Dengir Mir Mehmet Fırat, Gündemi Değerlendirdi

Eski AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

İlk olarak Rışvan aşireti mensuplarıyla bir araya gelen Fırat, ardından Şanlıurfa'da bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile görüştü. Görüşme öncesi basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Dengir Mir Mehmet Fırat, "CHP'nin bütçe görüşmeleri sırasında biber gazı sıkması, siyasi nezakete hatta insani nezakete aykırı bir durumdur. Bunun hiçbir anlamı ve mesajı yok. Sadece şiddeti öngörüyor. Tabii bunu da çok görmemek lazım. Geçmişlerine baktığımızda Dersim olaylarında şiddetlerini görüyoruz" dedi.

Suriye'deki olaylara değinen Fırat, "Etrafımız maalesef sıkıntılı bir durumda. Yalnız Suriye değil, Irak, İran'da aynı şekilde sıkıntılarımız var. Öyle ki olaylar Türkiye'yi bir şekilde doğrudan etkiliyor. Yalnız ekonomik olarak değil, siyasi olarak da etkiliyor. Umut ediyoruz ki Suriye'deki vahşet bir an önce sona ersin. 100 bin'in üzerinde sığınmacı var. Genele baktığımızda 300-400 bin civarında Suriye vatandaşı civar ülkelere yerleşmiş, perişan bir vaziyetteler. Biz her ne kadar ihtimam göstersek de tabii ki kendi evlerinde olduğu kadar rahat olabilmeleri mümkün değil. Bu üzüntümüzdür. Umarız o bölgede sükunet hakim olur. Burada misafirimiz olan Suriyeli vatandaşlarımız da memleketlerine rahat bir şekilde döner. Biz sıfır problem ile başladık. Artık maalesef, sıfır problem diye bir şey kalmadı. Komşularda oldukça gergin bir hava var. Tabii oradaki siyaseti normal bir dünya siyaseti olarak algılamak mümkün değil. Gerek rejim itibari ile gerek yapı itibariyle kendine has bir dış politikanın icap ettiği bir bölge. Umuyorum ki bundan sonra bize dost görünenlere kulak asılmaz. Bizi bu işin içine sürükleyip kenardan bizi izliyorlar. Bu da insanı üzüyor tabi. Ama bunlar bir gün mutlaka sona erecek" diye konuştu.

Açlık grevleriyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Fırat, "İnsan olarak bunu kabul etmek mümkün değil. Makul olan talepler kabul edilmelidir. Çünkü ana dilin, temel ve insani bir hak olduğunu kabullenmeliyiz. Ama bugün yarın bunu değiştirebilmek mümkün değil. Bunun ne alt yapısı var ne de üst yapısı var. Ama şunu göz önünde tutmak lazım ki iktidara geldiğimiz günden bugüne devrim niteliğinde adımlar attık. Bunlar bir günde olmadı. Bu problem de 10 yılın problemi değil, yüzlerce yılın problemi. Ama inanıyorum ki Başbakanımız bu sorunu çözebilir. Umut ediyorum ki bu problem çözülecek" ifadelerini kullandı. - ŞANLIURFA