MHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

MHP TBMM Grup Toplantısı

MHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Bahçeli: (1) "Eğer bugün 1937'de isyan etmiş bir hainden özür diliyorsanız, biliniz ki, çok yakında 1984'den itibaren devlete, millete ve kutsal değerlerimize başkaldıran bir hainden de özür dileyeceksiniz demektir" "Dersim isyanıyla ilgili ihanet kampanyası sonlandırılmalıdır.

25.11.2014 14:59
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Eğer bugün 1937'de isyan etmiş bir hainden özür diliyorsanız, biliniz ki, çok yakında 1984'den itibaren devlete, millete ve kutsal değerlerimize başkaldıran bir hainden de özür dileyeceksiniz demektir" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, AK Parti Hükümeti'nin "Kürt açılımı, demokratik açılım, milli birlik ve kardeşlik projesi, çözüm ve barış süreci gibi tanımlamalarla PKK'ya teslimiyetin alt yapısını kurduğunu" öne sürerek, "Türkiye'nin dehşet ve şiddet sarmalına sokulduğunu ve bu sayede PKK'nın hiç olmadığı kadar etkinlik ve yaygınlık kazandığını" savundu.

" İmralı Adası, canibaşının adı konulmamış karargahı haline getirilmiştir. Hükümet ağırlaştırılmış müebbet hapse mahküm bir teröristi hayalinde bile göremeyeceği tavizlerle diriltmiştir" diyen Bahçeli, "Türk milletinin AKP-PKK-HDP-Barzani ile küresel çıkar ve cinayet grupları tarafından ihanet markajına, tehdit çemberine alındığını" iddia etti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun durduğu ve baktığı yerin doğru olmadığını ileri süren Bahçeli, şöyle devam etti:

"Ülkemizde çıkan isyanların elebaşlarının avukatlığına soyunan Başbakan ve Hükümeti'nin anlayışına göre Türkiye, etnik farklılıklar temelinde ayrışırsa demokratikleşecek, milli birlik ve kimlik ekseninde çözülürse özgürleşecek, coğrafi eksen bölünürse farklılaşırsa çağdaş hale gelecektir. Milliyetçi Hareket Partisi, böyle bir demokratikleşmeyi tanımamakta ve tümüyle de reddetmektedir. Böyle bir özgürleşme mahvoluşu getirecektir ki bunu kabulümüz mümkün değildir. Böylesi bir çağdaşlaşma tarihten silinip gitmemize çanak tutacaktır ki bunu normal görmemiz eşyanın tabiatına da aykırıdır."

-"Terörist Rıza'yı aklama ve savunma ihalesi Davutoğlu'na mı kalmıştır?"

Başbakan Davutoğlu'nun Tunceli' ziyaretinde "tarihi gerçekleri bir kez daha çarpıttığını, tarihten husumet çıkarmayı sürdürdüğünü" iddia eden Bahçeli, "Dersim isyanının elebaşı terörist Rıza'yı sözde seyit unvanıyla anarak Efendimizin torunu olduğunu söyleyen Başbakan, bir defa İslam'a, kutsal emanetlere, Evlad-ı Resul'ün aziz hatıralarına kara çalmıştır. Alemlere rahmet olarak inmiş Efendimiz Hazreti Muhammed'i bir teröristle anmak, İngiliz'in, Fransız'ın, Rus'un oyuncağı olmuş bir hainle yan yana getirmek utanmazlık olduğu kadar büyük bir günahtır" diye konuştu. MHP lideri Bahçeli, şunları söyledi:

"Davutoğlu, Horasan erenleriyle Dersim isyanına karışan bölücüleri de aynı çerçevede ele alma densizliğini göstermiştir. Davutoğlu'nun maksadı nedir, bu şahıs kimlere hizmet etmektedir? Terörist Rıza'yı aklama ve savunma ihalesi Davutoğlu'na mı kalmıştır? Hazreti Ali'yi, iftiharla, duayla, hüzünle andığımız Hazreti Hüseyin ve Hazreti Hasan'ı teröristin seviyesine indirmek nasıl bir zeka ve vicdan noksanlığıdır? Davutoğlu'nun terörist Rıza sevdası, isyancılara duyduğu özlem ve şükran, ağzına aldığı Horasan erenlerinin, Ehl-i Beyt büyüklerinin hiçbir söz, tavsiye ve temennisiyle bağdaşmamaktadır. Ali'siz Alevilik inşa etmeye çalışanlara terörist Rıza'nın hakkını helal etmeyeceğini söyleyen Davutoğlu, acaba kendisine, selefine ve zihniyetine Türk milletinin hakkını helal edeceğini mi sanmaktadır? Millet evlatlarını öldürenleri Allah'ın affedeceğini mi düşünmektedir?"

-"Terörist Rıza'ya sempati duyanlar, Türk gençliğine zalimce davranmıştı"

Başbakan Davutoğlu'nun " Seyit Rıza'nın resmi ideolojiden farklı düşünmesi nedeniyle idama gittiğini" iddia ettiğini aktaran Bahçeli, şöyle konuştu:

"Eğer rejime muhalifler, millete hasım unsurlar bu şekilde cezalandırılmış olsaydı Davutoğlu nasıl Başbakan olacak, AKP 12 yıldır nasıl iktidarda kalacak, Erdoğan hangi güçle Cumhurbaşkanlığına yükselecekti? Davutoğlu, boş konuşmakta, boşa kürek çekmektedir. Fakat istismarları da tehlikeli boyutlara ulaşmaktadır. Bize göre Dersim isyanıyla ilgili ihanet kampanyası sonlandırılmalıdır. Olan olmuş, yaşananlar geride kalmıştır. Türk milleti asilerin hakkından gelmiş, bu sayfa ilelebet açılmamak üzere kapanmıştır. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet devrinde isyana kalkışanlar ağır şekilde bedel ödemişler ve cezalandırılmışlardır. Erdoğan ve Davutoğlu, Gezi Parkı'ndaki masum ve demokratik itirazlara bile tahammül göstermeyip şiddetle bastırırken, her ne hikmetse demokrasiyi, hak ve özgürlükleri akıllarına getirmemişlerdir.

Terörist Rıza'ya sempati duyanlar, Türk gençliğine zalimce davranmıştı. PKK'nın her saldırısına bahane bulanlar, sokaklarda muhalif öğrenci avına çıkmışlar, TOMA'lı ve biber gazlı şiddetle savunmasız ve hiçbir örgütle bağı olmayan gençleri hedef almışlardı. Terörist Rıza'dan özürler dileyip Ahi Evran'ı, Sarı Saltuk'u, Baba Mansur'u, Eyyüp el Ensari'yi, Hazreti Mevlana'yı, Seyit Burhanettin Veli'yi dilinden düşürmeyenler, tencere tava çalan hanımefendilere dahi acımasız muamele yapmışlardı. Sokakta yürürken sigara içenlere bile hakaretler yağdıran bir zihniyet mi bu ülkede hoşgörüden, anlayıştan, müşfik ve merhamet sahibi olmaktan bahsetmektedir? Geçiniz bunları Sayın Başbakan, geçiniz. Eğer bugün 1937'de isyan etmiş bir hainden özür diliyorsanız, biliniz ki, çok yakında 1984'den itibaren devlete, millete ve kutsal değerlerimize başkaldıran bir hainden de özür dileyeceksiniz demektir. Başbakan, isyankarlardan özür dilemenin bir erdem olduğunu ileri sürebilmektedir. Bizim erdem tanımımızda, ahlakın övdüğü iyi olma hali, alçakgönüllülük, yiğitlik ve doğruluk vardır. Davutoğlu'nun erdem tanımında ise alçaklara taviz, ahlaksızlara boyun eğme, vatan ve bayrak muhaliflerine kucak açma söz konusudur."

-"Davutoğlu ilk fırsatta Tunceli ismini Dersim olarak değiştirecek"

"Başbakan, güçlü ihtimaldir ki Tunceli'ye Erdoğan tarafından gönderilmiş, ihanet sürecine psikolojik destek toplamak için görevlendirilmiştir" görüşünü dile getiren Bahçeli, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Tunceli Üniversitesi'nin isminin Munzur olarak değiştirileceğini, kentteki eski kışlanın müzeye dönüştürüleceğini ve adının da Dersim müzesi olacağını, bunun için 10 milyon liralık ödeneğin talimatını verdiğini bildiren Davutoğlu fütursuzca hareket etmektedir. Bundan sonra Davutoğlu ilk fırsatta Tunceli ismini Dersim olarak değiştirecek, kendi ismini de 'Ahmet Rıza' olarak yenileyebilecektir. Başbakan'ın elini tutan, önüne geçen, engel olan yoktur. Erdoğan ile Öcalan ikilisi nasıl kardeş ve dost olmuşsa, Davutoğlu da kendisine yoldaş olarak terörist Rıza'nın hain anılarını ve iğrenç emellerini seçebilecektir. Nasılsa AKP'de teröristlerle düşüp kalkmak oldukça popülerdir ve terfi almak için ön şarttır. Davutoğlu önümüzdeki Milletvekilliği Genel Seçimlerinden sonra, Başbakanlığı kaybedeceğini bildiğinden dolayı, hiç olmazsa parti genel başkanlığında kalabilmek için her rezilliğe tamam demektedir. Erdoğan'ı İmralı ve Kandil nasıl kurtaramayacaksa, Davutoğlu'nu da Dersim'de isyan eden teröristlerin geride bıraktıkları fitne vasiyeti öyle kurtaramayacaktır. Toroslar'dan Munzur'a selam götürdüğünü söyleyen Davutoğlu'na Türk milleti sandıkta öyle bir selam çakacaktır ki, mizah gibi, şaka gibi, korkuluk gibi duran Davutoğlu bir daha yerinden kalkamayacaktır."

Bahçeli, "Başbakan Davutoğlu'nun Dersim isyanıyla Alevi İslam inancına sahip vatandaşları aynı karede değerlendirerek tarihi bir hataya imza attığını" savunarak buna Alevi vatandaşların itiraz etmesi gerektiğini söyledi. Alevi İslam inancına sahip vatandaşların teröristlerle yollarının kesişmesinin imkansız olduğunu ifade eden Bahçeli, "Efendimize ve Ehl-i Beyt'e gönül vermiş hiçbir vatan evladının isyancıların arasında olması düşünülemeyecektir. Edep yahu diyen, hepimizin saygı ve inançla benimsediği 12 İmamın sevgi ve hayranlığıyla hayatlarını geçiren kardeşlerimize Dersim isyanının iftirasını atmak ayıptır, zulümdür" dedi.

"Türkiye'nin siyasi bölücülük ve silahlı terörün meşruiyet kazanma yolunda mesafe aldığı çok tehlikeli bir döneme girdiğini" ileri süren Bahçeli, PKK'nın siyasallaşma stratejisinde yeni bir aşamaya geçildiğini iddia etti. Türkiye'de bir Kürt sorunu değil terör ve bölücülük sorunu olduğunu belirten Bahçeli, "PKK'nın ve İmralı'da yatan caninin Kürt kökenli kardeşlerimizin temsilcisi sayılamayacağını defalarca vurguladık. Alevi İslam inancına sahip kardeşlerimizle, Kürt kökenli vatandaşlarımızın duygularını, beklentilerini ve geçmişteki bazı talihsiz vakaları kaşıyıp kavga ve hizip ortamı oluşturmak için AKP-CHP-HDP-PKK bloğunun nazik ve hassas zeminde istismar yarışına girdiklerini söyledik" diye konuştu.

-"Türkiye Alevilik Araştırmaları Merkezi, devlet desteğinde kurulmalıdır"

MHP olarak her zaman "Cami de bizim Cemevi de bizimdir" dediklerini anlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Başbakan Davutoğlu ve Partisine bir çağrıda bulunuyorum:  Geride kalmış bir ayaklanma üzerinden 'Evlad-ı Kerbela' istismarını yapıyorsunuz ve Alevi kardeşlerimizi sevdiğinizi söylüyorsunuz. O halde gelin, sahibi olduğunuz ayrımcı ve ayrıştırıcı sözde demokrasi paketlerinin içerisine katmadan, sorunun acilen halli yönünde ilk adımları atalım ve TBMM zemininde bu konuyu tamamıyla çözelim. Bu kapsamda öncekilerin topluca tekrarı olan önerilerimiz şunlardan ibaret olacaktır:  Aleviliğin öncelikle nitelikli eğitim ve nitelikli kadro ihtiyacını karşılayacak 'Türkiye Alevilik Araştırmaları Merkezi', devlet desteğinde kurulmalıdır. Bu merkez genel bütçeden ayrılacak ödenekle desteklenmeli ve idari bakımdan özerk olmalıdır. Alevi inanç önderlerinin akademik seviyede eğitilmesi için İlahiyat Fakültelerinde 'Tasavvuf İlimleri Bölümü' kurulmalıdır. Milli Eğitim Bakanlığınca din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinin müfredatına, doğrudan Alevi toplumunun katılımıyla şekillenmiş doğru, objektif ve bilimsel bilgiler dahil edilmelidir.

Bu kapsamda olmak üzere Alevi İslam inancı önderlerinden, konusunda uzman ilahiyatçılardan ve akademisyenlerden oluşan 'Özel İhtisas Komisyonu' kurulmalıdır. Kültür Bakanlığı ve ilgili kuruluşların işbirliği ile Alevi İslam inancının ve tarihi-kültürel şahsiyetlerinin envanteri ve külliyatı çıkarılmalı varsa yabancı dilde olanlar Türkçeye çevrilmelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı ortaya çıkacak külliyatın orijinallerine sadık kalarak yayınlanmasında istişare ve işbirliği içinde olmalıdır. Alevi İslam inancını da bünyesinde temsil edecek şekilde Diyanet İşleri Başkanlığında yapısal ve radikal düzenlemeye gidilmelidir. Cemevi gerçeği, siyasi dürtülerden uzak, önyargılara takılmadan ve 'Cami-Cemevi' karşıtlığına dönüştürülmeden tam olarak kabul edilmelidir. İnanç, ibadet ve kültür hayatımızın bir unsuru olan Cemevlerine devlet yardım etmeli, genel bütçeden ödenek tahsis edilmelidir."

Alevilerin ihtiyaç ve taleplerine günübirlik siyasetin dışında ve üstünde bir anlayışla yaklaştıklarını vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

"Meclis'te grupları bulunan bütün partilere bu sorunu kucaklaştırıcı ve kaynaştırıcı bir yaklaşımla çözmeleri noktasında teklifte bulunuyor ve işbirliği öneriyoruz. Çünkü bu konu kaşınacak bir tahrik ve istismar alanı değil, bütün samimiyetimizle çözümlenmesini dilediğimiz ve canı gönülden istediğimiz gerçek milli bir kardeşlik projesidir. Konunun beklemeye, tavsamaya, zamana bırakılmaya tahammülü kalmamıştır. Geçmişin acılarını ve hatta varsa hatalarını kışkırtarak ulaşacağımız sonuç da yoktur. İki Türk hükümdarı olan Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail'in 500 yıllık dargınlığını onların torunları olarak bizler bitirmeliyiz.Devamlı surette geçmişin tozlu raflarında ihtilaf izi sürerek varabileceğimiz bir seviye yoktur ve olamayacaktır. Bu sorumluluk herkesindir. Milliyetçi Hareket Partisi Alevi kardeşlerimizin yararına olacak her düzenlemeye destek vermeye ve varsa başka teklifleri değerlendirmeye açıktır."

- TBMM

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement