Dünya İnsani Zirvesi - Son Dakika
Güncel

Dünya İnsani Zirvesi

Kilis Valisi Süleyman Tapsız, "Dünya İnsani Zirvesi'nde Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen bir ilin valisi olarak bulunuyorum.

24.05.2016 13:54
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kilis Valisi Süleyman Tapsız, "Dünya İnsani Zirvesi'nde Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen bir ilin valisi olarak bulunuyorum. Benim konuşmamda karar verici insanlar olmalı. Kilis gibi mültecilere kucak açan bir ilin valisi olarak ana salonda karar vericilerin yer aldığı bir toplantıda konuşma yapmam gerekirdi." dedi.

Dünya İnsani Zirvesi kapsamında düzenlenen "İnsani Yardım: Örnek Uygulamalar ve Sınamalar" konulu panele katılan Kilis Valisi Tapsız, "BM'nin organizasyonsuzluğunu kınadığını ve hazırladığı sunumu paylaşmak istemediğini" söyledi.

Tapsız, toplantıda BM'den karar verici kimsenin yer almamasına bir anlam veremediğini ve Kilis'in nüfusu 93 bin olmasına rağmen 130 bin Suriyeliye ev sahipliği yaptığına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Toplantıya 10 kişi katılmış, onların da yarısı bizim arkadaşlarımız. O zaman biz niye buradayız? Dünya İnsani Zirvesi'nde Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterilen bir ilin valisi olarak bulunuyorum. Benim konuşmamda karar verici insanlar olmalı. Benim burada tüketecek zamanım yok. Kilis gibi mültecilere kucak açan bir ilin valisi olarak ana salonda karar vericilerin yer aldığı bir toplantıda konuşma yapmam gerekirdi. Benim gidip mültecilerle ilgili çalışmam gerekiyor. Oradaki her saniyem önemli. Ben orada kadınlar, çocuklar ne yiyecek, ne içecek onu düşünmek zorundayım. Her gün bütün yardım kuruluşlarına çağrıda bulunuyorum. Suriye tarafına daha yeni 35 bin kişilik bir çadır kent kurduk."

Tapsız, sabah toplantıya geldiğinde hayal kırıklığına uğradığını vurgulayarak, "sınıf büyüklüğünde bir odada kendi kendine konuşmanın bir anlamı olmadığını" söyledi.

Bu durumu protesto ettiğini belirten Tapsız, "İngilizce hazırladığımız bir sunumumuz vardı. Ancak anlatmak istemiyorum. Bizim işimiz çok ve zamanımız kısıtlı." dedi.

"Mülteciler Edirne'yi aşamadılar ama sesleri bütün Avrupa'ya ulaştı"

Eski Edirne Valisi Dursun Ali Şahin de Edirne'nin 6 sınır kapısı olduğunu ve bu kapıların Türkiye'yi Avrupa'ya bağladığını hatırlatarak, Suriyeli göçmenlerin bu kapılardan geçerek, Avrupa'ya ulaşmaya çalıştığını dile getirdi.

Şahin, denizden Avrupa'ya gidemeyenlerin karayoluyla Edirne üzerinden Avrupa'ya göç etmeyi hedeflediklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mülteciler Edirne'ye yürümeye başlayınca karayolu giriş kapılarını kapattık. Kapılar kapanınca ikna ettiklerimiz döndü ama edemediklerimiz kapılardan ayrılmadı. 'Hedefimiz Almanya, buradan dönmeyiz' dediler. Ana yolu ve otobanı 3 gün boyunca trafiğe kapattılar. Askeri yardımlar istedik. Bir hafta boyunca Sarayiçi'nde tuttuk. Hiçbir zaman kendilerine şiddet uygulamadık. Ama yabancı basının çok kışkırtıcı davranışlarını gördük. Basına akredite uygulaması yapınca gruplarda dağılmalar oldu.15 günün sonunda kendilerini ikna edip tekrar kamplarına gönderdik. Yiyecek ve içeceklerini hiç ihmal etmedik. Mülteciler o eylemlerde Edirne'yi aşamadılar ama sesleri bütün Avrupa'ya ulaştı."

"İnsanlığın onurunu kurtarmak için mücadele ediyoruz"

Suruç Kaymakamı Abdullah Çiftçi de Suriye'deki savaş nedeniyle bir haftada Kobani'den (Ayn el Arap) kaçan 210 bin insanın ilçelerine geldiğini belirterek, bir haftada bu kadar insanın bir anda gelmesini tahmin edemediklerini kaydetti.

Çiftçi, buna rağmen mültecileri zor durumda bırakmamak için Kızılay, AFAD ve diğer STK'larla çok hızlı bir organizasyon yapılarak, mültecilere Türkiye'nin yardım elinin uzatıldığını söyledi.

Acilen bir lojistik merkez oluşturulduğunu ve gelen yardımların mültecilere hızlı bir şekilde ulaştırıldığını anlatan Çiftçi, ardından gelenleri tespit etmek için nüfus sayımı yaptıklarını bildirdi.

Çiftçi, Türkiye'deki STK'ların yanı sıra yabancı STK'ları da organize ettiklerini, onların yardımlarını da ihtiyaç sahiplerine ulaştırdıklarını ifade ederek, 35 bin kişilik barınma merkezleri oluşturduklarını ve buradaki mültecilere her türlü gıda yardımının yapıldığını dile getirdi.

Çadır kentin dışındaki çocukların, içerideki çocuklarla aynı eğitimi alamadığını aktaran Çiftçi, "Bu anlamda ciddi eksikliğimiz var. Bunun için de UNICEF'ten destek alıyoruz. Kayıp bir nesil oluşmasının önüne geçmeye çalışıyoruz. Bu bölgesel bir sorun değil, bütün dünyanın başına problem getirir. Suriyeli çocukları kazanmak zorundayız. Yoksa bu durum bütün dünyanın başına büyük sorun olarak döner. Biz insanlığın onurunu kurtarmak için mücadele ediyoruz." dedi.

"Suriyelilerin ülkemizde kalacağı gerçekliğiyle yüzleşilmesi gerekiyor"

Hacettepe Üniversitesi Göç ve Siyaset Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. Murat Erdoğan da Suriye'deki savaşın, dünya tarihindeki en büyük göç dalgasının yaşanmasına neden olduğunu ifade ederek, Türkiye'deki Suriyeli sayısının yaklaşık 3 milyonu bulduğunu söyledi.

Erdoğan, göçü yönetmek gerektiğini ve iyi yönetilirse ülkeye katkı sağlayacağını ve zenginleştireceğini vurgulayarak, "Türkiye'deki Suriyelilerle ilgili tereddütler var ancak toplumsal kabul düzeyi yüksek. Birlikte yaşamayı sorunlara rağmen başarabiliyoruz. Uyum politikaları kapsamında sağlıklı kayıtlama, çocukların eğitimi, çalışma ve iş yeri açma haklarının düzenlenmesi, uluslararası hukuk, yasal ve idari düzenlemelerin gözden geçirilmesi gerekir. Suriyelilerin ülkemizde kalacağı gerçekliğiyle yüzleşilmesi gerekiyor." şeklinde konuştu.

Avrupa'nın Suriyeli mülteciler konusunda duyarlı olması gerektiğinin altını çizen Erdoğan, Avrupa'nın zenginlik duvarları örerek bu işi görmezden gelemeyeceğini ve üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerektiğini kaydetti.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Dünya İnsani Zirvesi - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement