Dha İstanbul Bülteni - 2 - Son Dakika
Güncel

Dha İstanbul Bülteni - 2

1- KILIÇDAROĞLU: NEREDEYSE HER EVDE BİR İŞSİZ VAR. İŞSİZLİĞİN OLDUĞU EVDE - ÜLKEDE HUZUR OLMAZHaber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHACumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜİK'in kasım ayı işsizlik rakamlarını değerlendirirken "Oldukça yüksek..

15.02.2017 14:52
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1- KILIÇDAROĞLU: NEREDEYSE HER EVDE BİR İŞSİZ VAR. İŞSİZLİĞİN OLDUĞU EVDE - ÜLKEDE HUZUR OLMAZ

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA/ İstanbul DHA

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜİK'in kasım ayı işsizlik rakamlarını değerlendirirken "Oldukça yüksek..Geçen yıla göre 590 bin kişi daha işsizler ordusuna katılmış durumda. İşsizliğin olduğu evde huzur olmaz, işsizliğin yoğun olduğu ülkede de huzur olmaz." dedi.

Kılıçdaroğlu bugün referandum çalışmaları kapsamında bazı sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geliyor.

Dedeman Otel'de Ordu Dernekleri ve Federasyonları'yla basına kapalı olarak bir araya geldiği toplantının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TÜİK tarafından açıklanan Kasım ayı işsizlik rakamlarını değerlendirerek, "Oldukça yüksek. Geçen yıla göre 590 bin kişi daha işsizler ordusuna katılmış durumda. Ekonominin çok parlak olduğu yönünde anlatımlar var, ama gerçek öyle değil, neredeyse her evde bir işsiz var. İşsizliğin olduğu evde huzur olmaz, işsizliğin yoğun olduğu ülkede de huzur olmaz. Hükümetten beklentimiz şu; Pek çok ekonomik paket açıkladılar, 'Ekonomi çok iyiye gidecek.' dediler, bizler de sabırla bekledik. Ama gerçek tablo, işsizlerin giderek artığı bir tablo. Bu tablo hepimizi üzüyor. Sayın Binali Yıldırım'a açık çağrıda bulunuyorum: İşsizliği önlemek istiyorsan bizim görüşlerimizi de dinle. İzlenen ekonomik politikalarla işsizlik önlenemez. Ülkede ciddi bir kriz var, bunun en somut örneği de işsizliktir. Umarız ve dileriz bizim sözümüzü dinlerler, ekonomide de aldıkları politikalarda 180 derecelik bir değişiklik yaparlar. Bu ekonomik politikalarla ekonomi huzura kavuşmaz" dedi.

"REFERANDUM SONUCUNDA 'HAYIR' ÇIKARSA NE OLUR?"

Kılıçdaroğlu, sabah basına kapalı olarak gerçekleşen toplantıda kendisine "Referandum sonucunda 'Hayır' çıkarsa ne olur? Ülkede bir kaos mu yaşanır?" sorularının sorulduğunu belirterek şunları söyledi:

"Hayır, tam tersine Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığı görevine devam edecek. Sayın Binali Yıldırım, Başbakanlık görevine devam edecek. TBMM yasa yapmaya devam edecek. Yine demokratik yöntemlerle komisyonlarda, genel kurulda tartışarak, yasaları olgunlaştırarak çıkarmış olacak. Herkes görevini anayasal sınırlar içinde yerine getirecek ve Türkiye yoluna devam edecek. Bu açıdan sandığa giderken bütün vatandaşlarımın, düşünerek sandığa gitmelerini ve oy kullanmalarını istedim. Anayasa Mahkemesine gitmeyeceğimiz yönündeki açıklama belli çevrelerde hayal kırıklığı yaratmış durumda. Bekliyorlardı, 'CHP Anayasa Mahkemesine gidecek. Biz de bunu meydanlarda koz olarak kullanacağız.' Biz milletimize güveniyoruz, bu milletin ferasetine, sağduyusuna güveniyoruz. Sorun sadece Cumhuriyet Halk Partisi sorunu değil, sorun Adalet ve Kalkınma Partisi sorunu değil, sorun Milliyetçi Hareket Partisi sorunu değil, sorun memleket sorunu. Dolayısıyla kararı millet verecektir. Biz milletimize güveniyoruz, sağduyusuna güveniyoruz. Çünkü milletimiz demokrasinin, parlamentonun ne kadar değerli olduğunu biliyor, bütün yetkilerin bir kişide toplanmasının Türkiye'yi nasıl felaket bir maceraya sürükleyeceğini de gayet iyi biliyor. O nedenle biz, Amasya Tamimi'nde ne söylendiyse, 'Milletin istiklalini, milletin azim ve kararı kurtaracaktır.' dedilerse bu ülkeyi kuranlar, biz de yine bu ülkenin geleceğini, bu ülkenin milletinin azim ve kararı kuracaktır, güvencesi olacaktır diye düşünüyoruz."

SALDIRIYA UĞRAYAN KADINA ZİYARET

Kılıçdaroğlu, "Şunu da kısaca ifade edeyim; Başı örtülü bir kız kardeşimize yapılan saldırıyı dün grup toplantısında kınamıştım, doğru olmadığını ifade etmiştim. Hiç kimsenin giyim tarzıyla uğraşmak gibi bir düşünceyi hiç kimse kafasından dahi geçirmemelidir. Herkes bu ülkenin caddelerinde, sokaklarında özgürce gezebilmelidir. Herkesin giyimine, kuşamına, herkesin saygı duyması gerekir. Ben de öğleden sonra aileyi ziyaret edeceğim, kız kardeşimle tanışacağım. Onun da sorunlarını dinleyeceğim" dedi.

CHP'NİN "ANAYASA MAHKEMESİ KARARI"

Kemal Kılıçdaroğlu, Anayasa Mahkemesine gitmeme kararlarına Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin konu hakkındaki yorumlarının sorulması üzerine şunları kaydetti:

"Öyle anlaşılıyor ki, Binali Bey de, Devlet Bey de hayal kırıklığına uğramışlar. Biz milli iradeye güveniyoruz. Biz halkımızın iradesine güveniyoruz. Kendilerini Anayasa Mahkemesinin yerine koyup, böyle bir düşünce ifade etmeleri doğrusunu isterseniz beni de şaşırttı."

"VATANDAŞLARIMIZ HAYIRLI BİR KARAR VERECEKLERDİR"

Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin referandumdan "Evet çıkarsa ne olur ?" sorusu üzerine şu değerlendirmelerde bulundu:

"Ucu açık bir maceranın içine koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni sokmuş oluruz. Bütün yetkilerin bir kişinin elinde toplanması kadar yanlış bir uygulama yoktur. Dünyada böyle bir örnek te yoktur. Bir kişi çıkacak 'ben bütün muhtarlıkları kapattım' diyecek. Niçin? Bir kişi çıkacak 'müsteşarı koşulları bundan sonra böyle olacaktır. Hakimleri ben tayin edeceğim, savcıları ben tayin edeceğim, büyükelçileri ben tayin edeceğim, genel müdürleri ben tayin edeceğim, Türkiye'nin devlet yapısını ben tek başıma değiştireceğim' diyecek. Bu bir felakettir. Sonu belirsiz bir maceradır. Türkiye Cumhuriyeti büyük bir devlettir. Bu yetkileri bugüne kadar kim kullanıyordu? TBMM kullanıyordu. Herkesin yetkisini ve yetki alanlarını TBMM bir kanunla belirliyordu. Şimdi biz kanunu bir tarafa atıyoruz, bir kişinin iradesine bırakıyoruz bütün bunları. Bu doğru değildir. Nereye götürür? Türkiye'yi bir felakete götürür. Ben bu milletin sandığa giderken kendi vicdanında ölçmesini ve tartmasını ve ondan sonra sandığa gitmesini istedim oy kullanırken. Biz bu millete güveniyoruz, kendi milletimize güveniyoruz, halkımıza güveniyoruz. Sağ duyusuna güveniyoruz, ferasetine güveniyoruz. Demokrasiye olan, bayrağına olan bağlılığına güveniyoruz. Tek adam yönetimlerinin olduğu Suriye'ye bakın, Irak'a bakın. 'Suriye ve Irak çok iyi bir örnektir, biz de onlara benzeyelim' diyorlarsa Türkiye bir felakete sürüklenir. Ama hayır, Japonya'ya bakalım, Almanya'ya bakalım, Fransa'ya bakalım, Amerika'ya bakalım, diğer ülkelere bakalım ve bu ülkelerde demokrasi nasıl gelişiyorsa biz de kendi ülkemizde demokrasiyi geliştirelim diyorlarsa vatandaşlarımız hayırlı bir karar vereceklerdir. Biz vatandaşlarımıza güveniyoruz."

KILIÇDAROĞLU'NUN İSTANBUL PROGRAMI

Kılıçdaroğlu, yine basına kapalı olarak Karadeniz STK Konfederasyonu Başkanları ile Amasya Dernekler ve Federasyonları'yla, Kastamonu Dernekleri ve Federasyonları ile bir araya gelecek.

Kılıçdaroğlu'nun sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı toplantılar basına kapalı olarak gerçekleşiyor. Genel Başkan Kılıçdaroğlu'na, CHP Genel Başkan Yarımcıları Yasemin Öney Cankurtaran, Seyit Torun, CHP Genel Sekreteri Kamil Okyay Sındır,İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat eşlik ediyor.

Görüntü Dökümü:

---------------------

Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları

Detaylar

================================

2- KILIÇDAROĞLU, GAZETECİ YAZAR MAHALLİ İLE GÖRÜŞTÜ

Haber: İstanbul DHA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP İl örgütünün düzenlediği toplantılar nedeniyle İstanbul'da bulunduğu otelde gazeteci yazar Hüsnü Mahalli ile görüştü.

Görüntü Dökümü:

-------

-Görüşmeden görüntü

===================================

3 "KUYU"YU KURTARANLAR ANLATTI; SAĞLIK KONTROLÜNE GÖTÜRÜLDÜ

Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN – İSTANBUL DHA

Beykoz'da kuyuya düşen yavru köpek 10 gün sonunda kurtarıldı. Beykoz'un Dereseki Köyü'nde 70 metre derinliğindeki sondaj kuyusuna düşen yavru köpek bu sabah saat 06.00 sıralarında kurtarıldı. Yaklaşık 30 santimetre çapında 70 metre derinliğindeki kuyuya düşen köpeği kurtarmak için 10 gündür ekipler uğraşıyordu. Köpeğe "Kuyu" ismi verilmişti.

AFAD ve itfaiyenin yanı sıra Zonguldak'tan olay yerine gelen Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TKK) bağlı ekip de çalışmaları sürdürüyordu. Yeni bir yöntem deneyen ekipler, su boruları birleştirilerek içinden geçirilen çelik halatla birlikte yavru köpeği kuyudan çıkardı. Kurtarma anında orada bulunan hayvanseverler büyük sevinç yaşadı.

'Kuyu' ismi verilen köpek Beykoz İtfaiye Grubu tarafından sahiplendi. Beykoz itfaiye grubunda görevli itfaiye eri Veysel Sivri, " Deneme yanılma ile sistemi geliştirdik. Son olarak JoyStick ile çalışan bir kol geliştirdik. Bu kol ile köpeği yakalayarak yukarı çektikö dedi. Çalışmaları yakından takip eden Hayvan Hakları Konfederasyonu İstanbul Koordinatörü Barış Şengün de "Çok mutluyuz. Biz devletin güçlü elini gördük" dedi. Şengün, "Artık bu, ülkede hayvan haklarında insan hakları kadar üst seviyede olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

Beykoz Belediye başkanı Yücel Çelikbilek de köpeğin getirildiği Beykoz İtfaiye Grubu binasına geldi. Çelikbilek, "Arkadaşlara teşekkür ederim. Bu bir başarı oldu" dedi

Veteriner Yağmur Gündüz, "Kuyu köpeğin ilk müdahalesi yapıldı. Genel sağlık durumu gayet iyi gözüküyor" ifadesini kullandı.

Köpeğin sahiplerinden Emin Olgun da "Kuyunun bir kardeşi var, annesi babası var. Bizim arazimizde besliyoruz. Kayboldu zannettik. Bizim personellerimizden biri kuyudan ses geldiğini söyledi. Kuyunun üstü kapalıydı,kar yağışı nedeniyle üzerindeki poşetler düşmüş. Köpekte düşmüş kuyuya. Ardından 2 gün biz kendimiz çabaladık başarılı olamayınca itfaiyeye haber verdik. 3-4 kişinin bakmış olduğu bir hayvan" diye konuştu.

Kuyu adı veriler köpek, veteriner ekipler tarafından alınarak Fatih'teki hayvan hastanesine götürüldü.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

--------------

-Köpeğin görüntüsü

-Köpeği kurtaran itfaiye eri ile röp

-Hayvan Hakları Konfederasyonu İstanbul Koordinatörü Barış Şengün ile röp

-Beykoz Belediye başkanı Yücel Çelikbilek ile röp

-Veteriner ile röp

-Köpeğin sahibi ile röp

-Köpeği sevmeleri

-Köpeğin veteriner ekibe verilmesi

=====================================

4- KURTARILAN KÖPEK KUYU'NUN SAĞLIK DURUMU İYİ, İŞTAHI YERİNDE

Haber-Kamera: Ezgi ÇAPA -İdris TİFTİKCİ/İSTANBUL,

BEYKOZ'da kuyuya düşen yavru köpek 'Kuyu', Fatih'te bulunan İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Hayvan Hastanesi'nde sağlık kontrolünden geçirildi. Kuyu'yu muayene eden veteriner hekim, 11 gündür kuyuda olmasına rağmen sağlık durumunun gayet iyi olduğunu söyledi.

Dereseki Köyü'nde 70 metre derinliğindeki sondaj kuyusuna düşen yavru köpek 'Kuyu' kurtarılmasının ardından İBB Hayvan Hastanesi'ne getirildi. İlk muayenesi yapılan köpek hakkında bilgi veren Veteriner Hekim Büşra İnal Günay, "11 gün kuyuda kalmasına rağmen sağlık durumu gayet iyi' diye konuştu. İleri tetkikler için kan tahlili yapılacağını belirten Günay, "İştahı yerinde. Buradan kalıcı yerine gidecek, orada sıkı sık ziyaret ederiz" dedi.

"BU GECE BU İŞ BİTECEK' DEDİK"

Kuyu köpeği kurtaran isimlerden biri olan Beykoz itfaiyesinde görevli olan Vedat Zor, Kuyu'nun AFAD, Zonguldak Türkiye Taş Kömürü Kurumu(TTK), hayvan hakları savunucuları, Beykoz Belediyesi ekiplerinin işbirliğiyle kurtarıldığını söyledi. İtfaiyeci Zor, "Bu ekip olarak yapılan bir iş. Diğer ekiplerle koordinasyonlu olarak yaptığımız bir iş. Birbirimizi kırmadan, dinleyerek, anlayışlı bir şekilde 10 gün boyunca çalıştıkö dedi. Köpeğin kurtarılmasına yönelik ciddi bir medya ve toplum baskısı oluştuğunu belirten Zor, "Bu gece bu iş bitecek' dedik. 48 saattir ayaktayız. Pnömatik kollu bir aletle köpeği sıkıştırarak kuyudan çıkarmayı başardık" dedi.

"BİR DAHA BÖYLE BİR OLAY YAŞANIRSA NE YAPACAĞIMIZI BİLİYORUZ"

Köpeğin kurtarılmasını sağlayan sistemi geliştiren itfaiyeci Veysel Sivri ise, meslek hayatında bir sürü olayla karşılaştıklarını ancak bu olayın, yerinin farklı olduğunu söyledi. Sivri, "Bu bizim için ders oldu. İnşallah bir daha karşılaşmayız ama bir daha böyle bir olay yaşanırsa ne yapacağımızı biliyoruzö dedi. Basının ve kamuoyunun ilgisine şaşırdıklarını belirten Sivri, "Bugüne kadar onlarca kurtarma yaptık. Bu tip bir ilgi olmamıştı. Bu kez biz de şaşırdık. Sonuçtan memnunuz" dedi.

İtfaiyeciler sahibinin izin vermesi halinde Kuyu'ya itfaiye merkezlerinde büyütüp bakmayı istediklerini söylediler.

Görüntü Dökümü

---------------

Köpeğin hastaneye getirilmesi

Köpeğin muayene edilmesi

Veteriner hekim Büşra İnal Günay ile röp.

İtfaiyeci Vedat Zor ile röp.

İtfaiyeci Veysel Sivri ile röp.

Detaylar

================================

5- KUYU'NUN BEDEN VE RUH SAĞLIĞI İYİ ÇIKTI

Haber-Kamera: Ezgi ÇAPA-İdris TİFTİKÇİ/İSTANBUL,

Beykoz'da düştüğü 61 metrelik daracık kuyudan İBB, AFAD ve TTK'nın ortak çalışmasıyla sağ salim kurtarılan 'Kuyu' adı verilen yavru köpek, İBB Hayvan Hastanesi'nde muayene edildi. Veteriner Büşra İnal Günay, günlerdir karanlık bir kuyuda bekleyen yavru köpeğin, beden sağlığının yanı sıra ruh sağlığının da yerinde olduğunu söyledi.

Kuyu'nun hareketlerinden insanlara hala güven duyduğunun anlaşıldığını belirten Günay, "Kuyuya annesinin kokusunun olduğu oyuncakları ve örtüyü göndermişler. Hayvanseverler bu konuda destek olmuş, teşekkür ederiz. Kuyu'nun çok fazla strese girdiğini görmüyoruz. İnsanlara karşı güvenini hala yitirmemiş, kuyruk sallıyor, çevreye karşı tepkileri, ilgisi yerinde, yemek yemesi iyi… Terapiye gerek yok gibi gözüküyor" dedi. Kurtarma çalışmaları sırasında yaşanan telaş ve çığlıkları değerlendiren Günay, "Yavru köpek bunu her zaman deplase eder, bu konuda kafanızda soru işareti kalmasınö yanıtını verdi. Kuyu'nun kan sonuçlarını da değerlendiren Günay, "Patolojik bir bulgu gözlemlemedik, röntgenleri de temiz. Yavrumuzu göndereceğizö dedi.

Görüntü Dökümü:

------------

-Kuyu'nun görüntüsü

-Veteriner Günay ile röp.

==============================

6- TTK EKİBİ 'KUYU'YU YILAN YAKALAMA APARATIYLA KURTARDI

Haber-Kamera: Gürkay GÜNDOĞAN - ZONGULDAK DHA

İSTANBUL'un Beykoz İlçesi Dereseki Köyü'nde 70 metre derinliğindeki sondaj kuyusuna düşen ve 'Kuyu' ismi verilen köpek, Zonguldak'tan gelen Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) tahlisiye ekibinin geliştirdiği ve yılan yakalamada kullanılan özel bir yöntemle 10 gün sonra kurtarıldı. Tahlisiye ekibinden Şendoğan Aşık, "Gece uyurken aparatı boynuna geçirmeyi başardık. Halatla çektik ve köpeği kurtardık" dedi.

Günlerdir kamuıyunda dikkatle izlenen ve çok sayıda ekibin kuyudan çıkarmak için çaba harcadığı yavru köpek nihayet bu sabaha karşı saat 05.45'te, maden kazaları, deprem ve arama kurtarma faaliyetlerinde deneyimli TTK'nin tahlisiye ekibi tarafından kurtarıldı.

TTK tahlisiye ekibinden maden mühendisi Sedat Kısaer, tahlisiye teknisyenleri Şendoğan Aşık, Erol Şekerci ve Tamer Kudu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden maden yüksek mühendisi Orhan Kural'ın talebi doğrultusunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın onayı ile önceki gün çalışmalara katıldı. İlk gün kuyuyu inceleyen ekip, köpeği kurtarmak için yılan yakalama aparatına benzeyen bir düzenek yapmaya karar verdi. Ekip, Beykoz'dan ve Karaköy'den malzemeleri temin ettikten sonra geliştirdikleri sistemle ilk denemesini dün öğle saatlerinde yaptı. Köpek başından yakalansa da aparatın içinden kaydı. Ekip, daha sonra aynı yöntemi gece denemeye karar verdi. Köpeğin uyumasından faydalanan ekip, sabaha karşı 05.45'te tekrar aparatı kuyuya tekrar indirdi ve köpeği başından yakaladı. Dikkatlice yukarı çekilen 'Kuyu' adı verilen köpek, sağlıklı şekilde kurtarıldı.

'Kuyu' köpeği kurtaran TTK tahlisiye ekibi, daha sonra zafer pozu verdi. Köpeğe sarılıp, öpen, tahlisiye ekibinden Şendoğan Aşık, kurdukları sistemi DHA'ya anlattı. Yaptıkları incelemenin ardından köpeğin, tek bir sistemle kurtarılabileceğine karar verdiklerini söyleyen Aşık, şöyle konuştu:

"Timsah, yılan yakalarlardı eskiden bu aparatla. Demir bir çubuk. İçinden tel geçer ve başına kelepçe yapıp çekersin. Bizim kurduğumuz aparat bu şekilde çalışıyordu. Orada yapacak başka bir şey de yoktu. Sabah malzemeleri aldık. Nalburdan yarım parmak boru aldık 20 adet. Karaköy'den çelik halat aldık. Birçok malzeme aldık ve hazırlandık. Sabah 9'da oraya gittik. Öğle saatlerinde aparatı kuyuya indirdik. Tam çekerken köpek kaydı ve düştü. Sabaha doğru ikinci hamlemizde de köpeği aldık. İlk hamleden köpek rahatsız da olmuştu. Gece uyku moduna girdi köpek. Uyurken aparatı boynuna geçirmeyi başardık. Halatla çektik ve köpeği kurtardık. Önünde piston var o sistemin. Pistona basınçlı hava veriyorsun ve piston uzuyor. Ondan sonra üzerindeki halkayı köpeğin başına geçiriyorsun. Böyle basit bir sistem."

1999'daki Marmara ve Düzce depremlerinde başarılı kurtarma çalışmalarıyla adını duyuran TTK tahlisiye ekipleri, daha sonra Van depremi ve diğer doğal afetlerde kurtarma faaliyetlerine katıldı.

Görüntü Dökümü:

------------------------

-Cep telefonu görüntülerinde

-Köpeğin yukarı çekilmesi

-Kurtarılması ve yaşanan sevinç

-Kuyu kamerasında köpeğin görüntüsü

==============================

7- KUYUYA DÜŞEN KÖPEK BU APARATLA KURTARILDI

Haber-Kamera: Cengiz ÇOBAN - İSTANBUL DHA

Beykoz'da 10 gündür çukurda mahsur olan köpek Türkiye Taşkömürü Kurumu'nun dün kullanmaya başladığı sistem geliştirilerek kurtarıldı.

Görüntü Dökümü:

---------

-Aparatın fotoğrafı

-Aparatla dün yapılan çalışmalar

================================

8- İHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLERİ ÖĞRENCİLER VE MESLEKTAŞLARI UĞURLADI

Haber-Kamera: Erhan TEKTEN İstanbul DHA

686 sayılı KHK ile ihraç edilen 330 akademisyen arasında bulunan Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Araştırma Görevlileri Dr. Utku Uraz Aydın, Burcu Yılmaz ve Emre Tansu Keten eşyalarını toplayarak üniversiteden ayrıldı. Nişantaşı Kampüsü'nden "Teslim olmadık, teslim olmayacağızö, "Yaşasın sınıf dayanışmasıö sloganları eşliğinde çıkan akademisyenleri okul dışında öğrenciler ve akademisyenler karşıladı. İletişim fakültesinin eski dekanlarından Prof. Dr. Ünsal Oskay'ın fotoğrafını taşıyan grup üyeleri "Akademi susturulamaz, geri döneceğizö pankartı açtı.

"SUÇSUZ OLDUKLARINI BİLİYORUZ"

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo TV Sinema Bölüm Başkanı Prof. Dr. Şükran Esen de, ihraç edilen akademisyenlere destek oldu. Esen yaptığı açıklamada "Güzel bir günde değiliz, zor günlerden geçiyor Türkiye. 1980'lerde daha kötüsünü yaşadık, ona yaklaşıyoruz ama bugünler de altta kalacak. İhraç edilen üç arkadaşımız için buradayız. Onların bilimsel çalışma dışında bir şey yapmadıklarını biliyoruz. Suçsuz olduklarını biliyoruz. Onların bilimin gerektirdiğini yansıtarak her şeyi sorguladıklarını biliyoruz. Bilim sorgulamayı gerektirir. Bilimin gerektirdiği şey, üniversitelerin gerektirdiği şeydir. Onun için sorgulanması gerekirken 'neden sorguladınız' üzerine ihraç edilmesi bizim açımızdan yanlıştır. Bu yanlışın düzeltileceğine inanıyoruz. Yanlışlıklar komedyası oynanıyor. Komedyadan trajediye döndüö dedi.

İHRAÇ EDİLEN AKADEMİSYENLER KONUŞTU

İhraç edilen akademisyenlerde Utku Uraz Aydın yaptığı açıklamada "Bu üniversiteye vermiş olduğumuz, öğrencilerimize vermiş olduğumuz, kendimize vermiş olduğumuz emeğe el konuldu. Biz bunu açıkçası başta üniversiteleri hedef alan ama genel olarak bütün eğitim alanını hedef alan; çünkü yüzlerce Eğitim-Sen'li öğretmen arkadaşımızın da, o gece ihraç edildiğini biliyoruz, bütün eğitim alanını hedef alan bir siyasal tasfiye operasyonunun bir parçası olduğunu düşünüyoruz. Buradaki destek çok önemli. İhraç edilenlere destek çıkılması çok önemli ama bu dayanışmanın sadece bizler için değil, içeri de kalan hala üniversitede olan hür zihinli dostlarımızın iki gün sonra ihraç edilmemesi verilen bir mücadele dayanışma olduğunu biliyoruz" dedi. ihraç edilen diğer akademisyen Burcu Yılmaz ise, "Biz direnmeye devam edeceğiz. Barış arayışının ihraç sebebi olmadığı bir akademiye geri döneceğiz. Bu süreçte yanımızda olanları da unutmayacağız. " Akademisyenler daha sonra kendilerine desteğe gelenlerle kucaklaştı. Çekilen hatıra fotoğraflarının ardından grup da olaysız bir şekilde dağıldı.

Görüntü Dökümü:

--------------------

-Grubun görüntüsü

-Dışarı çıkan ihraç edilen akademisyenler

-Pankartın görüntüsü

-Atılan sloganlar

-Yapılan açıklamalar

-Fotoğraf çekimleri

-Kucaklaşmalar

-Grubun dağılması

-Genel ve detaylar

==============================

9- " ODA TV DAVASI" NIN KARAR DURUŞMASINDA KALPAK DİYALOĞU

Yalçın Küçük elindeki kalpağı, kürsüdeki başörtülü kadın hakimi işaret ederek mahkeme başkanına gösterdi ; ".. bunu kafama takmama izin verilmiyordu, şimdi görüyorum ki başörtüsüne izin veriyorsunuz. Bu Cumhuriyet'in ve Kurtuluş Savaşı'nin simgesidir. Başıma koyabilir miyim?" dedi. Başkan izin verince kalpağı başına taktı

Özden ATİK, İstanbulDHA

Gazeteciler Ahmet Şık, Nedim Şener, Soner Yalçın ile Yalçın Küçük ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV Davası'nın karar duruşması başladı. Bu davanın tutuksuz sanıklarından olan ancak sosyal paylaşımları nedeniyle "PKK ve FETÖ/ PDY Silahlı Terör Örgütü propagandası yapmak" suçlarından 30 Aralık'ta tutuklanan gazeteci Ahmet Şık da duruşmaya getirildi.

İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 9.celsesi görülen duruşmada, tutuksuz sanıklar Hanefi Avcı, Soner Yalçın, Küçük, Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu, Nedim Şener, Muhammet Sait Çakır, Şükrü Doğan Yurdakul, iklim Kaleli ve Coşkun Musluk da hazır bulundu. Diğer sanıklar Mümtaz İdil ve Müesser Yıldız Uğur ise duruşmaya katılmadı.

KALPAK DİYALOLOĞU

Yalçın Küçük kimlik sorgusu yapıldığı sırada üye hakimin başörtüsüne yönelik elindeki kalpagi mahkeme başkanına göstererek "İlk duruşmalar yapılırken bunu kafama takmama izin verilmiyordu, şimdi görüyorum ki başörtüsüne izin veriyorsunuz. Bu Cumhuriyet'in ve Kurtuluş Savaşı'nin simgesidir. Basima koyabilir miyim?" dedi. Mahkeme Başkanı izin verince Küçük kalpagi başına taktı.

Duruşma esas hakkındaki savunmalarla devam edecek.

SAVCI BERAAT TALEP ETMİŞTİ

14 Aralık'ta görülen 8.celsede, savcı tüm sanıkları somut ve yeterli delil olmadığı gerekçesiyle beraatini talep etmişti. Mahkeme başkanının kararını açıklayacağını belirtmesi üzerine Ahmet Şık, "Bu davayla ilgili olarak yaşadığımız olaylar ve yargılama süreciyle ilgili olarak basit bir hükümle bu işin kapatılmasını istemiyorum" derken; Yalçın Küçük de savunma yapmak üzere süre talep etmişlerdi.

===================================

10- ODATV DAVASI ÖNCESİ GAZETECİLERDEN ADLİYE ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI

Haber-Kamera: Hayati KILIÇ - İSTANBUL DHA

İstanbul Adalet Sarayı'nda görülecek Odatv davası öncesi adliye önünde toplanan bir grup gazeteci basın açıklaması yaptı. Ellerinde "Gazetecilik yargılanamaz", "Yansak da dokunacağız", "Gazetecilik suç değildir" yazılı dövizler yaklaşık taşıyan gazeteciler, sabah saatlerinde Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı Önünde toplandı. CHP Milletvekilleri, İlhan Cihaner, Mahmut Tanal ve Sezgin Tanrıkulu da gruba destek verdi.

Gazeteciler adına Özgür Mumcu bir basın bildirisi okudu. Açıklamada, "Peki, FETÖ dediği cemaatin ipliğini pazara çıkaran Ahmet Şık nerede? Hükümetle cemaat kol kola gezerken Fethullahçıların devletin sinir uçlarına kadar sızdığını yazan ve bunu yazdığı için hapse atılan Ahmet Şık nerede? Hepiniz biliyorsunuz, Ahmet Şık yine hapiste. Neden hapiste? Savcıya göre, FETÖ/PDY ve PKK propagandası yapmış. Biraz vicdan sahibi olan, biraz adalet duygusundan nasibini almış hiçbir kimse bu suçlamayı kabul edemez, etmez. Biz gazeteciler ve halkımız şahittir ki Ahmet Şık, Fethullahçı darbe gerçekleşseydi ilk içeri atılacak gazeteciydi" denildi.

"BUGÜN BURADA BAŞKA DAVA DAHA GÖRÜLECEK"

Özgür Mumcu okuduğu basın bildirisinde şunları söyledi: Bu gün burada bir başka dava daha görülecek. Orada da Ahmet Şık tutuklandığında 'Gazetecilikten tutuklanmadılar' manşetini atan bir grup gazeteci yargılanıyor. O gün o manşeti atmaktan utanmayan gazeteciler, bugün yargılanıyor. Bilmiyoruz şimdi pişmanlar mı? Ama yargılanıyorlar. Elbette onların da adil bir şekilde yargılanmalarını savunuyoruz. Taraf çalışanlarının da adil yargılanmasını savunmak bizim aynı zamanda görevimiz. Gazetecilik ciddi bir iştir. İlkeli, ahlaklı ve cesur olmayı gerektirir. Biz eğriye eğri, doğruya doğru diyen gazeteciliğin kıymetli olduğu kanısındayız. Bizde bugün burada hakikatın ve adaletin peşindeyiz. Ahmet Şık, Kadri Gürsel, Murat Sabuncu, Güray Öz, Tunca Öğreten bugün cezaevindeyse, Özgür Gündem'le dayanışma içinde olan nöbetçi yayın yönetmenleri yargılanıp hapis cezasına çarptırılıyorsa Türkiye'de basın özgürlüğünden söz edilemez. O gün cemaatçilerin Odatv davası üzerinden gazetecilere verdiği gözdağı bugün başka bir biçimde devam ediyor. Ama korku iklimine teslim olmayacağız. Gazetecilik yapmaya devam edeceğiz. Gazetecilik suç değildir. Gazeteciler derhal serbest bırakılmalı, tutkusuz yargılanmalıdır. Yansak da dokunacağız"

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Adliye önünde toplanan gazetecile

-Özgür Mumcu'nun basın bildirisi okuması

-Genel detay görüntüler

===========================

11- ATALAY FİLİZ HAKİM KARŞISINDA (1)

Duruşmada gerginlik yaşandı.

Haber: Arzu KAYA, İstanbul DHA

Tuzla'da öğretmen Fatma Kayıkci cinayetine ilişkin ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıla kadar hapsi istenen Atalay Filiz hakim karşısına çıktı.

GERGİN BAŞLAYAN DURUŞMA

Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya tutuklu sanık Atalay Filiz, Fatma Kayikci'nin ailesi ve taraf avukatları katıldı. Atalay Filiz ve müştekiler yerini aldığı sırada Fatma Kayıkci'nin eşi Gani Kayıkci, Filiz'e yönelik tepki gösterip bağırarak üzerine yürümeye çalıştı. Duruşmanın düzenini bozduğu gerekçesiyle Kayıkci duruşma salonundan çıkardı. Öte yandan duruşmayı takip etmek için adliyeye gelen bazı basın mensuplarının da duruşmaya güvenlikler tarafından alınmaması nedeniyle salon önünde kısa süreli arbede yaşandı.

DURUŞMA DEVAM EDİYOR

Duruşmada kimlik tespiti yapılan Filiz, lise mezunu ve serbest meslek sahibi olduğunu belirtti. Duruşma, iddianamenin okunması ile devam ediyor.

OLAYIN GEÇMİŞİ

Tuzla'da kayıp olarak aranan 2 çocuk annesi tarih öğretmeni Fatma Kayıkci'nin cesedi, 28 Mayıs'ta evinin yakınındaki çalılıkların arasında bulunmuştu. 17 gün firari olan ve İzmir'de yakalanan Filiz'in, 2013 yılında o dönem tümgeneral olan Hasan Hüseyin Demirarslan'ın TÜBİTAK'ta çalışan oğlu Göktuğ Demirarslan ve kız arkadaşı Elena Radchikova'nın Ankara'da öldürülmesi olayına karıştığı da belirlenmişti. Filiz, 13 Haziran günü çıkarıldığı mahkemece Fatma Kayıkci'nın ölümüne ilişkin "Tasarlayarak kasten öldürme" suçundan tutuklanmıştı. Filiz hakkında "Bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet ve "Kişinin malını koruyamayacak durumda olmasından veya ölmesinden yararlanarak nitelikli hırsızlık" suçundan 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.

=====================================

12- ATALAY FİLİZ HAKİM KARŞISINDA(2)

Atalay Filiz,

"Ben psikolojik olarak iyi hissetmiyorum . O yüzden daha sonra savunma yapacağım. Süre talep ediyorum"

*Fatma Kayıkci'nin komşusu,

" Alt kattan kavga, düşme, boğulma gibi sesler geliyordu. Komşum Fatma'yı aradım, cevap vermedi. Çocuğun okuldan gelme saati olunca mecburen aşağı indim. Atalay'ı gördüm. Bir bezle çömelmiş vaziyette koridoru siliyordu. Kan doluydu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Çok pis bir koku vardı"

Haber: Arzu KAYA, İstanbul DHA

Tuzla'da öğretmen Fatma Kayıkci cinayetine ilişkin ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıla kadar hapsi istenen Atalay Filiz hakim karşısına çıktı.

"PSİKOLOJİK OLARAK İYİ HİSSETMİYORUM"

Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya tutuklu sanık Atalay Filiz, Fatma Kayikci'nin ailesi ve taraf avukatları katıldı. Duruşmada kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından mahkeme başkanı Atalay Filiz'e savunmasını yapıp yapmayacağını sordu. Bunun üzerine Filiz, "Ben psikolojik olarak iyi hissetmiyorum. O yüzden daha sonra savunma yapacağım. Süre talep ediyorum" dedi. Filiz'in avukatı Uğur Poyraz ise, "Müvekkilimin beyanına bir diyeceğimiz yoktur. Gelecek celse savunması hazır olduğunda yapacaktır" diye konuştu.

"EN AĞIR ŞEKİLDE CEZALANDIRILSIN"

Fatma Kayıkci'nin 16 yaşındaki oğlu M.K.K. daha önce ifade verdiğini belirterek, " Her şey iddianamede belirtilmiş. Sanığın atılı suçlardan en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum" şeklinde konuştu.

"KİMLİĞİMİ KULLANARAK..."

Duruşmada tanık olarak dinlenilen Ömer Baba, "Atalay Filiz'i tanımıyorum. Sadece televizyonda gördüğüm kadarıyla cinayetten arandığını biliyordum. Çalıştığı çay bahçesinde kimliğimi düşürmüştüm. Kimliğimi elde etmiş. Kimliğimi kullanarak sağda solda kendisini Ömer Baba olarak tanıtmış. Polis de beni aradı, ben de konuya ilişkin ifade verdim" dedi.

"KORİDORU SİLİYORDU, KAN DOLUYDU, PİS BİR KOKU VARDI"

Mahkeme Başkanı tanık olarak dinlenen Fatma Kayıkci'nin komşusu tanık Sibel Ocak'a "Rahmetli senin komşunmuş, neler biliyorsun" diye sordu. Gözyaşlarına boğulan Ocak ifadesi boyunca gözyaşlarına hakim olamadı. Kayıkci ile aynı apartmanda oturduğunu söyleyen Ocak, "Olay günü kızımı okuldan alacaktım. Alt kattan kavga, düşme, boğulma gibi sesler geliyordu. Karşı komşumu aradım kavga seslerinin geldiğini söyledim. Komşum bana alt kattakilerin kardeşi gelecekti dedi. Kavga ediyorlar diye düşündüm. Komşum Fatma'yı aradım, cevap vermedi. Mesaj çektim, okumadı. Daha sonra telefon kapandı. Çocuğun okuldan gelme saati olunca mecburen aşağı indim. Atalay'ı gördüm. Bir bezle çömelmiş vaziyette koridoru siliyordu. Kan doluydu. Hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. Çok pis bir koku vardı. Kavga ettiler eli falan kesildi diye düşündüm. Sonra eve girdim. Kızım kanları görüp korkar diye tekrar aşağı indim. Sanık kanları temizlemiş ve içeri girmişti" diye konuştu.

Duruşma diğer tanıkların dinlenmesi ile devam ediyor.

=======================================

13- ATALAY FİLİZ HAKİM KARŞISINA ÇIKTI (3)

Duruşma, psikolojik olarak kendisini iyi hissetmediği gerekçesiyle savunma yapmayan Atalay Filiz'in ifadesinin gelecek celse alınabilmesi için ertelendi.

Haber- Kamera: Arzu KAYA, İstanbul DHA

Tuzla'da öğretmen Fatma Kayıkci cinayetine ilişkin ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıla kadar hapsi istenen Atalay Filiz hakim karşısına çıktı.

TANIKLAR DİNLENDİ

Anadolu 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki ilk duruşmaya tutuklu sanık Atalay Filiz, Fatma Kayıkci'nin ailesi ve taraf avukatları katıldı. Kimlik tespiti ve iddianamenin okunmasının ardından psikolojik olarak kendisini iyi hissetmediğini belirten Filiz savunma yapmadı. Duruşmada tanıklar dinlendi.

"AYAKKABISININ TEKİNİ BULDUM, KAN İZLERİNİ GÖRDÜM"

Dinlenen tanıklardan Fatma Kayıkci'nin üvey oğlu Bekir Kayıkci, "Olay günü babamı aradım. Fatma'ya ulaşamadığımı söyledim. Daha sonra kaldığı dairede ayakkabısının tekini buldum ve kan izlerini gördüm" dedi.

MAHKEME BAŞKANI: ADALETE BIRAK HER ŞEYİ

Mahkeme Başkanı duruşmanın başında Atalay Filiz'e bağırıp üzerine yürüdüğü için salondan düzeni bozduğu nedeniyle çıkarılan Gani Kayıkci'yi duruşmaya tekrar çağırdı. Mahkeme Başkanı Kayıkci'ye, "Biz gerçeği aramaya çalışıyoruz. Kızarsan bağırırsan olmaz. Üzgün olduğunu biliyorum ama adalete bırak her şeyi" dedi. Gani Kayıkci de savcılıkta verdiği ifadesini tekrar ettiğini söyledi.

DURUŞMA ERTELENDİ

Mahkeme heyeti Atalay Filiz'in tutukluluk halinin devamına karar vererek gelecek celse ifadesinin alınmasına karar verdi. Filiz'in şahsi eşyalarının sanığın yetkilisi veya vekaleten temsilcisine teslim edilmesi için yazı yazılmasına karar veren mahkeme, duruşmayı 5 Mayıs 2017 tarihi saat 10.00'a erteledi.

"DİKKAT ETMEK LAZIM"

Duruşma sonrası adliye bahçesinde konuşan Fatma Kayikci'nin eşi Gani Kayıkci, "Bu konuda neyin olmaması önemli değil. Geçmiş, gitmiş. Ama insanların ne yaptığının aynı şekilde olmaması gerekir. Dikkat etmek lazım. Dua etmek lazım" dedi.

Görüntü Dökümü:

----------------

Gani Kayıkci'nin açıklaması

Oğlu'yla adliyeden ayrılması

-Adliyeden görüntü

=============================

14- İSPARK CİNAYETİNE 25 YIL HAPİS CEZASI...

Haber: Özden ATİK/ İstanbulDHA

Beyoğlu'nda 6 Nisan 2016'da İSPARK'ta çalışan otopark görevlisi Necmettin Yanık'ı park ücretini ödedikten sonra kurşunlayarak öldürdüğü iddiasıyla yargılanan Turgay Kızılay hakkındaki dava karara bağlandı. Oy çokluğuyla verilen kararda, sanığa önce müebbet hapis cezası veren heyet, duruşmalardaki iyi halini de dikkate alarak cezayı 25 yıl hapis cezasına indirdi. Üye hakim ise olayın kasıtlı işlenmediğini belirterek muhalefet şerhi koydu. İstanbul 18. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, Turgay Kızılay getirildi. Maktül Necmettin Yanık'ın eşi şikayetçiler Sevim Yanık ve kızı Seher Yanık da duruşmada hazır bulundu.

"ATEŞ ETMEK İSTEMEDİM"

Sanık Turgay Kızılay savunmasında, "Araçta sağ koltuk üzerinde oturuyordum. O esnada elim tetikte olacak şekilde silahı sakladığım yerden çıkarırken silah ateş aldı. Sarhoştum" dedi. Mahkeme başkanının talebi üzerine silahı nasıl tuttuğunu da sesli görüntülü kayıt sistemine ait kumandayı eline alarak gösteren sanık Kızılay, "Ateş etmek istemedim. Silahın ağzında mermi olduğunu bilmiyordum. Ateş etmek isteseydim, camı açarak ateş ederdim" dedi.

"İSTEYEREK ÖLDÜRMEDİM"

Son sözü sorulan sanık Kızılay, "Keşke böyle olmasaydı. İsteyerek kimseyi öldürmedim. Zarar dahi vermek istemedim" dedi. Sanığın avukatı da müvekkilinin silahı sakladığı yerden çıkarırken kendi isteği dışında ateş aldığını, eylemin taksirle adam öldürme suçunu oluşturabileceğini ifade ederek tahliyesini talep etti.

"AĞIR MÜEBBET HAPİS CEZASI VERİLSİN"

Ölen Necmettin Yanık'ın eşi Sevim Yanık ise, "Eylem kasten işlenmiştir. Ağır müebbet hapis cezası verilsin. Çocuklarım babasız kaldı" dedi.

25 YIL 10 AY HAPİS CEZASI

Mahkeme heyeti oy çokluğuyla verdiği kararda, sanık Turgay Kızılay'ın maktul Necmettin Yanık'a karşı kasten öldürme suçunu işlediği anlaşıldığından önce müebbet hapis cezası verdi. Ancak heyet, sanığın duruşmalardaki iyi hali nedeniyle cezayı 25 yıl hapse indirdi. Heyet, sanık Kızılay'a "Ruhsatsız silah taşımak" suçundan ise 10 ay hapis ve 500 TL adli para cezası verdi.

ÜYE HAKİM MUHALEFET ŞERHİ KOYDU

Muhalefet şerhi koyan üye hakim, tarafların birbirlerini tanımadıklarını, aralarında önceye dayalı husumet bulunmadığını, olay anında tartışma yaşandığına dair herhangi bir somut delil bulunmadığı, birkaç dakika içinde gerçekleştiği, olayın hareket halindeki bir araçtan tek mermi kullanılması sonucu gerçekleştiğini belirterek olayın kasıtlı işlendiğine dair herhangi bir somut delil bulunmadığını belirtti. Hakim, sanığın alkol ve dikkatsizliği nedeniyle "Bilinçli taksire ölüme neden olmak" suçundan cezalandırılması gerektiğini ifade etti.

İDDİANAME

İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nca hazılanan iddianamede, sanık Turgay Kızılay'ın arkadaşının aracındayken İSPARK görevlisinin aracın yanına gelerek şoför Lütfi Kanoğlu'ndan 13 TL ücret istediği, Lütfi Kanoğlu'nun görevliye "Bozuk yok" yanıtı verdiği ifade ediliyordu. Bunun üzerine arka koltukta oturan Turgay Kızılay'ın 15 TL çıkarıp şoföre verdiği, Lütfi Kanoğlu'nun da parayı maktüle bıraktığı kaydediliyordu. "Turgay Kızılay'ın tespit edilemeyen bir nedenle bir el ateş ettiği" vurgulanan iddianamede, sanığın kaçtığı anlatılıyordu.

görüntü dökümü (arşiv)

---------------------------------

olay anı (güvenlik kamerası)

==================================

15- "BALYOZ'DA KUMPAS" DAVASINDA ÇETİN DOĞAN İLE NEDİM ULUSAN'IN MÜDAHİLLİK TALEPLERİ KABUL EDİLDİ

"Balyoz davasında" kumpas kurulduğu iddiasına ilişkin açılan davada mahkeme, Emekli Orgeneral Çetin Doğan ile Emekli Albay Nedim Ulusan'ın davaya katılma talebini kabul etti.

Haber: Ümit TÜRK İstanbul/ DHA

"Balyoz davasında kumpas" iddialarına ilişkin açılan davanın 3'üncü duruşması yapıldı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya tutuklu sanık Mehmet Baransu başka bir davada savunma yapmak için Mersin'de olduğu için duruşmaya getirilemediği belirtilirken diğer sanıklar Ahmet Altan, Yıldıray Oğur ve Yasemin Çongar da daha önce savunmalarını yaptıkları için duruşmaya katılmadı. Balyoz davasında hapis yatan bazı emekli askerler ile taraf avukatları duruşmada hazır bulundu.

8 EMEKLİ GENERAL, 10 EMEKLİ ALBAY DAVAYA MÜDAHİLLİK TALEBİNDE BULUNDU

Duruşmada emekli general ve amiraller Çetin Doğan, Bilgin Balanlı, Halil İbrahim Fırtına, Ahmet Yavuz, Ahmet Türkmen, Ayhan Taş, Nejat Bek, Erdem Caner Bener, Albaylar; Osman Fevzi Güneş, Yüksel Gamsız, Ali Cengiz Şirin, Erdal Akyazan, Recai Elmas, Erdoğan Koçoğlu, Hasan Nurgören, Nedim Ulusan, Ahmet Zeki Üçok ve Behçet Alper Güney suçtan zarar gördükleri gerekçesiyle avukatları aracılığıyla davaya katılma talebinde bulundu.

Duruşma savcısı da suçtan zarar görme ihtimaline karşı katılma taleplerinin kabul edilmesini talep etti. Baransu'nun da tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

SANIK AVUKATLARI MÜDAHİLLİK TALEPLERİNİN REDDEDİLMESİNİ İSTEDİ

Tutuksuz sanık Yıldıray Oğur'un avukatı Gülçin Avşar da, "Müdahale talebinde bulunanların tekzip talepleri olmalıydı. Bunun dışında bir mağduriyetleri yoktur. Bu kişilerin suçtan doğrudan zarar görme ihtimalleri olmadığından katılma taleplerinin reddedilmesini istiyoruz" dedi.

Sanıklar Ahmet Altan ve Yasemin Çongar'ın avukatları da, "ilgili suçlamalardan mağduriyet oluştuğu kanaatinde değiliz. Müdahillerin mağduriyetini oluşturan hukuk sistemidir. Bununla ilgili yargılamalar devam etmektedir. Katılma taleplerinin reddini istiyoruz" dedi.

SADECE ÇETİN DOĞAN İLE NEDİM ULUSAN'IN MÜDAHİLLİK TALEBİ KABUL EDİLDİ

Ara kararını veren mahkeme heyeti, Mehmet Baransu'nun mevcut delil durumunu dikkate alarak tutukluluk halinin devamına karar verdi. Firari sanık Tuncay Opçin hakkındaki yakalama kararının da beklenmesine karar verdi. Davaya katılma talebinde bulunanlardan Emekli Orgeneral Çetin Doğan ile Emekli Albay Nedim Ulusan'ın suçtan zarar görme ihtimali nedeniyle müdahillik taleplerini kabul ederken aralarında Emekli Orgeneraller Bilgin Balanlı, Halil İbrahim Fırtına'nın da bulunduğu 15 general ve albayın suçtan doğrudan zarar görmedikleri gerekçesiyle müdahillik taleplerinin reddedilmesine karar verdi.

İDDİANAME

İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu Savcılarından Faruk Söker tarafından hazırlanan 276 sayfalık iddianamede Taraf Gazetesi'nin eski çalışanları Gazeteciler Mehmet Baransu, Ahmet Altan, Yıldıray Oğur, Yasemin Çongar ve Tuncay Opçin "şüpheli" sıfatıyla yer alıyor. Sanıklar, Genelkurmay Başkanlığı'na ait çok gizli ifade edilen "Egemen Harekat Planı" nı temin etmek ve yayınlamakla suçlanıyor.

BARANSU VE OPÇİN İÇİN 75; ÇONGAR, ALTIN VE OĞUR İÇİN 52'ŞER YILA KADAR HAPİS İSTENİYOR

Sanıklara yüklenilen suçlamalar şöyle:

"Devletin güvenliğine ilişkin belgeleri tahrip etme, amacı dışında kullanma, hile ile alma çalma", "Devletin güvenliğine ilişkin gizli belgeleri temin etme", "Devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin gizli kalması gereken bilgileri açıklama", "Terör örgütü propagandası yapmak." Gazeteci Mehmet Baransu ve hakkında yakalama kararı bulunan sanık Tuncay Opçin'in ayrıca "Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçundan da cezalandırılmaları isteniyor. Gazeteci Baransu ve Opçin'in 35 yıldan 75 yıla kadar hapsi istenirken; Yasemin Çongar, Yıldıray Oğur ve Ahmet Altan'ın ise 20'şer yıldan 52 yıl 6'şar aya kadar hapsi talep ediliyor.

SAVCILIĞA TESLİM ETMİŞTİ

Balyoz soruşturmasının başlatılmasına neden olan ve 365 askerin sanık olarak hakim karşısına çıktığı Balyoz Davası'nın delilleri arasında yer alan belgeler Mehmet Baransu tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim edilmişti. Bunlar içerisinde devletin güvenliği ve askeri yararları açısından Egemen Harekat Planı (1'inci Ordu Komutanlığı tarafından Yunanistan'a karşı Trakya bölgesinde düzenlenecek olan bir harekatta kullanılmak üzere hazırlanmış bir harekat planıdır) da bulunuyordu. Genelkurmay Başkanlığı, " TSK'nın muvazzaf ve emekli personelinin yargılandığı davalarda TSK'yı hedef alacak şekilde suç delilleri üretildiği" gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş, aralarında Emekli Orgeneral Çetin Doğan'ın da bulunduğu 365 sanık 31 Mart 2015'te beraat etmişti. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'da beraat eden sanıkların suç duyurusu üzerine soruşturma başlatmıştı.

=================================

16- 5 KİLO ALTIN GASP EDİLMESİYLE İLGİLİ 4 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Ali AKSOYER/İSTANBUL, ZEYTİNBURNU'nda bir hafta önce meydana gelen ve 5 kilogram altının gasp edildiği kuyumcu soygunuyla ilgili 4 kişi gözaltına alındı. Şüphelilerin Sakarya'dan kiraladıkları otomobille İstanbul'a gelerek soygun yaptıkları ortaya çıktı. Kaçarken kuyumcunun güvenlik kamera kayıt cihazını da götürdükleri tespit edilen şüphelilerin gasp ettiği altınları bulmak için operasyonlar sürüyor.

Zeytinburnu, 5 Telsiz Mahallesi, Semiha Şakir Caddesi üzerinde 9 Şubat 2017 tarihinde meydana gelen olayda silahlı ve maskeli 4 şahıs, H. P. ve oğlu M. P.'nin sahibi olduğu kuyumcu dükkanına geldi. "Bu bir soygundurö diye bağıran şüpheliler baba ve oğlu etkisiz hale getirerek, kuyumcu dükkanın içinde bulunan bir odaya kapattılar. Daha sonra vitrinde bulunan yaklaşık 5 kilogram altını yanlarında getirdikleri torbalara koyan şüpheliler, kendilerini bekleyen otomobille kaçtı. Şüphelilerin kaçarken kuyumcunun güvenlik kamera görüntülerinin depolandığı cihazı da yanlarında götürdükleri öğrenildi.

Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından olayla ilgili başlatılan soruşturmada polis güvenlik kameralarını kullanarak önce şüphelilerin kaçtığı otomobilin plakasını tespit etti. Otomobilin Sakarya'da bulunan bir kiralama şirketinden kiralandığı ortaya çıktı. Polis bu ipucunu değerlendirerek şüphelilerden Gürcistan uyruklu Giorgi S.(35)'i gözaltına aldı. Bu şahsın ifadesi doğrultusunda sürdürülen operasyonda Gürcistan uyruklu Levan M.(29), Leaso J.(32) ve Sam K.(30)'da gözaltına alındı.

Gasp Büro Amirliğinde olayla ilgili ifade veren şüphelilerin kendilerine yöneltilen suçlamaları kabul etmedikleri öğrenildi. Polis soygunda çalınan 5 kilogram altını bulmak için operasyonların aralıksız sürdüğünü belirttiler.

Görüntü Dökümü:

-----

-Güvenlik kamerasından olay anı

-Şüphelilerin adliyeye sevki

============================

18- PENDİK'TE DURDURULAN KAMYONDA 1 TON ESRAR ELE GEÇİRİLDİ; 7 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Haber-Kamera: Çağatay KENARLI, İstanbul DHA

İstanbul Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri doğu illerinden İstanbul'a yüklü miktarda uyuşturucu maddesi geleceği istihbaratına yönelik çalışma başlattı. Polis ekipleri, 3 gün boyunca kamyonu takip etti. Bunun üzerine ekipler kamyonu Pendik'te gece saatlerinde durdurarak narkotik dedektör köpekleri Eta ve Gold'un katılımıyla arama yaptı.

ETA VE GOLD UYUŞTURUCUYA TEPKİ VERDİ

Yapılan aramalarda plastik hammaddesi olduğu belirtilen her biri yaklaşık 300 kilo olan 12 büyük çuvala narkotik dedektör köpekleri Eta ve Gold tepki vermesi üzerine polis ekipleri çuvalları detaylı incelemeye başladı.

VİNÇ İLE TAŞINAN ÇUVALLARDA ESRAR ELE GEÇİRİLDİ

Çuvalları bir iş makinası yardımıyla kaldırarak boş bir kamyonun kasasına boşaltan ekipler, çuvallarda paketler halinde toplam 1 ton 10 kilogram esrar ele geçirdi.

7 KİŞİ GÖZALTINA ALINDI

Polis ekipleri uyuşturucuyla ilgili M.K.(21), S.K.(26), S.C.(40), E.A.(40), S.A.(26), S.E.(25) ve R.A (37) yakalayarak gözaltına aldı. Gözaltına alınan şüpheliler sorgulanmak üzere Vatan Caddesi'nde bulunan Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü'ne getirildi.

EMNİYETİN BAHÇESİ'NDE SERGİ

Ele geçirilen 1 ton 10 kilo esrar, Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri ile narkotik dedektör köpekleri Eta ve Gold'un katılımıyla İstanbul Emniyet Müdürlüğü bahçesinde sergilenerek basın mensuplarına gösterildi.

Görüntü Dökümü

----------

(Polis Kamerası)

-Polis ekiplerinin dedektör köpeklerle arama yapması

-Ekiplerin kamyonda bulunan çuvalları incelemesi

-Vinçler yardımıyla çuvalların bir kamyona taşınması

-Kesilen çuvallardan paketler halinde çıkan uyuşturucu maddeler

-Polis ekiplerinin uyuşturucu maddeleri bir araya toplaması

-Ele geçirilen uyuşturucu maddelerin paketlerinin açılması

(Aktüel Görüntü)

-Emniyetin bahçesindeki sergiden görüntü

-Uyuşturucu maddelerden görüntü

-Dedektör köpek Eta(Siyah olan) ve Gold'un(Sarı olan) görüntüsü

-Motosikletli Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri

-Genel ve detaylar

============================

19- BEYOĞLU'NDA TABUT ŞEKLİNDEKİ KUTU POLİSİ ALARMA GEÇİRDİ

Beyoğlu'nda kaldırıma bırakılan tabut şeklindeki kutu polisi alarma geçirdi. Güvenlik önlemleri alındıktan sonra fünye ile patlatılan paketten gazete parçaları çıktı.

Haber-Kamera: Hasan YILDIRIM- Hakan KAYA İSTANBUL DHA

Beyoğlu Taksim- Dolapdere Caddesi üzerinde saat 06.30 sıralarında kaldırımda tabut şeklinde bir kutu olduğunu görenler durumu polise bildirdi. Kısa sürede olay yerine gelen ekipler, caddeyi araç ve yaya trafiğine kapattıktan sonra uzaman ekibe haber verdi. Bomba imha uzmanının fünye yerleştirdiği kutu büyük bir gürültüyle patlatıldı. Şüpheli kutudan gazete parçaları çıktı. Kutuda bomba olmadığının anlaşılması üzerine cadde yeniden trafiğe açıldı.

Görüntü Dökümü:

-------------

-Tabut şeklindeki kutu

-Polisin güvenlik önlemleri

-Trafiğe kapanan cadde

-Şüpheli kutunun patlatılması

-Kutudan çıkan gazete parçaları

========================

20- FİDYEYİ ALMALARINA RAĞMEN REHİNELERİ BIRAKMAMIŞLAR

Ali AKSOYER/İSTANBUL

İSTANBUL'da İran uyruklu 4 kişiyi kaçırdıktan sonra fidye istedikleri iddia edilen 3 şüpheli tutuklandı. Şüphelilerin kaçırdıkları kişilerin ailelerinden para almalarına rağmen, rehineleri serbest bırakmadıkları öğrenildi.

4 İRANLI'YI KAÇIRMIŞLAR

Kayseri'den İstanbul'a çalışmak için geldikleri öğrenilen İran uyruklu iki şahsın kaçırılması ve ailesinden fidye istenme olayının ihbar edilmesi üzerine polis tarafından soruşturma açıldı. Soruşturma sırasında şüphelilerin 4 İran uyruklu kişiyi kaçırdıkları öğrenildi. Şüphelilerin 100 bin liranın üzerinden fidye almalarına rağmen bu kişileri serbest bırakmadıkları ve para istemeye devam ettikleri öğrenildi.

GÖRÜNTÜLERİNİ ÇEKİP AİLELERİNE GÖNDERMİŞLER

Asayiş Şube Müdürlüğü ve Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan ortak soruşturmada polis, şüphelilerin kaçırdıkları kişilerin videolarını çektiği ve mail yoluyla ailelerine göndererek hayatları karşılığında fidye istediklerini tespit etti.

EVE OPERASYON YAPILDI

Rehine Kurtarma ve Müzakere timine bağlı ekipler tarafından yapılan çalışmalarda şüphelilerin kurbanlarını tuttukları ev tespit edildi. Geçtiğimiz Pazar günü yapılan operasyonda olayı gerçekleştiren Pakistan uyruklu Emanella Z., Tumur A. ve Afganistan uyruklu Raman Y. yakalandı. Evde yapılan aramada bir iki tabanca ele geçirildi. Evde ayrıca koli bantları, el ve ayak bağlamakta kullanılan ip bağlar bulundu.

REHİNELERDE KAÇTI

Baskın sırasında çıkan karışıklıktan faydalanan kaçırılan 4 kişinin ise evden kaçtığı tespit edildi. Polis kaçırılan kişileri evin bir iki sokak aşağısında buldu. İran uyruklu R.T. ve M.A, A.S ve F.Z. 'nin karşılarında polisi görünce sarılarak teşekkür ettikleri öğrenildi.

ŞÜPHELİLER TUTUKLANDI

Küçükçekmece İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde işlemleri tamamlanan şüpheliler çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi.

Görüntü Dökümü:

-----

-Baskın yapılan ev

-Şüphelilerin görüntüsü

===========================================

21- DÜN 10 TL. BUGÜN 5 TL. ÇİÇEK MEZATLARI GÜLSÜZ KAPANDI

14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜNDE GÜLLER TÜKENDİ. TEZGAHLAR BUGÜN İTHAL GÜLLERE KALDI

Haber: Özgür ALTUNCU/ Kamera: Yaşar KAÇMAZ - İstanbul DHA

İstanbul'da gül sıkıntısı yaşanıyor. Bugün, çiçek mezatlarında yerli gül satışı yapılamadı.Taksim'deki çiçek tezgahlarında ithal güller yer aldı. Buna rağmen dün tanesi 10 TL'den satılan gül, bazı satıcılarda 5 TL'ye kadar indi. Taksim'de çiçek satıcılığı yapan Ahmet Yorgun bu durumu, " 4 liralık gülü 10 liraya sattık. Bize de öyle verdiler. Bu hafta daha da düşer. Bu hafta 5 liraya satacağız"diye anlattı.

YENİ GÜLLERİN AÇMASI ZAMAN ALACAK.

Eyüp Alibeyköy'de bulunan Çiçek Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Müdürü Hikmet Başalan, 14 Şubat sebebiyle üreticinin ellerindeki tüm gülleri piyasaya sürdüğünü söyleyerek, bugünkü mezatta gül satışının olmamasını " Şu anda yeni çiçeklerin açması, hava şartlarından dolayı zaman alacak"şeklinde açıkladı.

FİYAT YÜKSEKLİĞİ ARZ TALEP DENGESİZLİĞİNDEN

14 Şubat sebebiyle İstanbul'da çiçeğin yüksek talep gördüğünü söyleyen Çiçek Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Müdürü Hikmet Başalan, " Talep çok fazlaydı. Hem alan, hem satan memnundu" dedi. Başalan, çiçek fiyatlarındaki yüksekliğini kış şartlarına bağlayıp, " Ülkemizde yaşanan soğuk hava şartları çiçekleri azalttı. Talep de yüksekti. Arz talebe bağlı bir olaydır bu da"diye konuştu.

GÜL FİYATI DÜN 15 TL'YE KADAR ÇIKTI

Soğuk hava şartlarının sebzede olduğu gibi çiçekte de fiyatları etkilediğini belirten Başalan, " Üretimde yarı yarıya bir düşme oldu. O da fiyatları haliyle katlamış oldu. Çiçek fiyatları mezattan yüksek çıktı.Gül'ün tanesi 5 lira 6 lira civarındaydı. Artı KDV tabi. Bunun işçiliğini, kırılanlarını koyduğunuz zaman bu halkımıza biraz yüksek fatura yansıtıyor. Gül fiyatları,10 lira 15 lira arasında değişti."dedi.

YÜKSEK FİYATLARDAN ÇİÇEK SATICILARI DA ŞİKAYETÇİ

Mezata katılan az sayıdaki çiçekçiden biri olan Abdullah Akgün de yüksek fiyatlardan şikayet etti. Akgün, " Satış yaptık ama şuradaki iki çiceği 40 liradan aldıktan sonra bunun karı ne olabilir.? Hava şartları da bu sene biraz kötü gitti. Üretim fazla olmayınca talep fazla olunca, fiyatlar da yüksek oluyor"şeklinde konuştu.

"FİYAT YÜKSEK DEĞİL, ÜRETİM AZ"

14 Şubat sebebiyle yaptıkları satışı kar olarak görmediklerini söyleyen ve 14 Şubat'ı bazı satıcıların fırsata çevirdiği iddialarına reddeden bir diğer çiçek satıcısı Ahmet Parlak, " Bir günlük ticaret ticaret değildir. Fiyat yüksek değil, üretim az. Gül'ü zaten 4-5 liraya kendin alıyorsun. 10 lira satmanın ne karı var"dedi.

YERLİ GÜL KALMADI, İTHAL GÜL'Ü 5 TL'YE DE SATAN VAR 10 TL'YE SATAN DA

14 Şubat nedeniyle İstanbul'da yerli gül kalmadı. Taksim'deki çiçek tezgahlarını ithal güller doldurdu. Hollanda'dan ithal edilen gülleri 10 TL'ye satan da var. 5 TL'ye satan da. Önümüzdeki günlerde yerli gülün yeniden piyasaya çıkmasıyla fiyatların daha da 3-4 TL'ye kadar düşmesi bekleniyor.

Görüntü Dökümü:

Çiçek mezatından genel ve detay görüntüler

Çiçek Üretim ve Pazarlama Kooperatifi Müdürü Hikmet Başalan ile röportaj

Taksim'deki çiçek satıcılarından detay

Satıcılarla röportaj

Vatandaşlarla röportaj

Detaylar

================================

22- ADLİYEDE SAVCILARDAN KAN BAĞIŞI

Haber-Kamera: Ümit TÜRK/ İSTANBUL

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nda Kızılay'ın "2. Geleneksel Adaletin Temsilcileri Kan Veriyor" kampanyasına katılarak kan bağışında bulundu.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'nın atrium alanında, Kızılay tarafından "2'inci Geleneksel Adaletin Temsilcileri Kan Veriyorö kampanyası başlatıldı.Kampanya 3 gün sürecek. Kızılay Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Turunç ve Başbakan Binali Yıldırım'ın kardeşi Kızılay Denetim Kurulu Başkan yardımcısı İlhami Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu Kızılay yetkilileri kampanyaya destek amacıyla adliyeye geldi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan ve başsavcı vekilleri kampanyaya destek vererek kan bağışı yaptı. Kızılay yetkililerinin plaket verdiği Başsavcı Fidan yaptığı açıklamada, "Sayın başkan vekilimizin ön ayak olmasıyla adliye çalışanlarımız, personelimiz, vatandaşlarımızı böyle güzel bir kampanyaya ortak ettiği için teşekkür ediyoruz. Bütün personele böyle bir ihtiyaca cevap verebildikleri ve hassasiyetleri için teşekkür ediyoruz. Daha nice faaliyetlerde buluşmak ümidiyleö dedi.

Kızılay Genel Başkan Yardımcısı İsmail Hakkı Turunç ise, "Ülkemizde kan toplama yetkisi tamamen Kızılay'a ait. Kış mevsiminin ağır geçmesinden dolayı Ocak ayının başlarına doğru kan stoklarımızda azalma oldu. Genel başkanımızın bu konuyu paylaşmasından sonra halkımız duyarlılık gösterdi ve stokların arttırılması için kan merkezlerine koştu. Böylece stoklarımızı riskli seviyeden yukarı çekmiş oldukö diye konuştu.

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ

-Başsavcının kan vermesi

-Başsavcı Fidan'ın konuşması

-Turunç'un açıklaması

-Başsavcı vekillerinin kan vermesi

=======================

24- UÇAKLARA KUŞ ÇARPMA KAZALARI SHGM'YE BİLDİRİLECEK

Haber-Kamera: Faik KAPTAN-Murat ÇAKIR/İSTANBUL,

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü (SHGM) tarafından, havaalanları ve havaalanı merkezli 13 kilometre çaplı alandaki yabani hayvanlarla mücadeleyi artırmak ve uçuş, can ve mal emniyeti için önlemler almak amacıyla Yabani Hayvan Kaynaklı Olay ve Kaza Bildirimleri Genelgesi yayımladı.

Özellik göç zamanı yaşanan göçmen kuşların neden olduğu veya havalimanları çevresindeki bölgesel yaban hayvanları tarafından yaşanan olayların en aza indirilmesi amacıyla SHGM Genel Müdür Vekili Bahri Kesici imzasıyla yayınlanan genelgede, bundan böyle tüm bu kazaların bir forum aracılığıyla Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne bildirilmesi zorunluluğu getirildi.

Genelgede,ö Belirtilen havaalanı sahaları içinde yabani hayvanlar ile alakalı tüm olay ve kaza bildirimleri, 2017 yılından itibaren Yabani Hayvan Bildirim Formu'nun doldurulması suretiyle Genel Müdürlüğümüze sunulacaktırö denildi.

3.HAVALİMANI

Önümüzdeki yıl hizmete girmesi planlanan 3.Havalimanı'nın göç yolları üzerinde olmasının da göz önüne alındığı belirlenen bu genelge ile SHGM'de toplanan verilerin, Yabani Hayvanlarla Mücadele Komitesi tarafından gerçekleştirilecek toplantılarında analiz edilmesi ve bu veriler ışığında düzeltici ve önleyici faaliyetlerin gerçekleştirilmesinin planlandığı belirtildi.

Uçuş ve yer emniyetinin artması bakımından büyük önem taşıyan ve bu konuda hava yolu işletmelerinin gerekli hassasiyeti göstermesinin önem taşıdığı belirtilen genelgede SHGM'ye gönderilecek olan forumda 16 ana başlıkta şunlar istendi:

" Uçağın tipi, çarpılan yere göre, burun kısmındaki radom ise onun modeli, ön cam ise model ve tipi, motorlar ise tüm özellikleri, gün batımı, gün doğumu, gece ve gündüz durumu, uçağın gövde tipi, kullanılan pist, iniş takımlarının durumu, hızı, ışıkların durumu, kalkışın iptal mi yoksa geri dönme mi olduğu? Tırmanma anı veya koşturma anı mı? Yerde kalma süresi, tahmini tamir ve değişim giderleri,( örneğin,kazanç kaybı, yakıt, otel gibi). Hava durumu, yangın uyarısı var mı? Hayvanın türü, motorca yutulan tahmini hayvan sayısı, çekilen fotoğraflar, yaban hayvan konusunda pilotun bilgileriö

Görüntü Dökümü:

---------

-İniş yapan bir helikopter ve kuşlar

-Kule ve kuşlar

-İniş yapan uçak ve Atatürk Havalimanı üzerinde leylekler

-Bir karganın uçak üstünde görüntüleri

Kaynak: DHA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement