İlker Başbuğ, Atatürk'ün En Büyük Hayalkırıklığını Anlattı

Emekli Org. İlker Başbuğ, Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın sunduğu “Çalar Saat” programına katıldı. 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla katıldığı programda Başbuğ Atatürk’ü anlattı. Başbuğ, Atatürk'ün en büyük hayalkırıklığının ikinci bir siyasi parti kurulamaması olduğunu belirtti.

İşte Başbuğ'un açıklamalarından satırbaşları;

Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nda hem siyasi, hem de askeri olarak denge stratejisi işledi. Düşmanlarıyla ittifak yaparak güç dengesini kurdu.

Güç dengesini Atatürk Kurtuluş Savaşı’nda uyguluyor. Kurtuluş Savaşı dediğimiz zaman Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak ve Kazım Karabekir’i unutmamak lazım. Rusya ve Fransa ile ittifak yapıldı. Öncelikle diğer bölgeler halledildikten sonra, Rusya ve Fransa ile mücadele edildi.

ÇELİK GİBİ İRADE SAHİBİ, KARİZMATİK

Gerçekçi, güç dengesini ustalıkla kullanan, çelik irade sahibi, karizmatik bir liderdi. Diktatör kesinlikle değildi. Bir örnekle anlatayım:

1924 Anayasası hazırlanıyor. Kurtuluş Savaşı’nın başkomutanı, anayasada 3 şey istiyor:

1-Cumhurbaşkanı’na Meclis’i dağıtma ve seçimleri yenileme yetkisi,
2- Veto yetkisi
3-Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri’nin kendisine bağlanmasını istiyor.

EN BÜYÜK HALAY KIRIKLIĞI

Atatürk’ün en büyük hayal kırıklığı, ikinci bir siyasi partinin kurulup hayatını devam ettirememesidir. Eğer Atatürk sağ kalsaydı, Türkiye 2. partinin kurulma olayı 1946’dan daha önce olurdu.

KADININ KAMUSAL ALANDA OLMASINI İSTİYOR

'Bir milletin felaket içinde olması tehlikesi, toplumsal ve ahlaki hastalık sonunda olur' diyor Atatürk. Tedavi ilim ve fendir. Eğitimle olacak. Eğitim evde, anneyle başlıyor. Atatürk’ün kadının üzerinde durmasının bir sebebi de bu. Evde alacağı eğitimi çok önemsiyor. Ayrıca kadının erkekler gibi eğitim almasını, kamusal alanda olmasını istiyor.

Erkeklerde kadınlardaki duyarlılığı göremiyorum. Kadınlar dolayısıyla Türkiye gençliğinden ümitliyim. Türk kadınlarından ümitliyim.

ATATÜRK DİNSİZ MİYDİ?

Atatürk ‘Bizim dinimiz İslam dini. En makul, en son dindir’ der. Atatürk’e dinsizdi denilebilir mi? ‘Mensubu olduğumuz İslam dindarlığını siyaset aracı olmaktan kurtarıp, yükseltmeliyiz’ diyerek dinle siyaseti ayırıp, dini yüceltmek istiyor. Atatürk dini geçerli bir kurum olarak kabul ediyor, dini Allah ile kullar arasındaki bir aracı olarak görüyor. Din siyasi ve kişisel amaçlar için kullanılmasını istemiyor.