MİT Tırlarının Durdurulmasına İlişkin Soruşturma - Son Dakika
Yerel

MİT Tırlarının Durdurulmasına İlişkin Soruşturma

Adana ve Hatay'da MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin soruşturmada, haklarında çıkarılan tutuklamaya yönelik yakalama kararı üzerine, eski Adana İl Jandarma Komutanı ve eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı ile 3 savcı gözaltına alındı.

07.05.2015 16:37
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Adana ve Hatay'da MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin soruşturmada, haklarında çıkarılan tutuklamaya yönelik yakalama kararı üzerine, eski Adana İl Jandarma Komutanı ve eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı ile 3 savcı gözaltına alındı.

Soruşturmaya ilişkin, dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan tarafından hazırlanan iddianamede, işlenen suçun başlangıcından sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti, MİT ve Dışişleri aleyhine gerçekleştirilen, sonuçları itibarıyla Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir "casusluk" faaliyeti olduğu vurgulanıyor.

Tarsus 2. Ağır Ceza Mahkemesinin eski Adana Cumhuriyet Başsavcısı Süleyman Bağrıyanık, eski Adana İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Özkan Çokay, savcılar Aziz Takçı, Özcan Şişman ve Ahmet Karaca hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı verdiği soruşturmaya ilişkin 33 askeri personel hakkında müebbet hapis cezası istemiyle açılan dava da Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde sürüyor.

"Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" suçlarından kamu davası açılan sanıklar, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" (TCK madde 328/1) suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla açıklama" (TCK madde 330/1) suçundan müebbet hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

"Önceden kurgulanmış casusluk faaliyeti"

MİT'e ait tırların durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında dönemin Adana Cumhuriyet Başsavcıvekili Ali Doğan tarafından hazırlanan 48 sayfalık iddianamede, tırların Adana'da durdurulması olayının "casusluk" faaliyeti çerçevesinde ve önceden kurgulanmış bir "mizansen"le gerçekleştirildiği belirtiliyor.

MİT mensuplarının telefon ve adres bilgilerinin casusluk yöntemiyle ele geçirilerek uydurma suç isnatlarıyla Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesinden önleme dinleme kararı çıkarıldığı kaydedilen iddianamede, 18 Ocak 2014 saat 22.00'de Esenboğa'dan yola çıkan tırların şüpheliler G.M. ve C.K. tarafından Gölbaşı'na kadar fiziki olarak takip edildiği, Ankara İl Jandarma Komutanlığında istihbarat uzman çavuş olarak görev yapan A.Y'nin de tırların baz sisteminden takibi konusunda diğer şüphelilere yardımcı olduğu bilgisine yer verildi.

İddianamede somut suçlara yönelik değerlendirmede bulunan Savcı, "MİT mensuplarının açık kimlik, adres ve bu görevde kullanacakları cep telefonlarının bilen kişiden alındığına, 7 MİT görevlisinin açık kimlik, adres ve cep telefon bilgilerinin alınmasının casusluk suçunun en önemli delillerinden biri olduğuna" dikkati çekti.

Şüpheliler H.İ.K. ve M.Ö'nün "haber elemanı" diye niteledikleri ve kimliğini vermedikleri "meçhul" kişinin MİT aleyhine casusluk yaptığının değerlendirildiğine işaret eden savcı, faaliyette görev alan MİT personelinin kimlik ve telefon bilgilerinin önceden ele geçirilerek mahkemeden uydurma suçlamalarla dinleme kararı çıkarıldığına vurgu yaptı.

- "Lahey Adalet Divanına taşımayı amaçlayan bir casusluk faaliyeti"

Tırların 6 saat boyunca fiziki takibe alındığı, daha sonra Ankara İl Jandarma Komutanlığından baz takip sistemi ve diğer elektronik sistemlerden tırların takibinin sürdürüldüğü tespitine yer verilen iddianamede, şu değerlendirmede bulunuluyor:

"... Söz konusu operasyonun gerçekleştirme yerinin Adana, tarihinin ise 19 Ocak 2014 olarak seçilmesinde bu casusluk faaliyetinin büyük etki doğurması amacıyla tercih edildiği bu kapsamda Adana'da Dışişleri Bakanlığının 6. Büyükelçiler Konferansı'nın devam etmekte ve yapılmakta olduğu hatta Dışişleri Bakanı tarafından kapanış konuşmasının yapıldığı, toplantıda dünyanın her yerinden 142 büyükelçi ve pek çok resmi davetli bulunduğu günde söz konusu eylemin gerçekleştirildiği belirlenmiştir.

Büyükelçilerin gözü önünde denecek kadar yakın bir yerde olayın gerçekleştirilerek Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve devletini El Kaide'ye yardım ediyor görünümü ile Uluslararası Ceza Mahkemesine ve Lahey Adalet Divanına taşımayı amaçlayan bir casusluk faaliyetinin önemli bir aşaması olduğu anlaşılmaktadır."

-"Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir casusluk faaliyetidir"

Söz konusu "mizansen ve operasyonun" amacının Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine casusluk faaliyeti olduğu ve devletin gizli sırlarının ortaya dökülmesinin amaçlandığının açıkça anlaşıldığı bildirilen iddianamede, şu görüşler yer alıyor:

"İşlenen suç başlangıcından sonuna kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti, MİT ve Dışişleri aleyhine gerçekleştirilen, sonuçları itibarıyla Suriye devleti lehine sonuçlar doğuran bir casusluk faaliyetidir. Nitekim şüphelilerin bu eylemi sonrasında uluslararası sahada Türkiye Cumhuriyeti karşıtı çevreler tarafından benzer iddialar sıklıkla dile getirilmeye başlanmış, MİT ve Türkiye Cumhuriyeti'nin, Suriye'de El Kaide ve uzantısı terör örgütlerine silah verdiği şeklinde iftira niteliğinde yayınlar artmıştır. Bu da söz konusu casusluk operasyonunun uluslararası iftiralara zemin hazırladığı ve bu zemini hazırlamak için yapıldığının başka bir ispatıdır. Ayrıca söz konusu casusluk eyleminin bir amacının da MİT'i, dış ülkeler ve dış istihbarat örgütleri karşısında çaresiz, zayıf, aciz göstermek; zayıf ve güçsüz düşürmek olduğu, ülkemiz istihbarat teşkilatını  yine ülkemizde dahi çalışamaz ve görev yapamaz hale getirmek, halkın gözünden düşürmek olduğu, böylece ülkemizi dış istihbarat örgütlerinin cirit attığı, istediği gibi operasyon yapabildiği bir saha konumuna getirmek olduğu ve bunun amaçlandığı, bunun da tek başına eylemin casusluk faaliyeti olduğunun ispatı olduğu görülmektedir."

İddianamede ayrıca "Esasen bu suçun sonuçlarının Türkiye Cumhuriyeti ve MİT aleyhine Suriye Esed rejimi lehine sonuçlar doğurması da casusluk suçunun işlendiğinin başka bir kanıtıdır" ifadesine yer veriliyor.

Şüpheliler hakkında "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme" (TCK madde 328/1) suçundan 15 yıldan 20 yıla kadar hapis, "Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk amacıyla açıklama" (TCK 330/1) suçundan müebbet hapis cezası talep edilen iddianamede, diğer iddialar ve şüphelilerle ilgili soruşturmanın devam ettiği vurgulanıyor.

Dava süreci

1 Ocak 2014'te Hatay'ın Kırıkhan ilçesi ve 19 Ocak 2014'te Adana'nın Ceyhan ilçesinde MİT'e ait araçların durdurularak arama yapılması nedeniyle Adana Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında 13 şüpheliye ek olarak 19 kişi hakkında daha kamu davası açılmıştı.

Hatay'da MİT'e ait tırın durdurulmasına ilişkin soruşturma kapsamında ihbarı yapan şüpheli askeri personel ise Diyarbakır'da gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklanmış, daha sonra iki davanın dosyası birleştirilmişti.

"Selam Tevhid"de kumpas soruşturması

Kamuoyunda "Selam Tevhid" olarak bilinen sözde "Kudüs Ordusu terör örgütü" adlı soruşturmada usulsüzlük yapıldığı iddialarına ilişkin "Paralel Yapı"ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında, Hatay ve Adana'da MİT'e ait yardım tırlarının durdurulmasıyla ilgili Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca haklarında "siyasi ve askeri casusluk, devlet sırlarını kasten açıklamak" suçlarından kamu davası açılan Hatay, Ankara ve Adana il jandarma komutanlıklarında görev yapan 34 kişi hakkında yakalama ve gözaltı kararı verilmiş, aralarında Yarbay Erdal Turna, Binbaşı Bekir Karataş ve Mehmet Fırat ile Yüzbaşı Hakan Gençer'in de bulunduğu 17 muvazzaf askerin "terör örgütü üyesi olmak, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs"suçundan  tutuklanmasına karar verilmişti.

Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen ve gizlilik kararı bulunan davanın 6. duruşmasında İstanbul'daki tutuklu 17 muvazzaf askerin sonraki celseye Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılmaları da kararlaştırılmıştı.

Hukukçular Derneği Şube Başkanı Bermekoğlu

Konuya ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulunan Hukukçular Derneği Adana Şube Başkanı İhsan Bermekoğlu, bu durumun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde sivil iradeye yapılmış darbe girişimi olduğunu belirtti.

Seçimle gelmiş bir hükümete, yargı erki kullanılarak, birtakım kişiler alet edilerek darbe teşebbüsünde bulunulduğunu vurgulayan Bermekoğlu, "Ayrıca hukuki anlamda bunun uluslararası boyutu da vardır. Türkiye'yi ciddi sıkıntılara sokacak bir eylem olarak görüyorum. MİT kanunu, yargı, kolluk kuvvetlerinin görev ve yetkileri çok açık belirtilmiştir. Bu planlı bir proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni hedef alan bir harekettir" diye konuştu.

Bermekoğlu, MİT'e ait tırların durdurulmasına yönelik tutuklamalara ilişkin de mahkemelerin Türk milleti adına karar verdiğini, adalete güvendiklerini belirterek şöyle devam etti:

"Soruşturması devam eden hususlarla ilgili açıklamada bulunmamız hukuki olmaz. Türk adaletine güveniyoruz. Ancak bir hukukçu olarak şunu ifade etmek istiyorum:  Milli iradeden yetkisini almayan hiçbir kuvvete hukuki diyemeyiz. Türkiye'de yargı içinde görev yapan kişilerin devleti zora sokacak şekilde delil oluşturmaya çalışmaları gerçekten anlaşılabilir gibi değil. Yargı camiası içinde birkaç kişinin yaptığı hata veya belli yerlerden emir ve talimat alması yargının genelini bağlamaz. Biz hakimler ve savcılarımıza güveniyoruz. Eğer tutuklanan kişilerin yargılama sonunda suçları tespit edilirse en ağır cezanın da verilmesi gerekir."

Kaynak: AA

Son Dakika Yerel MİT Tırlarının Durdurulmasına İlişkin Soruşturma - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement