirip ileride alıyordu. Şimdi yüz binlerce, milyonlarca vatandaşımız artık makul şartlarda konut sahibi olabiliyor. Türkiye çok şükür çok farklı bir noktaya geldi. Bundan iki yıl önce 44 yılın en düşük enflasyonunu gördü Türkiye. Ekonomimiz 230 milyar dolardan 800 milyar dolara yürüdü aynı dönemde. Koalisyon döneminde nasıldı? Bizden önceki 3,5 yıllık koalisyon döneminde, Türkiye'de 3,5 yılın toplam enflasyonu yüzde 303 olmuş. Türk lirası, dolar karşısında 3'te birdeymiş yani dolar kuru 4'e katlamış. Koalisyon hükümeti 260 milyar dolarlık bir ekonomi devralmış. 3,5 yılda 230 milyar dolara düşürdü, bize devretti. İstikrarsızlık olduğu zaman, ülke güçlü bir siyasi iradeyle yönetilmediği zaman nasıl böyle bir duruma düşebiliyor, bunu bize gayet iyi bir şekilde gösteriyor."

Babacan, şimdi ise Türkiye'nin, dünyada en iyi istikrara sahip ekonomiye sahip olduğunu vurguladı.

Dünya Bankasının geçen sene yayınladığı bir rapora göre, Türkiye'nin dünyada orta kesimin en hızlı büyüdüğü ülke olduğunu aktaran Babacan, "Dünya Bankasının standartlarına göre, orta sınıf diye tabir edilen kesim son 10 yılda nüfusumuzun yüzde 22'sinden yüzde 44'üne ulaştı" diye konuştu.

Babacan, Türkiye'nin, Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyeleri arasında gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke olduğuna da değindi.

Dünya Bankasının hesaplarına göre, 7 milyar civarında olan dünya nüfusunun 1 milyarının, günde 1 doların altında gelirle yaşamaya çalıştığına işaret eden Babacan, "Çok şükür bizde öyle bir nüfus yok. Dünya Bankası bir de 2,15 dolara bakıyor. Bir üst kalem olan 2,15 doların altında bir nüfusumuz da kalmadı çok şükür. Dünya Bankasının en yüksek baktığı kalem 4,3 dolar. Nüfusumuzun 2002'de yüzde 30'u 4,3 doların altında bir gelirle çalışıyordu, şimdi 4,3 dolar altında çalışan nüfusumuz yüzde 2'ye indi. Allah çalışana veriyor ama dürüst olarak çalışana veriyor. Biz buna gönülden inanıyoruz. Tedbiri alacağız, 'takdir Allah'ın' diyeceğiz" ifadelerini kullandı.

"Onlar konuşur, biz yaparız"

Muhalefet partilerini eleştiren Babacan, onlardan hiçbirinin, "Şunu yaptım, başardım" diye yazabileceği bir şey olmadığını söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir dönem Sosyal Sigortalar Kurumunda (SSK) genel müdürlük yaptığını anımsatan Babacan, şunları kaydetti:

"Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu'nun, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) başındayken, genel müdürüyken yaptıklarıyla ilgili seçim beyanına açın bakın, tek bir kelime görebilecek misiniz? 'Bir dönem bana yetki verildi, şöyle bir genel müdürlük yaptım ve o dönemde şöyle bir başarıya ulaştım' yazacak tek bir husus var mı bakın. ya da söylediklerine kayıtlardan açın bakın, 'Ben şunu yaptım' dediği bir şey var mı? Şimdi diyor ki 'Ben Türkiye'nin hesap bilen en iyi 10 adamından biriyim.' Açıkladığı projelerle ilgili mali hesaplamaları yaptılar, üç ayrı parti üç ayrı rakam verdi. Birbirinden alakasız rakamlar. Madem hesap uzmanı, dönüp arkadaşlarına soracak ki 'Ya arkadaşlar, siz üçünüz ayrı ayrı hesap yaptınız, getirin bakayım bunların hangisi doğru?' Ortada bir şey yok, hesap kitap da yok. Ne var; acaba göz boyayabilir miyim. Türkiye'deki en geniş kesim kimler var; işte 11 milyon emekli, 3 milyon memur var, şu kadar işçi var. 'Bunların gözünü boyamak için bunları aldatma çabası olarak ne diyebilirim, nasıl kandırabilirim?' Tamamen bunun üzerine kurulan bir seçim beyannamesi. Onun için diyoruz ki 'Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.' Onlar konuşur, biz yaparız."

Babacan, AK Parti İl Başkanlığından önce Vali Mustafa Yaman ve Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur'u makamlarında ziyaret ederek, yürütülen çalışmalara ilişkin bilgi aldı.