İzmir'de Görülen Lice Davası İçin Üst Mahkemeye İtiraz

İzmir 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Lice davasıyla ilgili mahkemenin verdiği, "Kovuşturmanın durdurulması ve Adalet Bakanlığı'nın izni alınması" kararına, olayın hem mağduru hem de avukatı durumundaki Yunus Muratakan, üst mahkemeye itirazda bulundu.

Diyarbakır'ın Lice İlçesi'nde 22 Ekim 1993 yılında yaşanan ve ağır silahların kullanıldığı olayda, Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişi öldürülmüştü. Olayda 401 ev ve 242 iş yeri tamamen tahrip edilerek kullanılmaz hale gelmişti. Zaman aşımı olan 20 yıl dolmasına az bir süre kala Lice Adalet Arıyor Platformu adına bazı avukatların şikayetçi olması üzerine 21 Ekim 2013 tarihinde, Diyarbakır 8'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nce dava açılmıştı. Dava dosyasında dönemin Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı Albay Eşref Hatipoğlu ve aynı dönemde görevli subaylardan Tünay Yanardağ hakkında, birden çok kişiyi aynı sebeple öldürme, halkı isyana ve birbirini öldürmeye teşvik ile cürüm işlemek üzere teşekkül oluşturmak suçlarında dava açılmıştı. Diyarbakır'da görülen ilk duruşmada, sanıklar dinlenmeden sanıkların talebi üzerine Adalet Bakanlığı'nin talimatıyla duruşma önce Eskişehir'e daha sonra da İzmir'e nakledildi.

13 Haziran'da İzmir 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada mahkeme, sanıklardan Eşref Hatipoğlu'nun yaralanmasına ilişkin kovuşturmanın durdurulması ve Adalet Bakanlığı'ndan izin alınmasına karar verdi. Olayların mağduru ve aynı zamanda avukatı olan Yunus Muratakan, İzmir Ağır Ceza Mahkemesi'nin aldığı karar için, bir üst mahkeme olan İzmir 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulundu.

"DAVA SANIK LEHİNDE İŞLENİYOR"

Lice Adalet Arıyor Platformu, bugün Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin de aralarında bulunduğu sivil toplum örgütleriyle birlikte basın toplantası düzenledi. Platform sözcüsü Şiyar Kaymaz, yaşanan olayları hatırlatarak, dava sürecini anlattı. O dönem yaşanan olaylarda mağdur olan esnaflar adına konuşan Şaban Baltaş ise, Lice davasının, daha önce zaman aşımına uğrayan Cizre, Kulp ve Şırnak davalarına örnek olarak yaşandığını belirterek, "Açılan davalar ya sanık lehine işlenmekte ve yaşuhut mahkemeler sürgünlere gönderilerek mağdurlar daha da mağdur edilmektedir. Son olarak 16 Ocak 2014'te Diyarbakır 8'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen ve akabinde güvenlik gerekçesi ile bir Eskişehir, bir İzmir seferi yapıp bir türlü rotaya oturtulamayan Lice Katliamı davası İzmir'de 13 Haziran günü görülen ve hukukta eşine rastlanmayan bir yöntemle dava durdurulmuştur. Bu karar ile daha önceki davalarda uyğulanan yöntemin değişmediği, hala bu ülkede devlet aklının var olduğu ve hakikatlerin ortaya çıkarılmasında bu aklın, bir isteğinin ve talebinin olmadığı alenileşmiştir" dedi.

"DEVLET GÖREVİNİ YAPMAMIŞ, DELİLLERİ ORTADAN KALDIRMAYA ÇALIŞMIŞ"

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi davanın, suçun işlendiği yerde görülmesi gerektiğini belirterek, "Ekim 1993'te Lice yakılmış, yıkılmış biri general olma küzere 16 insan infaz edilmiştir. Ancak 20 yıl boyunca ağır suç soruşturulmamış, Devlet göreviini yapmamıştır. 20 yıl boyunca deliler toplanmamış, aksine soruşturma ve kovuşturma makamları yada devletin idari makamları tarafından suçun dellileri, ortadan kaldırılmaya çalışılmış ve 20 yıl sonra Licelilerin iyi niyet çabası sonucu dava açılabilmiştir" dedi.

"20 YIL SONRA AÇILAN İLK DURUŞMA GÖRÜLMEDEN NAKLEDİLDİ"

20 yıl sonra açılan davada ilk duruşmada güvenlik gerekçesiyle nakledildiğini anlatan Elçi, "Diyarbakır, 2 milyona yaklaşan nüfusuyla Türkiye'deki büyük şehirlerden biri olması, neredeyse şehir merkezi itibariyle daha az güvenli bir şehir değil. Bugüne kadar kadar, Lice davasından belki daha kapsamlı davalarda bile, bir güvenlik sorunu, kamu düzen ve güvenliğini tehdit eden bir eylem girişimine tanık olunmamıştır. Buna rağmen, henüz sanıklar duruşmaya gelmeden, kaldıki sanıklar tutuksuzdur, tutuklu değildi. Davaya bakan savcının aksi görüşüne rağmen, Diyarbakır Savcısı'nın, 'Diyarbakır'da bir güvenlik sorunu yok, bu davanın nakline gerek yok, bu dava Diyarbakır'da görülmeli' görüşüne rağmen, sanıkların 2 satırlık bir yazısıyla, Adalet Bakanlığı'nın istemiyle Lice katliam davası, Yargıtay 5'nci Ceza Dairesi'ne gönderilmiş. 5'nci Ceza Dairesi de, özel yetkili ceza mahkemesinin bulunmadığı bir yere, yani Eskişehir'e nakletmiştir. Yasaya aykırı, usula açıkça aykırı işleme karşı başvurumuz üzerine ve Eskişehir'deki mahkemenin kabul etmemesi üzerine, dosya bir kez daha yargıtaya dönmüş ve nihayet İzmir'e nakledilmiştir. Kural olarak, hukuka göre, bu tür ağır suçların işlendiği yerde görülmesi gerekiyor. Suçun işlendiği mekana en yakın mahkemede, delillere çabuk ulaşacak, tanıklarla yüz yüze gelebilecek bir merkezde görülmesi gerekmektedir" dedi.

"EVREN'İ MAHKUM EDEN MAHKEME, 90'LARDAKİ İHLAL DAVALARI DÜŞÜRÜYOR"

klip 73-süre 08.50

Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya'nın mahkum edildiğine dikkat çeken Elçi, 12 Eylül ve 90'larda yaşanan insan hakları ihlali ile ilgili davaların düşürüldüğü ve dosyaların kapatıldığını kaydederek, şöyle konuştu:

"Çok önemli bir şeye dikkat çekmek istiyorum. 12 Eylül davasında 2 general zaman aşımı hükmünden yararlandırılmadan haklarında mahkumiyet kararı verilmiştir. Bu çok isabetli bir karardır destekliyoruz. Aynı askeri darbe döneminde Diyarbakır Cezaevi'nde ve daha sonraki tarihlerde, Diyarbakır ve Türkiye'nin her tarafından işlenen, insanlığa karşı işlenmiş suçlar olarak kabul edilmesi gereken suçlar, Lice'deki yaşam hakkının ihlaline yönelik ağır suçlarla ilgili davalar, patır patır düşmektedir. Savcılar, 12 Eylül döneminde işlenen suçları ve 90'larda işlenen suçlar bakımından, zaman aşımı bakımından dosyaları düşürmekte, kapatmaktadır. Lice davası da, hukuk dışı yöntemlerle davalar nakledilmekte, bir yerde sonucu tahmin etmek de güç değildir diye düşünüyoruz. Nakledilmiş hiç bir davada pozitif bir sonuç ortaya çıkmamıştır. Bu yüzden lice davasının geleceği konusunda rahatsızız."