Onda Tanrıyı, Tanrıda Onu Görmek… Aşkın Sırrı Tüm Kitapçılarda

"Hep bir şey eksik… Bilinemez, anlamlandırılamaz, tarif edilemez bir şey… Hayat onun arayışında, onun peşinden koşarak geçerken, her yakınlaştığımızda uzağına düştüğümüz bir şey… eksik… tam yakalarken avuçlarımızdan kayıp giden bir şey… Bizi yarım bırakan, çaresiz ve hep bir arayışta mahrumiyette bırakan bir şey…

Ya o eksik, var oluşun temel dinamiği ise?"

Dünya üzerinde yaşayan insanlık yaralı ve hasta. İçinde yaşadığımız gerçeklik ve toplumda değer yargıları alt üst olmuş durumda. Kendi doğamıza aykırı yaşıyoruz ve bu bizi birer canavara dönüştürüyor. Öyle bir gerçeklik ki, kutsal olanla bağımız her gün biraz daha kopuyor ve aramızın gitgide açıldığı o ilahi sevgiyi artık hissedemiyoruz. Her birimiz, yeni gerçekliklerin kurbanlarıyız. Acı çekmek, kaçınılmaz. İçimize kapandık ve karanlıklaşıyor, kötüleşiyoruz.

Herkes, kendini ve yarasını iyileştirecek birini arıyor, onu bekliyor.

Zamanımızın en derin ve en ıstırap verici yarası nedir hiç düşündünüz mü?

Yakınlık korkusu, aşk ve ilişkiler... Her gün daha da derinleşmekte olan yalnızlığımız içinde insanlığımız acı çekmekte. Kendi içine gömülmüş kendi varlıklarını kendisine mezar etmiş narsistik ruhlarımız kendi yalnızlığının kuraklığı ile yaşamdan, kendinden ve yaratıcısından uzak düşüyor. İlişkisizlik, yalnızlık, anlamsızlık ve hasretler, çare arıyor. İnsan çektiği hasretin yangınıyla, kızgın ve yoksun olduğunun, tam olarak ne olduğunu bilmeden umutsuzca arıyor aşkı…

Doğru! Çare aşk…

Ama aşk nerede? Aşkı kendi yalnızlığımızdan duyduğumuz acıya merhem olarak mı arıyoruz? Yoksa yaralarımızı dindirmek için mi âşık oluyoruz? Sevgiliyi merhem ederek kullanıyor olabilir miyiz?

Ya bizler aşkı yanlış anlamış veya hiç anlamamışsak. Hasretini görkemli yangınlar içinde çektiğimiz aşk, ya hiç bilmediğimiz ve hayal bile edemeyeceğimiz dönüşümü sağlıyorsa?

"Bu kitabı bir umudumuz olsun ve bizi aslımıza taşımasına ilham olsun diye yazdım"

Uzun yıllardır biyofrekans terapisi, homeopati, çift ve aile terapisi alanlarında çalışan Psikolog Şeniz Doğan, ilk kitabı Aşkın Sırrı'nı kaleme alma sebebi olarak "İçimizdeki yıkıcılığın, ölüm, yok etme talan istila etme arzusunun altında yatanı görelim anlayalım, sevilmemiş olanın öfkesinin dindirebilmek, değişmek ve dönüşmek için cesaret bulabilelim istedim" diyor ve ekliyor, "Her dönemin bir kara deliği vardır. İçimizdeki bu karadeliği, derin boşluğu ve açlığı ancak gerçek aşk ve sevgi doldurabilir. Aşksız kalan ise sadece yok edici olarak var olabilir. Arafta kalmış ruhlarımızın, kendisi ve kaynağı ile bağlantısı kopmuş ruhlarımızın ürettiği şeydir şiddet. Kötü ise şiddetten doğar, şiddet de aşkı reddetmekten..."