Çocuklar Medyaya Yakın, Gerçeğe Uzak - Son Dakika
Genel

Çocuklar Medyaya Yakın, Gerçeğe Uzak

Çocuklar medyaya yakın, gerçeğe uzakİSTANBUL - İSTANBULFatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Doç. Dr. Serdal Seven'in gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre, çocukların medya ile ilişkileri ve şiddete eğilimleri her geçen gün artış gösteriyor.

19.04.2017 09:47
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Çocuklar medyaya yakın, gerçeğe uzak

İSTANBUL - İSTANBUL Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Doç. Dr. Serdal Seven'in gerçekleştirdiği araştırma sonuçlarına göre, çocukların medya ile ilişkileri ve şiddete eğilimleri her geçen gün artış gösteriyor. Medya çocukları gerçeklikten uzaklaştırıyor, medya ve video oyunları şiddet eğilimlerini artırıyor.

2010 yılında yaptığı araştırma sonucunda çocuklardaki şiddet eğiliminin %18'inin kaynağının medya olduğunu ortaya koyan Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi ve Çocuk Gelişimi Uzmanı Doç. Dr. Serdal Seven, 2015 yılında farklı bir teknikle yaptığı benzer bir çalışmada ise bu oranın artığını tespit etti. Sonuçları itibari ile köy ve şehir hayatı hakkında önemli ayrımların da ortaya çıktığı araştırma, ailelerin çocukları ve medya arasındaki ilişkileri dikkatle gözden geçirmesi gerekliliğini ortaya koydu.

"KÖYDEKİ VE ŞEHİRDEKİ ÇOCUKLARIN ŞİDDETİ ALGIMA BİÇİMLERİ FARKLI"

Medyaya ve video oyunlarına çok kez maruz kalan çocukların gerçeklik algısının zaman içinde bozulduğunu ve çocukların ruh sağlığını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya geldiğini ifade eden Doç. Dr. Serdal Seven; "2010 yılında yaptığım araştırma sonucunda çocuklardaki şiddet eğiliminin %18'inin kaynağının medya olduğu ortaya çıktı. 2015 yılında farklı bir teknikle yaptığım benzer bir çalışmada ise bu oranın artığını tespit ettim. Şehirlerdeki %18'lik oran % 34'lere çıkmıştı. Köylerde bu oran %15'te, şehirlere göre daha düşük. Araştırmamız özellikle şehirlerde bu sonucun medyanın hangi yönüyle ilgili olduğunu ortaya çıkardı. Araştırma kapsamında çocuklara resimler çizdirdik ve resimleri inceledik ve onların çizdikleri ile ilgili anlattıklarını raporladık. Bu raporlara ve çizdikleri nesnelere bakıldığı zaman köy ve şehirde bu konunun farklılıklar gösterdiğini gördük. Köydeki çocukların şiddeti uygulayan olarak anne, baba, amca ve arkadaş rolündeki gerçek kişileri tasvir ettiklerini fark ettik. Şehirdeki çocukların ise şiddeti uygulayan olarak çoğunlukla medya veya video oyunlarında olan bir takım kahramanlar, çizdiklerini gördük. Bu sonuç bize çocuğun gerçekten uzaklaştığını gösteren bir kanıt ve bizi kaygılandırıyor. Nitekim gerçeklik algısı çocuk ruh sağlığının en temel kriteridir. Bir çocuğun sosyal gelişimi duygusal gelişimi ve bununla birlikte ruhsal yaşantısında gerçekle ilişkisinin büyük önemi bulunmaktadır. Gerçekten uzaklaştığı zaman birey, ruh sağlığını kaybetme riski de ortaya çıkacaktır. Şizofreni, paranoya gibi bir takım bozuklukların temel kaynağı da gerçekten uzaklaşılmasıdır. Son dönemde özellikle internet, sosyal medya, video oyunları ve televizyonda şiddete yönelik içeriklerin arttığını görüyoruz. Çocuğun şiddeti gerçeğe bağlı olarak algılaması ile gerçeğe bağlı olmadan algılaması arasında çok ciddi fark var. Çalışmalar farklı kültürlerde farklı oranda medyanın etkisi olduğunu, kültürüne daha sağlam bağları olan toplumlarda bunun etkisinin daha az olduğunu gösteriyor. " dedi.

VİDEO OYUNLARI ÇOCUKLARI PASİFLEŞTİRİYOR

Çocukların sosyalleşme ihtiyacını aileden, okuldan, akranlarından ve medyadan karşıladığını ama burada güçlü bir sosyalleşme aracı olarak ilk sırada aile, okul ve akranlarının yer alması gerektiğini ifade eden Seven, günümüzde tam tersi bir durumla karşı karşıya kalındığını söyleyerek; "Sosyalleşme aracı olarak medyanın düşük oranda kalması gerekiyor ancak medyanın son dönemde daha güçlü bir etken olmaya başladığını görüyoruz. Medyanın sunduğu içeriklerin özellikle nitelik anlamında çocukların saldırganlığını arttırdığına dair birçok çalışma var. Örneğin yapılan bir çalışmada bir yıl içerisinde çocukların sadece TV programlarından gözlemledikleri 12.000 ve 20.000 arasında şiddet görüntüsü olduğu ortaya çıkmış. Bu miktar aslında insan hayatında normal şartlarda bir kişinin gerçekte yaşayamayacağı kadar fazla. İnsanın bir yıl içerisinde şiddet olayı ile karşılaşma ihtimali oldukça düşüktür. 12.000 veya 20.000 rakamı gerçek dışı ve abartılı bir rakam. Bunun önemli bir kısmı da şiddeti uygulayanın yanına kar kaldığı tarzda gösterimler. Bu nedenle çocukların burada duygusal kontrolü kaybetme riskleri, gerçeklik algısını yitirme riskleri ortaya çıkıyor. Bunlar video oyunlarında daha fazla görülmeye başlandı. son dönemlerde, video oyunlarında daha gerçekçi görüntüler kullanılıyor ve bir takım görevler verilerek o görevleri gerçekleştirmesi isteniyor. Bu görevler de bazı video oyunlarında özellikle birilerini öldürmeye ve bunun karşılığında puan kazanmaya dayanıyor ve bu da çocukların edilgen hala gelmesi ve sürekli olarak kendilerine bir görev verip o görevi yapmaları şeklinde algılanıyor. Tüm bunlar çocukların farklı gelişim alanlarına zaman ayıramamalarına neden oluyor. Çocukların sosyal niteliklerinin zayıflaması, fiziksel özelliklerinin zayıflaması gibi bir takım sonuçları doğuruyor." Diye konuştu.

SANAL GERÇEKLİK GÖZLÜKLERİ GERÇEKLİK ALGISI PROBLEMLERİNİ ARTIRIYOR

Sosyal medya kullanımının bile tek başına büyük bir problem yarattığına, gelişen teknolojilerle birlikte problemlerin daha da büyüdüğüne vurgu yapan Seven; "Sosyal medya kullanımının 3 saati geçmesi durumunda önemli ruhsal bozukların ortaya çıktığına dair son dönemde literatürde çalışma sonuçları var. Sadece sosyal medyanın etkisi bu boyutta, tabi video oyunları gibi pek çok unsur daha tüm yönleriyle araştırılmış değil. Son dönemde çıkan sanal gerçeklik gözlüklerinin çocukları nasıl etkilediğine dair daha tam bir bulgu elde edilmiş değil. Dolayısıyla sanal gerçeklik gözlüğü dediğimiz teknolojinin geldiği bu nokta bizim daha fazla gerçeklik algısı problemiyle ve riskiyle karşı karşıya kalacağımızı gösteren bir durumdur." Dedi.

"MEDYA BİR SORUN ÇÖZÜCÜ OLARAK EĞİTSEL AMAÇLA KULLANILABİLİR"

Medyanın çocuklara sunacağı içeriklerin gerçeğe yakın olması gerektiğini dile getiren Seven; "Medyada gerçek hayatta çocukların karşılaştıkları, karşılaşabilecekleri ve karşılaştıklarında onu nasıl çözeceklerine dair fikir edinecekleri, sadece sorunu gösterecek değil sorunun çözümüne de destek olacak şekilde, bir bakıma eğitsel anlamda içerikler düzenlenmeli. Medya eğitsel anlamda kullanılabilir. Bir kanalın her gün bebeklere yönelik yayını yapması veya çocuklar için eğitici yayın yapması, bizim de çocuğumuz izlesin gelişsin diye düşünmemize neden olabilir. Fakat eğitsel anlamda dahi kullanılsa süre olarak fazla kullanılması çocuğa zarar veriyor çünkü ne kadar eğitsel olursa olsun çok uzun süre kullanımı ciddi zararlara neden oluyor. Çocuk diğer gelişim alanlarında zayıflıyor. Çocuğun bilişsel alanını güçlendirirken sosyal alanını, duygusal alanını veya psiko-motor alanını zayıflatmış oluyor. Çocukların bir bütün halinde gelişmelerini öngörüyoruz. Medyanın bu anlamda kullanımıyla ilgili faydaları olduğu kadar zararları da var ve bunlar pek çok farklı çalışmada bulgu olarak elde edilmiş." Dedi.

"ÇOCUKLARINIZA OYUNLARDA EŞLİK EDİN"

Kullanma sürelerinin yaşa bağlı olarak azaltılması gerektiği bilgisini de paylaşan Seven; "Okul öncesi çocuklar için televizyon ya da video oyununu önermiyoruz. Üst yaş grubu çocuklar için bunun mutlaka sınırlandırılması, kontrol altında olması gerekir. Aile ya çocukla birlikte bu süreci gerçekleştirecek, farkında olacak ya da medyanın sunduğu içeriklerde hatalı olan durumlarla ilgili çocukla konuşacak. Ailenin bu konuda en önemli işlevi düzenli olması. Düzenli bir aile yaşamı, çocuğa zaman ayırma, oyun oynamaya zaman ayırma, bu problemin en önemli çözümü. Çocuk kendi kendine video oyunu oynamak istiyorsa en azından oyunun içeriği ile ilgili ailelerin bilgi sahibi olmaları gerekiyor. Ayrıca çocuğun yatak odasında TV, tablet, telefon gibi iletişim araçlarının bulunmaması gerekiyor. Bu çok önemli bir konu çünkü çocuğun uyku problemi yaşaması veya kaygılı bir şekilde uyumasına neden olabilecek bir takım faktörler içeriyor. Kullanma sürelerini aşmış ve şiddet eğilimi ortaya çıkmış çocuklarda bunun nereden kaynaklandığı belirlenmeli. Bu her zaman medya olmuyor, bazen aile olabilir ya da farklı nedenleri de olabilir. Bu konu ile ilgili bir takım bağımlılıklar var, eğer bağımlılık derecesine ulaşmışsa mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Bağımlılık oluşmamış ise çocukların aile ile birlikte enerjilerini boşaltabilecekleri sportif ve sosyal etkinliklerde yer almaları faydalı olacaktır." tavsiyelerinde bulundu.

Çocuklar Medyaya Yakın, Gerçeğe Uzak
Kaynak: İHA

Son Dakika Genel Çocuklar Medyaya Yakın, Gerçeğe Uzak - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement