MHP TBMM Grup Toplantısı - Son Dakika
Politika

MHP TBMM Grup Toplantısı

MHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Bahçeli: (1) "Adli Tıp Kurumu'nun 17 25 Aralık'tan sonra medyaya yansıyan rüşvet ve yolsuzluk tapelerinin montaj olmadığı sonucuna varması bile rüşvetçilerde bir ıslah, tedirginlik ve pişmanlığa yol açmamıştır.

02.12.2014 12:29
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, " Adli Tıp Kurumu'nun 17-25 Aralık'tan sonra medyaya yansıyan rüşvet ve yolsuzluk tapelerinin montaj olmadığı sonucuna varması bile rüşvetçilerde bir ıslah, tedirginlik ve pişmanlığa yol açmamıştır. Çünkü bunların vicdan dikişleri sökülmüş, utanma perdeleri yırtılmıştır" dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, "3 Aralık Dünya Engelliler Günü"nün vicdan muhasebesi yapmak için bir dönüm noktası olduğunu dile getirerek, engelli vatandaşları hatırlamak ve beklentilerini hatırlatmak için sadece 3 Aralık ya da 10-17 Mayıs haftasını beklemenin hakkaniyetli ve insaflı bir tutum olmadığına söyledi.

Her insanın bir yönüyle engelli adayı olduğunu ifade eden Bahçeli, "Engelli kardeşlerimize verilen destek ve sunulan katkılar insani ve ahlaki bir sorumluluk olmakla birlikte, aynı zamanda herkesin geleceğini de güvenceye alması demektir. Bir insanın kalbi engelli değilse, duygu ve değerleri engellenmemişse mesele yoktur. Zihin yerine zihniyette engel yoksa ümitsizlik ve yılgınlık doğru olmayacaktır. Engelli kardeşlerimizin var olan sorunlarını biliyor ve iktidarımızda hak ettikleri yardım ve desteği daha fazla vereceğimizi şimdiden kararlılıkla ilan ediyorum. Engelliliğin önündeki tüm engelleri kaldıracağız. Engelsiz bir hayat için lazım gelen tüm çabamızı göstereceğiz" diye konuştu.

Türk kadınına 5 Aralık 1934'te seçme ve seçilme hakkı verildiğini hatırlatan Bahçeli, dönemin şartları düşünüldüğünde bu hakkın radikal bir reform olduğunu vurguladı. Kadınların da oy kullandığı ve 5. Dönem TBMM'nin belirlendiği 8 Şubat 1935'de 17 kadın milletvekilinin Meclis'e girdiğini, izleyen dönemde yapılan ara seçimle bu sayının 18'e ulaştığını aktaran Bahçeli, Türk kadınının hiçbir zaman geri planda olmadığını anlattı.

Kurtuluş Savaşı'nda ön saflarda Türk kadınının da durduğunu söyleyen Bahçeli, Gazi Mustafa Kemal'in 21 Mart 1923 tarihinde yaptığı bir konuşmasında, "Dünyada hiç bir milletin kadını 'Ben Anadolu kadınından daha fazla çalıştım. Milletimi halasa ve zafere götürmekte Anadolu kadını kadar hizmet gördüm' diyemez" dediğini anımsatarak, şöyle konuştu:

"Bütün bunlar olmuş ve oluyor iken Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Kasım günü, hem de kadınların yüzüne baka baka 'Kadın ile erkeği eşit konuma getiremezseniz, o fıtrata terstir' diyebilmiştir. Bizi üzen bir başka husus ise bu sözlerin sarfedildiği salonda hazır bulunan hanımefendilerin, Erdoğan'ın yakışıksız ve ucube yorumlarını alkışlamalarıdır. Şundan eminim ki bu zihniyet cahiliye döneminin tortularını tıpa tıp zihninde taşımaktadır. Erdoğan geçmişte de 'Kadın kadındır, erkek erkektir. Bunların eşit olması mümkün mü' diyecek kadar ileri gitmişti. Velakin kadın-erkek eşitliğini reddeden bu anlayışa hanımefendilerin destek vermesi neresinden bakarsak bakalım yürek yaralayıcı bir durumdur. Erdoğan, 'Kadınların ihtiyacı olan eşitlikten ziyade eşdeğer olabilmektir' değerlendirmesini yapmaktadır. Değer nedir bilmeyen, değerli olmak nedir tanımayan; hele ki, değerler piramidi göçmüş ve rutubetlenmiş birisinin eşdeğerden ne anladığı muammadır. Devletin en tepesinde cinsiyetçi körlüğe takılmış birisinin bulunması milletimiz adına ilave külfet ve talihsizliktir. Kadın erkek eşitliğini fıtrata ters bulan Erdoğan, sanıyorum 17-25 soygununu fıtrata ve fıtratına tam olarak uygun bulmuştur."

-" PKK'yla pazarlık yapmak fıtrata ters değildir"

Soma'da 301 madencinin kaybının "işin fıtratı" olarak nitelendirildiğini ifade eden Bahçeli, "Ama çalıp çırpmak, rüşvet alıp yasakçı bir yönetimi kurumsallaştırmak fıtrata müzahirdir" dedi.

"Erdoğan sıkıştı mı, gündem değişikliğine ihtiyaç duydu mu, ya fıtrata ya paralele ya başörtüsüne ya da maneviyat sömürüsüne aracısız bağlanmaktadır" değerlendirmesini yapan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Nasılsa inanan ve aldanan çoktur ancak PKK'yla pazarlık yapmak fıtrata ters değildir. Garip gurebanın, fakir fukaranın hakkından zorla kesip kaçak ve karanlık saray yaptırmak ve bu sarayı millete açıyorum derken komandolara teslim etmek herhalde fıtrattandır. Her gün kadınlar cinayete kurban gidip gazetelerin 3'ncü sayfaları kandan ve katliamdan geçilmezken vicdan firarını hatırlayan yoktur; ama konu kadın-erkek olunca fıtratçı fesatlar birden bire kendilerini göstermektedir. Kimse gücenmesin, kimse darılmasın, biz böyle bir fıtratı tanımayız, böyle bir fıtratın fitne olduğunu söylemekten de hicap duymayız."

Kadına yönelik şiddetin arttığını bildiren Bahçeli, ülkelerin gelişmişlik ve medeniyet ölçüsünün kadınlara yönelik davranışta gizli olduğunu ifade etti. Kanıda şiddetin mutlaka önlenmesi, bu zulmün önüne geçilmesi gerektiğini anlatan Bahçeli, "TBMM'de kadın vekil sayısının artıyor veya azalıyor olmasından çok; öncelikle konuşmamız gereken kadınlara gösterilen alçak muamelelerin nasıl ve hangi sebeplerle fazlalaşıyor olmasıdır. Kadınla şiddet arasında kurulan zehirli bağı koparıp atmadıktan sonra Türkiye'nin düzlüğe, medeni ve methedilecek bir seviyeye gelmesi imkansızdır. Kadına yönelik şiddeti bir kez daha lanetliyorum" diye konuştu.

-"Rüşvet alıp vermek insanlık suçudur, dinen haramdır ve hukuken de cezası bellidir"

Bahçeli, 2014'te iki seçim yapılmasına rağmen, toplumsal ve siyasi tansiyonun normalleşemediğini iddia ederek, "AKP'nin bizzat mihmandarlığı ve müdahalesiyle ortak değerler aşındırılmış, toplumsal hoşgörü zehirlenmiştir. Kutuplaşmalar keskinleşmiş, siyasi ve ahlaki kirlilik yaygınlaşmıştır. Adalete darbe vurulmuş, rüşvet ve rüşvetçilere kol kanat gerilmiştir. Etnik bölücülük serpilmiş, hainler tavizlerle taltif edilmiş, jestlerle ödüllendirilmiştir. Bunların yanında, ekonomik tablo ise tam bir yıkım ve enkazı işaret etmektedir" diye konuştu.

Türkiye'deki işsiz sayısının 5,5 milyonu geçtiğini ileri süren Bahçeli, şu görüşleri dile getirdi:

"15-24 yaş grubunda bulunan gençlerimiz işsizlikten kırılmaktadır. Villada para eritemeyen, yatak odalarına para santralleri kuran, gemi yüzdüren, milyar dolarlar içinde yüzen evlatlar talihlidir de; şu bozuk ve adaletsiz düzene bakınız ki, milletimizin pırıl pırıl milyonlarca gencinin cebinde beş para yoktur. Saraylarda lükse batan bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı çocukları saltanat sürmektedir; Erzurumlu Mehmet ile Tuncelili Hüseyin, Diyarbakırlı Hakan ile Balıkesirli Ali umutsuzluğun dibindedir. Trabzonlu Dursun, çayına atacak şeker bulamazken Yozgatlı küçücük Elif çikolatayı bayramdan bayrama görürken; haysiyetsiz bir bakan çikolata kutularında milyon dolarlarca rüşvet almıştır. Bu bakan ki Meclis Soruşturma Komisyonu'na verdiği ifadede aldığı rüşveti hediye olarak saptırmış, daha da ileri giderek hediyenin Türk geleneği olduğunu söylemiştir. Acaba Bakara Suresi'yle dalga geçerek akara-makara soytarılığına tevessül etmek hangi edepsiz geleneğin ürünüdür?

Bizim bildiğimiz Türk geleneğinde hırsızlığın hediyeleşmekle örtülmesi diye bir şey yoktur. Eğer böyle bir gelenek varsa bu Firavun geleneğidir, Yezid geleneğidir, Nemrud geleneğidir, yaşayışları hayvandan bile daha aşağı olan Lut, Nuh ve Semud Kavimlerinin geleneği olacaktır. Türk milletinin geleneğinde emanete hıyanetlik yoktur. Türk milletinin geleneğinde Beytülmala el uzatmak, soygun çetelerinin kulu ve kuklası olmak yoktur. Evet, hediye alıp vermek sünnettir, fakat rüşvet alıp vermek insanlık suçudur, dinen haramdır ve hukuken de cezası bellidir. Adli Tıp Kurumu'nun 17-25 Aralık'tan sonra medyaya yansıyan rüşvet ve yolsuzluk tapelerinin montaj olmadığı sonucuna varması bile rüşvetçilerde bir ıslah, tedirginlik ve pişmanlığa yol açmamıştır. Çünkü bunların vicdan dikişleri sökülmüş, utanma perdeleri yırtılmıştır. Utancından kulaklarını saklayan Midas'tan asırlar sonra, bu defa da karanlık emellerinden dolayı koyulaşan yüzünü gizlemeye gerek duymayan bir iktidar bu topraklarda ortaya çıkmıştır."

-"AKP yolsuzluk olmuş, yoksulluk olmuş, yalan ve yasakla bütünleşmiştir"

Dört eski bakan hakkındaki Meclis Soruşturma Komisyonu haberlerine yayın yasağı konulduğunu hatırlatan Bahçeli, şunları kaydetti:

"Balıkesir'de Kuva-yi Milliye'den bahseden, aslında Kuva-yi İnzibatiye'nin neferi olan Başbakan'ın, bu gelişmelerden 'haberim yok' demesi kendisi ve üslubu kadar kara mizahtır. AKP yolsuzluk olmuş, yoksulluk olmuş, yalan ve yasakla bütünleşmiştir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adalete vurgu yapan konuşmaları, gördüğü mikrofonlarda atıp tutması yangını gizleyemeyecektir. AKP Hükümeti batmıştır, bitmiştir, balon gibi patlamıştır. Çevre ve Şehircilik eski Bakanı, hatırlarsanız, istifaya zorlanırken dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ı suçlamıştı. Hatta soruşturma dosyasındaki imar planlarının Erdoğan'ın talimatıyla yapıldığını, bu nedenle Başbakan'ın istifa etmesi gerektiğini açık açık söylemişti. Bu eski bakan o zaman ki sözlerini bugün bir çeşit sistem, alınganlık ve diğerleriyle aynı çuvala konulmasına tepki olarak tevil etmiş ve kıvırmıştır. Yani ortada bir çuval ve bu çuvalın içine tıka basa doldurulanlar vardır.

Bilmeyen varsa söyleyeyim, bu çuval rüşvet çuvalıdır, bu çuval hırsızlık çuvalıdır, bu çuval AKP'nin başına geçen 17-25 sıra sayılı hortum çuvalıdır. Demek ki, bu eski bakan çuvala giren diğer dört eski bakanla yana yana getirilmekten, üst üste koyulmaktan rahatsızdır. Bu şahıs, çuvalın içine atılmaktan keyfi kaçmışsa, dışarıda, tam da çuvalın kenarında duran asıl failden de ahlaken rahatsızlık duyması lazımdır. Söz konusu faili önce istifaya çağırıp, sonra da u dönüşü yaparak allayıp pullamak olsa olsa korkaklık ve tehditle susturulmanın ilkesizliği olacaktır."

- TBMM

Kaynak: AA

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement