Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, "Son bir senedir süren barış ortamının sürdürülebilmesi için çaba sarf etmek tüm toplum kesimlerinin ve kurumların ortak sorumluluğudur" dedi.
Dinçer, Mardin Atatürk Kültür Merkezi'nde TÜSİAD tarafından düzenlenen "Çözüm Sürecinin İktisadi Boyutuna Katkı: Alternatif Turizm" başlıklı konferansın açılışında yaptığı konuşmada, farklı din, dil ve medeniyette insanların yıllarca bir arada yaşamasıyla adeta barış ve hoşgörünün sembolü olan Mardin'in, Birleşmiş Milletler Bilim Eğitim ve Kültür Teşkilatı'nın (UNESCO) Dünya Mirası Listesi'ne alınması çalışmalarını heyecanla takip ettiklerini, en kısa zamanda Mardin'i UNESCO listesinde görmek istediklerini belirtti.
"Çözüm süreci ile umuyoruz ki çatışmalar sona erecek"
Geçen yıl başlatılan çözüm süreci ile bölgeye gelen turist sayısında büyük artış yaşanmasını mutlulukla karşıladıklarını dile getiren Dinçer, UNESCO listesine girmeye hazır bir şehrin geçtiğimiz yıllarda turistik özelliğinden çok şiddetle, çatışmalarla anılmasının çok üzücü olduğunu kaydetti.
"Çözüm süreci ile umuyoruz ki bundan sonra çatışmalar sona erecek ve Mardin bir turizm bölgesi olarak dünyada ve Türkiye'de hak ettiği konuma gelecek" diyen Dinçer, olağanüstü cesaretli bir girişim olarak değerlendirdikleri çözüm sürecine en başından beri destek verdiklerine dikkati çekti.
Dinçer, bölgede iş ve yatırım yapılabilir bir huzur ortamının sağlanmasına temel oluşturan çözüm sürecine inandıklarını, bu konuda güçlü bir desteğin oluştuğunu memnuniyetle gözlemlediklerini vurgulayarak, ülkede uzun yıllar devam eden terör sorununun, toplumsal barış ve huzur ortamını bozduğunu bildirdi.
"Bölgenin ekonomik kalkınmaya ihtiyacı vardır"
Bu durumun Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nin kalkınma sürecinden yeterli pay alamamasına ve bölgeler arası gelişmişlik farkının giderek artmasına neden olduğuna işaret eden Dinçer, şöyle devam etti:
"Son bir senedir süren barış ortamının sürdürülebilmesi için çaba sarf etmek tüm toplum kesimlerinin ve kurumların ortak sorumluluğudur. Bu nedenle bu sorumluluğun bilincinde olarak biz, Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) ile şiddet ve terörün geri dönüşü olmayacak bir şekilde ülke gündeminden çıkarılabilmesi için çözüm sürecinin ekonomik ayağına sahip çıktık. Çünkü çözüm sürecinin sürdürülebilir olması ve amacına ulaşması için bölgenin ekonomik kalkınmaya ihtiyacı vardır. Bu bağlamda, Cizre'de ilkini, Batman'da ikincisini gerçekleştirdiğimiz Doğu ve Güneydoğu Anadolu Yatırımcı Danışma Konseyi'ni oluşturduk."
Dinçer, konsey toplantıları ile adı yıllarca şiddetle, terörle anılan bölgenin iş ve yatırım potansiyelini ortaya çıkarmaya hep birlikte gayret ettiklerini anlatarak, bölge yatırımlarının önündeki engellerin azaltılması ve bölgenin yatırım yeri olarak imajının güçlendirilmesi için talep ve iradelerini açıkça gösterdiklerini aktardı.
"Ortak Girişim Projesi"
Van'da 6 Kasım'da toplantı yapacaklarını, Yatırımcı Danışma Konseyi toplantılarına paralel olarak bölgedeki potansiyel iş insanlarını yatırımcılarla işbirliği projelerinde buluşturmaya imkan sağlayacak kurumsal yapıları oluşturmaya devam ettiklerini dile getiren Dinçer, bu bağlamda TÜRKONFED-TÜSİAD- Sektörel Dermekler Federasyonu (SEDEFED) Bölgelerarası Ortak Girişim Projesi'ni hayata geçirdiklerini dile getirdi.
Proje hakkında bilgi veren Dinçer, Türkiye'nin ekonomik yapısının en temel karakteristik özelliklerinden birini bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının oluşturduğunu, bölgesel farklılıkların giderilmesinde en önemli kaldıracın az gelişmiş bölgelerdeki sosyo-ekonomik yapının güçlendirilmesine yönelik faaliyetler olduğuna işaret etti.
Dinçer, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bu yönde potansiyeli harekete geçirmede altyapıdan iş gücüne, arazi mevcudiyetinden know-how'a kadar birçok faktör belirleyici olmaktadır. Nitekim, yatırım yeri tercihinde güvenlik başta olmak üzere çeşitli nedenlerle kaynak tahsisi ağırlıkla Marmara bölgesi ve öncelikli olarak gelişmiş batı bölgeleri lehine yapılmış, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri bu tercihlerde arzu edilen yerini alamamıştır. Bunun sonucu olarak bölgeler arasında var olan kalkınma farklılıkları daha da artarken, maalesef birçok sosyoekonomik sorun da beraberinde yaşana gelmiştir."
Bölgeler arası kalkınmışlık farkı
Ülkede bölgesel kalkınma farklılıklarını gidermeye yönelik uygulamalardan henüz arzu ettikleri düzeylerde başarılı sonuçların elde edilemediğini vurgulayan Dinçer, ancak yakın zaman önce başlatılan çözüm sürecinin kalıcı olması halinde bölgede barış ve huzur ortamının tesis edilmesinin yanı sıra ekonomik gelişimin de hız kazanacağına memnuniyetle tanıklık edeceklerini anlattı.
Bölgede ekonomik gelişimin öncelikle hizmet sektörüyle başlayacağını, sanayi alanındaki yatırımlarla devam edeceğini tahmin ettiklerini ifade eden Dinçer, konuşmasını şöyle tamamladı:
"İstihdam potansiyeli, GSYH ve ödemeler dengesine katkısı dolayısıyla turizm sektörü, hizmet sektörleri arasında en önemli sektörlerden biri konumunda bulunuyor. Ülkemizde turizm sektörü büyük ölçüde kıyı turizmine yoğunlaşmış olmasına karşın, kültür, inanç ve gastronomi turizmi gibi faaliyetleri barındıran alternatif turizmin geniş bir potansiyel vadetmekte olduğu tüm ilgili tarafların ortak inancı. Bugün toplantımızı düzenlediğimiz Mardin başta olmak üzere bu bölgenin sahip olduğu tarihi ve kültürel özellikler, bu potansiyelin bölge ekonomisi için önemini daha da üst seviyelere taşıyor. Konferansımızın çözüm sürecinin arzu edilen başarıya ulaşmasında katkı sağlaması temenni ediyorum." - Mardin
Son Dakika › Yerel › Çözüm Sürecinin İktisadi Boyutuna Katkı: Alternatif Turizm' Konferansı - Son Dakika
Sizin düşünceleriniz neler ?