Karadeniz'de 5 Bölge İçin 'Deniz Koruma Alanı' Önerisi

* İstanbul'da gerçekleşen 'Uluslararası Karadeniz Günü' etkinliğinde Karadeniz'de İğneada, Şile-Kefken, Cide- Doğanyurt, Kızılırmak-Yeşilırmak Nehirleri ve Deltaları ile Mezgit Kayalığı- Trabzon bölgelerinin 'Deniz Koruma Alanı'na alınması önerildi.

Türk Deniz Araştırmaları Vakfı Başkanı Prof.Dr. Bayram Öztürk:

"Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerin hepsinde deniz koruma alanları var. Ama Türkiye'nin en uzun sahili olan dolayısıyla balıkçılığın büyük bir kısmının buradan aldığı, halen daha korunması gereken bakir alanların olduğu Karadeniz'de deniz koruma alanlarımız yok"

Haber-Kamera: Enver ALAS - İSTANBUL/ DHA

Karadeniz'e kıyısı olan ülkeleri kapsayan Karadeniz Çevre Komisyonu'nun her yıl düzenlediği 'Uluslararası Karadeniz Günü' etkinliği bu yıl İstanbul'da gerçekleşti. Karadeniz'i koruma amaçlı etkinlikte Türkiye'yi temsil eden deniz konusunda uzman bir grup bilim adamı ve akademisyen tarafından Türkiye'nin Karadeniz kıyıları için 5 bölgenin 'Deniz Koruma Alanı'na alınması talep edildi. Yaklaşık 4 yıl süren çalışmalar neticesinde bu alanlar, İğneada, Şile-Kefken, Cide-Doğanyurt, Kızılırmak-Yeşilırmak Nehirleri ve Deltaları ile Mezgit Kayalığı-Trabzon olarak belirlendi.

Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı tarafından desteklenen, Avrupa'nın ikinci deniz çevre projesi olan CoConet Projesi kapsamında, Türkiye'nin Karadeniz sahillerinde sürdürülebilir balıkçılığın ve biyoçeşitliliğin korunması amacıyla belirlenen 5 'Deniz Koruma Alanı' aynı zamanda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na önerildi.

Toplantıda Türk bilim insanlarının konuyla ilgili dört yıldır Karadeniz'de yürüttüğü bilimsel araştırmalar, deniz koruma alanı olarak önerilen yerler tanıtılırken bununla ilgili çeşitli değerlendirmeler yapıldı.

İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim üyesi ve aynı zamanda Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV)'nın Başkanı Prof.Dr. Bayram Öztürk, toplantıda yaptığı konuşmada Karadeniz'de sürdürülebilir balıkçılık, turizm ve biyolojik çeşitlilik için Deniz Koruma Alanları'nın çok önemli olduğunu söyledi. Türkiye'nin Ege ve Akdeniz'de Deniz Koruma Alanları'nın olduğunu ancak Karadeniz ve Marmara'da bulunmadığını belirten Öztürk, "Deniz Koruma alanı demek belli alanların, balıkçılığa, deniz trafiğine, kirliliğe, kaçak ve kötü yapılaşmaya kapatılması demektir. Gelecek kuşaklara temiz, düzenli, planlı bir deniz alanları, doğal eko sistemler bırakmalıyız" diye konuştu.

TÜRKİYE, KARADENİZ'DE DENİZ KORUMA ALANI OLMAYAN TEK ÜLKE...

Aynı zamanda CoConet projesinin Türkiye sorumlusu da olan Prof.Dr. Bayram Öztürk, Karadeniz kıyısında önerdikleri 5 alan ile ilgili şu bilgileri verdi:

"İğneada, Şile-Kefken, Cide-Doğanyurt, Kızılırmak ve Yeşilırmak Nehirleri ve Deltaları, Mezgit Kayalığı-Trabzon'u koruma altına alınması gereken alın olarak belirledik. Çünkü buralar çok önemli eko sistemlerdir. Örneğin İğneada'da kocaman longoz ormanları var. Kızılırmak ve Yeşilırmak Türkiye'nin en büyük sulak alanlarından birine sahip. Doğanyurt'u düşünün ki Akdeniz fokları halen burada. Dolayısıyla bu belli alanların korunması gerekiyor. Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerin hepsinde deniz koruma alanları var ama Türkiye'nin en uzun sahili olan dolayısıyla balıkçılığın büyük bir kısmının buradan aldığı, halen daha korunması gereken bakir alanların olduğu Karadeniz'de deniz koruma alanlarımız yok."

"İĞNEADA'YA SANTRAL YAPILMASI ÇOK YANLIŞ"

Karadeniz kıyılarının ciddi tehdit altında olduğunu kaydeden Bayram Öztürk, İğneada'ya nükleer santral yapılmasının yanlış olacağını ifade etti. Öztürk, koruma alanlarının biyolojik çeşitlilik için çok önemli olduğunu belirterek, "Türkiye'nin Karadeniz'de koruma alanlarını ilan etmesi gerekiyor. Bunun için politikacıları ikna etmek zorundayız" dedi.

Türkiye, Rusya, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve Gürcistan'ın üye olduğu Karadeniz Çevre Komisyonu'nun 'Uluslararası Karadeniz Günleri' etkinliği değerlendirme toplantısıyla sona erdi.

COCONET NEDİR?

Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı'nda 9 milyon Euroyla en büyük ikinci deniz çevre projesi olan CoConet, deniz koruma alanları arasında işbirliğini güçlendirmeyi hedefliyor. Projede, 22 ülkeden 39 kurum ve 200 akademisyen görev alıyor.