Koncuk: "Terörle Mücadelede Emniyet Güçlerimizin Yanındayız" - Son Dakika
Güncel

Koncuk: "Terörle Mücadelede Emniyet Güçlerimizin Yanındayız"

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, "Terörle mücadelede, emniyet güçlerimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yanındayız" dedi.

16.03.2016 15:48
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, "Terörle mücadelede, emniyet güçlerimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yanındayız" dedi.

Koncuk, 14 Mart tarihinde Rize, 15 Mart tarihinde de Trabzon Şubelerinin istişare toplantılarına katıldı. Koncuk'a Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Talip Geylan ile Genel Eğitim ve Sosyal İşler Sekreteri Cengiz Kocakaplan eşlik etti. Toplantılarda Rize ve Trabzon 1 ve 2 No'lu Şube Başkanları, şubelerin yönetim kurulu üyeleri, işyeri ve ilçe temsilcileri ile şubelerin kadın komisyonu üyeleri katıldı.

Toplantılar şube başkanlarının açılış konuşmasıyla başladı. Toplantıda bir konuşma yapan Genel Başkan Koncuk, "Son yıllarda yaşadıklarımızı değerlendirdiğimizde, 'millet olma özelliğimizi kaybediyor muyuz?' sorusunu sormayan ve endişelenmeyen insanların sayısı çok azdır" diyerek, insanların büyük kısmının sadece kendi nefsi için yaşayan insanlar haline geldiğini kaydetti. Koncuk, "Okumuş, mürekkep yalamış, aydın değimiz insanlar dahi bu milletin gelecek davasını omuzlamak, ülkemizin yaşadığı sıkıntıları çözmek adına doğru şeyleri terennüm etmek yerine, 'Aman başıma bir iş gelmesin, menfaatlerimden olmayayım' şeklinde bir kaygı içine girdi. Böyle giderse millet olma özelliğimizi hızla yitireceğiz. Millet olamayan toplumların, mesela Suriyeli sığınmacıların yaşadıklarını görüyorsunuz. Üzerinde güvenle yaşayacağımız bir vatan toprağı yoksa, namusumuz da, şerefimiz de tehlike altına girer. Dolayısıyla bu coğrafyayı nasıl vatan yaptığımızın, nasıl bedeller ödediğimizin iyi anlaşması gerekir" dedi.

Ankara'da yapılan terör saldırısında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah'tan rahmet, yaralı vatandaşlara da acil şifalar dileyen Koncuk, şunları kaydetti:

"Ankara'da kahpece bir saldırı yapıldı. Terör saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın şehit sayılması gerekmektedir. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Terör örgütü hedef gözetmeden saldırıyor. PKK terör örgütünün bir strateji değişikliği ile sivil vatandaşları hedef aldığını görüyoruz. Ankara'da 13 Mart tarihinde yapılan son bir ay içindeki 2'inci, son 5 ay içindeki de 3'üncü saldırıdır. Bu saldırıların nerede gerçekleştirildiğine baktığımızda güvenlik zafiyetinin varlığını görmek mümkündür. Ankara'daki son iki saldırı Bakanlık binalarına, TBMM'ye çok yakın yerlerde gerçekleştirilmiştir. Ankara'da bir bomba patlatılacaksa sayılabilecek iki üç yer buralardır. Buna rağmen kimse sorumluluk üstlenmiyor. Oysa Ankara'nın göbeğinde bombalar patlarken, birilerinin bunu sorgulaması, birilerinin de sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir. Üstelik olası terör saldırılarına karşı tedbir alınmamasını da kabul etmiyoruz.

Gelişmiş ülke, terör saldırılarını sineye çekenlerin yaşadığı ülke değildir. Gelişmiş ülke, demokrasiyle, hukuk ilkesiyle yönetilen ve iktidarların yaptığı hataları sorgulayan ülkedir. Soruyorum size, istihbarat örgütleri niye var? İstihbarat örgütleri birilerinin yatak odasını gözetlemek için değil, milletin güvenliğini sağlamak için var. Peki bu kahpece terör saldırıları son olacak mı? İnşallah bu saldırılar son olur ve bundan sonra tüm illerimizde terör saldırılarının yapılma ihtimali göz önüne alınarak, her türlü tedbir alınır. Tabi bugüne baktığımızda bu saldırılar son olmayacak gibi görünüyor. Herkes şunu bilmelidir ki; biz milletimizden tarafız. Terörle mücadelede, emniyet güçlerimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yanındayız. Bunlar, milletimizin Anadolu coğrafyasında varlığına tahammül edemeyen güçlerin organize kirli işleridir."

Çözüm sürecine değinen Koncuk, "Çözüm sürecini şöyle bir hatırlayın. Anaların gözyaşının dineceği söylenmişti. Hatta o dönemde bana da akil adamlık teklif edilmiş, inanmadığım bir sürecin içinde olmayacağımı söyleyerek, bu teklifi reddetmiştim. Öte yandan bu sürecin doğru olmadığını, mücadele edilmesi gereken terör örgütü PKK'yı daha da büyütebileceğini ifade etmiştik. Bugün çözüm süreci adı verilen bu sürecin, terör örgütüne can suyu süreci olduğunu görüyoruz. Asfaltın altına bombalar yerleştirilirken, mülki amirler, valiler kaymakamlar, güvenlik güçleri bunu görmezden gelmiştir. Şehirler silah deposu haline getirilirken, çözüm süreci akamete uğramasın diye yöneticiler sessiz kalmıştır. Tüm bunlar milletimize yapılan bir ihanettir. Milletimiz bu ihanetin sorumlularını asla unutmayacak, hesap soracaktır. Elbette gün gelecek sorumluluk makamındakiler mutlaka bunun bedelini ödeyecektir. Bir millet nereden gelirse gelsin, hangi sebeplerle olursa olsun yapılan ihanetleri unutursa, kendisine de ihanet etmiş olur. Unutan, hesap sormayan bilerek ya da bilmeyerek ihanetin bir tarafındadır" diye konuştu.

Çalışma hayatında yaşananlara dikkat çeken Genel Başkan Koncuk, taşeron çalışanların sayısının 14 yılda 20 binden 720 bine ulaştığını kaydederek şunları dedi:

"Taşeron patronların yanında çalışanlar bizim evlatlarımızdır. Üniversiteyi binbir zorlukla okuttuğumuz evlatlarımız taşeron patronların sömürüsüne açık hale getirilmiştir. Türkiye'de taşeron sistem adeta asıl çalışma yöntemi haline getirilmiştir. Öte yandan 4/C'li, 4/B'li çalışanlar da bulunmaktadır. Hatırlarsanız 2006 yılında kısmi zamanlı sözleşmeli öğreticilik getirilmişti. Türk Eğitim-Sen olarak kısmi zamanlı sözleşmeli öğreticiliğe dava açmış, bu uygulamayı iptal ettirmiştik. Bunun üzerine öğretmenlikte 4/B'li çalışma modelini getirdiler. Bununla da yıllarca mücadele ettik. 4/B'li öğretmenliğin kaldırılması ile ilgili yapmadığımız eylem, söylemediğimiz söz kalmadı. Yapılması gereken her şeyi yaptık ve 4/B'li öğretmenlere 2011 seçimleri öncesinde kadro verdiler. Ama bugün kamuda hala 4/B'li çalışanlar var. Öte yandan belediyelerde 50 bin kişi 5393 sayılı yasaya göre çalışıyor. PTT'de idari hizmet sözleşmesi olanlar var. Vekil ebe, vekil imam, vekil hemşire var. Bugünlerde esnek istihdam, part-time çalışma, kiralık işçi dönemi, özel istihdam büroları getiriliyor. İhtiyaç sahipleri özel istihdam bürolarından eleman seçecekler. Tıpkı eski amele pazarı gibi. Bu çalışanların hiçbir hakkı olmayacak. Kıdem tazminatı da alamayacaklar, emekli dahi olmayacaklar. Tüm bunlar, Türkiye'de birileri servetine servet katsın diye bu memleketin evlatlarını ucuz iş gücü olarak görme hastalığının çalışma hayatına yansımış şeklidir ve tüm insanlarımızı doğrudan doğruya ilgilendiren gelişmelerdir. Yine tüm bunlar milletimize çalışma hayatı yönüyle atılan bir kazıktır ve evlatlarımızın geleceğine ihanettir. İsterse babamız yapsın, çalışma hayatını bu şekilde dizayn etmek insanları köleleştirmektir. Düşünün bu istihdam türleri olmasa insanlar ya devlet memuru ya kamu işçisi olacak."

657 Sayılı DMK'nın değiştirilmeye çalışıldığını belirten Koncuk, memurlarla ilgili bilgi kirliliği de oluşturulduğunu söyledi. Koncuk şunları kaydetti:

" '657 Sayılı Kanun değişmelidir' diyorlar. Neden? Çünkü memurları istedikleri gibi kapının önüne koyamıyorlar. İşlerine gelmeyen memuru kapının önüne koymaya engel olduğu için 657 Sayılı DMK'yı değiştirecekler? Siyasetçi bu ülkede istediği gibi at oynatsın diye mi 657 Sayılı DMK'yı değiştirecekler? Bu kanunu değiştirme niyetleri var ama memurların kazanılmış haklarını ortadan kaldırmaları kolay değil. Soruyorum, memurların iş güvencesi var mı? Yok öyle bir şey. Milleti böyle aldatıyorlar. Üzerine basa basa söylüyorum, memurların iş güvencesi yok. Memurların yargı hakkı var. Memurların, idarenin her türlü tasarrufuna karşı dava açma hakkı var. Yargı hakkı çiftçinin de var, esnafın da var. Memurların yargı hakkı Anayasa'nın 125. Maddesi'nden doğan bir haktır. Bu madde, idarenin tüm iş ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğunu ifade etmektedir. Dolayısıyla memurların sınırsız mutlak bir iş güvencesi yok. 'Memurların sınırsız bir iş güvencesi var' diyenler koskoca bir yalancıdır. Anayasa'nın 125. Maddesi'ni ortadan kaldırsalar bile yargı hakkımız yine ortadan kalkmaz. Bu kez Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin imzaladığı uluslararası sözleşmeler devreye girer. Kopenhag kriterleri var, Avrupa Sosyal Şartı var, ILO Sözleşmesi var. Bu sözleşmelerden doğan haklarımız var. Bunlar evrensel insan haklarından faydalanmayı sağlayan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de taahhüt ederek altına imza attığı kriterlerdir. Anayasanın 90'ıncı maddesi uluslararası sözleşmeleri kanun hükmünde görüyor. Tüm bunları birlikte değerlendirdiğimizde, yargı hakkımızı kaldırmak kolay bir iş değildir. Birileri, memurları sanki bu ülkenin farklı bir tabakası gibi, entelektüel, halktan kopuk grubu gibi takdim ediyor. Bir kez daha söylüyorum, diğer vatandaşların ne kadar hakkı varsa, memurların da o kadar hakkı var. Memurların sınırsız bir iş güvencesi yok. Meslekten atılan binlerce memur var. Bazı kanunların memurları koruma altına aldığı gibi bir düşünce var. Oysa bunlar, devlet memurunun devlet adına yaptığı işlerden dolayı korunması sonucunu doğuran kanunlardır. Aksi taktirde devlet memurları iş üretemez. Yani bu kanunlar memurları değil, devlet hizmetini koruyan kanunlardır. Ama tüm bunlar yanlış anlatılıyor ve devlet memurları ile ilgili bilgi kirliliği oluşturuluyor, düşman cephe yaratılmak isteniyor."

Koncuk, memurların fazla çalıştığı iddialarına da değinerek şöyle konuştu:

"2013 yılında Abant'ta bir çalıştay yapılmıştı. Dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik de o çalıştaydaydı. Söz konusu çalıştay'da memur sayısının fazla olduğu iddialarını gündeme getirerek, 'Milleti niye aldatıyorsunuz, doğru bilgi vermiyorsunuz' demiştim.

Bakınız; toplumda memurlar ile ilgili öylesine yanlış bilgiler oluşturulmuş ki, memurlar kadın ise örgü ören, erkek ise bilgisayar başında okey oynayan insanlar olarak gösteriliyor. Bütün devlet memurlarını böyle tanımlayan bir zihniyet söz konusudur. Bunlar doğru değildir. Üstelik Türkiye'de memur sayısı gelişmiş ülkelerle mukayese edilemeyecek kadar azdır. OECD ülkelerinin ortalamasını baz aldığınızda her 15 vatandaşa bir devlet memuru düşüyor. Türkiye'de ise 29 vatandaşa bir memur düşüyor. Şanlıurfa ve İstanbul'da 43 vatandaşa bir memur düşüyor. Demek ki OECD ülkelerinin ortaya koyduğu kalitede bir hizmete ulaşmak için 2 milyon 600 bin olan memur sayısını 5 milyon 200 bine çıkarmamız lazım. Belçika'da 12 vatandaşa bir memur düşüyor. Hatta bazı ülkelerde 9 vatandaşa bir memur düşüyor. Bu ülkeleri de baz aldığımızda Türkiye'de istihdam ettiğimiz memuru tam 3 katına çıkarmamız lazım. Hastanelerde ihtiyaç olan hemşire sayısı ise tam 200 bin.

Hem 70 binin üzerinde ücretli öğretmen görev yapacak hem de Milli Eğitim Bakanı 'Ağustos'ta öğretmen ataması yapmayacağız' diyecek. Bunu nasıl kabul edebiliriz?

Sayın Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı bir açıklamasında öğretmen ihtiyacının çok az kaldığını ifade etti. Peki Sayın Bakan'a soruyorum: Öğretmen ihtiyacı fazla yoksa neden 73 ilde 70 bin 293 ücretli öğretmen çalıştırıyorsunuz? Sadece İstanbul'da şu anda 15 bin ücretli öğretmen görev yapıyor. Hem 70 binin üzerinde ücretli öğretmen görev yapacak hem de Milli Eğitim Bakanı 'Ağustos'ta öğretmen ataması yapmayacağız' diyecek. Bunu nasıl kabul edebiliriz? Milli Eğitim Bakanlarının görevi toplumu aldatmak değil, ihtiyacımız olan kadrolu öğretmen sayısını şeffaf bir şekilde kamuoyuna açıklamaktır. Üstelik ücretli öğretmenlerin bir kısmı lisans mezunu bile değildir. İki yıllık yüksek okul mezunları ücretli öğretmen olarak görev yapmaktadır. Eğer bu kişiler ile eğitim- öğretim yaparsanız, Türk milli eğitiminde hedeflerinize ulaşmanız mümkün olmayacaktır."

"Çalışma hayatındaki tehditlere karşı hep birlikte diri, sağlam bir sendikal mücadele vererek, 'Kendinize gelin, devlet memurlarının memurluk sıfatıyla uğraşmayın' diyebilmeliyiz" diyen Koncuk, "Milletimiz tarafından siyasal iktidar olarak görevlendirilmeniz kamu hayatını paramparça etme hakkını size vermez, Cumhuriyet tarihi boyunca kazanılmış haklarımızı elimizden alma hakkını size vermez. Tüm bunları muhataplarımızın yüzüne ifade edebilmeliyiz. Ama bunu yapmak yerine, yandaş sendikal anlayışı destekler ve kamu çalışanı tanımı elden giderken seyreden bu sendikal anlayış memurların temsilcisi olarak resmen görevlendirilirse, elbette haklarımızı koruyabilmemiz mümkün olmayacaktır. Türkiye'de öyle marazlı bir sendikal anlayış oluştu ki, bunlar adeta çalışma hayatının mikrobu haline geldi. İşleri güçleri huzursuzluk yaratmak ve kul hakkı yemektir. Yüce Allah, 'işi ehline veriniz' diye emrediyor, buna rağmen işi yandaşa veriyorlar. Bunlar için memurların Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiği kazanımların siyasal iktidar tarafından bir bir ellerinden alınmak istenmesinin hiçbir anlamı yok; çalışma hayatında kiralık işçi döneminin başlayacak olmasının, evlatlarımızın köleleştirilmesine yönelik bir çalışma hayatı dizayn edilmesinin önemi yok. Peki soruyorum, o halde sendikal mücadele neden var? Dünya literatüründe sendikaların varlık sebepleri ve mücadele alanları bellidir ama bunu sağlama alacak olan, sendikalardan ziyade, kamu çalışanlarının tutum ve davranışlarıdır. Eğer sendikal tercihlerimizi sanal korkularla ve küçük menfaatler uğruna yaparsak, kaybederiz. Birileri, bir yerlere üye yaptıkça o makam koltuğunu sağlama alıyor, birileri de atlama taşı olarak kullanıyor. O makamı zaten birileri satın almış. Bir yandaş sendikaya hizmet etme sözüne karşılık satın almış. O makam koltuğu altından gitmesin diye elbette sizin üzerinizde her türlü tasarrufa sahip olduğunu düşünüyorlar. Bu, onların menfaatidir. Bizim menfaatimiz ise büyük menfaatlerdir. Bizim menfaatimiz; Cumhuriyet tarihi boyunca elde ettiğimiz kazanımlardır, toplu sözleşme masasında bizi pazarlamayacak olan sendikaları yetkilendirmektir. O okul müdürü, o hastane başhekimi, o ilçe milli eğitim müdürü, bırakınız ne yaparsa yapsın, ateş olsa cürüm kadar yer yakarlar. Kim bunlar?" diye konuştu.

"Kimse bu yapılanları unutacağımızı zannetmesin. Bunlar çetedir. Bu devranın böyle devam edeceğini, o koltukların baki kalacağını zannetmesinler. Bu topraklar Sultan Süleyman'a kalmadı. Şu anda güçlü olduğunu zanneden, o makamın adamı olmayan, hiç hak etmediği yerlere gelen bu insanlar yaptıklarının bedelini ödeyecekler. Zalim olanlar, zulme sığınanlar, adaletten sapanlar geçmişte de bunun bedelini ödemişlerdir. Dolayısıyla biz de bunun hesabını mutlaka sorarız" diyen Koncuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hatırlarsanız ihtilal yaptığı dönemde Kenan Evren'in posterleri evlerin duvarlarına asılırdı. Evren öldüğünde 'Allah rahmet eylesin' diyenler oldu mu? Evren'in tabutunu omuzlayan hiç kimse yoktu. O posterleri asan yağcı takımı ise bugün Evren'in bir numaralı düşmanı haline geldi. İşte bunlar insan hayatında örnektir. Dolayısıyla zalimler en ya da geç hak ettiği bedeli mutlaka öderler. Biz kimseden korkmuyoruz. Hep doğruları söylüyoruz. Bazıları, 'Risk alıyorsunuz' diyor. Ben risk almıyorum, sadece doğruları söylüyorum. Asıl risk alanlar, ahlaksızlık bataklığına batan, namussuz işler yapanlardır."

Toplantıların ardından Genel Başkan ve beraberindeki heyet, Trabzon Of İlçe Temsilciliği'ni ve Trabzon Beşikdüzü İlçe Temsilciliği'ni ziyaret ederek, üyelerimiz ile bir araya geldi. Genel Başkan, Trabzon 2 No'lu Şube'ye bağlı Karadeniz Teknik Üniversitesi İşyeri Temsilciliğini de ziyaret ederek, üniversite çalışanları ile fikir alışverişinde bulundu. - ANKARA

Kaynak: İHA

Son Dakika Güncel Koncuk: 'Terörle Mücadelede Emniyet Güçlerimizin Yanındayız' - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

  • Kızılay Başkanı Hatay'da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu
    00:51 Kızılay Başkanı Hatay'da depremzedelerle iftar sofrasında buluştu

    Kızılay Başkanı Prof. Dr. Fatma Meriç Yılmaz, Hatay Güzelburç'taki Kızılay Yaşam Merkezi'nde depremzedelerle iftar sofrasında bir araya geldi. Yılmaz, son depremzede yuvasına kavuşana kadar desteklerinin süreceğini belirtti.

  • Kayseri'de Silahlı Kavga: 3 Yaralı
    00:51 Kayseri'de Silahlı Kavga: 3 Yaralı

    Kayseri'nin Kocasinan ilçesinde Uğurevler Mahallesi'nde iki grup arasında çıkan tartışma silahlı kavgaya dönüştü. Tartışmanın büyümesi üzerine kimliği belirlenemeyen şüpheli ya da şüpheliler tarafından tüfekle ateş açıldı ve E.Y, B.Y. ve F.S. yaralandı. Olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi ve yaralılar Kayseri Devlet Hastanesine kaldırıldı. Polis, kaçan zanlıları yakalamak için çalışma başlattı.

  • Burdur'da su doldurma kavgasında 1 kişi bıçaklandı
    00:48 Burdur'da su doldurma kavgasında 1 kişi bıçaklandı

    Burdur'da köy çeşmesinden su doldurma sırası nedeniyle çıkan tartışma sonucunda 1 kişi bıçaklanarak ağır yaralandı. Olayın ardından yaralı hastaneye kaldırılırken, polis ve jandarma ekipleri şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

  • Ümraniye'de İş Yerinde Çıkan Yangın İtfaiye Tarafından Söndürüldü
    00:47 Ümraniye'de İş Yerinde Çıkan Yangın İtfaiye Tarafından Söndürüldü

    Ümraniye Yamanevler Mahallesi'nde bir iş yerinde çıkan yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle kontrol altına alındı. Yangının çıkış sebebi olarak elektrik kontağı gösterildi. İtfaiye ekipleri yangının söndürülmesinin ardından soğutma çalışmalarına başladı.

  • Anadolu Efes, Baskonia Vitoria-Gasteiz'i mağlup etti
    00:43 Anadolu Efes, Baskonia Vitoria-Gasteiz'i mağlup etti

    Anadolu Efes Erkek Basketbol Takımı, THY Avrupa Ligi 32. hafta müsabakasında deplasmanda İspanya temsilcisi Baskonia Vitoria-Gasteiz'i 97-76 yenerek galibiyet elde etti. Anadolu Efes, ligdeki konumunu 10. sıraya yükseltirken, Baskonia Vitoria-Gasteiz ise 9. sırada kaldı.

  • İzmir'de Yunanistan unsurları tarafından Türk kara sularına itilen göçmenler kurtarıldı
    00:42 İzmir'de Yunanistan unsurları tarafından Türk kara sularına itilen göçmenler kurtarıldı

    İzmir'in Karaburun ilçesi açıklarında, Yunanistan unsurları tarafından Türk kara sularına itilen can salı içerisindeki 3'ü çocuk 23 düzensiz göçmen, Sahil Güvenlik ekipleri tarafından kurtarıldı. Yasa dışı yollarla yurt dışına çıkmak isteyen lastik bot içerisindeki 2 düzensiz göçmen ise yine Sahil Güvenlik ekipleri tarafından yakalandı. Kurtarılan göçmenler sağlık kontrolleri ve işlemlerinin ardından İl Göç İdaresi Müdürlüğü Geri Gönderme Merkezine sevk edildi.

  • Burdur'da Çeşme Kavgası: 1 Kişi Bıçaklandı
    00:39 Burdur'da Çeşme Kavgası: 1 Kişi Bıçaklandı

    Burdur'un Çendik Köyü'nde, köy çeşmesinden su doldurma sırası nedeniyle çıkan tartışma sonucunda bir kişi bıçaklanarak ağır yaralandı. Olayın ardından yaralı, Burdur Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı ve hayati tehlikesi bulunması üzerine Isparta Şehir Hastanesi'ne sevk edildi. Polis ve jandarma ekipleri, olay yerinden kaçan şüpheliyi yakalamak için çalışma başlattı.

  • İstanbul'da boşanma aşamasındaki kadın eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü
    00:39 İstanbul'da boşanma aşamasındaki kadın eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü

    İstanbul'da boşanma aşamasındaki eşi tarafından bıçaklanarak öldürülen kadının cenazesi, Samsun'un Asarcık ilçesinde defnedilecek. Silivri'de yaşanan olayda, Osman Ö. ile eşi Emine Ö. arasında çıkan tartışma kavgaya dönüşmüş, Osman Ö. eşini bıçaklayarak kaçmıştı. Emine Ö. ise hastaneye kaldırılsa da kurtarılamamıştı. Şüpheli Osman Ö. ise polis tarafından yakalanmıştı.

  • Hatay'da çöplük alanda çıkan yangın paniğe neden oldu
    00:38 Hatay'da çöplük alanda çıkan yangın paniğe neden oldu

    Hatay'ın Antakya ilçesinde bulunan çöplük alanda çıkan yangın, kısa sürede büyüyerek dumanların gökyüzünü kaplamasına neden oldu. Hatay Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri yangına müdahale ederek söndürdü.

  • Türkan Şoray'dan Kadir İnanır'a Geçmiş Olsun Dileği
    00:35 Türkan Şoray'dan Kadir İnanır'a Geçmiş Olsun Dileği

    Yeşilçam'ın 'Sultan'ı Türkan Şoray, eski rol arkadaşı Kadir İnanır'ın hastaneye kaldırılmasının ardından geçmiş olsun dileklerini iletti. İnanır'ın sağ tarafının felç olduğu tespit edilmişti.

  • HRW: Rus güvenlik şirketi Wagner, Mali'de sivilleri hedef alıyor
    00:35 HRW: Rus güvenlik şirketi Wagner, Mali'de sivilleri hedef alıyor

    İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Rus güvenlik şirketi Wagner'in Aralık 2023'ten bu yana Mali ordusuyla sivilleri hedef aldığını öne sürdü. HRW tarafından yayınlanan raporda, Wagner'in Mali'de sivilleri hedef aldığına dikkat çekildi. Raporda, Aralık 2023'ten bu yana Rus güvenlik şirketi Wagner ile Mali ordusunun, ülkenin orta ve kuzey bölgelerinde aralarında çocukların da bulunduğu, çok sayıda sivilin ölümüne neden olduğu belirtildi.


Advertisement