Irak'ta "Aşırılığa Karşı Ulusal İslami Konferans"

Irak'ın başkenti Bağdat'ta Sünni Vakfı tarafından "Aşırılığa Karşı Ulusal İslami Konferans" düzenlendi.

Ülkedeki çok sayıda Sünni din adamının katıldığı 2 gün süren konferansın sonuç bildirgesinde, aşırılıkla mücadele vurgusu yapılırken, Müslüman toplumunun aydınlatılması için alimlerin sorumluluğu hatırlatıldı, yolsuzlukla mücadele reformları desteklendi.

Sonuç bildirgesini okuyan Bağdat'taki Şeyh Maruf el-Kerhi Camii İmamı Şeyh Ali el-Harbi, dini aşırılık ve terörizmin İslam davasıyla çeliştiğini, hiçbir ümmet ve ülkeye çıkar sağlamayacağını belirtti.

"Toplantıya katılanlar, Sünnilerin tutumunun ılımlı ve dini aşırılıkla terörizmden uzak olduğunu vurguladığı" diyen Harbi, "Hangi taraf olursa olsun, itikadi aşırılığa başvurarak, insanların namus ve ırzına el uzatıp, mal ve mülklerini gaspedip, sivilleri katlederek evlerine el koyanları reddediyoruz. Bu şekilde düşünenlere karşı safların birleştirilmesi çağrısı yapıyoruz" ifadelerini kullandı.

-"Hizipleşme, demokratik hukuk devleti anlayışıyla çelişiyor"

Harbi, toplantıya katılan Sünni din adamlarının Irak toplumunu mezhep, etnik ve ırk esasına göre ayırmanın lağvedilmesini istediklerini belirterek, şöyle devam etti:

"Bunu işgal güçleriyle Irak'ın düşmanları yapmaya çalıştı. Halen Irak toplumunun dokusunu parçalamaya ve ülkenin kapısını dış müdahalelere açmaya çalışıyorlar. Konferansa katılanlar ayrıca hizipleşmenin eşit vatandaşlık temeline dayanan demokratik hukuk devleti anlayışıyla çeliştiğini vurguluyor."

-Yolsuzlukla mücadele reformlarına destek mesajı

Şeyh Harbi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Konferansa katılanlar, yolsuzluk yapan ve ülkenin güvenlik, ekonomik ve toplumsal kaderiyle oynayanları hedef alan reform adımlarını destekliyorlar. Mülteci haklarının savunulması, bazı ahlak dışı tarafların bunlara yönelik baskısının azaltılması ve çıkarlarının korunmasını istiyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarına da mültecilerin gıda ve diğer insani ihtiyaçlarını karşılama çağrısı yapıyoruz. Vatan, vatandaşlar ve hukuka bağlı 'sivil devlet' anlayışının kurulması ve istikrar ortamının hakim olması ise mültecilerin evlerine dönüşlerin sağlanmasıyla mümkün olabilecek. Irak'ın içinden geçtiği kritik süreçte evrakları karıştırmak isteyip Sünnileri yürütme kurulu (hükümet) ile silahlı güçler arasında sıkıştırmaya çalışanların durdurulması çağrısı yapıyoruz. Sünniler, hiçbir güce sahip olamadıkları için bölgelerinde olup bitenlere karşı dini, milli ve ahlaki olarak sorumlu sayılmazlar. Tekfir fetvalarının peşinden gitmemeleri için Müslüman toplumunun aydınlatılması sorumluluğunu da Müslüman alimlere yüklüyoruz."

-Sünnilerin tutumu

"Sünniler, hangi gruba bağlı olursa olsun yolsuzluk yapanlarla mücadele ve gerekli reformlara karşı açık bir tutum sergileme konusunda anlaştı" diyen Şeyh Harbi, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sünniler olarak, teröristler ve kanun dışına çıkan milislerin faaliyetlerine karşıyız. DAEŞ gibi terör gruplarını 'yanlış yönlendirilmiş gruplar' olarak addediyoruz. Ulusal uzlaşı, tarihi eşitlik ve ortak yaşam terimlerine karşı açık tutumumuzu belirteceğiz. Ilımlılık esasına dayalı dini hitabın üstlenilmesi, ümmet ve ülkeleri bölüp tahrip eden ayrılıkçı ve fitneye dayalı hitapları reddediyoruz. Sünni toplumsal güçler, kabile güçleri ve aydınlara danışarak 'Sünni ve Ehl-i Cemaat Şura Meclis'nin kurulması çağrısı yapıyoruz."

Bildirinin ardından konuşan Sünni Vakfı Başakanı Abdullatif el-Himeyyim, "Pis bir fitne vurdu bizi. Sorunlarımızın çözümüne karşı ortak hareket etmemiz gerekiyor" dedi.

"Terörle mücadelenin bedeli ağır olacak ve hürriyet büyük fedakarlıklar gerektirecek" diyen Himeyyim, "Silahlar devlet ve kanun dışında bulunduğu sürece güvenlik ve istikrar ortamıyla eşit vatandaşlık esasına dayalı sivil devletin kurulması imkansızdır. Yanlış yönlendirilmiş ve yoldan sapmış gruplar var olduğu sürece de ülkemizin egemenliği korunamaz" şeklinde konuştu.