MHP Grup Toplantısı Açıklaması - Son Dakika
Politika

MHP Grup Toplantısı Açıklaması

MHP Grup Toplantısı Açıklaması

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AK Partilileri gruplar halinde kabul ettiğini, Bakanlar Kurulu’na başkanlık yaparak ipleri eline aldığını belirterek, bunun aslında bir sistem ve rejim krizine davetiye olduğunu söyledi.

20.01.2015 13:28
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Partilileri gruplar halinde kabul ettiğini, Bakanlar Kurulu'na başkanlık yaparak ipleri eline aldığını belirterek, bunun aslında bir sistem ve rejim krizine davetiye olduğunu söyledi.

TBMM'de partisinin grup toplantısında konuşan MHP Lideri Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başkanlık sistemi istediğini mevcut devlet nizamına taban tabana zıt olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bundan sonra ısrarla açıktan siyaset yapacağının ve 7 Haziran öncesi siyasi kampanya yürüteceğinin güçlü ihtimal olduğunu kaydeden Bahçeli, MHP'nin 7 Haziran'da bu oyunu bozacağını ifade etti.

"DAVUTOĞLU ÇOCUKLUĞUNDA FAZİLETLİ BİR DAVRANIŞ SERGİLEMİŞTİR"

Başbakan Davutoğlu'nun "Yeni Türkiye Buluşması" programında yaptığı konuşmayı hatırlatan Bahçeli, Başbakan Davutoğlu'nun çocukluğunda yerde bulduğu 50 lira ve sonrasında başından geçen anısını anlattığını belirterek, Davutoğlu'nun çocukluğunda faziletli bir davranış sergilediğini söyledi. Bahçeli, "Handa bulduğu 50 lira için kaygıya kapılan Davutoğlu, aynı hassasiyeti acaba rüşvet kirine bulaşan, yolsuzluk karanlığına gömülen dört eski Bakan hakkında niçin gösterememiştir? Yoksa büyüdükçe doğru ve namuslu olmanın çizgisinden çıkmış, haksızlığın, hukuksuzluğun ve kanunsuzluğun pençesine mi düşmüştür? Davutoğlu kol keseyim derken baş yarmış, göz çıkarmıştır.

Rüşvet ve yolsuzluk faili eski Bakanlar, 17-25 Erdoğan'ın müdahalesi, havuz medyasının ahlaksız saldırısı ve saptırmasıyla Meclis Soruşturma Komisyonu'ndan yakayı kurtarmışlardır. Millet iradesine tecavüz niyetiyle korsan bildiriler yayımlanmış, sarayın dayatması, sarayın çirkefliği, sarayın provokasyonu TBMM'nin saygınlığını yaralamıştır. Erdoğan'ın arkasına saklanan güruh demokrasiyi karalamış ve kara çalmıştır. Erdoğan'dan güç devşiren, Erdoğan'dan feyizlenen ve Erdoğan'a dayanan vesayet mihrakları aziz milletimizin vekillerini oyuncağa çevirmişlerdir" dedi.

"BUGÜN TBMM, HIRSIZLIKLA HUKUK ARASINDA SEÇİM YAPACAKTIR"

4 eski Bakan ile ilgili Meclis Genel Kurulunda Yüce Divan oylaması yapılacağını kaydeden Bahçeli, MHP'nin kullanacağı oyun belli olduğunu söyledi. Bahçeli,"Diğer muhalefet partilerinin de aşağı yukarı tutumu ortadadır. Şayet, AKP'nin vicdanı kelepçeli olmayan vekilleri de devreye girerse, bu dört eski bakan soluğu Yüce Divan'da alacaktır. Bundan kuşkum yoktur. Bu itibarla, AKP'nin sayın milletvekilleri tarih ve millet önünde hayati bir sınav vereceklerdir. ya akaracı makaracı edepsizler aldıkları milyon dolarlarca rüşvetin hesabını vermekten şimdilik kurtulacaklar ve adalet bir kez daha katledilecek, ya da mahkemenin önüne çıkmaktan başka seçenekleri kalmayacaktır. İranlı kaçakçının 700 bin liralık saatle aklını aldığı, piyanoyu bile rüşvet olarak almaktan gocunmayan, devletin tüm imkanlarını kişisel çıkarları için kullanan eski Bakan ya layığını bulacak, ya da rüşvet ve yolsuzluğa tüm AKP grubu ortak olacaktır. İranlı karanlık simanın önüne yatarak İçişlerini Bakanlığını rüşvet ve hırsızlık şantiyesine çeviren, şanslı mahdumunun yatak odalarından haram para nehri akan eski Bakan ya adaletin huzurunda hesap verecek, ya da AKP'liler topluca 17-25 Aralık depreminin altında ezilecektir.

Artık orta yol kalmamıştır. Bugün TBMM, hırsızlıkla hukuk arasında seçim yapacaktır. Bugün TBMM, soygun şebekesiyle soyulan millet arasında tercih yapacaktır. Eğer ki, eski Bakanlar kendilerine güveniyor, yaptıklarından emin iseler, korkacakları ve çekinecekleri bir şey yoktur. Eğer ki, İranlı'nın rüşvet ağına düşmeleri yalan, 17-25 darbe ise, yine telaşlanacakları bir şey olmayacaktır. Nasıl olsa her şey ellerindedir. Yüce Divan aklanma, temizlenme, iddialardan ve suçlamalardan arınma mercidir.

Davutoğlu, 50 liranın derdine düştüğü gibi, milyar dolarlarca rüşvet ve yolsuzluk iddialarını ciddiye almalı, himayesi ve hezeyanı altında kaldığı Erdoğan'a karşı dik durmalı, direnç göstermelidir.

Davutoğlu eski Bakanlarla ilgili bu kadar vahim ve örtülemez suçlama varken, işin kolayına kaçıp 17-25 Aralığı darbeye bağlamamalı, Yüce Divan'a güvenmediğini belirten Erdoğan borazanlarına itibar etmemelidir. Sayın Başbakan bırakalım hukuk konuşsun, bırakalım yargı çalışsın, bekleyelim tarafsız ve bağımsız hakimler son sözü söylesin. Nasıl olsa, her şeyi kılıfına uydurdunuz. Nasıl olsa, Meclis Soruşturma Komisyonu rüşvet ve yolsuzluğu aklama raporunu tanzim etmiş, iddialarla ilgili şüphe bile duymamıştır" diye konuştu.

"KAMU YÖNETİMİNDE ŞEFFAFLIK PROGRAMI"

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun açıkladığı "Kamu Yönetiminde Şeffaflık Programı" ile ilgili eleştirilerde bulunan Bahçeli, Başbakan Davutoğlu'na çağrıda bulundu. Şeffaf bir iktidarın adaletten kaçmayacağını, yolsuzluğun altında kalmayacağını kaydeden Bahçeli, "Sayın Davutoğlu, hadi buyurun, hodri meydan. Mademki yolsuzlukla mücadele ve şeffaflaşma konusunda 12 yılda olağanüstü mesafeler kat ettiğinizi söylüyorsunuz, işte önünüzde altın değerinde bir fırsat sizi beklemektedir.

Sayın Ahmet Sani gereğini yapmalısınız, Hz. Yesevi'yle ters düşmemelisiniz, akidelerimizle çelişmemelisiniz ve topu taca atmamalısınız. Başbakan, şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda, hem ulusal bazda hem de evrensel standartlarda bir çerçeve oluşturduklarını, bütün uluslararası sözleşmelere de taraf olduklarını açıklamaktadır. Gerçekten böyleyse, bunun ispatı bugün yapılmalıdır. Sayın Başbakan, siyaset kurumunun hesap verebilme makamı olduğunu söylüyorsunuz. Doğrudur, hakkınız vardır; o halde, bugün baştan ayağa hesap veriniz, hesap sorunuz, hesabı muhataplarına acı da olsa çıkarınız. Davutoğlu'nun şeffaflık programında, siyasi partilerin ve seçim kampanyalarının finansmanından, Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu'nda yapılacak değişikliklere kadar her şey vardır. İmar Kanunu'nda yapılması planlanan düzenlemeden, 2531 Sayılı Kamu Görevlerinden Ayrılanların Yapamayacakları İşler Hakkındaki Kanun ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu kapsamına giren bazı değişiklik hedefleri de bulunmaktadır.

Başbakan kamu görevlilerinin yolsuzlukla mücadele konusunda ihbarda bulunmaları halinde taltif edileceklerini, izinli sayılacaklarını, hatta ödüllendirileceklerini ileri sürmektedir. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusudur. Devletin memuru olan savcılar yolsuzluğu ihbar etmişlerdir de ne olmuştur? Devletin memuru polisler hırsız kovanını karıştırmışlardır da ne sonuç çıkmıştır? Başbakan Davutoğlu'nun aklı başında mıdır? Ortada 17-25 Aralığın iddiaları dağ gibi dururken, Davutoğlu neyin ihbarından, hangi muhbirden medet ummaktadır? Sayın Davutoğlu ille de ısrar ediyor ve yolsuzlukla ilgili ihbar istiyorsan ilkini biz yapalım, yeter ki sen kendini paralama, üstünü başını yırtma. Önce dün başkanlığı altında toplanmak zorunda kaldığın Recep Tayyip Erdoğan, sonra da çevrende dolaşan rüşvet yuvalarına dönüp bakmalısın, gücün yetiyorsa, gözün kesiyorsa, ciğerin varsa bunlarla ilgili gereğini yaparsın. Tam düşündüğümüz gibi, Erdoğan, Davutoğlu'nun şeffaflık paketini medya üzerinden ağır şekilde eleştirmiş, 'böyle şeyler açıklanmadan istişare yapılmalı' diyerek Başbakan'ın vidalarını sıkmıştır. Geçen hafta Perşembe günü AKP Meclis Grup Yönetim Kurulu'nu saraya çağıran Erdoğan, Davutoğlu'nun gürültü patırtıyla açıkladığı şeffaflık programının büyük kısmını Başbakanlığı döneminde bir genelgeyle hayata geçirdiğini belirtmiştir. Anlayacağınız, Davutoğlu havanda su dövmüş, dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmuştur. Erdoğan şeffaflık lafını duyunca birden bire irkilmiş, yaklaşan yakın ve açık tehlikeyi savuşturmak için doğrudan doğruya ağırlığını koymuş ve Davutoğlu'nu kenara çekmiştir. Bu tip düzenlemelerin seçim öncesi doğru olmadığını, ekonominin olumsuz etkileneceğini, mal bildiriminden dolayı, böyle giderse görev alacak il ve ilçe başkanı bulunamayacağını söyleyen Erdoğan, resmen saray darbesi yapmıştır. Niyazım odur ki, Allah hiç kimseyi Sayın Ahmet Davutoğlu'nun durumuna düşürmesin, böyle bir küçülmeye, irtifa kaybına uğratmasın. Ayrıca Erdoğan, önemli konuların kendisiyle istişare edilmediğinden yakınmış, Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında danışma mekanizmasının yeterince işletilmediğinden dert yanmıştır. ve dilinin altındaki baklayı tam manasıyla çıkartarak, istişarenin anlamlı ve aktif olabilmesi için başkanlık sistemine ihtiyaç olduğunu ileri sürmüştür. Başbakan bu sözleri sineye çekmiş, içindeki öfke dalgasını belli etmeden, sanıyorum yumruğunu sıkarak istemeden de olsa uysal ve munis bir maske takmıştır. Artık 62'inci Hükümet tam anlamıyla mevta olmuş, sadece rutini sürdüren, 'miş' gibi davranarak iktidar oyunu oynayan iradesiz, etkisiz, kifayetsiz zihniyetle teslimiyetin derin çukuruna çam gibi devrilmiştir. Davutoğlu artık Beştepe vesayetinin kaygan basamaklarından siyasi tutsaklığın derin mahzenine inmiştir" şeklinde konuştu.

"ERDOĞAN, TEK ADAM OLMAK İÇİN BASTIRMAKTA, SON KOZLARINI OYNAMAKTADIR"

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AK Partilileri gruplar halinde kabul ettiğini, Bakanlar Kurulu'na başkanlık yaparak ipleri eline aldığını söyleyen Bahçeli, bunun aslında bir sistem ve rejim krizine davetiye olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Bakanlar Kurulunu toplamak için anayasal yetkisi olduğunu, fakat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın anayasanın amir hükmü gereğince, gerekli gördüğü hangi hallerden dolayı Bakanlar Kurulu'na başkanlık yaptığını da açıklamak mecburiyetinde olduğunu belirten Bahçeli, "Gölgeden ve tabeladan ibaret bir Başbakan olan Davutoğlu'nun sesi soluğu kesilmiş, dut yemiş bülbüle dönmüş ve Erdoğan'ın yanı başında otururken yüzü asılmıştır. Ne dediyse yutmuş, hangi taahhütte bulunduysa çark etmiştir. Davutoğlu bu şartlar altında, 7 Haziran'a kadar eften püften de olsa Başbakanlık görevini nasıl yürütecektir? Erdoğan'ın başkanlık isteği, başkanlık hırsı, parlamenter sisteme, yani mevcut devlet nizamına taban tabana zıttır. PKK ve bölücü çevrelerle, 'al özerkliği, ver başkanlığı' mutabakatını sağladığı anlaşılan Erdoğan'ın, bundan sonra ısrarla açıktan siyaset yapacağı ve hatta 7 Haziran öncesi siyasi kampanya yürüteceği güçlü ihtimaldir. Erdoğan, tek adam olmak için bastırmakta, son kozlarını oynamaktadır. Cumhuriyeti reklam filmine benzeten, 'Osmanlı nedir' diye sorsanız iki cümle söylemeyecek şahıslar başkanlık falı açmaktadır. 'AKP sayesinde Türk olmaktan kurtulduk' diyen milliyetsizlerin gayesi başkanlığa hizmettir. 'Öcalan'a özgürlük, PKK'ya genel af, özyönetim, demokratik konfederalizm' diyen fitne lobisi başkanlık vaadiyle Erdoğan'dan her türlü tavizi koparmak için yıkım peronuna yanaşmışlardır. 'Çözülme' diyenler başkanlık sistemini alkışlamakta, Türk milleti yeni bir devlet modeline ite kaka alıştırılmaktadır.

Cumhurbaşkanlığı ile Başbakanlık arasında istişare olmadığından bahisle, başkanlık sisteminin alt yapısını kuran Erdoğan, İmralı canisini garantiye almış, Kandil'deki adamlarından söz almış ve Türkiye Cumhuriyeti'nin başına çöreklenmiştir. Cizre'de emniyet müdürünün peşine düşüp yakalayan, fakat bölücüleri selamlayarak sözde kanton rezilliğine göz yumanlar başkanlıkla Türkiye'nin fişini çekmek için sıraya girmişlerdir. Bu oyun 7 Haziran'da bozulacaktır. Türkiye 7 Haziran'da AKP'den, PKK'dan, bölücülerden ve Erdoğan'ın senaryolarından kurtulacaktır. AKP'nin hasımlarını Türkiye'nin hasmı gören ahlaksızlar 7 Haziran'da sokağa bile çıkamayacaktır. Paris'te İsrail ile kol kola yürüyen, Oslo'yu kutsayan, Ankara'da PKK'ya göz kırpan, İmralı'da caniye göz kulak olan, ihaneti besleyip palazlandıran Davutoğlu, sözde genel başkan olarak girdiği ilk seçimde boyunun ölçüsünü alacaktır. 7 Haziran'da dirilen milli ruh kesin bir galibiyete ulaşacak, bir millet uyanacak ve Türkiye'nin kalbi MHP'de atacaktır. Kalkan dokuz zafer ve sefer tuğumuzla AKP'ye demokrasi meydanını dar edeceğimizi, bu konuda aziz milletimize sonsuz güven duyduğumuzu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Erdoğan'ın başkanlık hayalleri suya düşecek ve Türkiye bu günleri inşallah geride bırakacaktır" ifadelerini kullandı. - ANKARA

Kaynak: İHA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement