MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural Açıklaması

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, İsrail güvenlik güçlerinin Mescid-i Aksa'yı hedef alan saldırısına yönelik, " İsrail polisini ve zihniyetini kınıyorum. Bu saldırının doğrudan doğruya inanç değerlerimize yönelik bir saldırı olduğu gayet açık ve nettir" dedi.

Vural, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, İsrail güvenlik güçlerinin bugün Mescid-i Aksa'ya girerek cemaate saldırdığını, kirli postallarıyla Mescid-i Aksa'yı kirlettiğini ve içeride Kur'an-ı Kerim'lerin savrulduğunu belirterek, olaya ilişkin fotoğraf ve görüntüleri gösterdi.

Saldırıyı gerçekleştiren İsrail polisini ve zihniyetini kınadığını söyleyen Vural, "Bu saldırının doğrudan doğruya inanç değerlerimize yönelik bir saldırı olduğu gayet açık ve nettir. Bu saldırı bütün Müslümanların mukaddes gördüğü bir yere yapılan saldırı. Gerçekten İslam dünyasının içinde bulunduğu böyle bir ortam içerisinde bu saldırıları yapmaları aslında bu medeniyetin ne kadar büyük tehdit altında olduğunu da gayet açık ve net ortaya koyuyor" diye konuştu.

Mescid-i Aksa'nın 1967'den bu yana ilk defa böyle bir saldırı ile karşı karşıya kaldığını aktaran Vural, "Bu saldırı ve tahribat doğrudan doğruya değerlerimize yönelik bir linç politikasının neticesidir. Bu saldırı karşısında ABD ve AB ile İslam ülkeleri nasıl bir tepki ortaya koyacak? Doğrusu bütün milletim adına bu soruyu soruyorum. Bir taraftan IŞİD terör örgütleri İslam'ın iliğini kuruturken diğer taraftan da maalesef bu saldırılarla emperyalizmin oyunlarıyla medeniyet içi kargaşa ve kaos devam etmektedir" görüşünü dile getirdi.

İsrail'in uzun zamandan beri Mescid-i Aksa üzerinde oyunlar oynadığına dikkati çeken Vural, "İsrail'in oynadığı oyunların bu cüretkarlığa kadar gelmesi karşısında çok ciddi bir tepki konulması gerektiği kanaatindeyim. Bu konuda da Hükümetin Türk milletinin değerleri adına böyle bir tepkiyi ortaya koymasını beklediğimi ifade etmek istiyorum" dedi.

" Türkiye'de ciddi bir sivil otorite boşluğu vardır"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti Grup Toplantısı'ndaki konuşmalarına yönelik eleştirilerde bulunan Vural, "Maalesef Davutoğlu vesayet altındaki zihniyetten ve siyasetten kurtulamamış fotokopi bir başbakan olduğunu açık ve net ortaya koymuştur. Kullandığı yöntemler, araçlar hepsi bir vesayetin gölgesi altında başbakanlık yaptığını gayet açık ve net ortaya koymaktadır. Yalanlar aynı, ortaya koyduğu çözümler aynı, aslına bakıldığın aynı zamanda bu iki zihniyet bulundukları makamı gereğini yapmamak suretiyle bu makamı boş tutmaktadırlar. Maalesef Türkiye'de ciddi bir sivil otorite boşluğu vardır" değerlendirmesinde bulundu.

MHP Genel Başkanı Devlet Başkanı Devlet Bahçeli'nin "çözüm süreci" ve "çözüm"ün ne olduğunun millete anlatılması konusunda çağrıda bulunduğunu ifade eden Vural, sözlerine şöyle devam etti:

"AKP'nin istişare kampında AKP milletvekilleri, hükümet üyeleri ve çözümden sorumlu başbakan yardımcısının yakasına yapışmışlar. Bu sürecin Türkiye'yi nereye götürdüğünün hesabını sormuşlar. Bunlara 'uyan da balığa çıkalım' demek gerekiyor. Bütün bunlara bakıldığında AKP'nin vekilleri de çözümün ne olduğunu bilmiyorlar. Haykırıyorlar 'bu çözüm nedir, nereye götürüyorsunuz' diye...

PKK'ya nasıl teslim olunduğunu gazetelerde ortaya çıkan bu kamptaki sualler ve dünkü grup toplantısı adeta turnusol kağıdı gibi ortaya koymuştur. Dün Başbakan grup toplantısında tam anlamıyla itirafçı gibi konuşmuştur. Davutoğlu, PKK'nın çözüm süreciyle nasıl zirve yaptığını, terör örgütüne nasıl zaman kazandırıldığını grup toplantısında açıkça itiraf etmiştir. Davutoğlu, PKK için 'Mayıs ayında terk edeceklerdi terk etmediler, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için zaman kazandılar' diyerek daha önce kendisi tarafından itiraf edilen 'çekilme olmadığını bildiğimiz halde çözüm sürecine zarar gelmesin diye kamuoyundan bunu gizledik sözleri de bunu teyit etmiştir."

"Herhalde şimdi Davutoğlu da 'mahçupyan' olmuştur"

Çözüm sürecinin PKK'ya zaman ve güç kazandırdığını, terör örgütünün hakimiyet alanının genişletildiğini, uluslararası alanda meşrulaştırılmasının önünün açıldığını anlatan Vural, "Soyadı Mahçup olan ancak PKK yandaşlığı konusunda oldukça cüretkar Başbakan Başdanışmanı, 'kamu düzeni de  bölgede şu anda devletin değil PKK'nın elinde, süreç PKK'ya yaradı' itirafını yapmıştır. Bunu Başbakan'ın Başdanışmanı itiraf ettiğine göre herhalde şimdi Davutoğlu da 'mahçupyan' olmuştur" dedi.

PKK kazanırken süreçte kaybedenin Türkiye ve Türk milleti olduğunu ifade eden Vural, şunları kaydetti:

"Ey Davutoğlu PKK zaman kazandı diyorsun, Türkiye'yi istikrarsızlaştırmak için güç kazandı diyorsun. Sen bostan korkuluğu musun? Türkiye'yi 12 yıldır yöneten siz değil misiniz? Kimi kime şikayet ediyorsunuz? Zaman kazandıran kimdir? Bunları cesaretlendiren kimdir? Bunlarla masaya oturan kimdir? Bunlarla çözüm ortağı olan kimdir? Hangi yüzle bunları söylüyorsunuz? Siz milletten aldığınız iradeye teslim olmak yerine PKK'nın silahına teslim oldunuz. Bölücü diline teslim oldunuz. Kandil'ine teslim oldunuz. Millet kendi iradesini teröre teslim edenlerden elbette hesap soracaktır."

6-7 Ekim olaylarına da değinen Vural, "PKK eşkıyalığının zirveye çıkmasının nedeninin AKP'nin taviz politikaları" olduğunu savunarak, "PKK ile yaşadığınız bu aşk, tutku derecesine varan çözüm ortaklık kepazeliğidir. 'Muhatabımız 77 milyon' diyorlar. Muhatabınız 77 milyon ise İmralı'da ne işiniz var? Adalet Bakanı, Başbakan Yardımcısı HDP'lilerle ne görüşüyor? Her İmralı vapuru hareket ettiğinde kalbiniz pıt pıt diye atıyor" diye konuştu.

Hükümetin İmralı'yı "başmüzakereci" koltuğuna oturttuğunu vurgulayan Vural, "Maalesef örgüt elebaşları ve Peşmerge bozuntunları Türkiye Cumhuriyeti'ne istikamet çizer olmuştur" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç'ın Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından yaptığı "Terör örgütü yöneticisi olarak bilinen bir insan ne söylerse söylesin benim muhatabım değil" sözlerini hatırlatan Vural, "İmralı'da görüştüğün terörist başı Öcalan kim ya? Kanarya sevenler derneği başkanı mı? İmralı sakinleri koruma ve yaşatma derneği başkanı mı? Hangi sivil toplum örgütünün başkanı? Bunla görüşen siz değilmisiniz?" dedi.

MHP Grup Başkanvekili Vural, sözlerine şöyle devam etti:

"Daha önce 'terör örgütleriyle görüşecek şerefsiz ve alçaklardan değiliz' demiştiniz şimdi 'muhatabım değil' diyorsunuz. Teröristbaşının elinize tutuşturduğu yol haritasıyla harekat eden siz değil misiniz? Terörist başının zamanın ruhunu okuduğunu, Öcalan'ın taleplerinin makul olduğunu bu millete pazarlayan siz değilmisiniz? Cumhurbaşkanı ikide bir 'sabrediyoruz' diyor. Mahkemeler kuruluyor, vergi alınıyor, özerklik ilan ediliyor, polisimiz askerimiz öldürüyor, kahpe ve kalleşçe 6-7 Ekim'de 40'ı aşkın vatandaşımız katlediliyor. Sabrediyoruz... neye sabrediyorsun sen ya? Sabrediyorsunuz demekten başka ne yaptınız? Ne yapacaksınız? İmralı'ya bir daha gelmem mi diyeceksin, küstüm mü diyeceksin? PKK'ya küstüm oynamıyorum mu diyeceksiniz?"

AK Parti'nin tek derdinin seçim olduğunu, HDP ile partner olmak için can attığını ve CHP ile yarışa girdiğini savunan Vural, çözüm süreci dolayısıyla zaten HDP ile bir koalisyon yürütüldüğünü kaydetti. Başbakan Davutoğlu'nun "Eski Türkiye OHAL Türkiyesi'dir. 3 Kasım 2002'de iktidara gelen AK Parti kadrolarının attıkları ilk adımın OHAL'i kaldırmak olduğunu" söylediğini anlatan Vural, OHAL'in kaldırılma kararının 30 Mayıs 2002 tarihli MGK toplantısında alındığını anlatarak, "OHAL bizim zamanımızda son buldu" diye konuştu.

Yeni Cumhurbaşkanlığı binası ve Cumhurbaşkanlığı için alınan yeni uçağa yönelik eleştirilerde bulunan Oktay Vural, "Kaçak saray AKP'nin yeni Türkiye'sinin sembolü olmuştur" diyerek, yapılan harcamaların 2 milyar TL'yi bulduğunu savundu.

"Silahın gölgesinde siyaset yapanların milletin iradesini temsil etmeye hakları yoktur"

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Vural, HDP'ye yönelik bir kapatma davasının MGK'da görüşüldüğü iddialarına yönelik, "Bir taraftan halkı sokaklara çağıracaklar, PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olacaklar. Bunun için MGK'ya mı gerek var? Türkiye'de bağımsız ve tarafsız yargı yok mu? Eğer bir ülkede birileri insanları sokağa davet ediyor, insanlar ölüyorsa, PKK terör örgütünün siyasi uzantısı olarak burada onların sözcüsü gibi davranıyorsa soruyorum hukuk nerede? Biz milletin hukukunun çalıştırılması gerektiğini söylüyoruz. Silahın gölgesinde siyaset yapanların milletin iradesini temsil etmeye hakları yoktur" dedi. - TBMM