Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz Açıklaması - Son Dakika
Politika

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz Açıklaması

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) sandıkları taşıma başvurularını ret etmesine ilişkin açıklamalarda bulunarak, “Demokrasilerde sandık güvenliği çok önemli. Sandıklara yönelik kim yasal müdahalede bulunuyorsa aslında halkın iradesine saldırıyor demektir” dedi.

05.10.2015 14:13
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) sandıkları taşıma başvurularını ret etmesine ilişkin açıklamalarda bulunarak, "Demokrasilerde sandık güvenliği çok önemli. Sandıklara yönelik kim yasal müdahalede bulunuyorsa aslında halkın iradesine saldırıyor demektir" dedi.

Ankara'dan tarifeli uçakla Muş'a gelen Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ı Vali Seddar Yauz, AK Parti Muş Milletvekili Mehmet Emin Şimşek, İl Jandarma Alay Komutanı Osman Nuri Çevik, İl Emniyet Müdürü Ahmet Cemal Çalışkan, AK Parti İl Teşkilatı ve kamu kurum amirleri karşıladı. Yılmaz, Yüksek Seçim Kurulu'nun sandıkların taşınması, seçim güvenliği, bölgede yaşanan terör olayları ve sokağa çıkma yasağı hakkında açıklamalarda bulundu. Başbakan Yardımcısı Yılmaz, demokrasilerde sandık güvenliğinin çok önemli olduğunu söyledi. Yılmaz, "Sandıklara yönelik kim yasal müdahalede bulunuyorsa aslında halkın iradesine saldırıyor demektir. Yani baskı yapan, seçimlerde şiddet uygulayanlar, aslında halka saygısız insanlardır. Halkın iradesini hiçe sayan insanlardır. Baskıyla alınan bir oy, aslında irade hırsızlığıdır. Başkasının iradesini çalmak demektir. Biz şuna inanıyoruz, herkes özgür bir şekilde, rahat bir şekilde sandığın başına gitmeli ve oyunu kullanmalı. Kimi istiyorsa, kimi hayırlı görüyorsa ona oyunu versin. Buna hiç kimsenin diyeceği bir şey yok. AK Parti'yi beğeniyorsa, çocuk çocuğu için, bu ülkenin geleceği için, bizim yörenin geleceği için AK Parti'yi uygun görüyorsa vatandaşımız AK Parti'ye destek olur. Başka bir partiyi istiyorsa gider başka bir partiye oyunu verir. Bunu hepimizin saygıyla karşılaması gerekir. Ama vatandaşa bir baskı yapılıyorsa, buna da hep birlikte karşı duymamız gerekir. Bütün partilerin karşı durması gerekir. Çünkü az önce dediğim gibi bu bir irade hırsızlığıdır. Bunu yapanların halka, seçmene saygısı yoktur. İnsana saygısı yoktur. İnsana saygısı olan; insana baskı yapamaz, şiddet uygulayamaz. Dolayısıyla buna karşı siyasi ve ahlaki bir duruşu hepimizin sergilemesi gerekir diye düşünüyorum. Diğer taraftan da seçim güvenliğini sağlamak devletimizin asli görevidir. İşte burada kamu kurumlarımız bütün gayretlerini ortaya koyacaklar. Halkın güvenli bir şekilde sandıklara gitmesi ve oy kullanması yönünde ne gerekiyorsa yapılacaktır" dedi.

"TERÖR OLAYLARININ İKİ TÜRLÜ ETKİSİ VAR"

Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yaşanan terör olaylarının iki türlü etkisinin olduğunu kaydeden Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Terör olaylarına bakın, iki türlü etkisi var. Birincisi doğrudan etkisi, doğrudan maliyetleri, doğrudan bedelleri diyelim. Can kaybı zaten hesaba gelmez. Yani en büyük kayıp, ama onun ötesinde yanan binalar, tahrip edilen yollar, araçlar bunlar terörün doğrudan maliyeti. Ayrıca yine terörle mücadele için harcadığınız, güvenlik ile ilgili harcamalar bunlar terörün doğrudan maliyetleri. Ama birde dolaylı maliyetleri var. Ekonomik olarak söylüyorum, bu dolaylı maliyetler aslında daha büyük. Terör olduğu için gelmeyen turist, terör olduğu için yapılmayan yatırımlar. Özellikle özel sektörde yatırımlar. Terör olduğu için bu bölgeye gelmeyen nitelikli doktor, öğretmen, mühendis, bütün bunlar aslında bu bölgenin en büyük kayıplarıdır ve terörün büyük maliyetini bu bölgede yaşayan insanımız ödüyor. Bunu çok iyi görmemiz lazım. Terörün gerçek maliyetini bu anlamda bölgede yaşayan insanlar ödüyor. Özellikle de gençlerimiz için terörün olduğu bir ortamda yeterince istihdam imkanları gelişmiyor. Yoksulluk meselesi tam olarak arzu ettiğimiz ölçüde çözülmüyor. Bunlar hep terörün maliyetleridir. Terör ortadan kalktığında da bunlar bir fayda olarak dönecektir. Terörün olmadığı bir ortamda yatırımlar çok daha hızlı artacaktır. Turizm gelişecektir. İnsanlar daha fazla bu bölgeye gelecektir. Nitelikli eleman gelecektir. Dolayısıyla terör demokrasinin düşmanı olduğu gibi kalkınmanın da düşmanıdır. Terör demokrasiye de özgürlüklere de zarar verir. Kalkınmaya da ekonomik gelişmeye de darbe vurur. Bunu görmemiz lazım, terörün burada yaşayan hiçbir insana faydası yok. Hangi partiye oy verirse versin, hangi siyasi görüşten olursa olsun bu bölgede yaşayan herkesin yaşam kalitesini düşürür terör ve iş ile yatırım ortamını da etkiler. Bunu görmemiz gerekir. Biz kamu olarak, yatırımlarımıza saldırılar da olsa şiddet hadiseleri de olsa bunlara devam etme konusunda da en küçük bir tereddüdümüz yok. Her türlü şartlarda biz yatırımlarımızı gerçekleştiriyoruz ve gerçekleştireceğiz. Bir miktar belki gecikmelere sebep olabilir vesaire, biz kamu yatırımlarımızı gerçekleştirme konusunda hiçbir şekilde geri adım atmayız ve hizmetlerimize de Allah'ın izniyle devam edeceğiz" diye konuştu.

"ÖZEL SEKTÖR TERÖR OLAYLARINDAN DAHA ÇOK ETKİLENİYOR"

Bölgede yaşanan terör olaylarında özellikle özel sektörün etkilendiğinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Şunu da söylemek zorundayım, maalesef özel sektör böyle düşünmeyebilir. Özel sektör yatırımları terörden daha çok etkilenebiliyor. Bırakın buraya dışarıdan özel yatırım getirmeyi, buradaki sermaye bile terör ortamında başka yerlere kayıp gidebilir. Bunu da görüyoruz maalesef, bunu da görmemiz lazım. Altıncı bölge teşvikleri veriyoruz burada. En güçlü teşvikleri sağlıyoruz. Buna rağmen istediğimiz ölçüde yatırım olmuyor. İşte bu emniyet ortamı oluşmadığı için herkes elini vicdanına koyup düşünmek zorunda. Emniyetin olmadığı, güvenliğin yeterli düzenliği olmadığı bir ortamda özel sektör yatırımlarının ve istihdamlarının tam olarak gelişmesi mümkün değil. Dolayısıyla bizim hem demokrasimize sahip çıkmak bakımında, özgürlüklerimize sahip çıkmak adına hem de iş ve yatırım ortamını geliştirmek, gençlerimiz başta olmak üzere toplumumuza istihdam imkanlarını geliştirmek adına teröre karşı net bir tavır ortaya koymamız lazım. Ama, fakat demeden, terörü hepimizin dışlaması lazım. Bakın bugün Türkiye'de bütün siyasi kanallar açıktır. İsteyen partisini kurar gelir, istediğini yapar. İsteyen dernek kurar, vakıf kurar, sivil toplum faaliyeti yürütebilir. Yerel medyada isteyen istediğini yazabilir. Diğer taraftan yerel yönetimlerde birçok partinin yerel yöntemde yönetici konumunda olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla Türkiye'de fikir hürriyetti vardır, demokrasi vardır, bu ortamda silaha, şiddete başvuranların hiçbir gerekçesi olamaz. Buna da toplum olarak, bütün kesimler olarak bizim karşı durmamız lazım. Bütün partilere, sivil toplum kuruluşlarına ben buradan seslenmek istiyorum. Görüşü ne olursa olsun; bu bölgede bulunan, bu bölgeyi, insanımızı düşünen, insanımızın geleceğini düşünen herkesin teröre karşı net, açık, hiçbir tereddütte mahal bırakmayacak şekilde karşı bir tavır göstermesi gerekir. 30 yıldır bu acıları yaşıyoruz, bölgemizde artık yeter dememiz lazım" ifadelerini kullandı.

"HALKIMIZIN EMNİYETİNİ SAĞLAMAK İÇİN UĞRAŞIYORUZ"

Bölgede yaşanan çatışmalı ortamlarda sokağa çıkma yasaklarının getirilmesindeki asıl amacın halkın emniyetini sağlamak olduğunu vurgulayan Başbakan Yardımcısı Yılmaz, "Biz bir taraftan terör ile mücadele ederken, teröristle mücadele ederken, diğer taraftan halkımızı bundan çok net bir şekilde ayırıyoruz. Tam aksine halkımızın emniyetini sağlamak için uğraşıyoruz. Bunu sağlamak için uğraşmaya devam edeceğiz. Bakın sivillere en büyük zararı veren, sivil alanlara giren, eylem yapan terör örgütleridir. Bunların bir amacı da sivillerin zarar görmesine ortam oluşturmaktır. Baktığınız zaman yerleşim alanlarına girip oralara bomba döşediklerini görüyorsunuz. Örnek söyleyeyim size, Diyarbakır Silvan'da küçük çocuğumuz patlayan bir bombayla terör örgütü geçen bir askeri araca, araç geçtikten sonra bombayı patlattı ve bir çocuğumuz vefat etti orada. Diğer taraftan başka yerlerde de yine polise atılan roketlerin sivil yerleşimlere gittiğini gördük. Çorba içen polislerimize yapılan saldırıda oradaki vatandaşlarımızın katledildiğini gördük, şahit olduk. Sivillere zarar veren terör eylemleridir. Terör ile mücadele ederken biz sivillerimiz zarar görmesin diye azmi bir gayret sarf ediyoruz. Bazı operasyonların uzun sürmesinin temek sebebi de budur. Yani sivillere dönük bu kadar hassasiyet olmasa farklı bir şeyler yaşanabilir. Tam aksine biz sivillerimize çok titiz bir şekilde yaklaştığımız için, onların zarar görmemesi için, her türlü gayreti sarf ettiğimiz için, çok hassas bir şekilde bu süreçleri yürütüyoruz. Bundan sonra da aynı anlayışla devam edecektir. Sivillere zarar veren terör örgütüdür. Terör örgütünün sivil alanlarda yaptığı eylemlerdir. Buna son verdiği zaman, sivillerde hiçbir şekilde bir zarar görme riskinden de uzaklaşmış olurlar" şeklinde konuştu.

Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Muş Havalimanı'ndan helikopterle Bingöl'e geçti. - MUŞ

Kaynak: İHA

Son Dakika Politika Başbakan Yardımcısı Cevdet Yılmaz Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement