Mülteciler Uyum Sağlayamıyor

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, Türkiye'de geçici koruma kapsamında 2 milyon 749 bin 140 Suriyeli mülteci bulunuyor. Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin 270 bin 380'i kamp ve çadırkentlerde kalırken, 2 milyon 478 bin 760'ı ise ya kendi imkanları ile kiraladıkları ya da derme çatma barakalarda yaşam mücadelesi veriyor. Resmi rakamlara göre 401 bin 68 Suriyeli mülteci ise Şanlıurfa'da yaşıyor. Hayata tutunmaya çalışan Suriyeli mültecilerden bir kısmına ilişkin geçtiğimiz hafta içerisinde peş peşe birçok dram yaşandı.

EN ÇOK KADINLAR OLUMSUZ ETKİLENİYOR
Mardin'deki çadırkent kapanacağı için Suruç'taki çadırkente midibüslerle taşınan mültecilerden çoğu kadın ve çocuk 30 kişi trafik kazasında yaralandı. Tır'ın altına giren midibüsten çıkarılan mültecilerden şans eseri hayatını kaybeden olmadı ancak aralarında ağır yaralananlar oldu. Tabi çadır kentlere uyum sağlayamadığı için şansını dışarıda aramak isteyenler de çıktı. Bu mültecilerden en dezavantajlısı ise Türkçe bilmeyen genç kadınlar oldu. Kimi geçim sıkıntısı nedeniyle batakhanelerde çalışmayı kendisi kabul etti kimi de kaçırılarak kurulan tuzakla istemese de fuhuş çeteleri tarafından pazarlandı.

EĞLENCE MEKANLARINDAKİ KADINLARIN DRAMI DAHA VAHİM
30 mültecinin yaralandığı kazanın bir gün sonrası 28 kadın mülteci de kent merkezindeki alkollü eğlence mekanlarından toplanarak gözaltına alındı. Hepsi konsomatrislik yapıyordu. Ancak bu Suriyeli kadınların batakhanelere attığı ilk ve en hafif adım olarak biliniyor. Daha sonra başka illerdeki fuhuş piyasalarına gönderilip pazarlanıyorlar. Mültecilere yönelik sıkıntılar bu kadarla da bitmedi. Suruç'taki çadırkentte haksızlığa uğrayıp dışarı atıldıklarını öne süren aile de vardı, Haşimiye Meydanı'ndan güpegündüz kızı kaçırılan da. Türkiye gündemine düşen aile içi küçük kız çocuğuna tecavüz haberi bile çıktı. İşte geçtiğimiz hafta gündeme gelen mülteci olaylarından bir özet…

POLİS BİR SAATTE 28 KONSOMATRİS YAKALADI
Şanlıurfa'da alkollü bar ve türkü kafelere geniş çaplı operasyon gerçekleştiren polis, 28 konsomatris Suriyeli kadını ve çeşitli suçlardan aranan 14 kişiyi gözaltına aldı. Ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiye'ye gelen Suriyeli mülteci kadınlardan bazıları kolay para kazanmak bazıları da düşürüldükleri tuzak nedeniyle eğlence mekanlarında çalışıyor. Polis zaman zaman operasyon düzenleyerek kadınları gözaltına alıp eğlence mekânları hakkında yasal işlem başlatsa da bu durum bir türlü önlenemiyor. Polisin son baskını önceki gece oldu. Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Asayiş Şubesi bünyesindeki Narkotik Suçlarla Mücadele, Önleyici Hizmetler ve Güven Timlerinden oluşan 320 kişilik polis ekipleri çok sayıda alkollü gece mekanlarına 'huzur' operasyonu düzenledi.
Yapılan baskınlarda alkollü eğlence işletmelerinde kimlik sorgulaması yapıldı. Çeşitli suçlardan aranan 14 kişi ile işletmelerde konsomatrislik yapan 28 Suriyeli kadın olmak üzere 42 kişiyi polis merkezine götürüldü.

SURUÇ'TA TRAFİK KAZASI: 31 YARALI
Suruç otoyol kavşağında trafik kazası meydana geldi. Geçen pazar sabah saatlerinde yaşanan olayda Kobanili mültecileri taşıyan minibüste 31 kişi yaralandı. Şanlıurfa- Gaziantep otoyolunun Suruç kavşağında, 31 F 230 plakalı Tır ile Kobanili Mültecileri taşıyan 27 HM 043 plakalı midibüsün çarpışması sonucu trafik kazası meydana geldi. Sağlık ve itfaiye ekipleri kaza yerine gelerek yaralılara müdahale etti. Aralarında çocuk ve kadınların bulunduğu 30 mülteci ile sürücü yaralandı. Yaralılar olay yerine gelen ambulanslarla kent merkezi, Suruç ve Birecik'teki hastanelere sevk edildi. Midibüsteki mültecilerin Mardin'deki kapanan çadırkentten Suruç'taki çadırkente getirilirken kazaya karıştığı öğrenildi.

AFAD KAMPINDA SURİYELİ AİLEYE ŞİDDET İDDİASI
Suruç'taki AFAD kampında kalan Suriyeli Fehime Şeyhmustafa ve ailesi, en insani taleplerine karşılık şiddete maruz kaldıklarını ve kamp yetkilileri tarafından dışarı atıldıklarını iddia etti. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı'nın (AFAD) Suruç ilçesinde kurduğu kampta kalan Şehymustafa ailesi, darp edilerek kamptan atıldıklarını öne sürdü. Taleplerine karşılık kamp yetkilileri ve askerler tarafından saldırıya maruz kaldıklarını kaydeden aile, geceyi dışarıda geçirmek zorunda kaldıklarını belirtti. Daha önce Antep'teki çadır kentte kalan ve Şubat ayında Suruç'a gelerek buradaki kampa yerleşen 11 nüfuslu Şeyhmustafa ailesi, kampın zorlayıcı şartlarından dolayı kamp yetkililerinden bazı talepte bulunduklarını ancak kamp yetkililerinin askerle birlikte kendilerine saldırdığını ileri sürdü.
Ramazan ayında kalan yiyeceklerinin bozulmaması için kamp yetkililerinden mini buzdolabı talep ettiklerini belirten 55 yaşındaki Fehime Şexmustafa, yaşadıklarını şöyle anlattı: "Ramazan ayı idi. Yiyeceklerimiz bozulmasın diye kamp yönetiminden buzdolabı istedim. Bu nedenle aramızda bir tartışma yaşandı. Askerler 4 araçla çadırımızın önüne geldi. Eşyalarımız araçlara yükleyip bizi kampın dışına attılar. Gidecek yerimiz olmadığından geceyi kamp dışında yani dışarıda geçirdik."

'BİZE SALDIRDILAR'
Asker ve kamp yöneticileri ile aralarında yaşanan tartışmanın kısa sürede saldırıya dönüştüğünü vurgulayan Şeyhmustafa, "Bize saldırdılar. Kızlarım ağlıyordu. Kızımı itip çekiştirdiler. Gömleği yırtıldı. Bizi korumak isteyen oğlumu da gözaltına aldılar. Bir süre sonra serbest bıraktılar. Bizi yaka paça kampın dışına attılar" dedi.

KAMP HAYATI EN ÇOK KADINLARI ZORLUYOR
Cinsel saldırı ve tuzakları duyan bazı kadınlar ise kamplardan çıkmak istemiyor. Bu da kadınlar açısından başka sorunları beraberinde getiriyor. Mülteciler kadınlar, kamplardaki yaşantının da kendileri açısından kolay olmadığını anlattı. Suruç'un Aligör Mahallesi'ndeki AFAD kampından 10 günce 4 çocuğu ile ayrılan 40 yaşındaki Kobanili Hiva İsmail, aynı mahallede kiraladığı bir eve yerleşti. Kampta bir buçuk yıl geçiren İsmail, bu süre zarfında yaşadıklarını şöyle anlattı: "Çadırlar yaşamak için uygun yerler değildi. Çok zor bir yaşantımız vardı. Daha da zorlaştırıyorlardı. Kimse bizimle ilgilenmiyordu." Kampların sağlık açısından yetersiz olduğunu ve sürekli hastalandıklarının altını çizen İsmail, kamptan kurtulduğunu ancak şimdi de geçim sıkıntısı yaşadıklarını söyledi.

KADINA YAŞANTI HER YERDE ZOR
Aligör'de 350 TL'ye kiraladığı bir evde yaşadıklarını kaydeden Hiva İsmail, "Eşim bazen bekçi olarak çalışıyor. Kamp bir cezaevi gibiydi. Belli saatleri vardı. O saatten önce dönmezsen kampın dışında uyumak zorunda kalıyordun" diye konuştu. Kamp yaşantısının kadınlar için daha da zor olduğuna dikkat çeken İsmail, birçok cinsel saldırı vakasını duyduklarını dile getirdi.

'KAMPTA KARTIM VAR GEÇİM SIKINTISI YOK'
Yeni doğan bir bebeğe sahip olan ve kampta kalmak zorunda olduğu için ismini vermek istemeyen 18 yaşındaki R.Ş. ise, "Kampın şartları iyi değil. Elimde olsa kamptan ayrılırım ancak mecburum. Ailem de dışarıda zor şartlarda yaşıyor, bir çocuğum var. En azından elimde kartım var, onunla alışveriş yapıyorum. Ancak kamptan ayrılırsam onu da alamamaktan korkuyorum. Su yok, çok kirli. Her şey çok pahalı" şeklinde konuştu.
R.Ş., bazen kamp dışına tarım işçisi olarak çalışmaya çıktığını ancak kampın akşam kapanış saatini kaçırdıklarında dışarıda kaldıklarını söyledi.

KIZLARA YÖNELİK KAÇIRILMA OLAYLARI
Geçen ay Gazete İpekyol'da gündeme gelen "sahte doktor" olayında kendisini doktor gibi tanıtan Suriyeli bir şahsın, kızları ailelerinden evlenme vaadiyle alıp Gaziantep, Ankara, Adana, Mersin, İstanbul ve İzmir gibi illerdeki fuhuş piyasalarına sattığı ortaya çıkmıştı. İki hafta önce Haşimiye Meydanı'ndan güpegündüz 18 yaşındaki bir Suriyeli kızın daha kaçırıldığı anlaşıldı. Ailesi şimdi her yerde kızını arıyor. (Kaynak: Gazete İpekyol)