Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Kararı - Son Dakika
Güncel

Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Kararı

Anayasa Mahkemesi, ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiğinin kesilmesine karşı açtığı dava reddedilen kişinin özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

05.02.2016 16:54
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Anayasa Mahkemesi, ahlaki durum nedeniyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiğinin kesilmesine karşı açtığı dava reddedilen kişinin özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, TSK'da subay olarak görev yapan A.T. hakkında, ahlaki düşkünlük içinde olduğuna dair ihbar üzerine idari tahkikat başlatıldı.

Tahkikat sonucunda 2011'de A.T. ile ilgili, üstleri tarafından ahlaki durumu nedeniyle "Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" kanaatine dayalı sicil belgesi düzenlendi ve A.T. hakkında ayırma işlemi süreci başlatıldı.

Bundan 2 ay sonra A.T'nin TSK ile ilişiği kesilerek, hakkında emeklilik işlemi yapıldı.

A.T, söz konusu işlemin iptali istemiyle Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (AYİM) dava açtı.

AYİM, davayı reddetti. AYİM'in kararında, ihbar üzerine yapılan idari tahkikata bağlı olarak A.T. ile bir kısım personelin ifadesinin alındığı, A.T'nin intranet e-postasının incelendiği belirtildi. Bu inceleme sonucunda, A.T'nin, TSK'nın itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunduğunun tespit edildiği aktarıldı.

Karar düzeltme talebinin de kabul edilmemesi üzerine A.T, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme, başvurucunun, özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Kararda, özel hayat kavramının, salt mahremiyet alanına işaret etmeyip bireylerin özel bir sosyal hayat sürdürmelerini de güvence altına aldığı vurgulanarak, başvurucunun mesleki nedenlerle yürütülen bir disiplin soruşturması neticesinde değil, disiplinsizlik ve ahlaki durum sebebiyle TSK'dan çıkarıldığına işaret edildi.

Özel hayata saygı hakkına idari veya yargısal bir müdahalenin, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılayıp karşılamadığının, bu bağlamda demokratik toplum düzeninin gerekleri ve ölçülülük ilkelerine uygunluğunun değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Özellikle kamu görevlilerinin mesleki yaşamlarıyla da bütünleşen özel hayatlarının bazı unsurlarının idari makamların takdir yetkisi çerçevesinde sınırlamalara tabi tutulabileceği bildirilen kararda, "Ancak bu kişilerin de diğer bireyler için öngörülen sınırlamalarda olduğu gibi anayasal güvencelerden istifade etmeleri ve özel yaşamın gizliliği hakkının cinsellikle ilgili mahremiyet söz konusu olduğunda, idarenin takdir yetkisinin daha dar tutulması gerekir" değerlendirilmesinde bulunuldu.

Özel hayata yönelik müdahalelerin haklı olduğunun kabul edilebilmesi için özellikle ciddi gerekçeler bulunması gerektiğinin altı çizilen kararda, şu değerlendirmelere yer verildi:

"Başvurucunun tesis edilen işleme esas alınan ifadesinin, belirli ve somut fiiller belirtilmeden ve hangi hukuki işleme esas alınacağı konusunda bilgi verilmeden temin edilmiş olması anılan ifadeyi şüpheli duruma getirmiştir. Derece Mahkemesi kararında, başvurucunun iddialarına rağmen ifadenin alındığı koşulların detaylı şekilde incelenmediği, başvurucunun özel hayatının en mahrem yönünü oluşturan cinsel hayatını öğrencilik yıllarından itibaren tüm detaylarıyla anlatmasının hangi koşullarda gerçekleştiğinin ortaya konulmadığı görülmektedir.

Derece Mahkemesince söz konusu soyut nitelikteki ifadede belirtilen hususlar dayanak alınmak suretiyle TSK'dan ilişiğin kesilmesi işlemine karşı açılan davanın reddedildiği anlaşılmıştır. Muhakeme sırasında açık ve somut biçimde öne sürülen ve davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olduğu anlaşılan başvurucunun söz konusu ifadesinin alındığı koşullara yönelik iddialarına makul bir gerekçe ile yanıt verilmemiştir. Bu nedenle, Derece Mahkemesi kararının, ifade alma koşullarına yönelik iddialar dikkate alındığında başvurucunun mahremiyet hakkına müdahaleyi haklı kılacak makul bir gerekçe içermediği kabul edilmelidir. Buna göre, başvurucunun Anayasa'nın 20. maddesinde güvenceye alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir."

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Kararı - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement