Başbakan Yardımcısı Babacan Hakkındaki Gensoru - Son Dakika
Politika

Başbakan Yardımcısı Babacan Hakkındaki Gensoru

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, güven ve istikrarın Türkiye'nin en önemli varlığı olduğunu belirterek, "Güven ve istikrar ortamı korundukça Türkiye'nin önü ve yolu açık. Zaten güven ve istikrar olmayınca, ekonomi politikasıyla ilgili ne yaparsanız yapın sonuç almanız mümkün değil" dedi.

01.04.2015 19:35
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, güven ve istikrarın Türkiye'nin en önemli varlığı olduğunu belirterek, "Güven ve istikrar ortamı korundukça Türkiye'nin önü ve yolu açık. Zaten güven ve istikrar olmayınca, ekonomi politikasıyla ilgili ne yaparsanız yapın sonuç almanız mümkün değil" dedi.

HDP'nin, kendisi hakkında verdiği Gensoru önergesi üzerinde konuşan Babacan, dünyada 2008 krizinin etkilerinin hala devam ettiğini, büyümede genel olarak yavaşlamanın söz konusu olduğunu, Avrupa'daki ciddi ekonomik sıkıntılar ve çevre ülkelerdeki jeopolitik risklere rağmen Türkiye ekonomisinin büyümeye devam ettiğini, geçen yıl yakalanan yüzde 2,9'un bütün şartlarda olumlu olduğunu belirtti.

Babacan, Türkiye'nin sınırında savaş yaşayıp da bir şey yokmuş gibi büyümeye devam edebilen bir ülke olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Avrupa ile bunca yoğun ticaret ve finansman bağlarına rağmen Avrupa'daki krizin 2008 yılından beri bütün şiddetiyle devam etmesine rağmen Türkiye, olumlu şekilde ayrışmış durumda ve büyümeye devam etmekte. Geçtiğimiz dönemde yaşanan kriz, küçümsenecek bir kriz değil. Son 100 yılın en büyük ekonomik ve finansal krizi, maliyeti 2. Dünya Savaşı'nın getirdiği maliyetten daha fazla. Pek çok ülkenin parlamentosu bu dönem içinde çok zor kararlar aldı, çok acı reçeteler uygulanmak zorunda kaldı. Biz çok şükür Türkiye'de bu tür olumsuzlukların hiçbirini yaşamadık. Bu kadar sıkıntılı tabloya rağmen topyekün kalkınmaya devam ettik. Nereden bakarsak bakalım, 230 milyar dolardan 800 milyar dolara ulaşmış ekonomimiz var. Dünya Bankası'nın sınıflamasına göre alt orta gelir grubundan, üst orta gelir grubuna resmen yükseldik. AB ortalamasının yüzde 35'inden, yüzde 53'üne yükselen bir refahımız var. Türkiye'de gelir dağılımı bu süre içinde düzeldi. Tüm OECD ülkeleri içinde gelir dağılımının en hızlı düzeldiği ülke olduk.

Dünya Bankası'nın son raporlarına göre, son 10 yılda Türkiye'de orta sınıfın büyüklüğü tam iki kat artı. Nüfusumuzun yüzde 22'si uluslararası standartlarda orta sınıf diye tanımlandırılırken, şu anda bu yüzde 44'e yükselmiş durumda. Türkiye'de büyüme rakamlarında düşüş olsa da istihdam artmaya devam ediyor. İşgücüne katılım da artıyor. Başta kadınlarımız olmak üzer halkımız daha çok çalışma hayatına katılmak istiyor. İstihdam artmasına rağmen  işsizlikte belli oranlarda artış söz konusu... Ama Türkiye kadar yüksek istihdam üreten ülke yok. Bütün bu büyümeyi mali disiplinle sağladık. Bir yandan büyürken bir yandan borç stoğumuzu düşürdük. Kısa vadeli sürelerde büyüme kolaydır; bazen para basarak bazen bütçe açıklarını alabildiğine yükselterek ülkeler kısa vadede büyümeyi elde edebilir. Bizim büyümemiz böyle bir büyüme değil. Dengeli, sıhhatli, kaliteli bir büyüme... Büyümeyle beraber bizde enflasyonla mücadele, bütçe disiplini devam ediyor. Son açıklanan rakamlara göre de borcumuzun milli gelire oranı yüzde 33,5'e düşmüş durumda."

Türkiye'nin güçlü bir bankacılık sektörü olduğunu ve BDDK'nın sektörü yakından izleyip, dengeli ve sağlam büyümesi için gerekli her türlü tedbiri aldığını anlatan Babacan, sözlerine şöyle devam etti:

"Para politikalarında Merkez Bankamızın temel amacı fiyat istikrarını sağlamak. Merkez Bankamız Hükümet ile birlikte enflasyon hedefini tespit ediyor ve bu hedefle uyumlu fiyat istikrarını sağlayıcı para politikasını belirliyor. Merkez Bankası'nın uygulayacağı para politikası ve kullanacağı araçları doğrudan kendisinin belirleme yetkisi bulunmakta. Merkez Bankası, geleneksel araçların yanı sıra yeni politikası çerçevesi dahilinde faiz koridoru, rezerv opsiyon mekanizması gibi araçlardan da yararlanıyor. ayrıca, Merkez Bankamıza fiyat istikrarı sağlama amacıyla çelişmemek kaydıyla hükumetin büyüme ve istihdam politikalarını destekleme ve finansal sistemde istikrarı sağlayıcı, para ve döviz piyasalarıyla ilgili düzenleyici tedbirleri alma görevi de tevdi edilmiş durumda."

Doların pek çok para birimi karşısında değer kazandığını belirten Babacan, Avro'nun son bir yılda ABD Doları'na karşı yüzde 28 değer kaybederken, Türk lirasının ise yüzde 21 değer kaybettiğini söyledi. Değerlendirme yaparken sadece Türkiye'ye özgü koşulara değil, dünya koşularına da dikkat edilmesi gerektiğini belirten Babacan, "Dışa açık ekonomi kuşkusuz  küresel dalgalanmalardan etkilenir. Ama burada önemli olan bizlerin ekonomi yönetimi olarak küresel dalgalanmaların Türkiye üzerindeki etkisini minimum tutabilmek. Bu sıfır olmaz, mutlaka hissedersiniz. Gemiyle yolculuğa çıktığınızda nasıl hava şartlarının ya da denizin dalgalarını belli nispette gemi içinde hissederseniz, bunu da hissedeceğiz. Türkiye'deki  piyasa göstergelerini değerlendirirken hem dış koşullara bakmak lazım, hem de kendi iç şartlarımıza mutlaka bakmak lazım" dedi.

-Şeffaflıkla ilgili çalışma

Türkiye'de pek çok göstergenin olumlu yönde ilerlediğini, son 12 yılda ekonomide büyük başarı tablosu çizdiğini, dünyada yükselen donör ülke  olarak tescil edildiğini ifade eden Babacan, bu başarının temelinde siyasi istikrar olduğunu kaydetti.

Türkiye'nin siyasi istikrarının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Genel Başkanlık ve Başbakanlık döneminde başlattığı ve 12 yılda ülkeye getirdiği güven ve istikrar ortamının sonucu olduğunu kaydeden Babacan, "Geçen yıl yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerini yaptık. Siyasi istikrara en küçük bir zarar gelmeden yeni Cumhurbaşkanımızı ilk defa halkın oyuyla seçtik, AK Parti olarak yeni genel başkanımızı seçtik. Yeni Başbakanımız Ahmet Davutoğlu, görevine başladı başarıyla ve Türkiye siyasi istikrarından en ufak taviz vermeden yoluna devam etti. İnşallah bundan sonraki dönemde de bu istikrar ortamını koruyacağız. Güven ve istikrar, Türkiye'nin en önemli varlığı. Tek zenginliğimiz güven ve istikrar ortamı. Güven ve istikrar ortamı korundukça Türkiye'nin önü ve yolu açık. Zaten güven ve istikrar olmayınca, ekonomi politikasıyla ilgili ne yaparsanız yapın sonuç almanız mümkün değil. Hemen yanı başımızdaki  Avrupa'yı da görüyoruz. İlla güven, illa istikrar. Türkiye'de bunu yakalamış durumdayız" diye konuştu..

Babacan, yapısal reformlar konusunda 12 yılda yaptıkları bütün dünyanın gördüğünü, pek çok alanda sıfırdan yasalar ve kurumlar olduğunu belirterek, 25 öncelikli dönüşüm programı günü gününe uygulandığında Türkiye'nin asıl önemli olan potansiyel büyümesini artıracaklarını söyledi. Sürekli, sürdürülebilir ve sıhhatli büyümenin yapısal reformlarla, büyümenin potansiyelini artırmakla mümkün olduğuna işaret eden Babacan, bunu da bu şekilde gerçekleştireceklerini kaydetti.

Şeffaflıkla ilgili çalışmanın teknik detaylarının önemli ölçüde tamamlandığını, Meclis'in çalışma takviminin sonuna gelindiğini belirten Babacan, "Bu çalışma her şeyiyle birkaç hafta içinde hazır oluyor. Önümüzdeki dönem açıldığında inşallah AK Parti Hükümeti'nin bunu Meclis'in gündemine getirmesini bekliyoruz" dedi.

Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu ile yapılan görüşmelerin ardından yapılan resmi açıklamaların referans alınması gerektiğini belirterek, bunun dışındaki haberlere güvenilmemesini istedi. Babacan, "Faiz lobisini, piyasa faizlerinin atmasını isteyen ve bundan istifade edenler; döviz lobisi ise döviz kurunun artmasını isteyen ve bundan istifa etmek isteyenler olarak tanımlayabiliriz. Uluslararası kuruluşların analizlerinde,  Türkiye'nin 2015 büyümesinin 2014 göre daha yüksek olacağı teslim edilmektedir. Büyük şirketler yurt dışından borçlanabiliyor. Biz lüzumsuz yere yurt dışına komisyon vermek yerine, içeride borçlanmayı açtık, KOBİ ve hane halkı için yasak devam ediyor" ifadelerini kullandı.

-"Aslında o günlerde Türkiye, sıfırı tüketmiş"

CHP'li Faik Öztrak'ın daha önce Müsteşarı olduğunu belirten Babacan, 6 ay birilikte çalıştıklarını hatırlattı. Babacan, "Kendisi rakamlara çok hakimdir. Tabii rakamlar, istatistikler doğruyu söyler ama nasıl yorumladığınız çok çok önemlidir. O gün için Merkez Bankamızın rezervi 28 milyar dolar ama IMF'ye tam  23 milyar dolar borcumuz var. Aslında o günlerde Türkiye, sıfırı tüketmiş ancak IMF'nin verdiği 23 milyar dolarla Merkez Bankası rezervini 28 milyarda tutabilen bir ülkeydi" değerlendirmesini yaptı.

Babacan, 12 yılda 600 milyarlık faiz ödendiğini belirterek, "Bu dönem içinde faizleri düşüremeseydik, aynı faizle Türkiye borçlanmaya devam etseydi; 12 yılda ödeyeceğimiz faiz 1 trilyon 612 milyar olacaktı. Faizleri düşmesine Türkiye, 1 trilyon lira istifade etti. Amacımız faizlerin daha da düşmesi ve makul noktalara gelmesini sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda tüm ekonomik birimler yoğun çalışıyor ve büyük çaba ortaya koymakta" diyerek sözlerini tamamladı.

Sataşma gerekçesiyle söz alan CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak, "IMF borcu, banka borcundan çok farklı değil. Türkiye'nin dış borcu 180 milyardı,  bugün 400 küsüre geldi. Özel sektöründür diyebilirsiniz. ABD'de son krizde özel sektör borcu nasıl bir gecede kamu borcu oldu? Sistematik kriz olduğunda o borç bir gecede devletin borcu olabilir. Ben o dönemde müsteşardım, Bakan geldi, birlikte çalıştık, kendisi daha uzun kalmamı istedi ben ayrıldım. Bugün daha kırılgan bir ekonomiye sahibiz, bunun için gerekli önlemleri almamız lazım" dedi.

Konuşmaların ardından Babacan hakkındaki Gensoru'nun gündeme alınması kabul edilmedi.

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Yardımcısı Babacan Hakkındaki Gensoru - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • İran'ın İsrail'e yönelik saldırısı analistler tarafından değerlendirildi
    06:19 İran'ın İsrail'e yönelik saldırısı analistler tarafından değerlendirildi

    İran'ın İsrail'e yönelik gerçekleştirdiği saldırı, analistler tarafından İran lehine bir beraberlik olarak tanımlandı. İsrail'in yüksek alarm durumu ilan etmesi ve Batı'nın İsrail'e desteğini yeniden göstermesi dikkat çekti. Ancak saldırının İran'ın zayıflığını ortaya çıkardığı ve İsrail'in güç dinamiklerini tanımakta başarısız olduğu belirtildi. İsrail'in saldırılardan kazanç sağladığı ancak stratejik bir kayıp yaşadığı ifade edildi.

  • İran ve İsrail Arasındaki İlişkiler: Geçmişten Günümüze 'Örtülü Savaş'
    04:04 İran ve İsrail Arasındaki İlişkiler: Geçmişten Günümüze 'Örtülü Savaş'

    İran ile İsrail arasındaki ilişkilerin tarihi ve gerginliklerin sebepleri, İran'ın Filistin davasına destek vermesi, İsrail'in İran'a yönelik düşmanlık, İki ülke arasındaki 'örtülü savaş'ın detayları ve son gelişmeler.


Advertisement