Gazze'ye 3. Özgürlük Filosu İçin Endişeli Bekleyiş

İsrail'in Gazze'ye 105 deniz mili açıkta müdahale ettiği Marianne gemisindeki 18 aktivisten 3'ü serbest bırakılırken, diğer 15 aktivist Ramla kentindeki Givon hapishanesinde bekletiliyor.

Filoya ait dört teknenin 27 haziran günü Yunanistan'dan demir alıp Marianne gemisine katılmasıyla başlayan Gazze'ye 3. Özgürlük Filosu, öncü durumdaki Marianne gemisinin İsrail tarafından Aşdot limanına çekilmesiyle geri döndü.

Marianne teknesinde bulunan, Tunus'un eski devlet başkanı Muhammed Munsif Marzuki, İspanya'nın Galisya Milliyetçi Bloku (BNG) partisinden Avrupa parlamenteri Ana Miranda, Aşdot limanındaki sorgulamanın ardından dün Tel Aviv Havaalanı'nda sınır dışı edilirken, İsrailli Arap asıllı milletvekili Basil Gattas ise serbest bırakılmıştı.

İsrail deniz kuvvetlerine ait botların Aşdot limanına çektiği Marianne teknesindeki diğer 15 aktivistle alakalı henüz bir açıklamada bulunulmadı. İsveç'ten Müzisyen Dror Feiler, Gazeteci Kajsa Ekis Ekman, mürettebat Joel Opperdoes, Gustave Bergstrum, Jonas Karlin, Charlie Andreasson, Rusya'dan gazeteci Nadya Kevorkova, Kanada'dan üniversite öğretim üyesi Robert Lovelace ve Kevin Neith, Norveç'ten Herman Reksten ve El Cezire Kameramanı Ammar al Hamdan, Fas'tan El Cezire muhabiri Muhammed al Hakkali, İsrail'den Kanal 2 televizyonu muhabiri Ohad Hemo, Yeni Zelanda'dan Maori televizyonu muhabirleri Ruwani Perera ve Jacob Bryant adlı aktivistler İsrail askerlerinin uluslararası sulardaki müdahalesinin ardından götürüldükleri Givon hapishanesinde tutuluyor.

"Hayalet gemi gibi bizi izlediler"

İsrail'in uluslararası sularda iki gün önce müdahale ettiği Marianne gemisinde bulunan BNG partisinden Avrupa parlamenteri Ana Miranda, Tel Aviv'den Madrid'e gönderildikten hemen sonra dün İspanyol Meclisinde basın toplantısı düzenleyerek İsrail'de yaşadıklarını anlatmıştı.

Miranda, Akdeniz'de günlerce seyahat ettikten sonra İsrail askerlerinin filoya müdahale anlarını ve sonrasını şöyle anlatmıştı:

"İlk başta bir hayalet gemi gibi bizi izlediklerinin farkına vardık. Gece 23.00'den sonra 3 hücum botu ve 1 gemiyle üzerimize doğru geldiklerini anladık. Saat 24.20'de hepimiz giyinip, barışçıl bir direniş göstermek için gemide hazırlandık. Telefonla gemimize çıkacaklarını ve bizimle müzakere edeceklerini söylediler. İlk başta çok normal bir şekilde bizimle sohbet edip, bize İsrail'in demokratik ve insan haklarına saygılı bir ülke olduğunu, Gazze'ye insani yardım yaptıklarını söylediler. Daha sonra da savaş kıyafetli, yüzleri maskeli, silahlı 4 asker geminin kumanda odasına girmeye çalıştı. 15 dakikalık bir arbede yaşandı. Bu sırada orantısız güç uyguladılar. Bizi ittirip, çekiştirdiler. Benim de kolum ve ayağım morardı. Ellerinde elektrik şok aletleri vardı. Daha sonra geminin kontrolünü alıp bizi Aşdot limanına götürdüler."

Aşdot Limanı'nda kendilerini İsrail basınından bekleyenler olduğunu kaydeden Miranda, İsrail'in bu "korsan saldırıyı sanki bir başarı gibi sunmaya çalıştığını" kaydetmişti.

Müdahaleye tepkiler

Hamas, müdahalenin İsrail'in Gazze'ye yönelik uyguladığı abluka konusundaki ısrarını ve kayıtsızlığını ortaya koyduğunu ifade etti.

Tunus ve Katar ise müdahaleyi ve aralarında eski Cumhurbaşkanı Muhammed Munsif el-Marzuki'nin de bulunduğu aktivistlerin alıkoyulmasını kınayarak, alıkonulanların derhal serbest bırakılmasını istedi.

Batı dan ise sadece İsveç müdahaleyi kınayarak, uluslararası hukuka göre, uluslararası sularda seyreden bir gemiye ancak bayrak sahibi ülkenin müdahale edebileceğini hatırlattı.

Avrupa Birliği (AB), konuyla ilgili itidal çağrısı yaparak, müdahalenin barışçıl sonuçlanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. ABD ise olayda herhangi bir şiddet olayı yaşanmamasına dikkati çekti ve bu husustaki memnuniyetini ifade etti.

Uluslararası örgütlerden ablukanın kaldırılması çağrısı

Uluslararası Rabia Platformu, müdahaleyi kınayarak, İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayarak, "korsanlık" yaptığını açıkladı.

Londra merkezli Gazze Ablukasının Kırılması Avrupa Komitesi adlı kuruluş da filonun mesajını tüm dünyaya ulaştırdığını, ablukanın delinmesi için çabalarına devam edeceklerini ifade etti.

Paris'te bulunan Fransa- Filistin Dayanışma Örgütü (AFPS), müdahalenin "kabul edilemez" olduğunu vurgulayarak, alıkonulan aktivistlerin bir an evvel serbest bırakılıp Gazze'deki ablukanın kaldırılmasını talep etti.

Merkezi Doha'da bulunan Dünya Müslüman Alimler Birliği de 3. Özgürlük Filosu'na katılanlardan övgüyle bahsederek, ablukanın kaldırılması çağrısında bulundu.

Diğer yandan Birleşmiş Milletler (BM), olaya temkinli yaklaşarak, İsrail'in müdahalesinin "barışçıl şekilde sonuçlanması" nedeniyle mutlu olduklarını, gelişmeleri takip ettiklerini bildirdi.

Buna karşılık, Hamas, Fetih ve İslami Cihad Hareketi'nin de aralarında bulunduğu Gazze'deki Filistinli gruplar, BM'yi 3.Özgürlük Filosu'na yönelik saldırıda İsrail'in "ortağı" olmakla suçladı.

Ablukayı delme girişimleri

İsrail'in Filistin toprağı Gazze'ye uyguladığı ablukayı delmek için 2009'da 3 ayrı konvoy karadan bu kente ulaşmış, 2010'da da "Viva Palestina" yardım organizasyonu bölgeye girmişti.

2010 yılında Özgür Gazze Hareketi adlı uluslararası sivil toplum kuruluşu ile İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı'nın ortaklaşa düzenlediği "Gazze'ye Özgürlük Filosu" İsrail askerlerinin saldırısına uğramıştı.

İsrail ordusunun, filodaki 500'den fazla kişiyi taşıyan Mavi Marmara gemisine, uluslararası karasularında 31 Mayıs 2010'da düzenlediği saldırıda 9 kişi yaşamını yitirmiş, 56 kişi yaralanmıştı. Saldırıda ağır yaralanan Süleyman Uğur Söylemez, Ankara'da tedavi gördüğü hastanede 2014 yılında hayatını kaybetmişti.

Mavi Marmara'ya saldırıdan 1 yıl sonra Temmuz 2011'de "Gazze'ye 2. Özgürlük Filosu" için hazırlıklara başlanmış ancak organizasyon daha sonra iptal edilmişti.