Davutoğlu, Öğretmenleri Kabul Etti - Son Dakika
Güncel

Davutoğlu, Öğretmenleri Kabul Etti

Davutoğlu, Öğretmenleri Kabul Etti

Başbakan Davutoğlu: (2) "Şu veya bu şekilde öğrencilerinizin, sizin ağzından duyduğu bir söz, bir ilke, bir ahlaki ya da entelektüel duruş, onlara vereceğiniz en büyük ders olabilir" "Ben, gösterilen gücün güç olmadığı gibi gösterilen disiplinin disiplin olduğu kanaatinde değilim" "Bağıran bir hoca kadar, çirkin görüntü sergileyen bir şey yoktur.

24.11.2014 14:25
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Şu veya bu şekilde öğrencilerinizin, sizin ağzından duyduğu bir söz, bir ilke, bir ahlaki ya da entelektüel duruş, onlara vereceğiniz en büyük ders olabilir" dedi.

Davutoğlu, Başbakanlık Yeni Bina'da, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve 81 ilden gelen öğretmenlerden oluşan heyeti kabulünde yaptığı konuşmada, öğretmenle öğrenci arasından karşılıklı bir iletişim sağlanmamış olursa, ilişkilerin yürümediğini söyledi.

Öğretmen ve öğrencinin ortak hafızanın birliğinde ilişki kurduklarını belirten Başbakan Davutoğlu, böylece aralarında ortak hafıza oluştuğunu dile getirdi.

Davutoğlu, kendisini etkileyen bir olayı anlatmak istediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Ortaokul birinci sınıftı zannediyorum. O zaman rehberlik dersleri konmuştu. Rehberlik dersinde hocam İsmail Çağlayan, herhalde herkesin eğilimlerini görmek için 'gelecekte ne olmak istiyorsunuz' gibi bir kompozisyon yazmamızı istedi. Daha sonra beni çağırdı, 'bunu çok beğendim, muhafaza edeceğim' dedi. Sene 1971 veya 1972, ben unutmuştum. Seneler sonra 2002 yılında Başbakan Başdanışmanı olduğumda İsmail Bey, babam rahmetliye gelir ve 'bende sizin oğlunuzun bir emaneti var' der. 'Artık devlet görevi almaya başladı, bu emaneti ben, size tevdi etmek ihtiyacı hissettim' der. O yazdığım ödevin sonunda 'hangi mesleği tercih edersem edeyim önemli olan bu ülkeye, vatanıma ve milletime hakkıyla hizmet edebilme şerefidir' gibi biten bir kompozisyondu. Mesleğin kendisinden çok misyonunun önemini anlatan. Babama bunu verdi, babam da getirdi bana gösterdi. Şimdi benim şahsi evraklarımın arasındadır."

Bir öğretmenin, bir öğrencide ışıltı görmüş olabileceğine işaret eden Başbakan Davutoğlu, "Ben, herhangi bir sınıfta öğrencilerin genel durumlarıyla ilgili genel tespit yapmam bir, iki dersliktir. Hepimiz hissederiz öğrencilerin her birindeki eğilimleri. Zaten pırıltı ifade eden öğrenci hissettirir kendini, bir şekilde gösterir. Önemli olan onu, hayat boyu bir hafızayla bütünleştirmektir" diye konuştu.

Davutoğlu, İsmail Çağlayan hocasını teşekkürle andığını vurgulayarak, gerçek rehberliğin de bu olduğunu kaydetti.

Birkaç hafta önce de edebiyat dersi okutan Muammer Yüzbaşıoğlu hocasını kaybettiğini ifade eden Davutoğlu, edebiyat derslerinde Yüzbaşıoğlu'nun çok sıkı ve disiplinli bir hoca olduğunu dile getirdi ve "Hala zihnimdedir edebiyat dersiyle ilgili ortak hafıza nasıl şekilleniyor. Bunlar hep, kişiliği belirleyen şeylerdir" dedi.

-"Mesele uzun dersler vermek değil"

Davutoğlu, bazen bir sözün, upuzun bir dersten daha etkili olduğunu ifade ederek, "Öğretmen farketmeyebilir sarf ettiği sözün olumlu ya da olumsuz olmasını ama öğrenci onu, zihninde bir nakış gibi tutar, besler, büyütür ve bir hayat ilkesi haline dönüştürür. Mesele uzun dersler vermek değil. Öğretim bilgidir ama eğitim, ahlak ve bilginin birleştiği farklı bir formasyondur" değerlendirmesinde bulundu.

İstanbul Lisesine girdiğinde ilk dersinin Almanca ve dersin hocasının da görmüş, geçirmiş birisi olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hocamız tahtaya geldi, hiç Almanca bilmeyen öğrencilere, 'Merhaba' dedikten sonra bir cümle yazdı. Hala zihnimdedir. Türkçesi özetle 'Zorluklar olmasaydı başarı da olmazdı' şeklindedir, bu çok temel bir ilke. Şimdi ben ne zaman zorlukla karşılaşsam o aklıma gelir. Zorluğu bu sefer, problem gibi görmek yerine başarıya giden bir adım, imkan gibi görmeye başlarım. Bir zorluk varsa ve başarırsam işte o zaman 'tarihe bir imza atacağım' diye bakarım. Zorluğu görünce bazıları siner, çekinir, korkar, 'acaba ne olacak' diye tereddüde düşer ama zorlular karşısında ilk anda siz, o zorluğu yenebilir bir şey olarak, özgüvenle bakarsanız ve yendikten sonra da 'başarıya imza atacağım' derseniz zorluklara karşı direnç gücünüz artar."

-"Bir söz, onlara vereceğiniz en büyük ders olabilir"

Davutoğlu, öğretmenlerin hayat ilkesi olarak öğrencilerin zihninde, bir cümle bile nakşettirebildikleri zaman, bunun öğrencilerde içselleştirebildikleri bir ahlak anlamına dönüştüğüne işaret etti.

"Şu veya bu şekilde öğrencilerinizin, sizin ağzından duyduğu bir söz, bir ilke, bir ahlaki ya da entelektüel duruş, onlara vereceğiniz en büyük ders olabilir" diyen Başbakan Davutoğlu, sadece bilgi ve söz aktarımı değil tutum ve ahlaki davranış aktarımının da önemli olduğunu vurguladı.

Davutoğlu, şunları söyledi:

"Zannediyorum lise 1'inci sınıftaydım. Hala rahmetle andığım, düşünce dünyamızın büyük öncü ve mimarlarından diyebileceğim Nurettin Topçu hocamız. Ben de o sırada müfredat dışında okumalar olduğu için 'hocayı bir ders verse de alsak' diye bekliyordum. Okulda Nurettin hoca yürürken ki o zaman ideolojik farklılıklar var, her düşünceden öğrenciler kenara çekilirdi. Hala hatırlarım Nurettin hocanın öğrenciye bakışını, disiplin ve muhabbeti bir araya getirmesini. Ben, gösterilen gücün güç olmadığı gibi gösterilen disiplinin disiplin olduğu kanaatinde değilim. Bağıran bir hoca kadar, çirkin görüntü sergileyen bir şey yoktur. Hoca ol hocadır ki öğretmen ol öğretmedir ki bağırmadan da öğrencilerini bir disiplin etkisi yapabilir. Öyle bir manevi etki kurar ki gözünün içine baktığında o öğrencinin, ona bir kaç darbe vurmasından daha etkilidir. Bir hoca karşında mahçup olma düşüncesi bir öğrencinin; eğer böyle bir muhabbet ilişkisi varsa mahçup olma düşüncesinin zaten yapabileceği terbiyeden daha büyük bir terbiye yoktur. Gerçek bir öğrenci, gerçek bir öğretmenin karşısında mahçup olma korkusu yaşadığı anda ilişki işte o zaman manevi bir şeydir."

Başbakan Davutoğlu, soğuk sobalı lise şartlarında 7 sene yatılı okuduğunu da belirterek, "İki sebeple kalkardık sabahleyin. Bir battaniyelere sarılıp derslerin tekrarını yapmak, bir de sabah okulun futbol sahası daha boş olurdu. Sabahın erken saatlerinde kimseyi rahatsız etmeden futbol oynamak için. Ama her ne surette olursa olsun o mahçup olmama duygusu, bütün hocalarımızdan hep bunları aldık, öğrendik. Gece boyu yatakhanede bizimle kalan nöbetçi hocalarımız kalırdı, başka bir ilişki başlardı, bir aile havası. Biz bir aileyiz, evde babam, annem, okulda öğretmenim hep bunu yaşatmak lazım" ifadelerini kullandı.

- Ankara

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Davutoğlu, Öğretmenleri Kabul Etti - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement