Ergenlerin Kabusu "Sivilce" - Son Dakika
Yerel

Ergenlerin Kabusu "Sivilce"

Ergenlerin Kabusu "Sivilce"

19 yaşları arasındaki ergen gençler için kabus haline gelen sivilce hakkında bilgiler verdi.

31.08.2016 12:14
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

19 yaşları arasındaki ergen gençler için kabus haline gelen sivilce hakkında bilgiler verdi.

Cildiye Uzmanı Dr. Burcu Minareci, sivilcelerin, kıl folikülü ve buna bağlı yağ bezlerinin inflamasyonu sonucu oluşan, siyah ve beyaz noktalar, içi iltihaplı lezyonlar, nodül ve kistler ile seyreden bir hastalık olduğunu söyledi.

Yüz, sırt, göğüs, kalça bölgesi gibi yağ bezlerinin yoğun olduğu bölgelerde sık görülen bu hastalığın iyileşirken de iz bırakabileceğini belirten Uz. Dr. Minareci, "Ergenlik çağındaki gençlerin yüzde 85'inde hafif ya da şiddetli akne lezyonu mevcuttur, ancak aslında akne her yaşta görülebilen bir hastalıktır sadece ergenlik çağındakilere özgü değildir. Günümüzde ergenlik yaşının düşmesiyle beraber akne lezyonları 10 yaşından itibaren görülmeye başlar, 16-19 yaşlarında pik yapar. Hormonel değişikliklere bağlı olarak 20-40 yaş arası kadınlarda da sık görülmektedir" dedi.

"Deride artmış yağ salgısı"

Sivilce oluşumu için başlıca dört faktörün mevcut olduğunu aktaran, Uz. Dr. Minareci, "Deri altında yerleşen yağ bezleri sebum denilen yağ salgısını üretir. Üretilen sebum kıl köküne açılan kanallar aracılığı ile deri yüzeyine iletilir ve cildin nemli ve sağlıklı kalması sağlanır. Sebum üretiminin akne vulgarisi olan kişilerde arttığı ve hastalığın şiddeti ile paralellik gösterdiği bilinmektedir. Yağ bezlerinin aktivitesi yaş ve cinsiyete göre değişmektedir. 15-35 yaşları arasında maksimum olan sebum üretimi, kadınlarda her 10 yılda bir yüzde 32, erkeklerde ise yüzde 23 oranında azalmaktadır. Yağ bezi aktivitesini etkiyen en önemli unsur hormonlardır. Sebum yapımı hormonal kontrol altındadır. Androjen hormonları sebum yapımını tetiklemekte, östrojenler ise baskılanmaktadırlar. Özellikle geç yaşlarda ortaya çıkan ve şiddetli seyreden durumlarda androjen düzeyleri normalin üstünde bulunmuştur. Polikistik over sendromunun da akne ile ilişkili olabileceği bilinmektedir. Beslenmenin yağ bezi aktivitesinde etkili olabileceği düşünülmüş ancak böyle bir bağlantı ne hayvanlarda ne de insanlarda gösterilememiştir" diye konuştu.

"Kıl folikül açıklığında tıkaç oluşumu"

Cildiye Uzmanı Dr. Burcu Minareci, "Sivilce oluşumunda en önemli basamaktır, kılın deriye açılan kısmında oluşan keratinizasyon sonucunda bu yapının içine sebum birikir ve akne öncüsü olarak adlandırılan komedon oluşmuş olur" ifadesini kullandı.

"Mikroorganizmalar"

Mikroorganizmalar oluşturduğu akneye de dikkat çeken Uz. Dr. Minareci, "Sivilce oluşumunda mikroorganizmaların rolü olmakla birlikte akne bulaşıcı bir mikrobik hastalık değildir. Normalde kıl keselerinde (foliküllerde) bulunan ve akne vulgariste çoğalan mikroorganizmalar, propionibacterium acnes, stapylococcus epidermidis ve lipofilik mayalardır. Propionibacterium acnes adlı mikroorganizmanın ergenlik döneminde arttığı bilinmektedir. Ancak akne şiddeti ile mikroorganizmaların çoğalması arasında paralellik yoktur" dedi.

"Yangı oluşması"

"Enflamasyon tıkaç oluşumu, sebum salgısının artışı ve mikroorganizmaların bölgede çoğalmasına vücudun bağışıklık sistem hücrelerinin devreye girerek verdiği bir cevaptır" diyen Uz. Dr. Minareci, şunları söyledi:

"Bu belirtilen 4 madde akne oluşumunu sağlayan faktörlerdir. Sivilcede klinik seyri etkilen faktörler ise, genetik yatkınlık, sıcak, terleme, UV ışınları ve strestir. Ayrıca 1970 yılına kadar akneli hastalarda çeşitli yiyecekler yasaklanmış, ancak daha sonra yapılan çalışmalar, gıdaların akne vulgaris alevlenmesinde rol oynamadığı, beslenme alışkanlığının akne şiddeti ile ilişkili olmadığını ortaya koymuştur. Yine akne vulgaris, kadın olguların yüzde 60-70'inde adet döneminden 2-7 gün önce şiddetlenmekte ve 7-10 gün sonraya kadar devam etmektedir."

Tedavisi

Akne tedavisinin tamamen hastaya özel olarak seçilen bir tedavi olduğunun altını çizen Uz. Dr. Değirmenci, açıklamasına şöyle devam etti:

"Tedavi seçimi lezyonların şiddetine, tabloda belirgin olan lezyonun türüne, hastanın yaşına ve daha önce uygulanmış tedavilere göre planlanır. Tedavide kullanılan ajanların (lokal veya sistemik) etkileri akneyi oluşturan 4 mekanizmaya karşıdır. Birincisi, folliküler keratinizasyonu düzelten (komedolitik), ikinci sebum/yağ düzeyini azaltan, üçüncü folliküldeki mikroorganizmaları azaltan dördüncü de antiinflamatuvar (yangıyı azaltan) etki gösteren ilaçlardır. Günümüzde akne tedavisinde en çok kullanılan topikal (deri yüzeyine uygulanan) ajanlar, vitamin A türevleri, benzoil peroksid ve topikal antibiyotikler ve bunların kombinasyonlarıdır. Topikal preparatları başlamadan önce hastaya akne tedavisinin uzun süre devam edeceği, üç aydan önce beklediğimiz etkinin görülemeyeceği ve preparatların sadece lezyon bölgesine değil, tüm yüze uygulanmasının gerektiği anlatılmalıdır. Akne tedavisinde sistemik tedavide antibiyotikler uzun yıllardır akne tedavisinde kullanılan preparatlardır hem mikroorganizma miktarını direkt olarak etkilemekte hem de antiinflamatuvar etkisi ile tedaviye yardımcı olmaktadırlar. Bunlar arasında tetrasiklin, doksisiklin, azitromisin, ertiromisin kullanılan diğer antibiyotiklerdir. Hormonal tedaviler kadın hastalarda androjenlerin sebase bezler üzerindeki etkilerini engellemek amacıyla kullanılabilmektedir. İsotretinoin, akne tedavisinde büyük değişikliklere yol açan bir ilaçtır. Akne lezyonlarının oluşumunda rol oynayan tüm mekanizmalara etkili olan isotretinoin tedavide neredeyse mucizevi sonuçlara neden olmasına rağmen yan etkileri nedeniyle sadece şiddetli akne hastalarında veya konvansiyonel tedavilere cevap vermeyen orta şiddetli/şiddetli akne hastalarında kullanılmaktadır. En çok dudakta ve vücutta kuruluk yapsa da diğer ciddi yan etkileri nedeniyle hastaların kan tetkiki ile takipleri düzenli aralıklarla ilaç kullanımında deneyimli doktorlarca yapılmalıdır."

Sivilceyle ilgili bilinmesi gerekenler

Tekirdağ Çerkezköy Özel Optimed Hastanesi Cildiye Uzmanı Dr. Burcu Minareci, sivilce hakkında bilinmesi gerekenleri de şöyle sıraladı:

"Akne uzun sürelidir, dolayısıyla uzun süre tedavi gerektirir. Akne tedavi edilmezse iz kalma riski artar. Kişinin evde yüzüyle oynaması, sıkması, kaşıması, iz kalma riskini artırır. Akne bir deri hastalığıdır, tedavisi deri hastalıkları uzmanı hekimin alanına girer. İlaç tedavisi kişiye göre değişir. Bu nedenle arkadaştan, komşudan ilaç tavsiyesi almak yanlıştır. Tedavide kullanılan ilaçlar çok çeşitlidir. İlaç seçimini hekim, hastanın yaşına, cinsiyetine, sivilcelerin şiddetine, yaygınlığına göre yapar. Her ilaç her hastada uygun olmayabilir. Belirli aralıklarla ilaçların değiştirilerek kullanılması, tüm ilaçlarda belli aralıklarda kontroller gereklidir. Cilt bakımında hassas davranılmalı, hafif, deriyi soymayan temizleyiciler kullanılmalı, gözenekleri kapatıcı etkisi olmayan kozmetikler tercih edilmelidir." - TEKİRDAĞ

Kaynak: İHA

Son Dakika Yerel Ergenlerin Kabusu 'Sivilce' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement