CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2) - Son Dakika
Politika

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Fetullah Gülen'in, 'Benim bu darbe ile ilgim yok' diye açıklamaları yer aldı gazetelerde.

28.07.2016 14:33
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Fetullah Gülen'in, 'Benim bu darbe ile ilgim yok' diye açıklamaları yer aldı gazetelerde. İlgin yoksa gel o zaman yargının karşısına çık ve nasıl ilginin olmadığını anlat. Aklanmak istiyorsan gel Türkiye'de aklan." dedi.

Kılıçdaroğlu, CNN Türk'te katıldığı canlı yayında, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Darbe kadar, er ve erbaşı linç etmenin de suç olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, komutanlarının emrini dinlemek zorunda olan er ve erbaşları linç etmeye kalkanların da adalete teslim edilmesi gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde, OHAL uygulamalarını izleme komisyonu kurduklarını, gözaltına almalarda haksızlık olduğunu düşünenlerin ailelerinin bu komisyona başvurabileceğini söyledi.

CHP'nin idam cezası konusundaki düşüncesinin sorulduğu Kılıçdaroğlu, "Siyaset sokağa teslim olmamalı, teslim olursa felaket olur." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, idamın yeniden gündeme gelmesinin, AB de dahil pek çok çevrede kaygı yarattığını anımsatarak, "Ben, o sıcak atmosferde dile getirilen bu sorunun, bugün dile getirilmediğini ifade etmek isterim. Umarım Hükümet böyle bir çılgınlığa imza atmaz." diye konuştu.

"Darbecilerin yargılanma süreci, mahkemelerden canlı yayınla gösterilmeli mi?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Canlı yayınlanmasını isteriz. Biz, Ergenekon, Balyoz, Ayışığı, casusluk davalarındaki görüşmelerin de canlı yayınlanmasını istemiştik. Bunların da canlı yayınlanması lazım. İtirafsa çıksın itirafını yapsın, herkes görsün. Nedir olaylar, neyin nesidir bütün bunların bilinmesi lazım." karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, canlı yayının, yargının ne kadar objektif ve tarafsız davrandığını, bütün dünyaya göstereceğine işaret ederek, TRT'nin bir kanalını buna ayırabileceğini ifade etti.

"Kumpas mağdurlarına iade-i itibar"

Başlatılan soruşturmalar kapsamında gazetecilerin de gözaltına alındığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, savcıya "Şu saatte gelip ifade vereceğim." diyen gazeteci Bülent Mumay'ın gece gözaltına alınması gibi durumların yargılama sürecine gölge düşüreceğini savundu. Kılıçdaroğlu, Ali Bulaç, Hilmi Yavuz gibi isimlerin gözaltına alınışına değinerek, gözaltı kararları alınırken incitici olunmaması gerektiğini söyledi.

"Balyoz ve Ergenekon mağdurları, yasal bir düzenleme ile yeniden Türk Silahlı Kuvvetlerinde göreve getirilmeli mi?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Bizim önerilerimiz arasında. Taksim Manifestosu'nun maddelerinden birisi de budur. Devletin bir görevi de adaleti, hakkı teslim etmektir. Balyoz, Ergenekon, casusluk davalarında pek çok masum insan, yargılandı, büyük acılar çekti. Sadece onlar mı? Hayır, aileleri büyük acılar çekti. Biz, onlara sahip çıktığımız için bize 'darbeci' dendi." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, sonunda bu davaların bir kumpas olduğunun ortaya çıktığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Yapılması gereken, eğer bu devlet, adaletli bir devletse onların hakkını teslim etmektir. İade-i itibar, bir yasa teklifimiz şu anda bizim Meclis Başkanvekili'miz olan Hamzaçebi tarafından hazırlandı. O yasa teklifini verecekti, dedim ki 'Biraz bekleyin, gruplarla oturulup bir görüşülsün, belki diğer partilerin grupları da benzer bir yasa teklifi verebilirler. Dolayısıyla dört partinin grupları ortak bir çaba harcasınlar.' Bir hakkı teslim etmek sadece CHP'nin değil, Adalet ve Kalkınma Partisinin de Milliyetçi Hareket Partisinin de Halkların Demokrasi Partisinin de ortak görevi olmalıdır. Bu görüşmeler şu anda devam ediyor, umarım bunların hakları teslim edilir."

"Beni arayan olmadı"

"Darbe tehlikesi var diye sizi herhangi bir devlet görevlisi aradı mı?" sorusunu, Kılıçdaroğlu, "Hayır" diye yanıtladı.

Kılıçdaroğlu, "İstihbarat zafiyeti konusunda kimler sorumlu bu işten?" sorusu üzerine, devlet katından bilgi alınmamasının, devlette liyakat sisteminin çöktüğünü gösterdiğini öne sürdü.

Devletteki istihbarat zafiyetinin geçmişten beri sık sık dile getirildiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Ortada bir istihbarat zafiyeti yok, ortada bir yönetim zafiyeti var. İşi ehline vermezseniz, devlet içindeki hiyerarşik yapıyı sağlıklı oluşturmazsanız, devlete karşı gruplara devleti teslim ederseniz, onları alıp da devletin kilit noktalarına yerleştirirseniz bunun adı yönetim zafiyetidir." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu, bu kişilerin neden buralara yerleştirildiği konusunda bir özeleştiri yapılması gerektiğini ifade ederek, açığa alınan askerlerin geçmişteki Yüksek Askeri Şuralarda önemli görevlere getirildiğini, demokrasiye bağlı subayların ordunun dışına itildiğini söyledi.

"Demokrasimiz için önemli kazanç"

"Bu işin komuta kademesinde ve istihbarat birimlerinin başında bir faturası olmalı mı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Kesinlikle olmalı." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, "Siz olsaydınız ne yapardınız?" sorusu üzerine de "Böyle bir ortamı yaratmazdık birincisi o. İki, kim görevini yapmıyorsa kesinlikle görevden alınırdı." dedi.

Görevini yapmayıp, parlamenter demokratik sisteme kumpas kurup darbe hazırlığı içine girmenin affedilir tarafının olmadığını vurgulayarak, "Şunu artık Türkiye siyasetinin kabul etmesi lazım, devlette yeni bir inşa sürecinin başlaması lazım. Eğitim sistemimiz tamamen çökmüş vaziyette. Hiçbir anne, baba eğitim sisteminden memnun değil tepeden tırnağa yenilenmesi lazım. Sorgulayıcı bir eğitimin olması lazım." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, önyargılardan kurtulmak gerektiğine işaret ederek, "Bu, bizim partilidir, cemaattendir, benim akrabamdır." diye alınan kişilerin, hakkı olmayan yerlere getirilmesinin devleti çökerteceğini kaydetti.

"Halkın direnme hakkı" ifadesinin, Hitler faşizmine karşı Alman Anayasası'na giren bir deyim olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, "Eğer bir ülkede demokrasi, hukukun üstünlüğü tehlikeye giriyorsa halkın direnme hakkı vardır. Son olay bize, halkın direnme hakkını ve ne kadar meşru olduğunu gösterdi. Bu da bizim demokrasimiz için önemli bir kazançtır." şeklinde konuştu.

"Güçlü bir ortak payda oluşturmalıyız"

"AK Parti ile CHP'nin bir birlikteliği var, bu atmosfer ne kadar devam etmeli? Taksim benzeri bir organizasyonu başka bir ilde de yapacak mısınız?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

"Buradan ders çıkarmamız lazım, özeleştiri yaparak. Bu özeleştiri sonunda yapmamız gereken bir şey daha var, güçlü bir ortak payda oluşturmak. Bütün siyasetçilerin güçlü bir ortak paydaları olmalı. Demokrasi, hukukun üstünlüğü Cumhuriyet'i kuranlara şükran borcumuz, kadın, erkek eşitliği, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, Anayasa'da değiştirilmesi dahi teklif edilemeyen demokratik laik sosyal hukuk devleti. Bugüne kadar belli çevreler laikliği hep dinsizlik olarak topluma şırınga ettiler ve anlattılar, oysa bugün laikliğin ne kadar önemli olduğunu artık hepimiz görüyoruz. Din ve vicdan özgürlüğünün güvencesidir laiklik."

Kılıçdaroğlu, Taksim Mitingi'ne destek verenlere teşekkür ederek, bu tarz mitingler konusunda başka yerlerden de taleplerin geldiğini, değerledirdiklerini söyledi.

"Darbe girişiminin siyasi boyutu var mıdır?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "Fetullah Gülen örgütünün siyasetin içinde ne kadar konuşlandığını bilmiyoruz. Çünkü bizim bir istihbarat bilgimiz yok ama biz yargıda, Milli Eğitim'de, belli kuruluşlarda cemaatin güçlü bir şekilde örgütlendiğini biliyorduk. Siyasetin içinde de bu tür yapılanmalar olabilir mi onu bilmiyoruz ama sonuçta bu devletin istihbaratı var, bakılır, edilir." yanıtını verdi.

"Biz, kendimizden eminiz"

"FETÖ yapılanması konusunda partiler bir inceleme başlatmalı mı? Siz başlattınız mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Yok. Bizim bir istihbarat örgütümüz yok ki. Siyasi partilere üye olmak için gidersiniz bir form var doldurursunuz, partiye üye olursunuz. Demokrasinin vazgeçilmez unsurları siyasi partiler. Siyasi partilerin içinde olup da terör örgütüne destek veren olursa bunların da sorgulanması gerekir." dedi.

"Taksim Mitingi'nde Fetullah Gülen terör örgütü demediğiniz için eleştirildiğiniz." denilmesi üzerine, Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Taksim'deki, cumhuriyet ve demokrasi mitingiydi. Demokrasi ve cumhuriyet, bütün darbelere karşı olunduğu vurgusu yapıldı, sadece son darbeye değil. İkincisi, bu darbe girişiminin tümüyle Fetullah Gülen örgütünün bir girişimi mi yoksa içinde başka unsurlar da var mı? Bunu bilmiyoruz, ortaya daha bir iddianame çıkmadı. Ben, sorumlu bir kişiyim, konuşurken elimde bilgilerin, belgelerin olması lazım. Daha henüz, darbenin ayrıntılarını dahi bilmiyoruz. Sadece ben değil, ülkenin Cumhurbaşkanı darbeyi eniştesinden öğreniyorsa, ülkenin Başbakanı darbeyi yakınlarından, akrabalarından öğreniyorsa, ben uçakta öğrenebiliyorsam o zaman bir sorun var burada demektir."

Kılıçdaroğlu, CHP'nin 30 yıldır cemaatin devlet içindeki yapılanmasını eleştirdiğini hatırlatarak, "Biz kendimizden eminiz, demokrasi için yapmayacağımız hiçbir şey yok bizim. Bu çok ucuz ve sıradan tartışma." diye konuştu.

"Türkiye'yi kaos sürecine sokmak isteyenler var"

Devlette yükselmenin tek ölçüsünün bilgi, birikim, deneyim olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Cemaatler kendi inanç dünyalarına dönsünler, kendi inanç dünyalarını özgürce yerine getirsinler ama devleti ele geçirme gibi bir olayın içine girdikleri zaman, kim olursa olsun ona karşı hepimizin durması lazım. Bunu yaptığımız zaman zaten siyaset olarak görevimizi yerin getirmiş oluruz. Bizim amacımız ayrı, devlet ayrı bir kurumdur, oranın kuralları, yapısı ayrıdır." ifadelerini kullandı.

"Sizce tehdit devam ediyor mu? Suikast listelerinden bahsediliyor, size yönelik bir tehdit de var mı?" sorusuna, Kılıçdaroğlu, "O konuda duyumlar, 'dikkatli davranmamız' gerektiği şeklinde öneriler geldi darbe girişiminden sonra. Emniyet Genel Müdürlüğü ona göre benim gördüğüm kadarıyla önlemler aldı. Türkiye'yi bir kaos sürecine sokmak isteyen pek çok çevre var. Bu süreçte, ordumuzun yıprandığını hepimiz biliyoruz ama bir ülkeyi güçlü kılan, kim ne derse desin ordudur. Ordu bizim göz bebeğimizdir." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Eğer Türkiye Cumhuriyeti yeniden inşa edilecekse kurucu değerlerine dönmek zorundadır. Bu Cumhuriyet'i kuranlar, bizim bugün yaşadığımız acıları hep yaşadılar. Askerin siyasete girmemesini isteyen en başta Mustafa Kemal Atatürk'tür. Dönemin bir genelkurmay başkanı, hem genelkurmay başkanı hem milletvekili olmak istiyor. Mustafa Kemal diyor ki 'Ya genelkurmay başkanlığında kalırsın ya milletvekili olursun, ikisi aynı anda olmaz.' Orduyu hep siyasetin dışına çıkarmıştır. Bizim de bunu asla unutmamamız lazım, askerin de unutmaması lazım. Asker kışlada güzeldir. Orayı gözümüz gibi korumalıyız. Bir yıpranma süreci yaşadı ama bu süreç çok süratli bir şekilde aşılmalı."

"Bir canım var, demokrasi için gidecekse gitsin"

Kılıçdaroğlu, "Güvenliğiniz artırıldı mı? Tedirginlik duyuyor musunuz?" sorusuna, "Hayır duymuyorum. Bizim bir canımız var, o da demokrasi için gidecekse gitsin. Evde otururken dikkat etmem, lambalara dikkat edilmesi gerektiği, bir sürü şey söylendi ama sonuçta benim bireysel olarak yapacağım hiçbir şey yok." yanıtını verdi.

"Fetullah Gülen'in iadesi var. ABD tarafından Gülen'in zaman zaman kullanıldığını düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları ifade etti:

"Elimizde bir veri yok. Bu tür konularda elinizde net bir bilgi, veri yoksa konuşmamanız gerekir. Net bir bilgi, veri olursa konuşursunuz. Gülen'in iadesine gelince, iade edilmesi lazım. İadenin ötesinde Fetullah Gülen'in, 'Benim bu darbe ile ilgim yok.' diye açıklamaları yer aldı gazetelerde. İlgin yoksa gel o zaman yargının karşısına çık ve nasıl ilginin olmadığını anlat. Aklanmak istiyorsan gel Türkiye'de aklan. Böyle bir talebin bizatihi ondan gelmesi lazım. Olur mu olmaz mı onu bilmiyoruz."

Kılıçdaroğlu, ABD'ye heyet göndermek isteyen Dışişleri Bakanlığının CHP'den bir milletvekili talep ettiğini, İstanbul Milletvekilleri Oğuz Kaan Salıcı'nın bu heyette yer alacağını belirterek, Gülen örgütünün devlette nasıl yapılandığını en iyi bilen partilerden biri olduklarını ifade etti.

"İlk tepkim 'darbeye karşıyız' oldu"

"Darbe girişiminin dünyaya anlatılmasında CHP'de yer alacak mı?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, görüştüğü Sosyalist Enternasyonelin Başkanı Yorgo Papandreu'ya ve Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz'a "Darbe girişiminin, demokrasiyi engellemeye yönelik olduğunu" söylediğini aktardı.

Kılıçdaroğlu, "Darbe girişimini uçakta öğrendiğinizde ne hissettiniz?" sorusuna karşılık, buna inanamadığını, ilk tepkisinin "Darbeye karşıyız." olduğunu söyledi.

"Genelkurmay Başkanlığından, darbeciler tarafından özel kalem müdürünün aranması" konusunun hatırlatıldığı Kılıçdaroğlu, "Genelkurmay Başkanının darbenin bizzat başında olduğu ve talimatları onun verdiği söylendi. Biz de 'Darbeyi kim yaparsa yapsın, karşıyız.' diye açıklama yaptık. Oradan da dolaylı bir yönlendirmenin geldiği anlaşılıyor bize ve MHP'ye." dedi.

Kılıçdaroğlu, "Bugün siyasette bir uzlaşma, karşılıklı birbirimizi dinleme atmosferi ortaya çıkmış durumda. En büyük arzumuz bu atmosferin devam etmesi. İkinci büyük arzum, bir ortak payda elde ettik, kurduk, bu ortak paydanın genişlemesi lazım. Cumhuriyet'in kurucu değerlerine, kuruluştaki hedefler, ilkelere, çağdaş uygarlığı yakamaya, demokratik laik sosyal hukuk devletinin, hepimizin ortak paydası olduğunu sürekli dillendirmeye ihtiyacımız var, umarım bunu sağlarız." ifadesini kullandı.

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Politika CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu: (2) - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement