Ekonomi Bakanı Zeybekci, Soruları Yanıtladı

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, " Türkiye'nin yüzde 5'in altında büyümelerini kabul etmemiz mümkün değil. Bunun altındaki bütün büyüme rakamlarından rahatsız oluruz" dedi.

Bakan Zeybekci, Rusya Federasyonu Ekonomik Kalkınma Bakanı Aleksey Ulyukayev ile basına kapalı olarak gerçekleştirdiği heyetler arası görüşmenin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Milli paralarla alışveriş yapılmasının ülkelere çok büyük avantajlar kazandırdığını vurgulayan Zeybekci, bir anlamda ülke parasının rezerv para haline gelmeye başladığını kaydetti.

Zeybekci, TL ile ticaret yapılmasını "doğrudan cari açığı yerle bir edecek olan çıkış yollarından biri" şeklinde nitelendirerek, "Cari açıkta beklentilerimizin çok üzerinde iyileşmeler sağlıyoruz. Türkiye olarak 2014 yıl sonu itibariyle milli gelirimizin yüzde 6,4'ü oranında cari açık verme hedefimiz vardı. Şimdi yüzde 5,5 seviyesinde bir hedefe doğru gidiyoruz. Bu, Türkiye için son derece başarılı bir sonuç olacaktır. Bunun sebebi de başarılı bir dış ticaret rakamına ulaşmak" değerlendirmelerini yaptı.

Bir gazetecinin Rusya'nın Türkiye'den taleplerinin ne olduğunu sorması üzerine Zeybekci, şunları söyledi:

"Rusya ile iki ülke olarak birbirimiz için çok büyük fırsat olduğumuzu değerlendiriyoruz. Bizim yaklaşık olarak 2 milyar dolar civarında Rusya'ya tarım ürünleri alanında ihracatımız var. Bu rakamın bir anda 4-5 milyar dolara çıkması asıl hedef değil. Asıl hedef aradaki bütün engellerin kaldırıldığı, Türkiye ile Rusya'nın gerçek potansiyellerini ve birbirlerinin fırsatlarını değerlendirecekleri, hatta üçüncü ülkelerde ortak operasyonlar, ortak işbirliklerine gidebilecekleri yeni bir dönemden bahsediyoruz. Türkiye ile Rusya artık birbirlerine karşı kendilerini gerek fiziki sınırlamalarla gerek gümrük sınırlamalarıyla koruması gereken iki ülke değil, artık ortak hareket etmesi gereken, ticari anlamda 'müttefik' olan iki ülke haline gelmek istiyoruz."

Zeybekci, bu yıl 8 ay itibariyle bakıldığında Rusya ile ticarette bir azalma bulunduğuna ve ihracat kaybına ilişkin bir temasın olup olmadığına ilişkin soruya "Bu hemen sağlanması gereken bir başarı değil. 2014 yılında bunun sonuçlarını alacağımıza inanıyorum Bizim konuştuğumuz konu daha geleceğe yönelik anlamda. Rusya'nın toplam ithalatı Ukrayna krizi ve ambargolardan dolayı inanılmaz derecede düşüyor. Bu ortamda Türkiye'nin de yaklaşık olarak yüzde 10 seviyesinde azalma olduğunu biz de fark ediyoruz. Ancak diğer taraftan ithalat çok daha fazla düşüyor. Biz şu anda klasik ürünlerimizde çok daha hızlı bir şekilde artış sağlayacağız ama asıl hedef başka" cevabını verdi.

- Kredi derecelendirme kuruluşlarının siyasi değerlendirme yapmaları

Türkiye'nin Avrupa Birliği'yle (AB) sorunları devam eden Rusya'yla ticaret anlaşması yapmasının, AB ile ilişkilerde sorun olup olmayacağı sorusuna Zeybekci şöyle yanıt verdi:

"Bence daha güçlendirir. Çünkü AB ile dünyada Gümrük Birliği anlaşması olan tek ülkeyiz ama AB'nin tam üyesi değiliz. AB veya ABD'nin Rusya ile olan ticari ambargolar ve kısıtlamalarla ilgili bir mükellefiyetimiz yok. Böyle bir zorunluluğumuz da yok. Diğer taraftan böyle bir gelişme, bizim şikayet ettiğimiz üçüncü ülkelerle serbest ticaret anlaşmalarına yönelik Gümrük Birliği'ndeki o uygulamaların daha iyi anlaşılmasını da sağlar diye düşünüyorum.

Türkiye için AB vazgeçilmezdir. Türkiye için AB'nin ABD ile imzalayacağı TTIP anlaşmasının içinde olmak vazgeçilmezdir. Diğer taraftan Türkiye yanındaki komşularındaki devasa fırsatları da görmezden gelerek, at gözlüğüyle ekonomik anlamda bir hedefe de kitlenecek kadar küçük bir ülke de değildir. Biz artık ülke olarak 'Şu adımı atarsak başkaları ne der?' diyen bir ülke değiliz."

Zeybekci, kredi derecelendirme kuruluşlarının siyasi değerlendirme yapmalarına yönelik de görüşlerini paylaşarak, "Benim açıklamalarıma dönüp bakarsanız ben de aynı şeyi söylüyorum. Kesinlikle bu görüşlere katılıyorum" dedi.

Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla ilişkinin kesilmesinin söz konusu olmadığını da vurgulayan Zeybekçi, şunları söyledi:

"Biz öyle bir şey söylemiyoruz. Biz sadece tespitler yapıyoruz. 10 Ağustos'tan önce 8 Ağustos Cuma günü Moody's'in Türkiye ile ilgili açıklama yapmaya kalkmasını çok anlamlı bulmuştuk. Cuma günü yapılacak açıklamaya dikkat çekerek 'bunu anlamlı buluyoruz demiştik. Beklentilerimiz de orada kasıtlı hareket olabileceği yönündeydi. Cuma günü açıklama yapılmadı ama anlamlı bir şekilde 11 Ağustos Pazartesi günü Fitch'in Türkiye'de siyasi istikrarsızlık devam gibi bir açıklaması oldu.

Acaba ne olması gerekiyordu Türkiye'de siyasi istikrar olması için? AK Parti'nin seçimleri 30 Mart'ta seçimleri kaybetmesi mi gerekiyordu? ya da 10 Ağustos'ta birinci turda Cumhurbaşkanının seçilmemesi mi gerekiyordu? 11 Ağustos günü yapılan açıklamada hedef olarak 2015 Haziran seçimlerinde oluşacak hükümetin tablosunun Türkiye'de siyasi istikrarsızlığın ortadan kalması için önemli olduğu açılamasını yapmışlardı. Dolayısıyla cumhurbaşkanımızın 'bu değerlendirmeler siyasidir' açıklaması yüzde 100 isabetli bir açıklamadır. Biz kredi derecelendirme kuruluşlarını objektif olmaya davet ediyoruz. Bunların Türkiye'nin büyümesiyle ilgili isabetli tahminler yapamadıklarını da görürsünüz"

"İşgücüne katılımda rekora gelindi"

Avrupa'da 6 milyon civarında insan işini kaybederken, Türkiye'nin aynı dönemde istihdamı artırmada birinci olduğuna dikkati çeken Zeybekci, dün açıklanan yüzde 9 düzeyindeki işsizlik rakamına rağmen, 2013 Temmuz sonu itibariyle bu yılın aynı döneminde 1,7 milyon kişiye iş sağladıklarını dile getirdi.

Zeybekci, iş gücüne katılımda da rekora gelindiğini ve yüzde 52'ye yaklaşıldığını aktararak, "Türkiye'nin bunun için yüzde 5'in altında büyümelerini kabul etmemiz bizim mümkün değil ve bunun altındaki bütün büyüme rakamlarından biz rahatsız oluruz" dedi.

Ekonomi Bakanı Zeybekci, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bank Asya'ya ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine ise "Tam olarak cümlesini, altını bilmediğim konularda değerlendirme yapmak istemem. Varsayımlarla da konuşmak istemem. Hukuk devleti olan Türkiye'de, hukukun egemen olduğu bir ülkede, her şeyin hesap verilebildiği ve her şeyin hesabının sorulabildiği bir ülkede yaşanıldığını hiç kimse unutmamalı. Herkes kurallar çerçevesinde hareket etmeli. Bir gün kural dışına çıktığınız zaman, hukuk çerçevesinde kalmak için kaydı şartıyla hesabı hukuk içinde sorulmalı" ifadelerini kullandı. - İstanbul