İslam Alimlerinin İstanbul Buluşması - Son Dakika
Güncel

İslam Alimlerinin İstanbul Buluşması

Diyanet İşleri Başkanı Görmez: (2) "Müslüman, bir başka Müslümanı müşrik görerek onunla savaş halinde olamaz. Böyle bir çatışma durumu İslam'ın en ulvi kavramlarından olan cihat ile beraber anılamaz. Mezhebine, fikrine ve anlayışına uymayanı tekfir ederek onu öldürmeyi hiç kimse cihat olarak tarif edemez" "Toplumda kaos çıkartma, kargaşa var etme, insanları topluca öldürme, camileri bombalama, katliam yapmanın adı terördür.

17.07.2014 16:05
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, Müslüman'ın bir başka Müslüman'ı müşrik görerek onunla savaş halinde olamayacağını belirterek, "Böyle bir çatışma durumu İslam'ın en ulvi kavramlarından olan cihat ile beraber anılamaz. Mezhebine, fikrine ve anlayışına uymayanı tekfir ederek onu öldürmeyi hiç kimse cihat olarak tarif edemez. Toplumda kaos çıkartma, kargaşa var etme, insanları topluca öldürme, camileri bombalama, katliam yapmanın adı terördür. Terör, cihat olarak kabul edilemez. İslam'ın cihadında asla terör bir yöntem olarak kabul edilemez ve uygulanmaz" dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen "Dünya İslam Bilginleri Barış, İtidal ve Sağduyu İnisiyatifi" toplantısının açılış konuşmasını yapan Görmez, mezheplerin, İslam dininin anlaşılmasındaki farklı fikir ve kanaatleri temsil eden zamanla oluşmuş beşeri mektepler olduğunu dile getirdi.

Görmez, mezhebi dinle aynileştirmenin veya mezhebi mensubiyeti, İslami aidiyetin üstünde görmenin asla kabul edilemeyeceğini söyledi.

Mezhebe dayalı ayrıştırma, ötekileştirme ve çatışmanın, taasubun ve cehaletin yansıması olduğuna işaret eden Görmez, "Mezheplerin dinin önüne geçtiği hallerde en çok zarar gören dinin bizzat kendisi olur. Mezheplerin bir din gibi algılanması ve bu algının topluma dayatılması, İslam toplumunun birlikte yaşama iradesini bozmuş, dinin özündeki kardeşlik bilinci ve hoşgörü kültürü ortadan kalkarak, farklı olan tekfir edilir hale gelmiştir" diye konuştu.

Mehmet Görmez, bir mezhebin kendisini dinin yegane temsilcisi olarak görmesinin yol açacağı sonucun, diğerlerini dinden dışlaması, onları dalaletle, sapıklıkla hatta küfürle suçlaması anlamına geldiğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu durumda ümmetin birlik ve beraberliği kaybolur. Toplumsal barış yok olur. Hiç kimse bir başkasını, İslam'ı kendisinin anladığı gibi algılayıp yaşamadığından ötürü tekfir edemez. Müslüman bir başka Müslümanı müşrik görerek onunla savaş halinde olamaz. Böyle bir çatışma durumu İslam'ın en ulvi kavramlarından olan cihat ile beraber anılamaz. Mezhebine, fikrine ve anlayışına uymayanı tekfir ederek onu öldürmeyi hiç kimse cihat olarak tarif edemez. Toplumda kaos çıkartma, kargaşa var etme, insanları topluca öldürme, camileri bombalama, katliam yapmanın adı terördür. Terör, cihat olarak kabul edilemez. İslam'ın cihadında asla terör, bir yöntem olarak kabul edilemez ve uygulanmaz.

Bitkisiyle, hayvanıyla yeryüzündeki tüm canlılara merhamet etmemizi, sevgiyle yaklaşmamızı emreden İslam'ın, suçlu suçsuz demeden intihar saldırıları türünden toplu imha yöntemleriyle kan akıtılmasını teşvik etmesi veya buna onay vermesi asla düşünülemez. Cihat, terörün, vahşetin ve öldürmenin değil, diriltici bir gayretin hayat veren bir mücadelenin adıdır. Bugün, Müslümanlar'ın topyekun başvuracağı en büyük cihat, cehalete, taassuba, fitne ve tefrikaya karşı yapacakları cihattır. Hiç kimse, zulme karşı cihat iddiasıyla başkaca mazlümiyetlerin yaşanmasını meşru göremez."

Hiçbir alimin, zulmü meşrulaştırmak adına ilmini ve fetvasını kana bulayamayacağının altını çizen Görmez, şunları aktardı:

"Sevgili Peygamberimiz, Müslümin 'Sahih'inde rivayet ettiği hadisi şerifte şöyle buyurmaktadır; 'Kim gayesi İslam olmayan bir bayrak altında bir asabiyyete çağırırken veya bir asabiyyete yardım ederken öldürülürse onun ölümü cahiliyye üzeredir'. Asabiyye nedir? Onu da başka bir rivayette çok anlaşılır şekilde izah ediyor: 'Resulullah dedi ki; Zulümde kendi kavmine yardımcı olmandır."

"Mazlumun da zalimin de dinine ve mezhebine bakılmaz"

Mehmet Görmez, İslam dünyasında iktidarı ve zenginlikleri elinde bulunduranların, maddi kaynakların ve zenginliklerin Allah'a ait ve bunun tüm ümmetin yararına kullanılması gereken emanetler olduğu bilinciyle hareket etmesi gerektiğini ifade ederek, kimsenin bencilce, mezhebi veya etnik taassubla, tekelci bir tavırla bu zenginlikleri kullanmaya hakkı olmadığını, adaletle hükmetmenin esas olması gerektiğini anlattı.

Müslümanlar'ın, tüm mülkün, yönetimin hakiki sahibinin Allah, O'nun dışındaki tüm iktidarların, kudret ve kuvvetlerin geçici, dönemlik olduğuna inandığına değinen Görmez, şöyle devam etti:

"Belirli topluluklara ve kişilere verilen geçici iktidarlar, bir emanettir ve imtihandır. Kimi bunu lehinde kullanır, tarihe altın harflerle geçer, kimi de milletinin aleyhinde kullanır ve en büyük zararı kendine ve İslam'a verir. Hiç kimsenin sahip olduğu iktidarı halkın rızası ve onayı olmaksızın sürdürme, iktidarı kendi tekelinde tutabilmek için yüzbinlerce insanı öldürme ve yerlerinden yurtlarından sürme hakkı yoktur. Bir insanın yaşaması, her türlü makam, mevkii ve saltanattan çok daha yücedir. Hiçbir hırs, tutku ve ideoloji için masum bir insanın ölümü meşru olarak görülemez. Hak, adalet ve özgürlük, her Müslümanın ortak ideali olmalıdır. Mazlumun da zalimin de dinine ve mezhebine bakılmaz. Her nerede olursa olsun mazlum ve mağdura dini ve mezhebi sorulmaksızın kucak açılır ve her kim olursa olsun dinine ve mezhebine bakılmaksızın zalime karşı olmak vicdan ahlakının gereğidir."

Görmez, zulme, sömürüye, işgale, savaşa, baskıya, menfaate, korsanlığa, silaha ve güce dayalı egemen anlayıştan kurtularak adalete, dayanışmaya, bağımsızlığa, barışa, özgürlüğe, dostluğa, bilgeliğe, hukuka ve ahlaka dayalı değerlerin, Müslümanların referans değerleri olması gerektiğini söyledi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, ahlaki olanı, "Sadece kendi taraftarlarının veya çoğunluğun inanç haklarını önceleyen ve başkaca inançları yok sayan bir tutum değil, kim olursa olsun, az çok demeden ve herhangi bir değere tabi tutmadan herkesin inanç hakkını ve inancını dilediği gibi yaşama hakkını kutsal gören bir anlayış" şeklinde tanımladı.

"Çatışmanın stratejisini değil, barışın kelamını yapalım"

Müslüman toplumların, köklü bir medeniyete ve tarihi tecrübelere sahip olduğunu dile getiren Görmez, "Bugün, tarihimizde de birkaç defa yaşanmış olan büyük bir fetret döneminden geçmekteyiz. Bu fetret döneminin getirdiği ıztıraplar umutsuzluğa yol açmamalıdır. Bu dönem arızidir, geçecektir; ümmetin işlerinin düzeleceği, istikrar ve istikamet yoluna gireceği günler inşallah uzakta değildir. Hikmet ve aklıselim, Allah'ın izniyle galip gelecektir. Batı'da yaşandığı tarzda din ve mezhep çatışmaları bu coğrafyada hiçbir zaman yaşanmamıştır ve inşallah bundan sonra da yaşanmayacaktır" dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, kim hangi siyasal mühendislik veya çıkar hesapları içerisinde bulunursa bulunsun, bu çabanın boşuna olduğunu belirterek, katılımcılara şöyle seslendi:

"Çünkü bu medeniyet havzasının kodlarında çatışma kültürü değil dayanışma kültürü, bir arada yaşama ahlakı ve hukuku vardır. Saygıdeğer İslam alimleri, geliniz fitneyi savaştan beter görelim ve yeryüzünden fitnenin kalkması için ortak çaba içinde olalım. Yeniden bölgemizin barış yurdu olması için çatışmanın stratejisini değil, barışın kelamını yapalım. Birlikte yaşamanın ahlakını oluşturarak, barışa dayalı bir hukuku birlikte inşa edelim. Geliniz Allah Resulü'nün mihmandarı Eba Eyyub El Ensari'nin medfun olduğu bu mübarek şehirde, İstanbul'da yapılan bu toplantıyı bir ahde ve misaka dönüştürelim. Buradan yapacağımız çağrıyı her yere ulaştıralım. Çağrımızı sözde bırakmayıp eyleme dönüştürerek, bilge şahıslardan müteşekkil akil insanlar heyeti oluşturalım. Bu heyet öncelikle çatışmaları durdurarak, Müslümanların kanlarının akmasını önleyip, İslam şehirlerinde barışın ve esenliğin hakim olmasına vesile olsunlar.

Şu bilinmelidir ki; Alem-i İslam'ın gözü üzerimizde. Ümmet-i Muhammed'in kulağı bizdedir. Mazlumların, biçarelerin eli yakamızdadır. Şehitlerin kanı sarık ve cübbelerimizde iken, zulme sessiz kalırsak, şiddete, teröre 'dur' diyemezsek, kardeş katline 'dur' diyemezsek, bu en büyük vebal olarak defter-i a'malimize işlenecektir. Herkesi şimdiden oluşacak sağduyu çağrısına içtenlikle davet ediyor; bu dünyada yapıp ettiklerimizden dolayı hesap gününde bizlere mahcubiyet yaşatmaması için bizleri mesuliyetine müdrik olarak salih amel işleyenlerden eylemesi için Allah'a dua ve niyaz ediyorum."

Görmez, sözlerini 100 yıl önce İslam coğrafyasında benzer olayların yaşandığı dönemde, Şam Ümeyye Camisi'nde 35 yaşında bir alimin orada toplanan yüz kadar alim ve büyük bir cemaat topluluğuna verdiği hutbenin son duasıyla tamamladı.

- İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel İslam Alimlerinin İstanbul Buluşması - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement