Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mezuniyet Töreni - Son Dakika
Güncel

Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mezuniyet Töreni

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazı gazeteci, akademisyen ve sanatçıların imzaladığı bildiriye ilişkin, "Dün yine birileri, güya bize ihtar vermek için bildiri yayınlamışlar.

22.06.2016 21:57
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bazı gazeteci, akademisyen ve sanatçıların imzaladığı bildiriye ilişkin, "Dün yine birileri, güya bize ihtar vermek için bildiri yayınlamışlar. Bakıyorsunuz, kendi milletine söven sözde profesörü, terör örgütüne militanlık eden sözde akademisyenleri, gazetecileri savunuyorlar. Paralel ihanet çetesinin pençesindeki üniversitelere kayyum atanmasına karşı çıkıyorlar, üniversitelerle yetinmeyip liseleri kaşıyorlar. Orayı halledemediler, şimdi liselere indiler." dedi.

Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesinin 2015-2016 akademik yılı mezuniyet törenindeki konuşmasında, ecdadın kurduğu vakıflar aracılığıyla hayat bulan külliyelerin önemli bölümünün başlı başına birer üniversite olarak faaliyet gösterdiğini söyledi.

Geniş bir yelpazede verilen eğitimiyle hocalarıyla burslu ve yatılı öğrencileriyle kütüphanesiyle her külliyenin döneminin seçkin bir eğitim kurumu olduğunu ifade eden Erdoğan, kimilerinin külliye kavramını sadece camiyle sınırlamasının cehaletten ziyade bu müesseselerde verilen eğitimin kalitesini ve çeşitliliğini kabul etmek istememelerinden kaynaklandığını anlattı.

Erdoğan, aynı tartışmanın Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde de yaşandığını belirterek, "Adam külliyenin ne anlama geldiğini bilmiyor ki. Sıkıntı buradan başlıyor. Biraz araştırsa, incelese bunun altında, içinde neler var, bunu görecekler. Beştepe'de inşası süren külliyemiz, Cumhurbaşkanlığı çalışma ofislerinin yanında halen kullanımda olan camisiyle, yakında açılışını yapacağımız kongre ve kültür merkeziyle, şu anda inşasına başlanan Türkiye'nin en büyük kütüphanesiyle inşallah 5 milyon cilt, içinde kitabı olacak. Tamamıyla da bu çalışmanın ardından, hemen yanı başında da sergi salonlarını içeren dev inşasıyla bir külliye. Bunu ecdadımızın mirasına yakışır bir eser olma yolunda devam ettiriyoruz. Bizim amacımız hiçbir zaman Beştepe'de kamu binalarının o soğuk yüzünü sergileyecek bir bina yapmak olmadı." ifadelerini kullandı.

Üç şeyi hedeflediklerini aktaran Erdoğan, "Buraya baktığımızda Selçuklu'yu, Osmanlı'yı ve modern mimariyi göreceğiz. Öyle bir sentez yapalım ki bu sentezin içerisinde biz Türk milleti olarak, işte buyuz." dedi.

Erdoğan, tarihi ve kültürü yansıtan, milletin her kesimine hitap eden 79 milyon vatandaşın tamamının benimseyeceği ve kullanacağı bir külliye hayaliyle yola çıktıklarını, bu hayali de büyük ölçüde gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Haliç Kongre Merkezi'nin de bir külliye olduğunu ifade eden Erdoğan, bu binanın geçmişte mezbaha olduğunu, kokudan dolayı yanından geçilemediğini, belediye başkanlığı döneminde 'kültür ve kongre merkezi haline getirelim' diyerek adım attıklarını, bir taraftan Haliç'in temizlediğini, bir taraftan da merkezin tamamlandığını söyledi.

"Tarihimize sahip çıkıyoruz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aslına uygun olarak bu güzel eserin ortaya çıktığına dikkati çekerek, "Bu bir tarihtir. Kim tarihine sahip çıkıyor? Biz. Tarihi eserleri kim koruyor? Biz." ifadelerini kullandı.

Üniversitenin gerek Mevlanakapı'da, gerek Fatih'teki rektörlük binasının ekranda gösterildiğini anımsatan Erdoğan, "Bunları yok etmek değil, devraldığımızı geleceğe aynı şekilde taşımak. Ankara, cumhuriyetimizin başkenti olarak ilan edilmesine rağmen, Meclis ve çevresindeki sınırlı sayıda bina dışında, tarihimize ve kültürümüze katkı sağlayacak eserlerle donatılmamış bir şehirdir. Bu kısırlığı aşmak için şehri Selçuklu ve Osmanlı mimarisini günümüz ihtiyaçlarıyla birleştirecek eserlerle donatmaya karar verdik. Cumhuriyet tarihindeki pek çok rekorumuzun, ilklerimizin arasına Beştepe Külliyesi'ni de ilave ederek, bunu başardığımıza inanıyorum." diye konuştu.

Erdoğan, Fatih Sultan Mehmet Han'ı anlamanın İstanbul'u anlamak, İstanbul'u anlamanın ise sadece milleti değil, bu coğrafyada hüküm süren nice toplumları, hatta tüm insanlığı anlamak olduğunu kaydetti.

"Türkiye'yi ülkelerden bir ülke sananlar, milletimizi milletlerden bir millet sananlar, İstanbul'u şehirlerden bir şehir sananlar yanılıyor. Eğer bu ülke, bu millet, bu şehir sıradan olsaydı inananın bana başımızda bunca gaile olmazdı." diyen Erdoğan, sınırların hemen ötesinin ateşe ve kana bulandığını, sınırların berisinin ise her türden terör örgütünün ve ihanet çetesinin faaliyet alanı haline geldiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizdeki bazı gafiller, kendi milletlerinin, kendi tarihlerinin, kendi medeniyetlerinin büyüklüğünün farkında olmayabilir ama karşımızdakiler bunu çok iyi biliyorlar." diyerek, Mehmet Akif Ersoy'un "Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz/ Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz." ve "Kapkaranlıkken bütün afakı insaniyetin/ Nur olup fışkırmış ta sinesinden zulmetin." dizelerini seslendirdi.

"Önce millete saygı duyacaksın"

Bir kesim her ne kadar aksini ispat etmek için çalışsa da bu milletin sıradan olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Dün yine birileri, güya bize ihtar vermek için bildiri yayınlamışlar. Bakıyorsunuz, kendi milletine söven sözde profesörü, terör örgütüne militanlık eden sözde akademisyenleri, gazetecileri savunuyorlar. Ben buradaki profesörlerimizi, doçentlerimizi, hocalarımı tenzih ederim ama içimizdeki, çuvalın içindeki çürükleri de herhalde görmeyi, onları ifade etmeyi zannediyorum hakkımız olarak görebiliriz. Paralel ihanet çetesinin pençesindeki üniversitelere kayyum atanmasına karşı çıkıyorlar, üniversitelerle yetinmeyip liseleri kaşıyorlar. Orayı halledemediler, şimdi liselere indiler. Orada 'liselere kulak ver.' Önce sen kulak ver ya. Millete kulak ver, millete. Millet ne diyor. Çıkmış bir tanesi kalkıyor diyor ki 'bu muhtarların seçilmesini yanlış buluyorum, herkesin oyu geçerli olmamalıdır.' Milletin içinde de böyle tefrike gidenler var. Bunlar ne cins adamlar. Sen sanatçı olsan ne olur, profesör olsan ne olur, doçent olsan ne olur? Önce millete saygı duyacaksın, saygı. Bu milletin hiçbirini küçümseyemezsin."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yaradılmışların en şereflisi olan insanın Allah tarafından tefrik edilmediğini, ayırdedilmediğini, "Bu profesördür, bu bakkaldır, bu çiftçidir" denmediğini dile getirerek, "Ne diyor orada. İnsan. Ölçü bu ya. Sen nasıl böyle bir ayrıma gidersin. İşte bölücü örgütün maşası haline dönüşmüş milletvekillerine, bunlar destek veriyorlar. Yargıyı, iş dünyasını, diğer devletleri, tahrik ediyorlar. Teröristlerin yakıp yıktığı ilçelerin suçunu, devlete yüklemeye çalışıyorlar. Hayırlı hizmetleriyle milletimizin göz bebeği olan sivil toplum kuruluşlarımıza saldırıyorlar. Sonra da dönüp bana, 'Bizi bu kadar korkutma' diyorlar. Ben seni ne korkutacağım." değerlendirmesinde bulundu.

"Bize şah damarından daha yakın olan Allahımızdır"

"Kork, Allah'tan korkmayandan" şeklindeki sözü hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu ithamların, bu iftiraların, bu yalanların ve bu çarpıtmaların hangisi korku eseri olabilir acaba. Burada korku değil tam tersine, kusura bakmayın, bir terbiyesizlik vardır. Hem ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanına bu şekilde her türlü hakareti edeceksiniz hem de korkudan bahsedeceksiniz. Bunlar kendi şerleriyle, kendi şirretlikleriyle, kendi karanlık ilişkileriyle milleti korkutmaya çalışıyorlar. Kendilerine buradan diyorum ki boş atıp dolu tuttuğunuz günler geride kaldı. Artık bu milletin size de söylediklerinize de yayınladığınız bildirilere de itibarı yoktur. Milletle, milletin değerleriyle, tarihiyle, kültürüyle ve milletin temsilcileriyle kavga etmekten vazgeçmezseniz kendi çirkinliğinizin içinde boğulup gideceksiniz. Gittiğiniz yol, yol değil. Hep söylüyorum ya. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet. Yapı bu. Ben tabana sesleniyorum. Diyorum ki, 'Aman gelin bu oyundan artık çekilin.' Ne diyor? Açıklama yapıyor. En büyük tehlike burada. 'O bize, şah damarından daha yakın' diyor, Pensilvanya için. Bu çok tehlikeli bir ifade. Ben ilahiyatçı değilim. Biraz imam hatip okudum. İnsanı bu, Allah göstermesin, küfre götürüyor. Çünkü Rabbim Kur'an-ı Kerim'de ne buyuruyor? Bize şah damarından daha yakın olan Allahımızdır. Başka yoktur. Bunu açıklayınca da tutuştular. 'Ben söylemedim, bilmen ne söylemedi.' Tivitlerinizde var. Hep buralarda var. Gençler, işte burayı ayıracağız birbirinden. Bize Rabbimizden, şah damarından daha yakın olan bir güç yoktur."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gençlerden, aziz milletin husumetine değil hizmetkarlığına talip olmalarını istedi.

Kendisinin de her zaman "Biz bu millete efendi olmaya değil hizmetkar olmaya geldik." dediğini hatırlatan Erdoğan, "Bu milletin gönlü, vicdanı, şefkati sizleri de içine alacak kadar büyüktür. Bu millet, büyük bir millet, yeter ki yüzünüzdeki maskeleri çıkartın, içinizdeki nefretten kurtulun, diyorum onlara." ifadelerini kullandı.

Konuşmasında yer verdiği Mehmet Akif Ersoy'un şiirinin "Göster, Allah'ım, bu millet kurtulur, tek mu'cize/ Bir 'utanmak hissi' ver gaip hazinenden bize!" diyerek bittiğini aktaran Erdoğan, "Mesele bu. Gerçekten de elimizden bu iftiracılar, bu yalancılar için Allah'tan utanma hissi dilemekten başka bir şey gelmiyor." diye konuştu.

Katılımcıların ramazan ayını, Kadir Gecesi'ni ve Ramazan Bayramı'nı tebrik eden Erdoğan, mezun olan öğrencileri kutlayarak, okul yöneticilerine teşekkür etti.

(Bitti)

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi Mezuniyet Töreni - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement