Düşmanlığı Dostluğa Dönüştüren İki Ülkenin "İsim Jesti" - Son Dakika
Yerel

Düşmanlığı Dostluğa Dönüştüren İki Ülkenin "İsim Jesti"

Yazgıları 100 yıl önce Gelibolu Yarımadası'ndaki büyük ve kanlı muharebelerde kesişen Türkiye ve Avustralya, savaş gibi ortak bir acıdan, aradan geçen sürede barışı çıkarmayı başardı.

19.04.2015 11:14
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MEHMET BAYER - Yazgıları 100 yıl önce Gelibolu Yarımadası'ndaki büyük ve kanlı muharebelerde kesişen Türkiye ve Avustralya, savaş gibi ortak bir acıdan, aradan geçen sürede barışı çıkarmayı başardı.

Avustralya askerlerinin binlerce kilometre uzaklıktan 1915 yılında yarımadaya gelmesiyle düşman olan iki ülke, seneler sonra birbirlerine yaptıkları jestlerle dünyaya örnek oluyor.

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mithat Atabay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Gelibolu Yarımadası'nın kuzey sahilinin adının Arıburnu olduğunu, burasının dünya tarafından Birinci Dünya Savaşı'nda tanındığını söyledi.

Bölgede savaşan pek çok Türk subayı ve askerinin yıllar sonra "Arıburnu" veya "Arıburun" soyadlarını aldığına işaret eden Atabay, "Bu bölge, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlerin 25 Nisan 1915'te çıkarma yaptığı coğrafyaydı. Onlar, çıkarmadan kısa bir süre sonra bölgeden 'Anzak Koyu' olarak söz etmeye başladı. Aradan yıllar geçtikten sonra Avustralya ve Türkiye arasında yapılan bir dizi görüşme ve düzenlemeden sonra bu coğrafyaya resmen 'Anzak Koyu' adı verildi" dedi.

İsim jestini başlatan meşhur söz

Atabay, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerler için 1934 yılında söylediği, "Bu memleketin toprakları üzerinde kanlarını döken kahramanlar. Burada bir dost vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz" diye başlayan sözlerinin o toplumlarda geniş yankı uyandırdığını vurguladı.

Türk Büyükelçiliğinin Avustralya'nın başkenti Canberra'da yaptığı bir dizi etkinlik sırasında, Canberra Times gazetesinin savaş muhabiri Frank Craston'dan, Türkiye'de "Atatürk ve Anzaklar" konusunda ilk eser olan ve 1978'de Uluğ İğdemir tarafından hazırlanıp yayımlanan eserin yeni baskısına önsöz yazmasının istendiğini aktaran Atabay, şu bilgileri verdi:

"Frank Craston, Atatürk'ü tekrar Avustralya kamuoyuna tanıtacak olan ifadelerle onun 'eşsiz bir devlet adamı' ve 'eşsiz bir asker' olduğunu belirtmişti. Craston, Çanakkale Savaşları'nın 70'inci yılında Anzaklar'ın çıkarma yaptığı yere 'Anzak Koyu' isminin verilmesini, buna karşılık da Canberra'nın bir semtinin 'Gelibolu' olarak adlandırılmasının çok anlamlı olacağını ifade etmiş hatta Canberra'nın bazı sokaklarına Çanakkale'de savaşmış Türk ve Avustralyalı askerlerin adlarının da verilebileceğini dile getirmişti. Dönemin Avustralya Başbakanı Bob Hawke, böyle bir jestin iki ülke arasındaki ilişkileri daha da geliştireceğini ilan etti. Türk Büyükelçiliği de bu isteğin Avustralya'da Türklere ve Türk hükümetine karşı var olan sempatiyi daha da geliştireceğini ifade etti. Avustralyalı gaziler 23 Şubat 1984'te Başbakan Hawke'a resmen müracaat ederek Türk hükümeti nezdinde bu düşüncenin gerçekleştirilmesi için başvuruda bulunmasını istedi. Avustralya hükümeti adına Avustralya Dışişleri Bakanlığı, 16 Nisan 1984'te Türkiye'nin Canberra Büyükelçisi Faruk Şahinbaş ile görüşerek konuyu dile getirdi ve Gelibolu Yarımadası'nda 'Anzak Koyu' adının resmi ad olarak kabul edilmesi karşılığında Canberra'da bir yere 'Atatürk' adının verilmesi isteğini resmen Türkiye'ye önerdi."

Atatürk Anıt Bahçesi, Gelibolu Kıyısı ve Atatürk Girişi

Atabay, Türkiye'nin Avustralya'nın resmi başvurusunu incelemeye aldığını, Dışişleri Bakanlığının söz konusu talebi İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay Başkanlığının görüşüne sunduğunu anlattı. Genelkurmay Başkanlığının nereye "Anzak Koyu" isminin verileceğini incelediğini bildiren Atabay, bazılarının yanlış olarak bildiği "Büyük Arıburnu ile Balıkçı Damları" arasındaki yere değil, Anzak Kolordusu'nun çıkarma yaptığı "Büyük Arıburnu ile Küçük Arıburnu" arasındaki koya "Anzak Koyu" adının verilebileceğini söyleyip burasının bir krokisini Dışişleri Bakanlığına sunduğunu belirtti.

Genelkurmay Başkanlığının, Canberra'daki bir yere "Atatürk" isminin verilmesinin yeterli olmayacağını, bu kentin bir meydanına "Atatürk büstü" dikilmesini ve onun 1934'teki sözlerini içeren tabelanın da konulmasını ve anıtın şeklini ifade ettiğini dile getiren Atabay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye, Avustralya'dan 'Anzak Koyu' ismine karşılık isteklerini netleştirmişti. Bu konuda Avustralya'daki Türk Büyükelçisi Faruk Şahinbaş ile Avustralya Başbakanlık Yüksek Danışmanı John Chessels ve Avustralya Başbakanı'nın Dışişleri Danışmanı John Bowen arasında 3 Temmuz 1984'te görüşmelere başlandı. Avustralya'da o yıl seçimler yapılacağından bu öneri bir süre geciktiyse de 22 Ocak 1985'te Şahinbaş, Bowen tarafından parlamentodaki odasına davet edilerek, karardaki gecikmeden dolayı özür diledi ve Avustralya hükümetinin Canberra'daki iki, Avustralya'nın batısındaki bir yere 'Atatürk' adının verilmesini kararlaştırdığını belirtti.

Atatürk'ün ismi verilen yerlerden birincisi, Türkiye'nin de istediği Canberra'da Avustralya Savaş Müzesi'nin karşısındaki Anzak Bulvarı'nın kuzeydoğu ucunda yer alan Fairbairn ve Creswell caddeleri arasındaki parktı. Burasının ismi 'Atatürk Anıt Bahçesi' olacak ve burada Atatürk'ün büstü ve sözleri yer alacaktı. İkinci yer, yine Canberra'daydı. Canberra'nın tam ortasında bulunan, Burley Griffin adını taşıyan yerin Anzak Bulvarı'ndaki kuzey kısmına 'Atatürk Anıt Bahçesi', güney kısmına 'Atatürk Kıyısı' adı verildi. Daha sonra 'Atatürk Kıyısı' isminin 'Gelibolu Kıyısı' olarak değiştirilmesi uygun görüldü. Üçüncü yer ise Anzak askerlerini Çanakkale'ye götüren Batı Avustralya'nın Albany Limanı'nın ağzıydı. Burası da 'Atatürk Girişi' olarak adlandırıldı."

Atabay, Yeni Zelanda'nın başkenti Wellington'da da bir Atatürk Anıtı bulunduğunu sözlerine ekledi.

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel Düşmanlığı Dostluğa Dönüştüren İki Ülkenin 'İsim Jesti' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement