Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2) - Son Dakika
Güncel

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2)

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin, "Sayın Bahçeli'nin sözleriyle birlikte bu tartışma tekrar alevlenmiştir.

20.10.2016 00:14
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, başkanlık sistemi tartışmalarına ilişkin, "Sayın Bahçeli'nin sözleriyle birlikte bu tartışma tekrar alevlenmiştir. Öyle zannediyorum ki tartışma bundan sonraki süreçte hızlanacaktır. Önümüzdeki dönemde bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelmesi kaçınılmazdır." dedi.

Kurtulmuş, Antalya'da Koza TV'nin canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Vize serbestisinin gerçekleşmemesi durumunda, Geri Kabul Anlaşması'nın durumunun ne olacağının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Her gün binlerce, on binlerce insan Türkiye'den Yunanistan'a geçmeye çalışıyordu. Bizim aldığımız tedbirler sayesinde neredeyse yok mesabesinde. Yirmiler, otuzlar, elliler seviyesine düştü bu. Neden? Biz Geri Kabul Anlaşması'nı ciddiyetle uyguladık ama kusura bakmayın, biz enayi değiliz." ifadesini kullandı.

Türkiye'nin, Avrupa Birliği üyeliğinde olduğu gibi vize serbestisinde de oyalanmaya başlandığını söyleyen Kurtulmuş, "Kusura bakmayın biz, oyalanıp duracak bir ülke değiliz. Masada verdiğimiz sözlerin tamamına sahibiz. Bu sözlerin çok büyük bir kısmını yerine getirdik. Geri Kabul Anlaşması'nın gereğini de yaptık. Avrupa Birliği'nin de bunu yapması lazım. Yapmazlarsa kendileri bilir, biz de o zaman sözümüzü tutmak mecburiyetinde değiliz. Mülteciler, Avrupa'da nereye gitmek istiyorlarsa gitsinler. Ne yapalım." diye konuştu.

Vize serbestisi konusunda Türkiye'nin üzerine düşeni yaptığını vurgulayan Kurtulmuş, Avrupalıların üzerine düşeni yapmaları çağrısında bulundu. Kurtulmuş, "Yapmayacaklarsa Türkiye, biz hakkımız olan bir şeyi istiyoruz. Söz verdik, onlar da söz verdi. Biz sözümüzü yerine getirdik. Serbest dolaşım Türkiye'nin, Türk halkının hakkıdır. Vermiyorlarsa hakkımız gasbedilmiş olur. Biz de verdiğimiz sözü tutmak mecburiyetinde kalmayız." şeklinde konuştu.

Başkanlık sistemi tartışmaları

Başkanlık sistemi tartışmaları hatırlatılarak, Türkiye'nin Fransa ya da ABD'nin modelini mi alacağına ilişkin soru üzerine Kurtulmuş, başkanlık sisteminin uzun süredir konuşulan ancak içeriği etrafında çok az tartışılan bir mesele olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin, sorunlarını çözebilmesi için etkin bir yürütme sistemi kurulması gerektiğini ifade eden Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Biz başkanlık sistemini etkin bir yürütmenin aracı olarak görüyoruz. Mevcut Bakanlar Kurulu yerine, Başbakanlık yerine Cumhurbaşkanlığının, yürütmenin sorumluluğunu almasını düşünüyoruz. Ama bu, şu demek değil; yürütmeyi seçilmiş olan başkan eline aldı. Yasama hiç olmayacak, bütün kanunları da o çıkaracak diye bir algı oluşturuluyor. Hayır, tam tersine parlamento yine var olacak. Büyük Millet Meclisi yine var olacak. Adı belki, yasama meclisi, başka bir şekle döner. Onu bilmem. O teknik iş. Nasıl Amerika'da hem başkan hem de yasa çıkaran bir senato, Temsilciler Meclisi varsa burada da bir şekilde yasama faaliyeti de denetleme faaliyeti de bütünüyle parlamentoda olacak. Yani başkanın yaptığı, atacağı her adımda ensesinde boza pişirecek, onu yakından takip edecek bir seçilmiş yönetim mekanizması olacak. Seçilmiş, yani atanmış birileri değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde seçilmiş insanlar bu fonksiyonu görecek."

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin sözleriyle birlikte başkanlık tartışmasının tekrar alevlendiğine işaret eden Kurtulmuş, "Öyle zannediyorum ki tartışma bundan sonraki süreçte hızlanacaktır. Önümüzdeki dönemde bunun Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne gelmesi kaçınılmazdır. Parlamentoya gelse diyelim 367'den fazla oy alsak bile bunu millete götürme niyetindeyiz. 330, 367 alınca zaten mecburen referanduma gidecek. Zaten Meclis'ten çıkmışsa da yapacak bir şey yok. Meclis'ten çıktı, millete gittik, milletten çıkmıyorsa da yapacak bir şey yok. Yani biz demokrasiyi biliriz. Gerçekten samimi bir şekilde demokrasinin kurallarına bağlı kalırız. Millet ne diyorsa o olur." ifadesini kullandı.

"Bu memlekette FETÖ mağdurları falan yoktur"

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimine de değinen Kurtulmuş, "Çok ihanetler gördük ama hiç abartmadan söylüyorum, 15 Temmuz'da yaşadığımız ihanet, Türkiye topraklarının gördüğü en büyük ihanettir. Dolayısıyla bu ihanetin etrafında, kenarında, sağında, solunda kim varsa bunlardan hesap sormak, 241 şehidimize karşı can borcumuzdur." dedi.

Şehitlerin hesabı sorulurken adaletsizlik yapılmayacağını ifade den Kurtulmuş, "Ne demek FETÖ mağdurları. Bu memlekette FETÖ mağdurları falan yoktur. Bu memlekette FETÖ'nün mağdur etmeye kalktığı 79 milyon milletimiz vardır." ifadesini kullandı.

Darbe girişiminin başarılı olması halinde her şeyin çok farklı olacağı değerlendirmesinde bulunan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Bugün Cumhuriyet Halk Partisi diye bir şey olmayacaktı, MHP diye bir parti olmayacaktı. Sizin televizyonunuz muhtemelen kapatılmış olacaktı, bu yayın yapılıyor olmayacaktı. Antalya'nın sokaklarında iç savaş başlamış ve insanlar birbirini öldürüyor olacaktı. Belki, bizler, hükümet yetkilileri, Cumhurbaşkanımız zaten ilk planda şehit edilecekti. Çoğumuz bir yerde, bir kenarda öldürülmüş olacaktık. Türkiye, bir iç savaşın içine sürüklenecekti. Ağır bir ihaneti ortaya koymuş olan bir kadro, bir müsamahayla koruma altına alınamaz."

-" Mustafa Kemal Atatürk'ün anılması, 10 Kasım gibi törenlerimiz ortak değerlerimizdir"

"29 Ekim ve 10 Kasım törenlerinin iptaline yönelik, dün de yapılan bir operasyonda bir DEAŞ mensubu evde yakalandı ve üzerinde eski Meclis'in ve Anıtkabir'in krokileri çıktı. Tehlike devam ediyor mu?" sorusu üzerine Kurtulmuş, bazı konuların siyasi tartışmanın dışına bırakılması gerektiğini söyledi.

Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Eğer 15 Temmuz bizim gözümüzü açmadıysa Allah aşkına ne gözümüzü açacak. Ankara Valiliği, gelen istihbaratlar dolayısıyla neredeyse nete yakın istihbaratlar dolayısıyla çok üst düzey tedbirler alıyor. Bunların bir tanesi de kalabalık içinde herhangi bir terör eyleminin yapılabilme ihtimalidir. Onun için de bu törenlerin hepsinin ve bundan sonra bütün toplu yapılacak kitlesel törenlerin tehir edilmesi yönünde bir kararı Ankara Valiliği almıştır.

Allah aşkına, buradan hareketle ' Hükümet, Cumhuriyet Bayramı'na ya da 10 Kasım'a mani oluyor.' diye bir anlayışı ortaya koymak son derece sakıncalıdır, yanlıştır. Kusura bakmasınlar, 29 Ekim ne kadar Cumhuriyet Halk Partili dostlarımızın, arkadaşlarımızın kutladığı bir zaferse, 10 Kasım da Mustafa Kemal Atatürk de en az Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlar kadar bizim de tarihimizin ortak değeridir. 10 Kasım'daki anma da bizim anmamızdır. O, şekilde Atatürk'ü Mustafa Kemal'i hatırlamamıza vesile olan bir anma töreni. Cumhuriyet Halk Partili fazla bu işle ilgili de AK Parti ya da MHP'li ya da başka partili olan az ilgili değildir. Tarihimizde, bırakın bazı değerlerimiz de ortak değerlerimiz olarak kalsın. 29 Ekim'imiz, 23 Nisan'ımız tarihsel övünç sayfalarımız olarak kalsın. Mustafa Kemal Atatürk'ün anılması gibi, 10 Kasım gibi törenlerimiz de bizim ortak değerlerimizdir. Bu değerlerimiz üzerinden siyaset yapmayalım. Bu sene özel bir durum. İnşallah, önümüzdeki sene bunlar ortadan kalkar. Bu şu anlama da gelmiyor; kutlamaların bir kısmı, resmi kutlamalar devam edecek, partilerden herkes bir araya gelecek, resmi olarak bu kutlamalar yapılacak. Aynı şekilde, 10 Kasım'da da resmi anmaların hepsini yapacağız."

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş: (2) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement