Pazar Daralırken Lüks Segment Büyüyor - Son Dakika
Otomobil

Pazar Daralırken Lüks Segment Büyüyor

Pazar Daralırken Lüks Segment Büyüyor

Türk otomotiv sektörünün en tecrübeli markalarından biri olan ve 1965 yılında kurulan Koluman bugün, motorlu araçlar, inşaat ve mühendislik, pazarlama ve dış ticaret alanlarını kapsayan geniş bir alanda faaliyet gösteriyor.

04.11.2014 15:12  Güncelleme: 16:58
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türk otomotiv sektörünün en tecrübeli markalarından biri olan ve 1965 yılında kurulan Koluman bugün, motorlu araçlar, inşaat ve mühendislik, pazarlama ve dış ticaret alanlarını kapsayan geniş bir alanda faaliyet gösteriyor. 1984 yılında Otomarsan'a ortak olarak, Mercedes-Benz'in Türkiye'de yeniden yapılanmasında görev alan ve marka ile ortaklığı bulunan Koluman Motorlu Araçlar A.Ş. şu anda İstanbul, Ankara, Mersin ve Gaziantep olmak üzere dört ana bölgede faaliyetlerini sürdürüyor.

Türkiye'de satılan her dört Mercedes-Benz marka araçtan birisinin satışını gerçekleştiren Koluman Motorlu Araçlar A.Ş.'nin Otomobil Satış ve Pazarlama Direktörü K. Altuğ Erciş ile keyifli bir sohbet gerçekleştirirken, ülkemizdeki otomotiv pazarınının bugünü ve geleceğinden, alternatif yakıtlara ve yerli otomobile kadar merak edilen herşeyi konuştuk.

Öncelikle bayi yapılanmanızdan bahsedebilir misiniz?

Şu anda İstanbul, Ankara, Mersin ve Gaziantep olmak üzere dört ana bölgede faaliyetteyiz. İstanbul Sancaktepe'de 30 dönüm arsa üzerine kurulu tesisimiz var. Bağdat Caddesi'nde ise kendi binasına sahip olan tek otomotiv firmasıyız. Bu bina toplam 2.250 m2.Binayı kendi inşaat şirketimiz yaptı ve komple çelik konstrüksiyon olan binamızı 2004 yılında hizmete açtık. Binanın açıldığı dönemde çelik konstrüksiyon kullanılan başka bir bina yoktu.

Şu anda ciro açısından ilk 500 Türk firması sıralamasında 91. sıradayız. Bayi olup da 91. sırada bulunabilmek çok önemli bir başarı.

Yeni bayiler açma hedefiniz var mı?

Biz yeni bayii açmak yerine mevcut lokasyonlarımızı genişletmek, daha da büyütmek ve kapasiteyi arttırmak üzerine projeler geliştiriyoruz. Aynı zamanda Mersin'de 200 dönüm kapalı alan üzerine kurulu Koluman Otomotiv Endüstri A.Ş. adında ayrı bir firmamız ve üretim tesisimiz var. Bu tesiste biz dorse üretiyoruz. Aynı zamanda kamyon üstü ekipmanları, damper, treyler ve yol süpürme, temizleme araçları, araçlara monte edilecek kar küreme cihazları vb. özel araçların üretimini de gerçekleştiriyoruz. Üretim yine Mercedes-Benz marka araçlar baz alınarak gerçekleştiriliyor.

Yine diğer yandan kamyon kiralamaya yönelik Alman HAMA şirketiyle ortaklığımız var. Şu anda 800'e yakın kiralık aracımız var.

Mercedes-Benz Türk A.Ş. ile ortaklığınızdan bahsedebilir misiniz?

Mercedes-Benz Türk A.Ş.'de yüzde 7.4 oranında ortaklığımız var. Bu ortaklık sadece bize özel. Biz hem bayiyiz, hem de Mercedes-Benz Türk A.Ş.'nin ortağıyız.

Bu yıl hepimizin bildiği gibi pazarda daralma yaşanıyor. Sizin 2014 yılsonu için tahmininiz nedir?

Ben pazarın 650 bin adet civarında duracağını tahmin ediyorum. Ancak Türkiye'de bu tahminleri değiştirecek o kadar çok parametre var ki, şu anki duruma göre görünen 650 bin… Bu rakamın üzerine çıkacağını düşünmüyorum açıkçası.

Peki 2015 yılında pazarın durumu nasıl olur?

2015 çok enteresan bir yıl. Geçtiğimiz günlerde 2015 yılı için devletin mali bütçesi açıklandı. Bütçeyi incelediğimiz zaman vergi gelirlerinde yüzde 11'lik bir artış öngörülüyor. Şimdi devletin vergi aldığı büyük kalemlere bakarsanız burada otomotivin ciddi bir payı var. Yüzde 11'lik artış da azımsanmayacak derecede ciddi bir artış.

Doğalgazın, akaryakıtın ithalat fiyatlarının düştüğü şu son dönemde bunların piyasaya yansıtılacağına devlet tarafından halen özel tüketim gözlüğüyle görülen ürünlerin vergilerinde bir artışın yaşanacağını üzülerek öngörüyorum. Durum böyle olduğu zaman bu konuda konuşabilmek zor.

Euro'da devasa bir artış öngörmüyorum,ancak Amerikan doları yükselebilir ve euro dolar paritesidaralabilir. Bu bence otomotiv distribütörlerinin fiyatlarını yıllık planladıkları zaman içinde ekstra fiyat oynamalarına yol açmayacaktır. Ancak burada vergilerde gelebilecek olası bir artış tüm pazarın seyrini değiştirecektir. Ne yazık ki biz herşeye alışabilen bir milletiz ve herşeye hemen uyum sağlıyoruz. Ama rakam bandı artık Avrupa ile aramızda o kadar çok açıldı ki, her ne kadar Türkiye'de 1000 kişiye 120 – 130 araç düşse de, kişilerin gelirlerinde böyle bir artış yok. Durum böyle oldukça da mevcut kullanılan otomobilleri değiştirmek gün geçtikçe zorlaşıyor. İlk olarak BDDK'nın almış olduğu önlemler tüketicinin borçlandırılmasını birtakım kalemlerde ciddi sınırlandırmıştır ve otomotiv de bunun başındadır. İkincisi vergilerdeki artış, üçüncüsü ise ülkenin içinde bulunduğu jeopolitiksel durum. Şu anda ülkemizin bir bölgesinde ciddi karışıklıklar var. O bölgede dış ticaret hacmimiz gün geçtikçe düşüyor ve bu da yörede bir gelir kaybına ve işsizliğe de yol açıyor.

Otomobil dediğiniz şey bir keyiftir ve bir hayat tarzıdır. İnsanlar her zaman otomobil alırken bir mutluluk içinde alırlar. Bir otomobil arsa veya daire gibi yatırım aracı değildir. Otomobil mobiliteyi sağlamak ve hayat keyfini sürdürmek için olan bir emtia. Keyif olmadığı zaman satın alma da öteleniyor. Ben bu dediğim şartlar olursa; 2015 yılının 2014 yılından da zor geçeceğini söylüyorum.

Şu anda hala Türkiye'deki otomobilin yaş ortalaması 17. Bu yaştaki bir araç artık ömrünü tamamlamış bir araçtır. Dikkat edin hurda değil, ömrünü tamamlamış bir araç. Bu tip bir aracın yollarda gezmesi can kaybına ve bununla beraber ekonomik kayba da yol açıyor. Bunların da hesaplanması lazım.

18 yıl önceki otomobilin teknolojisi ve güvenlik ekipmanlarıyla günümüz otomobillerini yan yana koymanız mümkün mü? Niye güvenlik artıyor. Doğal olarak insanın can sağlığına daha çok önem veriliyor. Ekonomik olarak da değeri teknolojiyle yüksek tutmak istiyorlar. 18 yaşındaki bir aracın kaza yapma riskiyle, günümüz otomobillerinin kaza yapma riski arasında dağlar var. 18 yaşındaki bir otomobil minimum 3-5 kez kaza geçirmiş araçlardan oluşuyor. Türkiye'de pertten çıkmış, yetkili servislerde yapılmamış dünya kadar araç var. Sonra bu araçlar kaza yapınca teneke kutu gibi iç içe geçiyor. Teneke kutu gibi araçlarda bu ülke insanını yaşatmaya kimsenin hakkı yok.

Genel pazarı konuştuk. Peki Koluman olarak 2014 yılsonu hedefleriniz nedir? Bu yıl beklentilerinizi karşıladı mı?

Otomobil için konuşayım. Sene başından bu yana pazarda yüzde 19 daralma var ama yılsonuna doğru bu oran azalacak ve yüzde 16-17 daralma ile bitecek gibi görünüyor. Genel pazar bu durumdayken, biz Mercedes-Benz markası olarak bu yılı yüzde 7.5 – 8 gibi bir büyümeyle geçen yıla göre tamamlayacağız. Bu büyümenin üzerine biz de bayi olarak yüzde 9 bir büyümeyle yılı tamamlıyor gözüküyoruz. Bu bizim için sevindirici. Markamız her ne kadar kuvvetli bir marka olsa da, getirdiğimiz yeni modeller ve yeni motor seçenekleri düşen pazardan yüksek pay almamıza yol açtı. Tabi sadece bizim markamız için değil, incelediğiniz zaman pazardaki diğer lüks markalarda da artış görünüyor. Lüks pazar yüzde 9-10 artarken, genel pazar yüzde 19 düşüyor. Demek ki Türk insanı için uygun vergilere göre bir araç getirildiğinde tercihini lüksten, konfordan ve prestijden yana kullanıyor. Bu da insanın doğasında olan bir şey.

Diğer yandan bizim kendi finans şirketimiz de var. Biz bankalarla çalışmıyoruz. Biz tüketici kredilerini kendi firmamız olan Mercedes-Benz Finansal Hizmetler'den kullanıyoruz.. Bu şirket Almanya'da sadece Daimler araçlarının finansmanıyla uğraşan Daimler Financial Services firmasının türkiye şubesi. Kampanyalar bu sayede bankalardan daha uygun olabiliyor. İkinci elde de kuvvetliyiz. Müşteri, aracını bıraktığı zaman finansal hizmetler devreye giriyor ve süreç başlıyor.

Model ve motor seçeneklerine göre satışlarınızı değerlendirebilir misiniz?

En çok satışı 1.6 litre motor seçeneğine sahip kompakt segment araçlarımızla elde ediyoruz. C serisi ve kompakt modellerimiz son iki üç yıl içerisinde ciddi bir ivme kazandı. Kompakt segment toplam satışa göre yüzde 50 civarında. 1.6 litre motor ise motor seçenekleri arasında yüzde 70 civarı bir paya sahip.

Filo satışı toplam satışlarınızın ne kadarını oluşturuyor?

Bu noktada filoyu nasıl anladığımız çok önemli. Biz filoyu kendi içerisinde üçe ayırıyoruz. Birincisi küçük filo dediğimiz bir firma veya iki kişi ortak araç alıyor ya da bir aile baba ve eşi iki araç alıyor. Bunlar bizde küçük filoya giriyor. İkincisi günlük kiralama firmalarına yaptığımız satışlar ile uzun dönem araç kiralamalara yaptığımız satışlar… Bunların ikisine de biz büyük filo diyoruz. Küçük ve büyük filonun toplam satışa oranı ise Mercedes-Benz Türk olarak yüzde 30… O yüzde 30'un içerisinde yüzde 65-70 gibi büyük filo, yüzde 30 gibi de küçük filo yer alıyor.

Koluman Motorlu Araçlar A.Ş. olarak ise filo satışı toplam satışın yüzde 55'in oluşturuyor. Biz filoda kuvvetli bir firmayız. Biz hiçbir bayinin bu filo işini bilmediği ve yapmadığı dönemlerde, lüks rakiplerimizde dahi yokken vardık. Bu işe 2003 yılından itibaren ağırlık verdik ve filo için ayrı bir bölüm kuran ilk firma olduk. Yine Buy-Back sistemini de ilk uygulayan firmayız.

Koluman Motorlu Araçlar A.Ş. açısından 2015 yılı hedeflerinizden bahsedebilir misiniz?

Şu anda 2015 yılı hedeflerimiz üzerinde çalışıyoruz. Tabi daha önce bahsettiğim parametreleri dikkate alarak çalışma yapacağız. En kötüsünden bahsedecek olursam, mevcut pazar payımızı korumaya yönelik hedefler koyacağız. Biz her zaman koyduğumuz hedeflere ulaşan ve her yıl da pazar payımızı arttıran bir firmayız. Önemli olan bu pazar payını arttırırken, müşteri memnuniyet oranımızı da arttırabilmek. Müşteri memnuniyeti önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Bir marka müşterisiyle vardır. Bu kadar kızgın bir rekabet ortamında siz müşterinizi tanımıyor ve mennuniyet çalışmaları yapmıyorsanız, uzun vadede var olmanız mümkün değil. Biz kapıdan giren herkesi kendi mevcut müşterimiz olarak görüp ona göre yaklaşıyoruz. Bu yaklaşımımızı farklı teknolojik altyapılarla desteklemek istiyoruz. Koluman Motorlu Araçlar A.Ş. olarak yapay zeka altyapı uygulamaları üzerine çalışmalarımız var. Artık devir teknoloji devri.

Şu ana kadar 100 binlerle ifade edilen bir müşteri sayısına ulaşmışız. Bu müşterilerin ne kadarına temas edip, nasıl yönetebiliyoruz? Sonuçta bunu iyi yöneten firmalar ayakta kalacaktır. Kurumsal bir yapımız var ve bundan ödün vermeyiz. Çalışanlarımız da bunun bilincinde… Bu sayede 50 yıldır ayaktayız.

İkinci eldeki pozisyonunuz nedir?

İkinci ele çok önem veriyoruz ve şu anda gelir kaynaklarımızın ilk sıralarına yükseldi. Mercedes-Benz bayisi olduğumuz için yüzde 90 ağırlıklı olarak bu markanın ikinci el araçlarını satıyoruz. Otomobil özelinde bahsetmek gerekirse bu yıl 1000 adedin üzerinde Mercedes-Benz markalı araçlardan oluşan ticaret hacmimiz olacak. 1200 adet alıp, 1000 adet sattığımız düşünülürse, 2 bin 200 adetlik bir hacim sözkonusu. Kendi bayilik sistemimiz içerisinde ikinci el için ayrı bölümlerimiz ve müdürlüklerimiz var. İkinci elde önemli olan konu araç tedariğidir. Yeni aracın tedarik kaynağı belli. Markaya iletirsiniz ve araç tiplerine göre dağıtırsınız. Bunları her ay size fatura ederler siz de alır satarsınız. İkinci elde ise durum tamamen farklı. Belirli bir tedarik merkezi yok. Burada tedarik kaynağı tamamen piyasa. Piyasayı doğru okumak lazım. Bu konuda Mercedes-Benz'in en iyi bayisiyiz diyebilirim.

İkinci el otomobil pazarında geçen yıla göre meydana gelen artışın size yansıması nedir?

İkinci el pazarında geçen yıla göre otomobilde yüzde 7 – 8 oranında artış var. Mercedes-Benz özelinde ve Koluman Motorlu Araçlar A.Ş. açısından da artış oranı aynı…

ÖTV artışına bakışınız nedir? Türkiye'de otomobil pazarının sağlıklı yürüyebilmesi için nasıl bir düzenlemeye gerek var? Önerileriniz nelerdir?

Türkiye'de sorun zaten verginin isimlendirilmesinden başlıyor. Neden Özel Tüketim Vergisi? Niye özel tüketim? Otomobil bir pırlanta gibi özel eşya mı yoksa kişilerin ihtiyacı olan ve mobilitesini sağlayan bir araç mı? Kim ne derse desin bence verginin adının özel tüketim olması bile bakış açısını ortaya koyuyor. Tabi ki devlet, gelirlerinin kaynağını sağlamak için vergilendirmeye ihtiyaç duyuyor. Otomotiv üzerinden de bir vergi alınmak durumunda ama bu verginin adının farklı olması lazım.

Avrupa'daki bir tüketicinin araca sahip olması ile Türkiye'deki tüketicinin arasında uçurum var. AB refah seviyesine ve bilincine doğru ilerlerken, otomobil sahipliğinden bu kadar uzaklaşmayı anlayamıyorum. Avrupa'nın en genç nüfusa sahip ülkelerinin başında geliyoruz. Türkiye'deki ortalama araç yaşı 18 Avrupa'da en fazla 6-7… Böyle bir uçurum olmaması gerekiyor. Türkiye'de yaşlı, yıpranmış, ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar piyasada. Çok ciddi bir karbonmonoksit salgılıyorlar ve çevreye zararlılar. Aynı zamanda ekonomiye de zararları var. Bu araçların yakıt harcaması ve kazaya karışma olasılığı da çok yüksek. Bu durum can kaybı ve ekonomik kayıplara yol açıyor. Bu incelendiğinde şu görülecektir ki bu tür araçların acilen ortadan kalkması lazım. Tabi ben 18 diyorum ama 30 yaşında veya 25 yaşında olan araçlar da var. Bu otomobilleri bir yerde alıp ekonomik ömürlerinin tamamlandığı söylenip, yeni araç alınması için tüketici teşvik edilmeli ki bu kayıplar ortadan kalksın. Benim idealim bunlar. Kısa süre içerisinde bu yaşın en fazla 10'a düşmesi lazım. Böylece ticarete canlılık gelecektir. Bununla birlikte eski araçlar piyasadan çekilirken, tüketicilere yeni araç alabilmeleri için teşvikler de getirilmelidir. Bu teşviklerin de Türiye otomobil piyasasında içten büyümeye sebep olacağını düşünüyorum. Bu olursa markaların ülkemize bakışı da değişir. 540 bin seviyesinde bitecek bir otomobil pazarı var bu yıl. Bunun 1 milyona gelmemesi için sebep yok. 1 milyonluk pazara her marka yatırım yapar. Çin örneğine bakın, markaların yarısı orada üretim yapıyor.

Özetle Türkiye'de 1000 kişiye 130 araç düşüyor AB ve Amerika'da bu rakam 700 civarında… Bizim de buralara gelmesi lazım.

Yerli otomobil hakkında neler düşünüyorsunuz?

Bir otomobil yerli kaldığı sürece yatırım yapma konusu çok zor. Küresel bir marka olması lazım. Sadece üretimle bitmiyor bunu dış pazarlara satmak ve rekabetçi olması lazım. Çin'de böyle markalar var ama o markaların iç pazarda satış rakamları o kadar yüksek ki markalar ayakta kalıyor.

Türkiye yan sanayi giderek güçleniyor. Bizim yan sanayimiz dünya devi markalara üretim yapıyorlar. Bu konuda gurur duyulacak bir tablo var. Bir motor ve şanzıman burada üretilebilmeli. Yerlilik oranı yüzde 50 veya 60'ın üzerine çıkmadıkça yerli otomobilden söz edilmesi mümkün değil.

Alternatif yakıtlı araçlar hakkındaki düşüncelerinizi alabilir miyiz?

Altyapıları çok zayıf ve şu anda üretim maliyetleri yüksek. Bence alternatif yakıtlı araçlara geçmek için daha önümüzde vakit var.

Kaynak: Carmedya.com

Son Dakika Otomobil Pazar Daralırken Lüks Segment Büyüyor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?


Advertisement