Başbakan Yıldırım: (3) - Son Dakika
Politika

Başbakan Yıldırım: (3)

Başbakan Binali Yıldırım, "Mısır meselesi çok net. Demokrasiye darbe olmuştur, seçimle iş başına gelen Sayın Mursi darbeyle indirilmiştir.

28.06.2016 01:06
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Binali Yıldırım, "Mısır meselesi çok net. Demokrasiye darbe olmuştur, seçimle iş başına gelen Sayın Mursi darbeyle indirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız baştan beri bunun bir darbe olduğunu, bu şekildeki bir değişimi asla ve asla onaylamayacağımızı bütün dünyaya duyurmuştur. Bu işin bir tarafı. Bunu bir tarafa koyalım ama bir yandan da hayat devam ediyor. Aynı bölgede yaşıyoruz, birbirimize ihtiyacımız var. Buradan gemilerimiz, Süveyş'ten Kızıldeniz'e geçiyor, oradan Arabistan'a, Ürdün'e, Yemen'e, Afrika'nın doğusuna gidiyor. Dolayısıyla her şeyi birden bire istesek de kesemeyiz çünkü böyle bir coğrafi bağımız ve yakınlığımız var." dedi.

Yıldırım, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Türkiye ile İsrail ilişkilerinde ziyaretlerden daha önemlisinin, "normalleşme sürecinin sonuçlarını görmek" olduğunu belirten Yıldırım, "Nedir bunun sonuçları, ekonomik konuları var. İki ülkenin birbiriyle bir şekilde toprak bütünlüğü var, birbirinin devamı. Hatırlayın, Abdülhamit 100 yıl önce Hicaz Demiryolu'nu Hayfa'dan geçirdi, Hayfa'ya bağlantı verdi. 2005'te bunun 100. yılını kutladık. Oralar bizim geçmişteki ecdadımızın toprakları, ortak kültürümüz var, ortak değerlerimiz var." ifadesini kullandı.

Mescid-i Aksa'nın İslam inancına göre Kabe'den sonra en kutsal yer olduğuna işaret eden Yıldırım, "Dolayısıyla bizim bu bölgeyle ilişkilerimizi geliştirmemiz sadece Türkiye-İsrail halkı için değil ama bütün bölge için geleceğin daha barış içinde, daha güven içerisinde, iyi komşuluklar çerçevesinde yaşanması demek. Bunu görmemiz lazım." dedi.

"Dostlarımızı çoğaltmak bağlamında Suriye ile de bir temas mı sağlanacak? Sağlanacaksa ne zaman?" sorusu üzerine Yıldırım, "Cenevre Barış Görüşmeleri çerçevesinde geçmişte başlatılan bir süreç var. Bu süreç devam ediyor ancak biz bunların yeterli olmadığını düşünüyoruz. Burada özellikle koalisyon güçlerinin, Rusya'nın, İran'ın Türkiye ile daha yakın işbirliği içerisinde olmasını ve bir an önce orada barış sürecinin hayata geçmesini istiyoruz." ifadesini kullandı.

Yıldırım, artık herkesin Esed'in devam etmesinin mantıklı olmadığını kabul ettiğine işaret ederek, "Bu kadar insan, 500 binin üzerinde insan hayatını kaybettikten sonra 8 milyon insan yerini yurdunu terk ettikten sonra burada, 'Esed yönetime devam etsin.' demek barış istememek anlamına geliyor. Bunu artık aşağı yukarı herkes anladı ama geçiş nasıl olacak, öyle mi olacak, böyle mi olacak. Bizim dediğimiz şu, büyük devletler bölgedeki rekabetlerinden vazgeçsin. Onların bölgedeki rekabet hevesleri maalesef binlerce cana mal oluyor, binlerce insanın hayatının kararmasına sebep oluyor. Dolayısıyla şimdi zaman sorumluluk alma zamanı ve bir an önce bölgeye barışın, huzurun gelme zamanıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye-Rusya ilişkileri

"Türkiye ile Rusya'nın normalleşmeye adım atma sürecinde bundan sonra Suriye sınırında nasıl hareket edileceği konusunda bir anlaşmaya varıldı mı?" sorusuna Yıldırım, "Açıkçası normalleşme sürecinde bu konulara girilmedi, girilmesi de zaten çok anlamlı değil. Birinci yapılması gereken ilişkileri normallere döndürmek. Normale döndükten sonra zaten her konu görüşülecek. Yani Suriye'deki barış süreci nasıl ilerleyecek, oradaki koalisyon güçlerinin, tarafların pozisyonu ne olacak, nasıl makul, asgari müştereklerde birleşilecek. Bunların zaten hepsi normal süreçlerinde işlemeye devam edecek." karşılığını verdi.

Yıldırım, "Rusya'nın Birleşmiş Milletler nezdinde Türkiye'ye dönük bir takım şikayetleri var. Bunları geri alması söz konusu olacak mı?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Herkes birbirini şikayet ediyor da bir şey çıkmıyor. İsrail'i şikayetlerin sayısı yüzleri aştı, başka ülkelerin de var. Önemli olan birbirimizi şikayet etmek değil sorun çözmek. Şikayet etmekle neyi çözeceğiz. Oradaki kan akmaya devam ederse oradaki insanların gözyaşı dinmezse bunlar boş işler. Bunların üzerinde durmanın bir anlamı yok. Birbirimizin daha olumlu yönlerini daha ön plana çıkarmamız lazım, dostlukları artırmamız, düşmanlıklarımızı olabildiğince azaltmamız lazım. Bu coğrafyada bunu yapmaya mecburuz. Bu coğrafya çok dinamik bir coğrafya; kültürlerin, medeniyetlerin birbiriyle buluştuğu, ayrıştığı bir coğrafyadan bahsediyoruz. Onun için bir ada ülkesi olsak bunları belki hiç konuşmamıza ihtiyaç yok ama Türkiye tarihin bütün dönemlerinde hep dinlerin, medeniyetlerin ve kültürlerin buluştuğu, kesiştiği bir yer olmuştur. Bundan böyle de aynı önemi devam etmektedir."

Türkiye- Irak ilişkileri

Yıldırım, Türkiye-Irak ilişkilerine yönelik, "Biz Irak'ın toprak bütünlüğünü her şeyin üstünde tutarız, bölgedeki mezhep, etnik çatışmaların tarafı olmayız ve Irak'ta istikrarın, güçlü siyasi iradenin hakim olmasını isteriz. Bu anlamda merkezi Irak yönetimiyle yine anayasaya göre Kuzey Irak'taki bölgesel yönetimle de ilişkilerimizi aynı şekilde geliştiriyoruz. Bunda herhangi bir sıkıntımız yok. Irak ile aramızı açmaya çalışanlar olduğunu biliyoruz ama bunlara da fırsat vermeyeceğiz." şeklinde görüşlerini dile getirdi.

Mısır ile ilişkilerin normalleştirilmesi

Mısır ile ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik beklentilerin hatırlatılması üzerine Yıldırım, şöyle konuştu:

"Mısır meselesi çok net. Demokrasiye darbe olmuştur, seçimle iş başına gelen Sayın Mursi darbeyle indirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız baştan beri bunun bir darbe olduğunu, bu şekildeki bir değişimi asla ve asla onaylamayacağımızı bütün dünyaya duyurmuştur. Bu işin bir tarafı. Bunu bir tarafa koyalım ama bir yandan da hayat devam ediyor. Aynı bölgede yaşıyoruz, birbirimize ihtiyacımız var. Buradan gemilerimiz, Süveyş'ten Kızıldeniz'e geçiyor, oradan Arabistan'a, Ürdün'e, Yemen'e, Afrika'nın doğusuna gidiyor. Dolayısıyla her şeyi birden bire istesek de kesemeyiz çünkü böyle bir coğrafi bağımız ve yakınlığımız var. Ayrıca dini ve kültürel bağlarımızı söylemiyorum. O yüzden oradaki rejim değişikliğinin şekli şemali, ondan sonra işbaşından uzaklaştırılan Mursi başta olmak üzere onun ekibine uygulanan haksız isnat ve cezalar bir tarafa, ekonomik ilişkilerin geliştirilmesinde bir mani hal yok. İş adamlarımız, yatırımcılarımız karşılıklı gidip gelebilirler, yatırımlarını geliştirebililer ve böyle böyle ileride belki normalleşmeye de bir zemin hazırlanmış olur. Hatta bakanlar seviyesinde bile ilişkiler başlayabilir. Bu olabilir, buna mani bir hal yok. Bunun olması konusunda biz doğrusu hazırız, bu konuda herhangi bir rezervimiz yok."

"Yakında Sayın Bakan Mısır'a gidebilir mi ya da bir yerde bir görüşme mi olacak?" sorusu üzerine Yıldırım, "Karşılıklı. Mısır da gelebilir, bizimkiler de gidebilir. İş adamlarımız, iş heyetleri gelebilirler, kültürel değişimler olabilir, askeri bakımdan karşılıklı temaslar yapılabilir. Bunların hepsi mümkün, herhangi bir sorun yok. Bunlar güzel şeyler. Kavga edelim, yürüyelim, birbirimize dalalım... Bunlar iyi mi? Biz istiyoruz ki kardeş olalım, üç günlük dünya. Yani neyin kavgasını yapıyoruz. Kavga edecek şeyimiz az, paylaşacak şeyimiz daha fazla. Paylaşacaklarımız üzerinde kafa yormamızın daha doğru olduğunu düşünüyorum." yanıtını verdi.

İngiltere'deki Brexit referandumu

"İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden çıkması, Sayın Cumhurbaşkanının da 'Müslüman olduğumuz için alınmıyoruz.' söyleminden hareketle Avrupa Birliği yolculuğumuzda bir yol haritası değişikliğinde miyiz yoksa Türk dış politikasının batı ayağı başka bir yere doğru mu evriliyor?" sorusu üzerine Yıldırım, şu açıklamalarda bulundu:

"Avrupa Birliği konusunda artık İngiltere'nin ayrılma kararından sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bunu görmemiz lazım. Bizim yıllardır Avrupa Birliği'ne yönelik endişelerimizi, bugün ne yazık ki istemediğimiz halde ilk işaret fişeğini Birleşik Krallık yaktı. Avrupa'nın bunun üzerinde çok iyi düşünmesi lazım, gelecek vizyonunu çok iyi ele alması lazım. Nerede hata yaptıklarını, artık bu hatayla daha fazla gidemeyeceklerini görmeleri lazım. İngiltere niye ayrıldı, bakıyorsunuz ayrılma yönünde oy verenler düşük gelir grupları, kalma yönünde oy verenler daha zengin kesimler. Güney ayrılma yönünde, kuzey kalma yönünde. Oralardaki sosyoekonomik yapıyı incelediğinizde olay ortaya çıkıyor."

Yıldırım, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasının çeşitli nedenleri olduğunu, detayları önümüzdeki dönemlerde ortaya çıkacağını vurguladı.

"Biz aşağı yukarı 53 yıldır bu yolculukta devam ediyoruz. İnişli çıkışlı zamanlarımız oldu, ilişkilerimiz gerildi, iyileşti ve bir noktaya geldik." ifadesini kullanan Yıldırım, şunları kaydetti:

"Bütün bunlar olduktan sonra kalkıp Türkiye'ye başka başka akıllar vermeye çalışanlar, birisinin sırf kampanyasındaki emelleri gerçekleşsin diye abuk sabuk, hiç de yakışık almayan, Türkiye hakkındaki '3 bin yılda giremez.' gibi lafları aslında bizi rahatsız eden laflar ama biz bunu şöyle gördük, bu bir seçim kampanyası sırasında söylenmiş bir laftır dedik, ciddiye almadık ama İngilizler ciddiye aldılar. Birleşik Krallık'ın insanları bunu ciddiye aldı. Çok arzu ettiğimiz bir şey değil İngiltere'nin ayrılması, bundan sevinmiş de değiliz. Biz istiyoruz ki bu Avrupa Birliği için çok önemli bir uyarı olsun ve Avrupa Birliği coğrafyasını küçülten değil gelecekteki bölge barışı için kıtanın barış ve esenliği için coğrafyasını genişleten daha kucaklayıcı bir politika ortaya koysun. Bütün kıta Avrupa'sını kucaklayan bir bakış açısına birlikte ihtiyaç olduğu, birliğin artık bürokratik bir devlet yapısından kurtulması gerektiği ortaya çıkmıştır."

Yıldırım, "Bize 'Mültecilere 3 milyar yardım vereceğiz.' diye söylüyorlar, tık yok. Böyle bir iş yaparsak oradaki insanların hali ne olacak, o insanların ihtiyaçlarını bürokrasiyle çözmeye kalksaydık büyük bir felaketti." diye konuştu.

"Bir şey vereceksiniz ikrah ettirmeyin, verin"

Yıldırım, "Söz konusu 3 milyar avrodan hiçbir dilim gelmedi değil mi?" sorusunu ise "Çok kayda değer bir şey yok. Çok küçük, 100 milyon var yok, bilmiyorum tam rakamı ama anlamsız. Şöyle mi verelim, böyle mi verelim, sivil toplum kuruluşları mı versin, Avrupa Yatırım Bankası mı versin... Bunlar konuşuluyor, kardeşim nasıl vereceksiniz verin. Yani bir şey vereceksiniz ikrah ettirmeyin, verin. Verirler vermezler önemli değil, biz Avrupa Birliği'nden samimiyet istiyoruz." karşılığını verdi.

(Sürecek)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika Başbakan Yıldırım: (3) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement