Başbakan Yardımcısı Babacan: İhracatta Çok Büyük Olumsuz Tablo Görmezsek, Yüzde 4 Büyürüz - Son Dakika
Ekonomi

Başbakan Yardımcısı Babacan: İhracatta Çok Büyük Olumsuz Tablo Görmezsek, Yüzde 4 Büyürüz

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yüzde 4'lük büyüme hedefiyle ilgili revizyon ihtiyacı duymadıklarını belirterek, büyümeyi önümüzdeki dönemde etkileyecek en önemli faktörün net dış talep olacağını vurguladı.

23.07.2014 14:40
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yüzde 4'lük büyüme hedefiyle ilgili revizyon ihtiyacı duymadıklarını belirterek, büyümeyi önümüzdeki dönemde etkileyecek en önemli faktörün net dış talep olacağını vurguladı. Jeopolitik gelişmelerin yakın coğrafyada ihracatı etkilemeye başladığını dile getiren Babacan, "İhracatta çok büyük olumsuz bir tabloyu görmezsek, yüzde 4'lük hedefin ulaşılabilir. İhracatta öngördüğümüzden fazla bozulmalar yaşanırsa, yüzde 4'ün bir miktar altında büyüme olabilir" dedi.

Başbakan Yardımcısı katıldığı bir televizyon programında Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakcı'nın IMF İcra Direktörlüğü'nü değerlendirdi. Türkiye'nin şu anda 2015-2016 yıllarında, daha sonra da 2017 ve 2018 yıllarında 2 artı 2 yıl IMF İcra Direktörlüğü masasında oturacağını belirtti. Hazine Müsteşarı Çanakcı'nın 11 yılı askın süredir görevinin başında olduğunu vurgulayan Babacan, "Görevi sırasında fazla görünür olmamayı seçmemesine karşın, son derece başarılı bir performans ortaya koydu. Uluslararası çevreler tarafından sevilen ve aynı zamanda birikimine saygı duyulan bir arkadaşımız. Çanakcı ismini biz muhataplarımıza bildirdiğimizde herkes büyük bir sevinçle karşıladı. Çünkü böylesine teknik birikimi güçlü, Türkiye'nin son 11 yıllık ekonomik dönüşümüne şahitlik yapmış, kritik bir pozisyonda icra göreviyle bu işleri yürüten bir kişinin IMF'nin icra görevine getirilmesi sevinçle karşılandı. Hatta bana Çanakcı'yı bu göreve atadığımız için çok sayıda teşekkür mektubu geldi. Çanakcı, kendi ülke grubumuzu temsilen, 10 ülkeyi temsilen icra direktörlüğünde oturacak. Türkiye için sevindirici bir gelişme bu. Şimdi biz sadece kredi alan taraf olmaktan, kredi veren taraf konumuna geçmedik. Aynı zamanda IMF cephesinde yönetilen, idare edilen bir ülke olmaktan, yöneten ve idare eden bir ülke konumuna geçtik. Türkiye için son derece sevindirici bir gelişme. 12 yıllık hükümetin başarısında, uluslararası bir tescil" diye konuştu.

-"BELİRLEDİĞİMİZ ADAYLAR VAR, NİHAİ KARARI VERECEĞİZ"-

Çanakcı'nın yerine Hazine Müsteşarlığı'na yapılacak atamaya ilişkin bir soru üzerine Babacan şunları söyledi:

"Belirlediğimiz adaylar var. Önümüzdeki haftalarda nihai kararı veririz. Ama İbrahim Bey hala görevinin başında. Ayrılmasına da daha süre var. O süre içinde biz netleştiririz. Yeni müsteşarımızla yolumuza devam ederiz. Ama İbrahim Bey'in Türkiye'den kopması gibi bir şey söz konusu değil. Türkiye ekonomisini, küresel ekonomiyi de oradan yakından izleyecek. Buradan tamamen kopuş olmayacak. Ara ara Türkiye'ye gelecek. Biz yine kendisi ile yakın çalışmaya devam edeceğiz."

-"FARKLI BAKANLAR GÖNLÜNDEN GEÇEN FARKLI KUR HEDEFLERİ OLABİLİR"-

Babacan, faiz ve kur tartışmalarına yönelik açıklamalarda da bulundu. Türkiye'de kur rejiminin serbest olduğunu vurgulayarak, serbest kur rejiminde seviye ifade etmenin son derece riskli olduğunu vurguladı. Hükümetin resmi bir kur hedefi olmadığının altını çizen Babacan, farklı bakanların gönlünden geçen farklı rakamlar olabileceğini dile getirdi. Babacan, "Enerji Bakanı keşke kur daha düşük olsa, enerji fiyatları düşse diye gönlünden geçirir. Başka bir konu ile ilgili bakanımız ise kur daha yüksek olsa diyebilir. Adına serbest kur rejimi deyip, daha sonra bir kur seviyesi belirlerseniz, işin özüne de, politikanın özüne de uygun olmaz. Burada kurun seviyesi kadar oynaklığın da önemli. Oynaklığın azalması, ekonomi açısından olumlu. Bunun haricinde Merkez Bankası, enflasyon, dış ticaret ve diğer ekonomik göstergeler üzerindeki etkileri de değerlendiriyor. Her kesim ile görüşüyor. Cuma günü Merkez Bankası yönetimi TİM yönetimi ile buluşacak. İstişare yapacaklar. Her kesimi dinliyorlar. Dinlemeler sonrasında kendi görüşleri doğrultusunda Merkez Bankası, para politikalarını yönlendiriyorlar. Şöyle bakmak gerekiyor: Türkiye'de son yıllar enflasyonun tek haneli rakamlara düştüğü bir dönem oldu. Yüksek büyümenin yaşandığı, istihdamın hızla arttığı bir dönem oldu. Burada başarı varsa; bunda Merkez Bankası'nın da katkısı büyük. Başarısız bir Merkez Bankası ile başarılı bir ekonomik sonuç oluşmaz. 230 milyar dolar milli gelir 820 milyar dolar olduysa, bunda bütün ekonomik birimlerinin desteği vardır. Konjonktürel değil de yüksek uzun vadeli değerlendirmekte fayda görüyorum" diye konuştu.

Türkiye'de 34 yıl boyunca iki ve üç haneli enflasyonların yaşandığı bir dönem olduğunu, AK Parti döneminde enflasyonun ilk defa tek haneli rakamlara indiğini belirten Babacan, 2 yıl önce de son 44 yılın en düşük enflasyon seviyesinin görüldüğünü vurguladı. Enflasyonun etkileyen çok fazla unsur olduğunu dile getiren Babacan şu açıklamalarda bulundu:

"Etkiler arasında, Merkez Bankası'nın kontrol edebildiği, Merkez Bankası'nın politikalarından etkilenen bir ayağı var enflasyonun. Bir de Merkez Bankası ne yaparsa yapsın, kontrol edemediği ayağı var enflasyonun. Dünyada enerji fiyatları arttığı zaman, petrolü Türkiye daha pahalı alıp, daha pahalı kullandığı zaman, bunu kontrol etmek mümkün değil. Merkez Bankası'nın kontrol edebildiği alana bakıp, o alandaki gelişmeleri değerlendirmekte fayda var. Manşet enflasyona kuşkusuz bakıyoruz, bir de çekirdek enflasyon dediğimiz H ve I endekslere de bakıyoruz. O endekslere baktığımızda da Merkez Bankası'nın o endekslere hızla cevap verdiğini görüyoruz. Gelişmiş ülkeler ve gelişmekte olan ülkeler arasında 4 puanlık enflasyon farkı var. Burada amaç enflasyonu tek hanede tutmak olmalı, daha sonra ise daha düşük tek hanelere indirmek için çaba göstermek lazım."

-"ENFLASYONLA MÜCADELE BİTMEDİ"-

Babacan, bir ülkedeki para politikasının yanında gelirler politikasının da çok önemli olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmelerde bulundu:

"Maaş artışları nasıl seyrediyor. Örneğin kuraklık oluyor, gıda fiyatlarını kuraklık etkiliyor. Arz tarafında kuraklık sebebiyle gıda ürünlerinin fiyatı arttıysa, bu da enflasyona yarım puan ve bir puan etkilediyse onlara da bakmak lazım. Oldukça karmaşık alan. Şu var ki Türkiye'de kronik yüksek enflasyonla mücadele dönemi kapandı. Enflasyonla mücadele bitmedi. Fiyat istikrarına tam ulaşılamadı. Bu ne demek? Önümüzdeki dönem, enflasyonla mücadelenin kararlılıkla devam ettirilmesi gereken bir dönem. Daha da düşük tek haneli enflasyon rakamlarına ulaşmak için bir çaba gerekecek. Dünyadaki gerçekleşmeleri de unutmayalım. Gelişmekte olan ülkelerin ortalaması da yüzde 6 şu anda. Oradaki 4 puanlık farkla ilgili aşağıdan ve yukarıdan gelen baskıları unutmamak gerekiyor."

-"KRİZ DÖNEMLERİNDE YAKIN BİR ÇALIŞMA VE İŞBİRLİĞİ GEREKİYOR"-

"Tartışmaların Merkez Bankası'nın bağımsızlığı boyutunda gerçekleşmesini nasıl karşılıyorsunuz" şeklindeki bir soru üzerine Babacan şunları söyledi:

"2009 krizinden bu yana dünyada Merkez bankası ve hükümetlerin yakın çalıştığını görüyoruz. 2009'dan bu yana hiçbir ülkede bağımsız Merkez Bankası'nı bağımlı hale getirdim diye bir gelişme olmadı. Böyle bir şey yok. Hedef fonksiyonuna açık bir şekilde öncelik olarak büyüme ve istihdamın yazıldığı Merkez Bankaları dahi onun yanında bağımsız çalıştıklarını hep söylüyorlar. ABD'ye,Avrupa'ya, Japonya'ya baktığınızda, işin temeline indiğinizde, hukuki temeline indiğinizde bağımsızlık kavramı yerli yerinde duruyor. Kriz dönemlerinde daha yakın bir çalışma ve işbirliği gerekiyor. Merkez Bankalarının tek başına çözemeyeceği pek çok sorun var ortada, ya da hükümetlerin Merkez Bankalarını yanlarına almadan çözemeyeceği pek çok sorun var. Hele hele bankacılık krizlerinin yaşandığı dönemlerde, hükümet ile Merkez Bankası'nın kafa kafaya verip, bir masa etrafında çalışması gerekiyor. Aksi halde çözemezsiniz krizi. Merkez Bankası ve hükümetin beraber, iç içe çalışmadan bir bankacılık krizini çözmesi mümkün değildir. Biz de biliyorsunuz bir Finansal İstikar Komitesi kurduk. Komite'de Merkez Bankası, BDDK, TMSF, SPK gibi kurumlar var. Örneğin Ekim ayında aldığımız, bu sene yılbaşında aldığımız makro ihtiyati tedbirler, bütün kurumların ortak aldığı kararlar sonrasında ortaya çıktı. Nihayetinde kurumların mutabakatla oluşturduğu kararlar."

-"BÜYÜMEYİ ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE ETKİLEYECEK EN ÖNEMLİ FAKTÖR NET DIŞ TALEP"-

Büyüme üzerine değerlendirmelerde bulunan Babacan, bugün itibarıyla hükümetin yılbaşında açıklamış olduğu yüzde 4'lük büyüme hedefiyle ilgili revizyon ihtiyacı duymadıklarını belirtti. Büyümeyi önümüzdeki dönemde etkileyecek en önemli faktörün net dış talep olacağını ifade eden Babacan, "Özellikle bizim iç piyasayla ilgili israfı, aşırı borçlanmayı, hele hele aşırı şekilde borçlanıp da ithal ürünleri tüketmeye yönelik tedbirlerimiz var. Bu tedbirler de işe yaradı. En son rakamlara göre kredi hacmindeki büyüme yıllık bazda yüzde 17'ye inmiş durumda. 13 haftalık dönemde daha da düşük durumda. KOBİ kredilerinde yüzde 25, ticari kredilerde yüzde 20 artış var. Ama tüketici kredileri yüzde 11.6 artmış durumda. Mevcuttan geriye dönme, talebi çok sıkma, geriye dönme diye bir şey yok. Talebin ölçülü ve kontrollü artması sağlanmış. Bizim aldığımız tedbirler, beklediğimizden de erken sonuç verdi. Ekonomide de yeniden dengeleme sürecinde de şu anda yaşıyoruz. Dış talepten, net büyümeye bir katkı var. İç talebin de katkısı var. Büyümeyi oluşturan diğer kalemlere baktığımızda ise makul ve dengeli bir yapı görüyoruz. Kamu büyümeyi, iç tüketim büyümeye makul destek veriyor. Sağlıklı bir kompozisyon. Biliyorsunuz, daha önceki dönemlerde bizim büyüme iç talepten kaynaklandığında cari açık yaşanıyordu. Şimdi biz büyümemizi yüzde 4 seviyesinde koruyoruz, cari açıkta da ciddi bir düşüş süreci başladı. Yüzde 6'nin da altında bir cari açık söz konusu. Petrol fiyatlarına bağlı durum. Orta Vadeli Program'da 2016 sonunda cari açığı yüzde 5.5'e düşürmeyi hedeflemiştik. Cari açık 2014 sonunda, yüzde 6'ya, biraz altına düşecek gibi. Büyümeyi etkilemeden, büyümeden feragat etmeden cari açığın düşmesi istenilen bir sonuç. Fiilen bu gerçekleşiyor."

-"JEOPOLİTİK GELİŞMELER YAKIN COĞRAFYADA İHRACATIMIZ ETKİLEMEYE BAŞLADI"-

Net dış talebi etkileyen bir numaralı unsurun ise Türkiye'nin mal sattığı ülkelerin kendi iç piyasası olduğunu söyleyen Babacan şunları kaydetti:

"Kur ve diğer konular daha az etkiliyor. Bizim şu anda Avrupa pazarına baktığımızda, Avrupa'da göreli toparlanmayla beraber, zayıf ve kırılgan bir toparlanma var. Bunun etkisini dahi hemen gördük. Almanya, İspanya, İtalya ve İngiltere gibi ülkeler olan ihracatımızda yüzde 10-20 arasında ihracat artışı var. Ukrayna ve Rusya'da düşüş var. Ortadoğu'da düşüş var. Irak bizim geçen sene ikinci en büyük pazarımızdı. Bu yıl rakamlar düşüş. Hele Temmuz ayına baktığımızda geçen sene Temmuz'a göre düşük. Jeopolitik gelişmeler yakın coğrafyada bizim ihracatımızı etkilemeye başladı. İhracatımız, ülkedeki istikrarsızlık iç talebi düşürüyor. Bir de ihracat rotalarında, lojistik olarak pazara ulaşmasında sorun yaşanıyor. Bunu izlememiz gerekecek. Eğer ihracatta çok büyük olumsuz bir tabloyu görmezsek, yüzde 4'lük hedefin ulaşılabilir bir hedef ama ihracatımızda öngördüğümüzden daha fazla bozulmalar yaşanırsa, yüzde 4 büyüme değil de, bir miktar daha altında büyüme olabilir. Onu da hesaba katmak lazım. Kötü senaryolarda dahi, böyle çok büyük bir etki beklemiyoruz. İhracatın en iyi senaryosu ile en kötü senaryosu arasında büyümeye etkisi maksimum yarım puan olur. Ondan daha büyük etki de söz konusu olmaz. Bunlar yönetilebilir mertebede riskler. İhracatçılarımız daha önceki örneklerde de görüyoruz, bir pazarda tıkanma yaşandığında çok hızlı bir şekilde başka pazara kanalize oluyorlar."

Kaynak: ANKA

Son Dakika Ekonomi Başbakan Yardımcısı Babacan: İhracatta Çok Büyük Olumsuz Tablo Görmezsek, Yüzde 4 Büyürüz - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement