İngiltere Başbakanı Cameron Açıklaması - Son Dakika
Güncel

İngiltere Başbakanı Cameron Açıklaması

İngiltere Başbakanı David Cameron, sığınmacı krizinin gerçek çözümünün Suriye gibi ülkelerin insanların yaşamayı isteyeceği yerler haline getirilmesi olduğunu belirterek, "Esed de bu nedenle gitmelidir.

07.10.2015 18:19
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İngiltere Başbakanı David Cameron, sığınmacı krizinin gerçek çözümünün Suriye gibi ülkelerin insanların yaşamayı isteyeceği yerler haline getirilmesi olduğunu belirterek, "Esed de bu nedenle gitmelidir. Onun yerine, DAEŞ'e karşı mücadelemizde müttefikimiz olabilecek bir yönetime gereksinim var" dedi.

Genel Başkanı olduğu Muhafazakar Parti'nin Manchester'daki yıllık kongresinde konuşan Cameron, "Çoğu insan gibi ben de Suriyeli çocuk Aylan Kurdi'nin fotoğrafını aklımdan çıkaramıyorum. Canlarını kurtarmak için ülkelerinden kaçan insanlara karşı sorumluluklarımızı kalpten hissediyoruz. Ama aklımızla hareket etmek gerektiğini de biliyoruz" diye konuştu.

Suriye'deki iç çatışmanın 12 milyon insanı yerinden ettiğini belirten Cameron, bunun yalnızca yüzde 4'ünün Avrupa'ya geldiğine dikkat çekti.

Cameron, "Kapımızı her sığınmacıya açmış olsak, ülkemiz bu yükün altında ezilirdi. Britanya'nın yapabileceği en iyi şey, Suriye'ye komşu ülkelere, Suriye halkına ve kamplardaki sığınmacılara yardım etmektir" görüşünü dile getirdi.

Cameron, Avrupa'ya gelenler arasından değil, bölgeden sığınmacı kabul edeceklerini de yineledi.

Cameron, "Sığınmacı krizinin gerçek çözümü Suriye gibi ülkelerin, insanların yaşamayı isteyecekleri ülkeler haline gelmesine yardım etmektir. Bu da, bu ülkelerin kendi halklarını terörize etmeyen yönetimlere sahip olmasıyla olur. Esed de bu nedenle gitmelidir. Onun yerine, DAEŞ'e karşı mücadelemizde gerçekten müttefikimiz olabilecek bir yönetime gereksinim var" diye konuştu.

Aşırılıkla mücadele siyaseti

İngiltere'de geçen mayıs ayından bu yana gündemde olan  "aşırılıkla mücadele" çalışmaları kapsamında da açıklamalarda bulunan Cameron, "Aşırılığın gölgesi her birimizin üzerinde. Daha büyük bir Britanya'nın sadece daha güçlü bir ekonomiye değil, daha güçlü bir topluma da ihtiyacı var" dedi.

Terör eylemlerini meşrulaştırmak için "Müslümanlar kovuşturmaya uğruyor ve Batı da müstahakkını buluyor" şeklindeki savunmaya itiraz eden Cameron, "İngiltere ve ABD'nin Suriye'deki kurbanlara en çok yardım eden ülkeler olmasını bir yana bırakalım, DAEŞ en çok kimi öldürüyor? Müslümanları" diye konuştu.

"Mağduriyet politikasını güdenlerin yakasına yapışmalıyız" ifadesini kullanan Cameron, "Aşırılığın bütün çeşitleriyle mücadele edeceğiz, şiddet içersin veya içermesin" ifadelerini kullandı.

İnsanların "birden bire terörist olmadığını" savunan Cameron, sorunun Müslümanlar ve Hristiyanların bir arada yaşayamayacağını söyleyen vaizlerle başladığını ve adım adım şiddete doğru gittiğini ileri sürdü.

Cameron, "Bunu başlangıç aşamasında durdurmalıyız. Bu nefretin insanların zihinlerine ekilmesinin önüne geçmeliyiz, büyümesini engellemeliyiz" şeklinde konuştu.

-Medreseler

Farklı ırk ve dinden toplum kesimlerinin birbirlerinden ayrı bölgelerde yoğunlaşarak yaşamalarının da sorun yarattığını savunan Cameron, "İngiltere'de bugün İngilizce konuşmadan veya başka kültürden birine denk gelmeden yaşayabileceğiniz yerler var. Biraz yakından bakınca bu bölünmeyi besleyen kurumlar olduğunu da görüyoruz" görüşünü dile getirdi.

Aşırılıkla mücadele çalışmaları kapsamında ülkedeki medreseleri de denetleyeceklerini açıklayan Cameron, şunları söyledi:

"Çocukların inançlarını öğrenmelerinde hiçbir yanlış yön yok, bu ister medrese olsun, ister kilise okulu, ister Yahudi okulu. Fakat bazı medreselerde çocuklara diğer dinlerden insanlarla bir araya gelmemeleri telkin ediliyor, çocuklar dövülüyor, Yahudiler hakkında komplo teorileri yutturuluyor. Bu çocukların zihinleri açılmalı, ufukları genişletilmeli."

Cameron, "Çocuklara yoğun eğitim veren bir kurum, dini ne olursa olsun, bütün diğer okullar gibi, kaydedilecek ve teftiş edilecek. Kimsenin kuşkusu olmasın, eğer hoşgörüsüzlük öğretiyorsanız, sizi kapatacağız" diye konuştu.

"Ayrımcılık utanç verici"

İngiltere'de bazı alanlarda ayrımcılığın devam ettiğini kabul eden Cameron, bunun "utanç verici" olduğunu söyledi.

Cameron, "Fırsat eşitliğinden istediğimiz kadar söz edebiliriz ama insanlar gerçekten eşit bir şekilde değerlendirilmedikçe bunun anlamı yok" dedi.

Cameron, "Eğer inancı nedeniyle kötü muamele görmeden yolda yürüyemiyorsa, fırsat eşitliği Britanyalı bir müslüman için bir şey ifade etmez" ifadesini kullandı.

-DAEŞ'le mücadele

DAEŞ militanı 2 İngiliz vatandaşının ağustos ayında Suriye'de İngiliz güvenlik güçlerince öldürüldüğü operasyonla  ilgili de konuşan Cameron, operasyonun uzun değerlendirmeler sonunda aldığı kendi kararıyla gerçekleştirildiğini hatırlattı.

Cameron, "Hangi kararı alırsam alayım büyük bir tartışmaya yol açacağımı biliyordum. Fakat başbakan olarak görevim basit: Tartışmak değil, karar vermek" diye konuştu.

Cameron, "Britanya'yı korumak için kararlılıkla eyleme geçtim ve hep böyle yapacağım" dedi.

İngiltere'de bazı çevrelerce dile getirilen DAEŞ'le mücadelenin ABD'ye bırakılması görüşüne de itiraz eden Cameron, "Biz de kendi rolümüzü oynamalıyız" şeklinde konuştu.

-"Hastalıklı dünya görüşü salgın"

DAEŞ'e katılan İngiliz vatandaşlarıyla ilgili olarak Cameron, "Bu ülkede doğan ve büyüyen bazı gençlerin yaptıkları şeyleri okuduğumda, midem bulanıyor" ifadesini kullandı.

Cameron, "Bu ideoloji, bu hastalıklı dünya görüşü salgın haline geldi. Mogadişu'daki camilerden Birmingham'daki yatak odalarına kadar yayıldı" değerlendirmesinde bulundu.

İşçi Partisi "tehlike"

İşçi Partisi'ni ülke için "tehlike" diye nitelendiren Cameron, partinin yeni lideri Jeremy Corbyn'nin El Kaide lideri Usame bin Ladin'in öldürülmesiyle ilgili olarak 2012 yılında bir İran televizyonuna verdiği röportajda "trajedi" sıfatını kullanmasına atıf yaptı.

Cameron, "Trajedi New York'ta bir sabah 3 bine yakın insanın öldürülmesiydi" gürüşünü paylaştı.

AB ile yeniden müzakere

Avrupa Birliği'ye ilgili değerlendirmelerde de bulunan Cameron, "AB çok büyüdü, fazla patronluk taslıyor, fazla müdahaleci oldu" ifadelerini kullandı.

AB'nin dünyadaki en büyük birleşik pazar olduğunun altını çizen Cameron, "AB'ye ve kurumlarına romantik bir bağlılığım yok. Sadece iki şeyle ilgiliyim: İngiltere'nin refahı ve nüfuzu. Bu nedenle AB ile yeniden müzakerede daha iyi bir anlaşma ve iki tarafın da yararı için çok mücadele edeceğim" diye konuştu.

Cameron, "AB'ye katıldığımızda bize bunun sadece ortak bir pazar olacağı söylendi, 'hep daha sıkılaşan birlik' hedefinden söz edilmedi. Açıkça söyleyeyim: İngiltere 'daha sıkı birlik'le ilgilenmiyor, bu durumu düzelteceğiz" görüşünü ifade etti.

Cameron, ülkesinin 1973 yılından bu yana yürüttüğü AB üyeliğini önce Avrupalı ortaklarıyla yeniden müzakere etmek, ardından 2017 yılı sonuna kadar referanduma sunmak istiyor. AB ülkelerindeki ulusal parlamentoların yetkilerinin artırılması ve özellikle AB göçmenlerinin sayılarına sınırlama getirilmesini isteyen Cameron, göçmenlere sağlanan sosyal yardımların kesilmesi gerektiğini de savunuyor.

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel İngiltere Başbakanı Cameron Açıklaması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement