Cumhurbaşkanı Erdoğan: (6)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Siz bana meydanları yasaklayamazsınız ki. Bunlar zaten şiir okudum, hapis verdiler. Şimdi Cumhurbaşkanı olduk, artık burada ihanet-i vataniyenin dışında suçumuz yok" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ATV ve A Haber televizyonlarındaki ortak canlı yayında, gazeteci Mehmet Barlas'ın gündemdeki konulara ilişkin sorularını yanıtladı.

Programda izlediği "Unutma" adlı belgesele ilişkin değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, "Buradan tüm halkıma sesleniyorum. Bir Cumhurbaşkanı olarak tabii ki siyasi partilere eşit mesafede olacağım o ayrı mesele. Ama halkıma yanlışları anlatmada da çünkü bunu yaşayan birisiyim. Buraya gökten zembille inmedim" diye konuştu.

Daha önce belediye başkanlığı, Başbakanlık yaptığını dile getiren Recep Tayyip Erdoğan, ATV-A Haber grubuna da belgesel yayını için teşekkür etti.

Dün yaşananların çok çabuk unutulduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Sayın Kılıçdaroğlu 'memurlara şunu yapacağız' filan diyor.  Sen SSK da genel müdürlük yaptın. İfadesini dinledik, ne diyor? 'Yatırım planı' diyor. Yatırım planını kim yapar? Bürokrat yapar, siyasetçi ona istikamet verir ve hazırladığınız yatırım planını getirirsiniz siyasetçinin önüne, yani bakanınızın önüne koyarsınız. O da 'uygundur veya uygun değildir' veya 'şunu değiştir' der. Ama bunlar her şeyi bakana yıkacak, siyasetçiye yıkacak. O zaman senin orada ne işin var" ifadelerini kullandı.

Belgeseldeki görüntülerde hastanede çöp bidonlarının içinde serum şişelerinin bulunduğunu, yanlış iğne nedeniyle bir kız çocuğunun kolunun kesildiğini, bir kadının ise rahminin ardından böbreğinin alındığını izlediklerini dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:

"Buna hakkın var mı? Bunun hesabını sormak zorundasın. Ondan sonra da gevrek gevrek sırıtıyorsun, gevrek gevrek gülüyorsun. Böyle bir şey olabilir mi? Nasıl bunu yapabilirsin. Okmeydanı SSK Hastanesindeki acıları bilirim. Çünkü, o semtte oturdum. Çocukluğum, gençliğim o bölgelerde geçti. Neyin nasıl yürütüldüğünü bilirim. Hele hele şu rehineler meselesi hazmedilir bir şey değildir. Bunlar ölüleri bile rehine aldılar. Bunlar hep dinlediğimiz, izlediğimiz şeylerdi."

Emeklilere verilen vaatlere de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dürüst ol. Emekli kuyrukları niye oluyordu? O zaman bu ülkede üst düzey bürokrattınız. Parayı veremiyordunuz. Şimdi 122 milyar dolar Merkez Bankası'nın kasasında para var. 'Hazine istediği zaman, istediği gibi para buluyor' diye mi böyle kurusıkı atıyorsun. Böyle olmaz. Parayı yönetmek sıradan bir olay değil" şeklinde konuştu.

"Programda onu görünce duygulandım"

Belgeselde Ahmet Kaya'yı görünce duygulandığını, Kaya'yı rahmetle andığını söyleyen Erdoğan, "Onun için de aynı grup 'Vay şerefsiz vay' başlığı atmıştı. Ben de cezaevine giderken Yedikule'de 700-800 bin insan toplanmıştı, sağolsun oraya gelmiş ve yaptığımız etkinliğe katılmıştı. Benimle o süreci paylaşan bir insandı. Belediye başkanlığımda da bir çok etkinliğimde hep bizimle birlikte oldu. Programda da onu orada görünce duygulandım. Parçalarıyla da bunu çok farklı bir hale getirdi" görüşünü paylaştı.

"Zorunlu tasarruf" adı altında işçi ve memurdan 13,5 katrilyon toplandığını, aynı şeyin zorunlu konut edindirmede de yapıldığını anımsatan Erdoğan, maaş ödenemediği için bu paraların toplandığını dile getirdi.

Konut edindirme yardımların Başbakanlığı döneminde ödendiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Böyle bir Türkiye'yi aldık, böyle bir hale getirdik. Ama bunun yanında yatırımlar var. Kaynak denildiği zaman söyle kaynağı. Ben kaynak söyledim. Kaynakları söyleye söyleye geldim. Ama kaynak üretmek er kişinin işidir, öyle rastgele herkesin işi değildir. Bizim ekibimiz de aynı zamanda kaynağı üretiyordu ve bu kaynağın içinde şu anda aynı zamanda 3'üncü havalimanı yapılıyor. Biz 3'üncü havalimanını milli bütçeyle yapmıyoruz ki. 3'üncü havalimanını biz şu anda kamu-özel ortaklığıyla yapıyoruz ve buranın maliyeti 12 milyar avro ve bunun da kira bedeli var. Burayı 25 yıl kullanacaklar ve bu süre içinde de devlete 22 milyar ödeme yapacaklar. 3'üncü köprüye de 11 yıl. Şu anda süreç başladı ve onu da yine onlar kendileri yapacaklar. Avrasya Tüneli de aynı şekilde. Şehir hastaneleri yapıyoruz aynı şekilde. Bir şey söylediğinde halkı inandırman lazım. Şu anda bu inandırıcılığı olmayan açıklamalara ben inanıyorum ki halkım prim vermeyecektir."

"Aşkınan çalıştığın zaman yorulmazsın"

Recep Tayyip Erdoğan, 12 yıllık bir sürenin iktidar yorulmasına yol açıp, açmayacağına ilişkin soru üzerine, buna katılmadığını ve liderliğin kolay olmadığını bildirerek, "Eğer liderseniz, yorulanı kenara koyarsınız. Bir eskime söz konusu olabilir. Koyarsınız kenara. Biz partimizi kurduğumuz zaman 3 dönem olayını boşuna koymadık. Bundan dolayı koyduk. Ama, baba Ertaş'ın söylediği var ya 'Aşkınan çalışan yorulmaz' diye, mesele o. Aşkınan çalıştığın zaman yorulmazsın. Meydanlarda biz o heyecanı gördüğümüz zaman... Siyasetçinin en önemli dinamosu nedir, biliyor musunuz? O meydandaki heyecandır, o coşkudur" diye konuştu.

"Cumhurbaşkanı olmanın siyasetçi olmayı yok etmeyeceğini" savunan Erdoğan, "Bugün Adıyaman'daki onbinlerce insanının heyecanını gördüğümüz zaman yorulur muyuz? Hizmete devam edeceğiz, çalışacağız. Ama siyasi yaklaşımımız tabii ki olacak. Ama nedir, partilere eşit mesafedeyiz" dedi.

Erdoğan, "Meydanda çok sert oluyorsunuz. O siyasetin gereği mi?" sorusu üzerine ise "Meydanın dilidir o. Benim o meydandaki dilimi halkım çok iyi anlıyor. Bu dili de iyi yakaladılar. Bu dili satın aldılar. Bu, herkese göre değişir. Tayyip Erdoğan'ın dili bu" ifadelerini kullandı.

Ancak dikkat edilirse, siyasilerin şu anda ortaya koyduğu üslubun kendisinde olmadığını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, orada seçici olduğunu kaydetti.

Şahsına yönelik hakaretler olduğunu, bunları avukatlarına havale ettiğini anlatan Erdoğan, bazı partilerin YSK'ya, "Cumhurbaşkanı meydanlara inmesin" diye başvurular yaptıklarını hatırlattı.

Erdoğan, "Nasıl inmem? Siz bana meydanları yasaklayamazsınız ki. Bunlar zaten şiir okudum, hapis verdiler. Şimdi Cumhurbaşkanı olduk, artık burada ihanet-i vataniyenin dışında suçumuz yok" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin içinde bulunduğu süreç konusu üzerinde özellikle hükümetin durması gerektiğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Yeni Türkiye, ki bugün Nissibi Nehri'nde onu söyledim, 'Bakın, şu köprünün her iki tarafında eski Türkiye var. Ama bu köprü yeni Türkiye'yi ifade ediyor'. Şimdi Marmaray, yeni Türkiye'yi ifade ediyor. 18 ayda Marmaray'dan geçen yolcu, şu anda 73,5 milyon. Avrasya, oradan geçen araçları da öyle sayacağız. 3'üncü köprü, dünyanın belki de bir numaralı köprüsü olacak genişliği itibarıyla. 4 gidiş, 4 geliş, ortasından da hızlı tren geçecek. Havalimanımız örnek. Mesela şimdi süratle yapılması gereken bir şey olarak söylüyorum, 'Kanal İstanbul' olayında ben ısrarcıyım. Arkadaşlarıma söylüyorum. Bunun her şeyi hazır. Bunu artık geciktirmemizin anlamı yok. Çamlıca Tepesi'ndeki bütün o kulelerin, o vericilerin temizlenip, tek kulede toplanmasına dair projemiz hazır. Bunun da uygulamaya süratle konulması lazım.

Geçen gün temel atıldı, ondan çok memnun oldum. Örneğin, Yassıada, Sivriada'daki bizim meşhur 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası Projesi', muhteşem bir proje. Sivriada'da, aynen Sydney'deki o malum opera binasına benzer birçok amaçlı toplantı merkezi. Öbür tarafta diğer toplantı salonları, küçük otel ve villalar var. Hatta bir de iki adayı birbirine bağlayan bir asma köprü düşüncemizdeydi. Onun yapılması, ki hava bozuk olduğu zaman oradan oraya rahatlıkla geçilebilsin."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, göreve geldiklerinde 26 olan havaalanı sayısının 53-54'e yükseldiğine dikkati çekti.

Ordu-Giresun Havalimanı'nın açılışını Başbakan Ahmet Davutoğlu ile yapacaklarını söyleyen Erdoğan, 26 Mayıs'ta da 2 yıl gecikmeyle Hakkari Havalimanı'nı açacaklarını vurguladı.

Recep Tayyip Erdoğan, "Bu çözüm sürecinin karşısına dikilenler, orada müteahhitleri tehdit ettiler, araçları gereçleri yaktılar, yıktılar falan. Bundan dolayı gecikti. Bunlar ne benim Kürt vatandaşlarımı, kardeşlerimi seviyorlar ne de temsil ettikleri o şehri seviyorlar. Madem gerçekten seviyorsunuz, o zaman niçin buna sahip çıkmıyorsunuz?" diye sordu.

(Sürecek)