CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu İzmir'de: (1)

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, demokrasi ve hukukun üstünlüğüne dikkati çekerek, "Eğer demokrasi ve hukukun üstünlüğü yoksa siz yabancı sermayeyi bir ülkeye getiremezsiniz. İş adamına yatırım yaptıramazsınız" dedi.

İzmir Ticaret Borsası'nca bir otelde düzenlenen söyleşiye konuk olan Kılıçdaroğlu, konuşmasında, İzmir'den milletvekili adayı olduğu için son derece memnun, çağdaş ve uygar bir kenti temsil etmenin kendisi için onur ve gurur kaynağı olduğunu belirtti.

CHP ile iş dünyası arasında sanki belli mesafe varmış gibi algının olduğunu, bu seçimlere hazırlanırken Türkiye'nin gerçeklerinden yola çıkmaya özen gösterdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, "Neyi nasıl yapabiliriz, Türkiye'yi içinde bulunduğu girdaptan nasıl kurtarabiliriz, Türkiye'nin mukayeseli üstünlükleri nelerdir, bunları nasıl avantaja dönüştürebiliriz" çalışmalarından yola çıkıp seçim bildirgelerini açıkladıklarını anlattı.

Seçim çalışmalarının iki aşamalı gittiğini, birinci aşamada kısa vadeli sorunlar ve bunlara kısa vadeli çözümler, ikinci aşamada ise geleceğe yönelik beklentiler, umutlar, hedeflerin olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, seçim bildirgelerinin daha çok kısa vadeli çözümleri içerdiğini ancak aralarında geleceğe yönelik hedeflerinin de bulunduğunu kaydetti.

Türkiye'nin komşu ülkelerle AB ülkeleriyle kıyaslandığında mukayeseli üstünlüklerinden birinin tarım olduğunu, tarımda beklenen gücün hiçbir zaman gösterilmediğini, bu alanın hep ihmal edildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, tarıma bilginin sokulamadığını, babadan, dededen kalma usullerle yola devam edildiğini, tarımın arzu edilen bir yerde olmadığını savundu.

-"Dünyayı, Ortadoğu'yu besleyen bir Türkiye olabiliriz"

Konya büyüklüğündeki Hollanda'nın 120 milyar dolar tarım ve gıda ürünü ihracatı yaparken Türkiye'nin bu alanda 12 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Bizim mukayeseli üstünlük olanı olan tarımı daha iyi bir noktaya taşımamız gerekiyor. Tarımda neden bu durumdayız? Neden bir Hollanda gibi olamıyoruz? Neden güçlü bir potansiyelimiz varken bu gücü harekete geçiremiyoruz? Temel neden, Türkiye'nin tarım konusuna gerekli önemi vermemiş olması. Dünyayı, Ortadoğu'yu besleyen bir Türkiye olabiliriz" diye konuştu.

Fındıkta dünyada bir numara olan Türkiye'nin fiyatları belirleyemediğini, Fındık Borsası'nın Karadeniz'de kurulamadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, çiftçinin alın terinin başkalarına "peşkeş çekildiğini" ileri sürdü.

Türkiye'nin mukayeseli üstünlükte genç nüfusuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, genç nüfus konusunda çok nitelikli, kaliteli yerde olunduğunu ancak bu nüfusun, arzu ettikleri verimi vermediğini savundu.

Türkiye'nin coğrafi konumu itibarıyla da mukayeseli üstünlüğünün bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ülkenin 4,5 saatlik mesafede 1,5 milyarlık bir nüfusa, 20 trilyon dolarlık ekonomiye ulaşabildiğini söyledi.

"Makarayı ileriye doğru sarmak zorundayız"

Türkiye'nin avantajlarının bugüne kadar kullanamadığını savunan ve "Merkez Türkiye Projesi"nin "Türkiye, geleceğe yönelik neler yapabilir, biz neler yapabiliriz, neleri yapmalıyız" ana düşüncesiyle yola çıkılarak hazırlandığını anlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Seçim bildirgesi, daha çok kısa vadeli sorunları çözen, sosyal devleti güçlendiren çerçeve içinde kamuoyuna sunuldu ama onun ötesinde düşündüğümüz 4 aşama vardı. Birinci aşama vizyondu. Birinci ayak, demokrasi ve hukukun üstünlüğü. Eğer demokrasi ve hukukun üstünlüğü yoksa siz yabancı sermayeyi bir ülkeye getiremezsiniz. İş adamına yatırım yaptıramazsınız. İkinci ayak, üreten Türkiye'ydi. Türkiye üretmeli. Eğer üretirse, güçlü olur. Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra hemen İzmir'de Türkiye İktisat Kongresi'ni topladılar. Hiçbiri enflasyon, kur, döviz nedir, bunların eğitimini görmemişlerdi, savaş meydanlarından gelmişlerdi. Şunu çok iyi biliyorlardı. Eğer kazanılan zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmazsa Türkiye'nin geleceği parlak olmayacaktı. Ekonomik hamleler başlattılar. İlk uçağımızı yaptılar, 1925'te uçak fabrikası kurdular, ihraç ettiler. Kendi gemilerimizi yapmaya başladılar. Osmanlı'nın borcu, son kuruşuna kadar ödendi. Her şey iyi giderken birden bire geriye doğru makara sarmaya başladı. Bu makarayı, ileriye doğru sarmak zorundayız."

"Merkez Türkiye Projesi"

Türkiye'nin mukayeseli üstünlüklerinden coğrafi konum ve genç nüfusu, "Merkez Türkiye Projesi"yle yan yana getirdiklerini, bu enerjiyle Türkiye'yi ileriye taşıyacaklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, projeyle ilgili "Efendim, 2035 yılı, kim öle kim kala" diye eleştirilerin geldiğini, oysa projenin katma değer yarattığı tarihin 2017, projenin olgunlaşma tarihinin ise 2035 olduğunu söyledi.

2035 yılının tesadüfen seçilmiş tarih olmadığını, bu tarihte Türkiye'de yaşlı nüfusun genç nüfusu geçmiş olacağını, Türkiye'nin bu tarihte yaşlı ülkeler grubuna gireceğini savunan Kılıçdaroğlu, "Hedefimiz, 2035 yılında Türkiye'yi insani gelişmişlikte 49 basamak yukarıya taşımak. Eğer siz bunu yapabilirseniz, Türkiye gerçek anlamda dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girebilecek. İnsani gelişmişlikte, hukukun üstünlüğünde çok önemli bir basamağı aşmış olacağız. Eğer 2035'e kadar bu süreci yakalayamazsak, yaşlı nüfusumuzla bir şey yapamayacağız. Enerjimizi, büyük ölçüde yitirmiş oluyoruz. Amaç, bu enerjiyi 2035'e kadar iyi bir noktaya kadar Türkiye'nin taşınmasında kullanmak" ifadelerini kullandı.

Bu projeyi hazırlarken akademisyenlerden, iş dünyasından, Merkez Bankası'nda çalışmış kişilerden, lojistik sektöründe çalışanlardan, maliyecilerden destek aldıklarını ifade eden Kılıçdaroğlu, CHP dışında hiçbir siyasal partinin böyle rakamlarla donanmış ikinci projeyi üretmediğini öne sürdü.

Projeyi ilk duyan herkesin "Mükemmel proje" dediğini, Türkiye'nin kalbinde mega, büyük bir kent, bu kentin aynı zamanda kültür, teknopark, bilim üreten, istihdam yaratan, dünyayı bilen, yakından takip eden bir yer olacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Bu, 81 ilin dışında farklı bir kent. Özel bir yasayla yönetilen bir kent. Bu kentin yönetiminde, merkezden bir vali var. Ama TOBB gibi, Uluslararası Nakliyeciler Derneği gibi iş dünyasının saygın kurumları, sivil toplum örgütleri de var. Onlar da bu kentin yönetiminde olacaklar. Kendi kendini yenileyen, büyüten bir kent olacak. Dünyada buna benzer 3 büyük proje var, bu 4. büyük proje. Kendi coğrafi üstünlüğümüzü hiç kullanmadık. Doğal gaz, petrol boru hatları dolayısıyla kullandık ama bu önerilerin çoğu, ana kaynağı başka ülkeler olan Azerbaycan, Irak gibi ülkelerin kendi doğal kaynaklarını başka ülkelere ancak Türkiye üzerinden geçirebilecekleri için bize önerdiler ve biz de kabul ettik ama ilk kez biz başka öneriyle geliyoruz. Dünyaya diyoruz ki 'Gelin, Türkiye'de size bir kent oluşturuyoruz. Ambarlarınızı, fabrikalarınızı, teknoparklarınızı burada kurun. Burada bilgi üretin, size büyük avantajlar sağlayacağız. Siz buradan bütün dünyaya 20 trilyon dolarlık ekonomiye rahatlıkla mal satabilirsiniz. Proje, bu çerçevede hazırlandı."

"Şu ana kadar hiçbir iktisatçı 'Bu proje yanlıştır, rakamlar doğru değildir, yeteri kadar düşünülmemiş projedir' demedi. Sadece 'Yeri nerede olacak, neden yerini belirlemediniz' dediler" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Yerini, bilinçli olarak belirlemedik. Siyasetçi olarak biz yeri belirleseydik emin olun bu projeye gölge düşürürdük. Yeri belirlemek siyasetçinin işi olmaktan çok, bu megakentte görev yapacak iş dünyasınındır. Yeri belirleyecek onlardır. En iyi yer neresi olmalı, bürokratlar, iş dünyası, siyasetçiler bir araya gelecek. 'Bu megakentin burada kurulması lazım, maliyeti en düşük burada sağlanabilir' demeleri lazım. Onlar dedikten sonra, biz yasasını çıkaracağız. Sadece İzmir'e değil, 81 ile katkı yapacak. Anadolu'da istihdam yaratılacak. 2 milyon 200 bin kişiye istihdam sağlanacak."

(Sürecek)