MHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

MHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Bahçeli: (2) "Suriye'de Esad ile savaşan muhalif unsurlara ülkemizde askeri eğitim vermek, tamı tamına Suriye ile adı konulmamış bir savaşa girmek anlamına gelecektir" "Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünü tartışmaya açacak her siyasi önerme ve tekliften sakınmak lazımdır.

14.10.2014 13:33
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, " Suriye'de Esad ile savaşan muhalif unsurlara ülkemizde askeri eğitim vermek, tamı tamına Suriye ile adı konulmamış bir savaşa girmek anlamına gelecektir" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun PYD lideri Salih Müslim'i Türkiye'ye çağırdıklarını ve "Bir anlamda seni meşru görüyorum" dediklerini açıkladığını anımsatarak, hükümetin bu tutumunu eleştirdi.

PYD'yi meşru görmenin terör örgütü PKK'yı meşru görmek olduğunu ifade eden Bahçeli, "Türkiye'ye silah çekmiş, Türk milletine düşmanlık yapmış ve TSK'nın da terörist dediği bir örgütü meşru görmek AKP'nin bölücü fıtratına göre normaldir. Normal olmayan Başbakan Davutoğlu'nun bu kadar pervasızlığıdır. Fotokopi Başbakan'ın ağzından çıkanı kulağı duymuş mudur?" diye konuştu.

Hükümet ile PYD arasında Esad üzerinden sinsi pazarlıklar yapıldığını savunan Bahçeli, hükümetin aklında IŞİD veya PKK-PYD terörü olmadığını, hükümetin tüm mesaisini Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a çevirdiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriye muhalefetini "eğit-donat planı"na yeşil ışık yakmasının yeni bir durumu karşılarına çıkardığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti:

"Peki Hükümet, Suriye yönetimi tarafından terörist diye suçlanan grupları Türkiye'de nasıl eğitecektir? Elinde silah tutanların neresi ılımlı, neresi soğuk nasıl bilinecektir? Sayın Başbakan neyi eğitiyor, neyi donatıyorsunuz? ABD'nin tuzağına düştüğünüzü görmüyor musunuz? Türkiye'yi yöneten zevatın ABD'nin maşası olmaya talip olması, Kürdistan'ın kurulması için sorumluluk üstlenmesi nesillerinden bile çıkmayacak kara bir leke olacaktır.

Suriye'de Esad ile savaşan muhalif unsurlara ülkemizde askeri eğitim vermek, tamı tamına Suriye ile adı konulmamış bir savaşa girmek anlamına gelecektir. Hükümetin görevi her şeyden önce Türkiye'nin milli hak ve hukukunu korumak ve teminat altına almaktır. Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüğünü tartışmaya açacak her siyasi önerme ve tekliften sakınmak lazımdır. Unutmayalım, Suriye bölünürse Türkiye bundan uzak kalamayacaktır. Eğer AKP Hükümeti vahşi emperyalizminin önünde yuvarlanmaya devam eder, teröristlerle müzakerede inat ederse vatanı ve milleti bugünkü haliyle bir arada tutmak imkansızlaşacaktır. Tehlikeleri sezmek, buna uygun stratejik ve politik planlamalar yapmak, hepsinden de önemlisi milli birlik ve kardeşliğimizi emniyete almak devleti yönetenlerin asıl ve asli görevidir."

"Erdoğan sınırını bilmeli"

Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçildikten sonra görevini tarafsızlıkla yerine getirmek için namus ve şerefi üzerine andiçtiğini anımsatarak, "Erdoğan görevinin ağırlığına layık birisi olmadığını kısa süre içinde göstermiştir. Recep Tayyip Erdoğan'dan Cumhurbaşkanı olmaz derken ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha teyit edilmiştir" dedi.

Erdoğan'ın Başbakan Davutoğlu'ndan rol kapmak için yarıştığını savunan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Sanki Türkiye'de Meclis askıya alınmış, sanki millet egemenliği tümden Erdoğan'ın şahsına tevdi edilmiştir. Bu ne kepazeliktir, bu ne yaman bir çelişkidir? Erdoğan açılıştan açılışa koşmakta, tıpkı siyasi sorumluluk taşıyan bir parti genel başkanı gibi açık hava toplantıları düzenlemektedir. Hafta sonunda Trabzon, Rize, Bayburt ve Gümüşhane'de eski haline bile rahmet okutacak kadar ağzını bozmuş, bağırmış, çağırmıştır. Muhalefete çatmış, hakaret etmiş ve azarlamıştır. Haklı ve yerinde sözleri de arada kaynamış gitmiştir.

Erdoğan, TBMM gündemini belirlemekte, ele alınacak kanun tasarı veya tekliflerini önceden kamuoyuna bildirmektedir. İç güvenlik alanında yapılması düşünülen, ne getirip ne götüreceği Meclis'e gelince belli olacak gündemdeki yasal hazırlığı hükümetten önce Erdoğan duyurmuştur. Erdoğan kendisini ne zannetmektedir? Erdoğan Cumhurbaşkanı mıdır, Başbakan mıdır, parti genel başkanı mıdır? Devlet geleneğimizde böylesi bir sorumsuzluk, böylesi bir yetki gasbı, böylesi bir hukuk ve teamül tanımazlık vaki değildir. Türk milleti, 10 Ağustos'ta tiran mı, yoksa Cumhurbaşkanı mı seçmiştir?

Recep Tayyip Erdoğan sınırını bilmeli, makamının saygınlığını ve polemikler üstü konumunu vakarla taşımalıdır. Anayasal çerçevede kaldığı müddetçe kendisi Cumhurbaşkanı olarak saygı görecektir. Anlaşılmaktadır ki Erdoğan, hala siyaset yapmakta, tarafgirliği sürdürmede kararlıdır. Ancak, şeref ve namus üzerine edilen yemine ne olacaktır? Cumhurbaşkanı yemini çiğnerse, hadi şereften geçtik de, namustan nasıl bahsedecektir? Cumhurbaşkanı siyasi partilerle kavga edemez. Erdoğan Cumhurbaşkanı ise devlet geleneklerine ve Anayasa'ya uymakla yükümlüdür. Yoksa beş yıl kendisi için çok zor geçecek, belki de yarı yolda tökezleyip düşecektir."

-HSYK seçimleri

Bahçeli, hafta sonu adli ve idari yargıda yapılan HSYK üyeliği seçimine de değindi.

HSYK'nın günlerce söz düellolarının merkezinde yer almasının, planlanan ele geçirme ve çoğunluğu sağlama hesaplarının herkesin gözü önünde cereyan ettiğini dile getiren Bahçeli, şöyle konuştu:

"Adaletin örselendiği, hukukun rafa kaldırıldığı, belgeli rüşvet ve yolsuzluk olaylarının örtüldüğü bir dönemde HSYK seçimleri elbette daha bir önem kazanmıştır. Meselenin talihsiz tarafı, HSYK seçimlerinin hükümetle cemaat arasında geçtiği izleniminin çok yoğun ve yaygın şekilde verilmesidir. Yargı hiçbir vesayetin tesir ve telkininde olmaması gereken özel ve kritik bir alandır. Hakim ve savcılarımız vicdanlarını cüzdanlara hapsetmemenin yanında, grup veya siyasi görüşün hakimiyeti altında da bulunamayacaktır. Türkiye'nin şu anda çok ciddi bir hukuk ve adalet sorunu vardır. Yargı bir ring alanı, dövüş zemini, güç yarışı ve siyasi rekabet ortamı değildir. Adaletin soluk alması, önce kural ve normların bulunmasına, sonra da bunu tavizsizce uygulayacak tertemiz vicdanlı hukuk insanlarının varlığına bağlıdır. Türkiye'nin üstesinden gelmesi gereken öncelikli mesele de bu bağlamdaki zaaf ve zayıflıklardır."

- TBMM

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement